(E) MU.KD.ALB. HASAN ZEKİ SUNGUR'UN OĞLUNA YAZDIĞI MEKTUP
NEREDE YANLIŞ YAPTIK
Sevgili Oğlum,
Bana telefonda sorduğun “Baba neler oluyor, nedir bu gözetim altına almalar, tutuklamalar, TSK’ne güvenme oranı %70 lere düşmüş” sorularının cevabını telefonda ve İzmir’e geldiğinde görüştüğümüzde bir nebze olsun verdiğimi düşünüyordum.
Ama sonra kendi kendime sordum, biz nerede yanlış yaptık? Asıl cevabı verilmesi gereken soru buydu, şimdiye kadar hep iğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batırmıştık, doğru olan bu mu yoksa tersi miydi?
17 yaşında Kemal’in Askeriydim, ettiğim yemine sadık kaldım, 51 yaşında emekli olduğumda yine Kemal’in Askeriydim ve hala yeminime sadığım. Ama son 7 yılda öyle darbeler yedik ki ne olduğumuzu ve bundan sonrada neler olacağını anlayamaz hale geldik. Sırf Atatürkçü olduğu ve karşı devrimcilerle mücadele ettikleri için Kemal’in Askerleri önce iddianamelerle suçlandı, gözetim altına alındı, onurları kırıldı, asla hak etmedikleri muamelelere maruz kaldılar, tutuklandılar ve cezaevine konuldular. Geride kalanların büyük bölümü sustu, korktu, sindi acaba sıra bana gelir mi diye. Emekli Subaylar Derneği , emeklilerin hakkını ve hukukunu koruyacağı yerde olayları görmedi, duymadı, ticarete soyundu, şirket oldu, tatil köyleri, üniversite kurmaya kalkıştı. Hükümete biat etti, Cumhurbaşkanına çıktı icazet aldı ve bir kısım Kemal’in Askeri (!), düzenin askeri oldu. Silah arkadaşlığı kavramı emekli olunca menfaat arkadaşlığına dönüştü.
Evet biz nerede yanlış yaptık?.
Sevgili Oğlum,
Biz yığınakta hata yaptık.
Eğitimizi, dış düşmandan gelecek saldırılara karşı yaparken, içerdeki bölücü, irticacı düşmanlarla karşı karşıya kaldık. Bölücülere karşı savaşırken kimimiz gazi oldu, kimimiz şehit ama hiç taviz vermedik, gidenlerin yerini yeniler doldurdu. İrticalılarla uğraşırken devlet kademelerini uyardık, bu da bir tehdittir, tedbir alın dedik ama onlar tam tersini yaptılar beslediler, büyüttüler ve devlet kademesine yerleştirdiler. TSK ise söz ve eylemleriyle Atatürkçü Düşünce Sistemine uymayanlara , herkes kendi yoluna dedi ve ayırdı..
Alt kademeyle uğraşırken üst kademede terfi edenleri, içimizdeki militanları ayıklarken, bunlara onay veren ama kendilerini gizleyenleri ve adım adım ilerleyenleri göremedik. Bunların, bu içimizdeki İrlandalıların günü geldiğinde ortaya çıkacağını ve ele geçirip sakladıkları belgeleri ortalığa saçacaklarını, yandaş basına servis edeceğini bilemedik.
Askeri Lisede" Hoca" lakaplı bir öğrencinin bir gün Genel Kurmay Başkanı olacağını ve Başbakanın kendisine bu şekilde hitap edeceğini düşünemedik.
Deniz Kuvvetlerine ait Muavenet gemisinin 1992 yılında Nato tatbikatında ABD gemisince vurulduğunda tatbikattan çekilmeyen ve 5 şehidin hesabını sormayanların, bir yıl sonra Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, uçağı düşürülerek şehit edildiğinde sessiz kalacaklarını, o günlerdeki komutanların yetiştirdiklerinin gün gelip 10 yıl sonra Irak’ta Türk Askerinin kafasına çuval geçirildiğinde kıllarını kıpırdatmayacaklarını ve hesabını soramayacaklarını düşünemedik !!!!!!!!!!
Kendi döneminde olduğu iddia edilen darbe iddiaları ile ilgili soruşturmada savcılarla köfte ekmek yiyen birisinin, “kasaptaki ete soğan doğramam", "bahçede torunumla top oynuyorum” diyerek silah arkadaşlarını yalnız bırakacağını belki de "gizli" tanıklık yapabileceğini bilemedik !!!!!!
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “sözde değil özde laik Cumhurbaşkanı isterim” diyen bir diğerinin sadece özde Fenerbahçeli olduğunu, lüks ve zırhlı bir araca tav olacağını, yazdığını söylediği 27 Nisan bildirisiyle ilgili soruşturma haberleri üzerine yemin billah ederek muhtıra değildi diyerek sızlanacağını ve dik duramayacağını düşünemedik !!!!!!!!!
