Sadece parası olanın el üstünde tutulduğu eşitlikçi (!) demokrasi!
Mustafa Mutlu
17.11.2011
”Dün dündür, bugün bugün” demişti; Süleyman Demirel...
Çok eleştirmiştik bu sözleri söylediğinde...
Nereden bilebilirdik ki bu sözlerin “Türk siyasetinin dört sözcükte özeti” olabileceğini?
***
Başbakan’a iktidarının birinci yılında sordular:
“Bedelli askerlik var mı?”
“Yok... Bu bizim siyaset anlayışımıza uymaz... Eğer Genelkurmay askerlik çağı gelenlerin sayısının arttığını bize söyler ve bir çözüm isterse, o zaman bedelli askerliği değil, askerlik süresini kısaltmayı düşünürüz” dedi.
Sonra iktidarının ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci yıllarında da soruldu aynı soru... Çünkü terör olayları artmış, zengin çocukları ya da işleri olup iyi para kazanan ama askerlik yapmak istemeyen gençlerimiz artık örgütlenmişti:
“Bedeli askerlik var mı?”
Bu soruya daha altı yedi ay önceye kadar hep “Hayır”la başlayan o yanıtı verdi Başbakan...
Bugün ise; ilk kez Demirel’in açık ettiği Türk siyasetinin o altın kuralına ihanet edilemeyeceğini gösterdi...
“Dün dündür, bugün bugün”e o da uydu!
Dün yaptığı açıklamada, “bedelli askerlik” konusundaki çalışmaların sonuna gelindiğini belirterek, “Ve inanıyorum ki şöyle bu hafta içinde olmazsa bile önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp hemen adımı atacağız ve bedelli askerlik ile ilgili inşallah yasayı çıkarmış olacağız” dedi...
***
Peki; ne oldu da bu konudaki bakışı değişti Başbakan’ın?
Askerlik çağına gelenlerin sayısı altı, yedi ay öncesine göre patlama mı gösterdi?
Rakamlar ortada: Böyle bir şey yok!
Olsaydı bile Başbakan’ın bu artışı eritmek için yıllardır söylediği sözü tutup askerlik süresini kısaltması gerekmez miydi?
Ama ne olduysa o, tüm sözleri buruşturup attı ve “bedelli lobisi”ne yenik düştü!
***
Şimdi tablo şu:
Parayı bastıran zengin çocukları askerliklerini üç hafta süreyle Burdur’daki “dinlenme tesisleri”nde yapacaklar!
Üç hafta sonra “yemin”lerini edip, tezkerelerini alacaklar...
Yemin törenine anneleri de gelecek ve çocuklarıyla gurur duyacaklar... Belki de duygulanıp ağlayacaklar, onları “haki”ler içinde “rap, rap” yürürken görünce!
Onlarla aynı gün askere giden yoksul çocukları ise; aynı tezkere için 14 ay 1 hafta daha, “Yat, kalk, sürün” yapacak... İki-dört nöbetleri tutacak, tuvalet temizleyecek, patates soyacak...
Onların anneleri, otobüs bileti alacak paraları olmadığı için yemin törenine bile gelemeyecekler...
Sadece evlerinde ellerini açıp, Allah’tan oğullarını korumasını isteyebilecekler!
Ve bir kez değil; bin kez ağlayacaklar en az!
Hele bir de oğullarının dağımı terör bölgesine çıkarsa; bir damla uyku girmeyecek gözlerine...
Çalan her telefonda sinir krizleri geçirecekler, gecenin bir saatinde kapı çalındığında feryadı basacaklar!
Ve zengin çocukları, “askerlik” yaptıklarını bile unutacaklar belki; ama onların çocuğu hâlâ vatan hizmetinde olacak!
Ve o çocuklar; belki de ölecek!
Neden?
Çünkü onların paraları, babayı bastıramadı!
“Onların babaları parayı bastıramadı”yı hepimiz biliyoruz zaten...
Ben, “Paraların, babaları bastırması”ndan söz ediyorum!
***
Para; “eğitim babalarını” bastırıyor bu ülkede... Zenginsen eğitimin lüksünü satın alıyorsun!
Para; “sağlık babalarını” bastırıyor! Hastane köşelerinde sürüm sürüm sürünmüyorsun!
Para “güvenlik babalarını” bastırıyor... Yanında özel korumayla gezip, polis copu, biber gazı yemiyorsun!
