BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Zümrütten akisler -Ordumuzun Kalitesi Hakkında
 

ZÜMRÜTTEN AKİSLER

 

A.M. Celal Şengör

 

Geçen gün bir dangalak (hem de bir üniversitemizden!), bana elektronik posta atarak «Koşaner Paşa’nın itiraflarından sonra artık askeri metheden yazılar yazmıyorsun, ne oldu?» diye dalga geçmeye yeltenmiş akılcığı sıra. Bir de diyor ki, «Okullara zorunlu din dersi koyan kimdi, hatırlıyor musun?»

 

Ordumuzun Kalitesi Hakkında

 

Bir laf vardır, pek severim: «Aptalla tartışma, dışarıdan bakan üçüncü kişi aradaki farkı göremeyebilir.» Ancak dünyanın en kaliteli ordularından biri olan ordumuza dil uzatılınca cevap vermek gerekli oluyor. Okuyucularım, bir dangalağın hezeyanlarıyla uğraşıyorum diye kızmasınlar. Muhalefetin sık sık dile getirdiği gibi, ne yazık ki dinci hükümetimizin ve onun bazı dış kaynaklı destekçilerinin üstün gayretleriyle ordumuzun imajı halkımız nazarında epey hırpalandı. Doğan HeperBey gibi kaliteli ve tecrübeli bir yazar bile «Orduyu böyle bilmezdik» başlıklı bir yazı yazdı.

Bu, talihsiz ve ulusal güvenlik açısından çok tehlikeli bir gelişmedir; asla izin verilmemelidir. Ancak bunlar bir bilim köşesinin konuları değildir. Benim burada konuyu ele almamın nedeni, ordunun kalitesi hakkında Sayın Koşaner Generalimin söylediklerini genelleyerek bir hükme varmanın felsefî yanlışlığını vurgulamak istememdir.

Koşaner özetle neler dedi? 1. Bazı birlik komutanları silahını bırakıp kaçıyor, 2. Mayınları rastgele döşemişiz, 3. Eğitimimizin iyi olmadığını gördük. Şimdi gelelim bunların bir ordunun kalitesine etkilerine.

Hatırlayalım: Kaybettiğimiz Kütahya-Eskişehir muharebesinde ordunun yaklaşık %46’sı kaçmış, bu durum cephe komutanı İsmet Paşa’yı çok üzmüştü. O kadar ki, acilen cepheye çağırdığı Atatürk’e «Her şey bitti» diyecek kadar yeise kapılmıştı. Atatürk’ün gülerek verdiği cevabı hatırlar mısınız? «Déjà kazandın!» (yani şimdiden kazandın!). Şaşkın gözlerle kendisine bakan İsmet Paşa’ya Atatürk, orduyu derhal Sakarya’nın gerisine çekmesini emretmişti.

İsmet Paşa, «Yapamayız! Eskişehir’i, Afyon’u Yunan’a mı bırakacağız?» sorusuna ise Atatürk, «İsmet, burayı savunamayız. Biz nereye çekiliyoruz? Kendi vatanımızın, milletimizin bağrına. Papulas ise bizi takibe mecbur. Nereye? Kendi ikmal kaynaklarından uzağa. Onu orada, vatanın harîm-i ismetinde boğacağım» demişti. Moralman çökmüş olan arkadaşının ismine de bir kelime oyunuyla hoş, moral verici bir gönderme yapan dâhi komutan Sakarya’da dediğini yapmıştır.

Peki Sakarya’da ne olmuştur? Ordunun gene %44’ü kaçmıştır! Niçin? Çünkü verilen eğitim yetersiz, hatta yer yer hiç yoktu. Ne erlerimiz, ne de subaylarımız adam gibi eğitim alabilmişlerdi. Ama onun yerine ne vardı? Ordusuna güvenen, onu her şart altında destekleyen bir hükümet vardı. Meclis’te çatlak ses yok muydu? Elbette vardı. Hatta o gâfiller, Atatürk’ü başkomutanlıktan düşürmeye bile niyetlendiler.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen ordu tek tek birliklerin eğitimi, cephedeki başarısı ile değil, genel bir savaş kuramının doğruluğu ile başarılı oldu. Kuramda böyle bir doğruluk ancak ülkenin tek yürek halinde olmasıyla sağlanır. Amerikalı meşhur jeolog ve bilim kuramcısı Thomas Chrowder Chamberlin‘in «bol ve paralel çalışma varsayımları» fikrine karşı çıkarken, hocam Prof. Dewey «Öyle zırvalık olmaz bilimde» derdi. «Tek bir varsayımı alırsın, denersin, çalışmıyorsa çöpe atarsın, sonra bir diğerini geliştirirsin. Chamberlin’in dediği gibi her olasılığı aynı anda denemeye kalkmaya ömür yetmez.»

Askerlik bilimi de böyledir. Sakarya yanlış varsayımların, öğretilerin elendiği, cesur varsayımların geliştirilerek başarıyla denendiği bir yöntemle kazanılmıştır. Dolayısıyla Koşaner Generalimin üç paralık bir ajan tarafından sızdırılan konuşması, itiraf değil, aksayan yönlerin eleştirisidir. (Bu sızdırmalar, Kurtuluş Savaşı’nda da vardı. O yüzden Atatürk Büyük Taarruz’un başlangıç tarihini, Rus elçisine söylediği halde, ekseri kendi arkadaşlarından bile gizli tutmuştur!) Bugünkü orduda aksayan yönler, Kurtuluş Savaşı’nı «düvel-i muazzama»ya karşı zaferle bitiren ordununkilerin yanında devede kulaktır. Her zaman şunu ısrarla belirtirim: Ordumuz, bu ülkenin tek kurumudur. Öteki kurum müsveddelerimiz keşke ondan ders alabilseler.

 

Bir ordunun en çok korktuğu şey, içeriden vurulmaktır. Bugün bunu yaşıyoruz. 12 Eylül yönetimi, din derslerini mecburi kılarken, halkın din adına kullanılmasına mani olabilmek için din yerine safsatanın öğretilmesini engellemek istiyordu, ama diğer konularda olduğu gibi burada da önemli bir yanlış yaptı: Sivillere güvendi! Bugün ordumuz içeriden vuruluyor. Bunu yapanlar belli. Her gün gazetelerdeler. Ordumuz bununla da baş eder. Yeter ki yüce ulusumuz ona olan inancını kaybetmesin, desteğini esirgemesin.

 
 
  Bugün 1544727 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol