GERİLEN TEL KOPAR!
Banu Avar
Gün görev günü… Bugün Türk milletinin en acil görevi emperyalizmin Suriye saldırısına karşı durmaktır. Nasıl mı? Aklınıza gelen her yolla...
Çünkü bu saldırı Türkiye’yi de içine alan bölgeyi tarumar etmek için planlanmıştır. Kan operasyonları, ‘halk hareketi’ diye yutturulan ‘Arap baharı(!)’ ile kanıtlanmıştır. Wikileaks ile ortam hazırlanmış, facebookla sokak gösterileri kotarılmış, sonunda Tunus ve Mısır ‘kansız’ sayılabilecek bir manevrayla NATO'cu paşaların tam vesayetine girmiştir. Gelecek ne gösterir bilinmez çünkü Mısır’da mezhep çatışmaları da körüklenmektedir.
Libya ‘uluslararası camia’ tarafından bombalanmış, küresel odakların yeşerttiği ‘muhalefet’le bölünmüş, bir yandan iç savaş bir yandan dış bombardımanla onbinlerce can kaybetmiştir. Suriye ateşlenmiş, içerden ve dışardan muhaliflere gerekli tüm yardımlar yapılmıştır. Şimdilik halk direnmekte, Obama’nın deyişiyle biraz daha ‘çalışma’ gerektirmektedir.
'görevimiz tehlike'!
Kan operasyonlarında anahtar rol Türkiye’ye verilmiştir.… Bu çerçevede NATO kara ve deniz kuvvetleri komutası İzmir’e yerleşmiştir.
‘Uluslararası camia’ denen kana susamışlar, ‘has müttefik’ Türkiye'yi sahne ışıkları altına itmişler, ‘Türkiye modeli’ni tüm Arap aleminde uygulamaya sokmuşlardır. Kaosa sürüklenen, saldırılan tüm ülkelerde lamba ya da ampul logolu partiler türemiştir. Hepsinin adı aynıdır: Adalet ve Kalkınma.
Hepsine Türkiye modeli önerilmekte, AKP iktidarı da ‘model moderator’ olarak ‘ABD’nin sesi’nin ‘Osmanlı nüfuz alanında hoparlörü olmaktadır.
Irak’da, Gazze’de, Afganistan ve Pakistan’da ve en son Libya’da Amerikan posta memurluğu görevi yapan Türkiye için, komşu ve ‘akraba’ Suriye topun ağzına konunca işler karışmıştır..
Amerikan gözlüğünden...
Son analizlerden birinde Amerikan düşünce kuruluşu (Center for American progress) ‘Seçim sonrası Türkiye’ değerlendirmesinde, ‘Türkiye’nin çelişkili kararlar arifesinde olduğuna’ dikkat çekmiştir. (Kaynak:http://www.americanprogress.org/issues/2011/06/turkey.html)
Washington merkezli Center for American Progress yabana atılır bir düşünce kuruluşu değil. Başkanı John Podesta, Bill Clinton ve Obama hükümetlerinin kuruluşunda önemli rol oynamış siyasi danışmanlardan biri:
Analizde, açıkca Türkiye’nin ‘milli çıkarlarıyla’, ‘demokrasi normları’ (siz Amerikanın çıkarları olarak anlayın) arasındaki çelişki, Türkiye’yi yönetenleri zorlayacak’ denmektedir.:
Yazıdaki saptamalar şöyledir:
1. Libya konusunda NATO müdahalesine önce karşı çıkan Türk siyasiler, sonunda ABD ile aynı eksende buluşmuşlardır.’
2. ‘Komşularla sıfır sorun politikası’ yüzünden çelişki yaşayan Türkiye, Suriye meselesinde de tavrını belirlemeye başlamıştır. Son haftalarda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘Beşar Esad’ın reformlarının yeterli olmadığını’ söylemiş ve ‘çok partili sisteme geçiş’ önermiştir.
