İÇİMİZDEKİ HAİNLER!

Tunay Suer

MUHALİF GAZETE, 27 Mayıs 2011 Cuma

Vay, vay, vay!

Şu Türkiye’nin haline bir bakın ya…

 

1-Mustafa Kemal’den sonra ne yazık ki, Türkiye’nin büyük Türk Devrimi ile kazanımları, sistemli bir biçimde ortadan kaldırılmaya çalışılmış, tam bağımsızlıktan tam bağımlılığa yol almışız.

 

2-Atatürk’ü diktatörlükle suçlayanlar bugün tek adam tarafından yönetilmeye adeta çanak tutmuşlar ve daha ilerisini beklerlerken sessiz kalmışız.

 

3-Cumhuriyetimizin küçük kazanımlarıyla kurduğu ekonomi kurumları, KİT’leri, toprakları özelleştirme adı altında satılmış, halen de satılmak için parsellenirken, bir şekilde emperyalist ülkeler tarafından işgal edilmişiz..

 

4-20. yüzyılın ve dünyanın en büyük yenilmez devrimcisi, antiemperyalist özgürlük savaşçısı ve de Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk’e ağza alınmayacak hakaretler yaparlarken sadece seyirci durumuna gelmişiz.

 

5-Tüm bunlar karşısında adeta dilsiz ve sağırı oynayarak üzerimizdeki ölü toprağı altında tavus kuşuna dönmüşüz.

 

****

Genlerindeki emperyalist ve irinli kanları ile beslenen yobazlar, şeriatçılar adeta dilleri ile zehir saçarlarken hala uyanamıyoruz. Neyi bekliyoruz acaba?

 

Belli konularda deli olduğunu itiraf eden Kadir Mısırlıoğlu diye bir herif “Denize düşen yılana sarılır” diyor.

 

İstiklal Savaşımızda Mustafa Kemal’in ardından gidenler için, kanlı bir savaşı zafere çeviren fedakâr, kahraman halkımız için söylüyor bunları.

 

(Bu halkımızın yanına Kubilay’ımızın başını kesen yobazları katmıyorum tabi.)

 

Bu deli;

 

Bunlar yetmemiş, bir takım cumhuriyet düşmanları bağnaz yazarların eserlerinden alıntı yaparak annesinin belli, babasının ise belli olmadığını, bir TV programında bir takım evraklarla göstererek beyin yıkamaya çalışıyor. Bu hakaretler o dereceye varmıştır ki benim burada tekrarlayamayacağım boyutlara ve terbiyesizliğe ulaşmıştır. RTÜK NEREDE! DEVLET NEREDE!

 

Kimler için söylüyor bunları elbette yobazlar, bağnazlar ve şeriatçılar adına. Onlara şirin görünme adına.

 

Allah topunuzun belasını versin be!

 

Atatürk kadar taş düşsün başınıza!

 

Bu ve buna benzer adamlar Atatürk’ü kendilerine her zaman düşman bellemişlerdir. Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü dinsizlikle suçlamak onların işlerine gelmektedir.

 

Çünkü bu genleri bozuk, kangren bir yara gibi olan insanlar, zehirli çiçek gibidirler.

 

Bakınız bunların yeminleri ile zihinlerindeki ortaçağ karanlığını görmek de mümkündür.

 

"Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan Şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim."

 

Yine bazı aydın geçinen köşe yazarları yıllardır cumhuriyet ve Kemalizm’le savaşmaktadırlar adeta. Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktı ve imparatorluktan Cumhuriyete geçerken genetik yapıyı değiştirdi gibi laflar ederler. Bunlarla yetinmeyerek durmadan Atatürk ve devrimlerini kötülerler.

 

Anası belli babası belli değil dedikleri Atatürk olmasaydı acaba bugün kendi babaları belli olacak mıydı?

 

Bazı uyanık yazarlarımız için önemli olan aslında Türkiye değildir. Onlar için önemli olan AB ve ABD dir. Çünkü oralardan beslenmektedirler.

 

Son günlerde

 

Sibel Üresin isminde bir kadın, erkeklerin 4 eş almasının sakıncası olmadığını söylemektedir. Dinimizde çok eşlilik var diye Şeriat özlemini dile getirmekte ve hoş göstermeye çalışmaktadır..Üstelik bu kadın Yaşam Koçluğu ve Aile Danışmanlığı konularında uluslararası sertifikalara sahip ve Davranış Bilimleri dalında Yüksek Lisans mezunu imiş. Acaba bu sertifikaları Arap ülkelerinden mi aldı dersiniz?

 

İş bu merkezlere gelmiştir artık.

 

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan meydanlarda Alevi vatandaşlarımızı adeta aşağılayıcı sözler ile yuhalatıyor. Oysaki “Etnik ve inanç kökenleri üzerinden siyaset yapmak, siyaset üretemeyen siyasetçilerin seçeneğidir. Başbakanın başka seçeneği kalmadığını mı düşünmeliyiz?

 

 

Hem hepimiz biriz diyecek, hem de alt kimlik, üst kimlik, Alevi diyerek ayırt eden aşağılayan konuşmalar yapacak.Bu ne çelişkidir böyle ?

 

Bu güzel vatanın hepimize yeteceğini,asılardır bir arada kardeşçe yaşayan bu insanların sadece huzur,iş ,aş, çağdaşlık istediklerini ne zaman anlayacak acaba?

 

Bizlere düşen kafamızı kumdan çıkartmaktır bundan böyle.

 

Atatürk’ün dediği gibi yalnız ufku görmek yetmez, ufkun ötesini görmeliyiz artık !