BEN GENELKURMAY BAŞKANI OLSAM BUNLARI YAPAR VE AKABİNDE İSTİFA EDERDİM !
Sabahattin Önkibar
1) Önce on binlerce askerle sınır ötesi harekât var açıklamasını yapıp ertesi gün, yanlış anlaşıldık yok böyle bir şey demek durumunda kalmaz ve bu çark edişin gerekçelerini milletle paylaşırdım.
2) Hükümet ve TSK’nın aldığı sınır ötesi harekât kararına okyanus ötesinden gelen emirle nasıl aniden frene basıldığını millete duyururdum.
3) Çukurca’daki 8 ayrı birliğe eş zamanlı olarak yapılan PKK saldırıları ile alakalı olarak uydularla bölgedeki böcekleri bile izleyen sözde dost ve müttefik ABD’nin TSK’ya zerre bir istihbarat vermediğini ve bu tutumu ile aslında PKK saldırılarının perde gerisindeki asıl failin Paxamericana olduğunu açıklardım.
4) ABD’nin PKK saldırıları ve kaos yaratma kartı ile Türkiye’yi Suriye ve İran’a tavır almaya zorladığını ilan ederdim.
5) Ayrıca AKP’nin PKK ile mücadeledeki pasifliğini, AB’a uyum diye güvenlik güçlerinin elini-kolunu bağlamasını ve terörist inlerinin bile savcılığın yazılı izni ile ancak aranabildiği gibi garabet uygulamaları yürürlüğe soktuğunu millete örnekler vererek anlatırdım.
6) Ben Genelkurmay Başkanı olsam AKP’nin Habur ve Oslo süreçleri ile PKK’yı şımarttığını ve bölücü güruh içinde büyük bir beklenti yarattığını anlatır ve son saldırı da bunun payının olduğunu ifade ederdim.
7) Ben Genelkurmay Başkanı olsam AKP iktidarı tarafından Öcalan’a kesin olarak taahhüt edilen af sözünün bu cinayetlerde etkili olduğunu millete duyurur ve APO’ya af sözü verenleri ekranlardan lanetlerdim.
8) Ben Genelkurmay Başkanı olsam AKP ile PKK’nın İmralı ve Oslo’daki müzakereler esnasında özerklik-federasyon, genel af ve Kürtçe eğitim dahil pek çok konuda yani yüzde 95 oranında mutabakata vardığını, Oslo görüşmeleri kaydı, Karayılan’ın Taraf Gazetesinde yayınlanan malum mektubu ve Şerafettin Elçi’nin açıklamaları ve de diğer eldeki devlet bilgileri ile kamuoyuna duyurur ve ihaneti tescillerdim.
9) Ben Genelkurmay Başkanı olsam AKP’nin 9 yılda PKK ile müzakere TSK ile ise mücadele ettiğini somut bilgi ve belgelerle ortaya koyardım.
10) Ben Genelkurmay Başkanı olsam MİT ve Emniyet İstihbaratının son bir kaç yıldır PKK yerine TSK’yı izlediğini anlatırdım.
11) Ben Genelkurmay Başkanı olsam Türkiye’nin yaşadığı iç ve dış kuşatmayı isim vererek bir bir ortaya koyardım.
12) Ben Genelkurmay Başkanı olsam 2005 yılında, “PKK Kuzey Irak’ta kurumlaşıyor, hemen sınır ötesi harekât yapmalıyız” diyen TSK’ya dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün,”Kuzey Irak yeni bir Sarıkamış olabilir, aynı faciayı yaşarız” deyip engel olan o söz ve tutumunu hatırlatır ve de bugünkü saldırının sorumluluğun kime ait olduğunu bir kere tescilleyip ilan ederdim.
13) Ben Genelkurmay Başkanı olsam PKK ile mücadele eden kahramanların bir darbe teşebbüsü bahanesiyle Silivri ve Hasdal’da esir alındığını ama buna mukabil Türkiye’nin bütünlüğüne kast eden katil Öcalan ile devlet düzeyinde müzakereler yapıldığını gür bir sesle hatırlatır ve hüznümü haykırırdım.