***
Demokrasi diyorsunuz değil mi?
Hani; hak, hukuk, özgürlük, eşitlik falan...
Alın size demokrasi!
Parasını ödeyebiliyorsanız, sizin olsun...
Tepe tepe kullanın!
Takvimler 15 Mart 2011’i gösteriyordu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’ya ve Tataristan’a gerçekleştirdiği ziyaret dönüşü, Esenboğa Havalimanı’nda bir gazetecinin, ana muhalefet partisinin bedelli askerlik projesini sorması üzerine aynen şu sözleri söyledi:
“Siz, ‘proje’ diye bir ifade kullandınız da bunun neresi proje yahu, böyle proje mi olur? Bu kiminle oturulmuş, ne konuşulmuş, ne yapılmış? Bir defa sokakta bakıyorsunuz birileri bir şeyler söylüyor, ‘Bedelli askerlik gelecek mi, gelmeyecek mi; bedelli askerlik olur mu olmaz mı?’ Bu ne getirir, ne götürür, şu anda halkımızın bu noktadaki tavrı nedir, ne değildir! Bu ülkede parası olan var, parası olmayan var; e şimdi siz kalkıp da parası olana, ‘İşte bedelli askerlik, buyur kullan’ diyeceksin, e parası olmayan, ‘O da gitsin askerliğini yapsın’ diyeceksin. Bunu adalet terazisine oturtmak durumundasınız. Eğer bu o kadar rahat bir şey olsaydı, benim vatandaşımın, halkımın belli bir kesimini mağdur etmeyeceğini biz bilseydik, biz buna inansaydık, biz bunu bugüne kadar çoktan hallederdik, hiç bunu bugüne kadar bekletmezdik. Nasıl ki biz polisimizin askerlikle ilgili, gerçekten haklı talebini masaya getirdik ve yıllarca çözülmeyen böyle bir sorunu, gayet güzel, silahlı kuvvetlerimizle oturarak, konuşarak mutabakat içerisinde çözdük, bunu da çözerdik. Fakat görüyorum ki ana muhalefet partisi, ‘Bir şey yapabildim’ diyebilmek için bu tür adımları attığını göstermek için her an bu tür açıklamaları yapıyorlar, bizim şu an gündemimizde böyle bir durum yok. Böyle bir konu üzerinde durulacaksa, o zaman seçimden sonra gerekirse referanduma gideriz ve halkın kararına bırakırız. Ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem...”
***
Takvimler şimdi 20 Kasım 2011’i gösteriyor:
Yani bu açıklamanın üzerinden sadece 8 ay 5 gün geçti...
Başbakan, yine Recep Tayyip Erdoğan...
İktidarda yine AKP var...
Ve aynı iktidarın, aynı Başbakan’ı şimdi çıkıp, bedelli askerliğe yeşil ışık yakıyor...
Kendi ifadeleriyle soralım:
Bedelli askerliği kiminle oturup, konuştunuz?
Bu ne getirir, ne götürür, hesapladınız mı?
Şu anda halkımızın bu noktadaki tavrı nedir, ne değildir, soruşturdunuz mu?
Şimdi siz parası olana ‘İşte bedelli askerlik, buyur kullan’ diyorsunuz da; e parası olmayana, ‘O da gitsin askerliğini yapsın’ mı diyorsunuz?
Bunu adalet terazisinin neresine, nasıl oturtuyorsunuz?
Artık bu uygulamanın vatandaşın belli bir kesimini mağdur etmeyeceğini mi düşünüyorsunuz?
Hani; böyle bir konu üzerinde durulacaksa, o zaman referanduma giderdiniz?
Hani; halkın kararına bırakırdınız?
Hani; şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremezdiniz?
Söyleyin Sayın Başbakan; sekiz ay beş günde ne değişti?
Böylesine sakat bir çocuğu göz göre göre neden dünyaya getiriyorsunuz?
Ensesi kalınsa...
Canı sağolsun.
Garibansa...
Vatan sağolsun.
“Yemen yolu çamurdandır
Karavanam bakırdandır.
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir…”
Askerlikte yeni unvanlar
15 ay askerlik: (Mehmetçik)
6 ay askerlik: (Mehmet)
1 ay askerlik: (Mehmet Bey)
Vicdani ret: (Memoş)