3. Türkiye ‘Arap Baharı’ harekatında çelişkili durumda kalmıştır. Çünkü Irak’la, Suriye’yle, Libya ve Sudan’la artan ticari ilişkileriyle canlanan ekonomisi, ‘demokrasi hareketi’nden zarar görecektir. .
4. ‘Türkiye NATO üyesi olarak 1800 askeriyle Afganistan ve Pakistan’da ABD’nin yakın müttefiki olarak görev yapmaktadır.. Afgan ordu ve güvenlik güçlerini NATO kapsamında Türkiye eğitmektedir. Sadece 2009’da Afganistan’ın kalkınması için 100 milyon dolar harcamıştır.Ayrıca 300 milyon dolar yardım yapmıştır.
5. Türkiye, ABD ile gergin ilişkilere sahip İran ile diyalog konusunda da önemli rol oynamıştır. Ancak Suriye meselesi İran’la dostluğunu etkileyecektir.
Düşünce kuruluşunun başkanı John Podesta, “Türk tarihi Ortadoğu’nun daha demokratik bir geleceğe yürümesi için model olacaktır ama…’ diyor ve ekliyor:
‘Bölgede ve dünyada liderlik yapacak bir Türkiye (AKP), demokrasiye bağlılığını sadece kolay zamanlarda değil zor zamanlarda da göstermelidir!’
'New CHP: yenı umut!'
İktidarın ‘ateşle imtihanı sürerken, Amerikalı uzmanlar ‘yeni CHP’yi alkışlamaktalar. CHP’nin Şükrü elekdağ ve Onur Öymen gibi ‘eski isimlerden kurtulduğunu’ vurgulayan CAP (Center for American Progress) ‘Şükrü Elekdağ, yıllarca ‘yeni’ Türk dışpolitikasına direnen isimlerden biriydi’ diyor. 2010’da Barzani ile görüşmelere karşı çıktığı hatırlatılıyor
Onur Oymen’in de Ermenistan ile imzalanan protokole karşı çıkışından sözediliyor.
Sitayişle bahsedilen isimler arasında ‘genç işadamı Umut Oran , Gülsün Bilgehan Toker, eski diplomat Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu var. Bu isimlerin Washington’da yeniden üst düzey görüşmeleri gerçekleştirmeye başladığına dikkat çekiliyor.
‘BU yeni aktörler CHP ile Washington arasında umut verici yeni ilişkilerin habercisi!’ deniyor. Koruturk’ün açıkca ABD ve Israil’le ilişkilerde yeni bir sayfa açmaktan sözettiği’ hatırlatılıyor. Ermeni ve Rum patriğine gerçekleştirilen ziyaretlerın de ‘umut verici’ olduğu belirtiliyor...
Obama yönetiminin Türkiye’nin ortaklığına duyduğu ihtiyacın altı çiziliyor ve analiz şu sözlerle noktalanıyor:
‘ Türkiye Arap baharında, yeni bir dönemece girmiştir. Milli çıkarları ile demokratik kurallar (küresel çete kuralları-BA) arasında bir çelişki yaşamaktadır. Şimdi ABD ve Türkiye bölgede aynı sorumluluk ve karmaşık gerçeklerle karşıkarşıyadırlar. Ve yakın işbirliği daha da zorunlu olmuştur. Obama yönetimi uzun zamandır ihmal edilmiş müttefikine dönmek ve yeni adımlar atmak zorundadır.’
**********
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiyesi bahsedilen! Bölgesel ittifaklar yaparak emperyalizme karşı durmuş ve bu duruşuyla tüm mazlum milletlere ÖRNEK olmuş bir Türkiye’den Obama’nın ‘model ortağı Türkiyesi’ne adımlar atılırken bu millet keman teli gibi gerildi..
Tel haddinden fazla gerilirse kopar…
Bu kopuş, sadece emperyalizmin arzuladığı ‘yeni Osmanlı’ yapılanması için değil, MİLLİ BİRLİK için de ‘fırsat’ doğurur!