14) Ben Genelkurmay Başkanı olsam bunları canlı yayında söylerdim. Bütün Televizyon Kanallarını Genelkurmay Karargahına çok önemli açıklama yapılacak diye çağırır ve açıklamayı orada yapardım.
15) Bu açıklamaların hemen sonrasında da üniformamı orada çıkarıp anında istifa eder ve bu şekilde milletin ihtiyacı olan şoka iklim yaratırdım.
NOT: Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı sürecinde malum üniformasını çıkardı, keza Işık Koşaner’ın görev süresinin bitimine iki yıl varken istifa etmesi de önemli zira Koşaner Paşa istifa ederek aslında Genelkurmay Başkanlığı görevine yeni bir standart ya da bir misyon getirdi... Koşaner’den sonra Tak-Şak noktasında olmak çok daha zorlaşmıştır..
DENİZ FENERİ’NDE HUKUK,VİCDAN VE SÖZ BİTTİ !Dün Televizyonlarda bir alt yazı:
-Deniz Feneri sanıklarına tahliye!
Şimdi birileri çıksa ve bu tahliyeleri 24 tabutun ardında sığınıp olayı gizlemek dese çok mu haksızlık etmiş olur!
Evet, Türk halkı Mehmetçiklerine ağıt yakarken birileri alelacele iş bitirdi.
Tamam 3 savcının görevden alınması ile bunun olacağı zaten belli idi de kurnazlığı zamanlamayı görüyor musunuz! Türkiye şehitlerini konuşurken Deniz Feneri sanıkları dışarıda!
Savcıların görevinden alınması ve Beşir Atalay’ın suçüstü olması olayından sonra Deniz Feneri şüphelileri bu şekilde fütursuzca ve meydan okurcasına serbest bırakılıyorsa bu ülkede sadece hukuk ve vicdan değil, söz de bitmiştir.
Emin olun böyle şeyler Hitler ve Saddam’ın ülkelerinde bile olmadı!GÜNEYDOĞU İÇİN YAZILAMAYANLAR!Var olan korkunç sansür hakikatleri örtüyor.
Medya, hükümet istemiyor diye yazmıyor ama emin olun Güneydoğu artık Türkiye Cumhuriyetinin bir parçası olmaktan fiili anlamda çıkmıştır.
Bir vatan parçası düşününüz ki askeri polisi o coğrafya’da lojman ile karakol gidiş-gelişlerinde bile zırhlı araçları kullanmak zorunda!
Sokakta bir asker ya da üniformalının tek başına gezmesi asla ve kat’a mümkün değil. Kolluk kuvvetleri bırakın ahalinin güvenliğini, kendi güvenliğini bile korumaktan aciz!
Sorarım size böyle bir coğrafyaya nasıl vatan dersiniz!
Uyanın beyler Kürdistan aslında fiilen kuruldu da resmiyetine gün sayılıyor.
Ve heyhat Tayyip Erdoğan bu tabloyu örtmek için patronundan yayın müdürüne herkese korku salmaya devam ediyor!KADDAFİ’NİN LİNÇ EDİLMESİ VE ALÇAK BATI!Kaddafi pek çok hata ve günahına karşın son tahlilde yiğit bir adamdı!
Bazıları gibi oraya buraya sığınmanın ve alçalmanın peşinde koşmadı!
Ülkemde öleceğim dedi ve kahramanca direnerek erkekçe öldü!
Kaddafi’nin katlinde pay sahibi olan Libyalılar bilmelidirler ki aslında Libya’nın direniş önderi Ömer Muhtar’ı da bir kere daha öldürdüler!
Öyle çünkü Kaddafi tıpkı Ömer Muhtar gibi Emperyalizmin hedefindeydi.
Bu arada kendilerine Medeniyet Merkezi diyen Batı güruhunun Kaddafi’nin Ortaçağ metotları ile linç edilmesine suskun kalmaları ve hatta teşvikçi olmaları zina medeniyetinin ürünü olduklarını kanıtlayan en son fotoğraftır.
Kaddafi’ye rahmetler diliyor, objektif tarihin ona hak ettiği değeri vereceğini düşünüyorum.