Tutuklanan emekli silah arkadaşlarına Garnizon Komutanını ziyarete gönderenlerin, Başbakanın “Darbe iddiaları konusunda Genel Kurmayla paslaşıyoruz” demecinden sonra, TSK’nin kendi kalesine gol atacağını ve pasların hep hükümetten geleceğini bilemedik !!!!!
Muvazzaf subaylar, generaller tutuklanırken bunların hakkını koruyacak askeri hukukçuların bunlara sahip çıkmayacaklarını!!! , olabilecek gelişmelere karşı tedbirleri almaları veya aldırmaları, konuyu Uyuşmazlık Mahkemesine taşımaları ve komuta kademelerini ikaz etmeleri ve yönlendirmeleri gerekirken, onların sadece emir komuta zinciri içinde hukukçu olabileceklerini bilemedik!!!
Gazetelerde sayfa sayfa TSK’ne ait Çok Gizli bilgiler yayınlanırken, bu yayınlara hiçbir işlem yapılamayacağını ve "bu belgelerde hasım devletlere ait harekat planları da vardır" değerlendirilmesinin bile yapılamayacağını , günlerce yapılan pehlivan tefrikası gibi yayınlardan sonra TSK’ce hiçbir işlem yapılmadan bu Çok Gizli belgelerin sivil savcıya teslim edilebileceğini ve soruşturma konusu yapılıp, kuvvet komutanları dahil sorgulanıp, emekli ve muvazzaf subayların, generallerin tutuklanacağını hiç düşünemedik !!!!!!!!!!!!!
Gazetede yayınlanan belgelerin, günler sonra Askeri Savcılıkta incelendiğinde; sanki TSK’da başka kimse yokmuş gibi bu konudaki bilgisi, görgüsü ve tecrübesi sınırlı bir kurmay binbaşının bilirkişi olarak görevlendirileceğini ve o’nun da belgelerin doğru olduğu faraziyesinden yola çıkarak işe baştan yanlış başlayacağını, bu bilgi ve belgelerin Askeri savcılık ve Askeri Mahkemelerden dışarıya sızdırılacağını ve TSK nın BBG evine döneceğini bilemedik !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bazı yazarların Atatürk’e saldırmalarına ve küfretmelerine sivil savcılar sessiz kalırken, Genel Kurmay Başkanlığı’nın da sessiz kalacağını suç duyurusunda bile bulunmayacağını, teröristlerle savaşan Ordu Komutanına terörist diyenlere hoşgörü göstereceğini ve onu kurtlar sofrasında, ( ülkede hukuk ve demokratik haklar yok edilirken) hukuk adına, demokrasi adına yalnız bırakacağını düşünemedik !!!!!!!!!!
TSK’lerine asimetrik psikolojik savaş yapılıyor diyenlerin bu savaşa misliyle cevap vereceklerini zannettik yanılmışız.
"Ben görevlendirdim" dediği halde, suikast iddiasıyla gözetim altına alınan subaylardan sonra, kozmik bürolara girileceğini, sivil savcıların askeri kışlaların kapısına dayanacağını, intikal eden askeri araçların neden toplandığını ve nereye ne maksatla gittiğini soran sivil savcıların gerekçe olarak darbe ihtimalini göstereceklerini ve giderek TSK’in "bizim görevli aracımızdır, içindekiler de bizimdir" denilmesine rağmen, askeri mühimmat taşıyan bir kamyonun ve personelinin ala ve vala ile şen şakrak yakaladık naralarıyla, askeri birlik yerine Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüleceğini, sorumluların sorgulanacağını, aracın saatler sonra bırakılacağını, yandaş basın ve televizyonlar TSK’ni küçük düşürücü yayınlar yapar ve bizim içimiz kan ağlarken Komuta Makamının sessiz kalacağını !!! ve olayların buralara varacağını hiç ama hiç düşünemedik !!!!!
Sıra servis araçlarını kontrole ve ihbar var denilerek aramaya ve gözetim altına alınmaların yaşanabileceği günlere mi geldi? Artık askeri personel resmi elbise ile dolaşırsa hele bir de eğitim elbiseli ve belinde tabancası varsa potansiyel darbeci olacak ve peşine bir savcı ve polis mi takılacak? Bu günlere mi gidiyoruz?. İşte biz bu günlere geleceğimizi ve göreceğimizi hiç düşünmedik !!!!!!!!!!!
Evet biz yanlış yaptık!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
TSK ve başındaki Komutanlar bu ülkenin teminatıdır dedik onlara inandık ve güvendik. “Asker artık darbe yapmaz, bu iş bitmiştir” dedikçe, oyunu mağduriyet ve beni dövüyorlar felsefesi üzerine kuranların hukuki ve demokratik olmayan saldırılarına hazırlıksız olduğumuz için karşı koyamadık, kalbura döndük ve biz vuruşmadan cepheden çekildik.. Halka kendimizi anlatamadık.
Alaşehir’de bir çiftçinin; “Sizin apoletleriniz gazoz kapağındanmış”, “Osmanlı ordusu gibiymişsiniz, mevziiye girmesini ve mevzi değiştirmesini bile bilmiyormuşsunuz”, Kemeraltın’da bir emeklinin; “Kadın gibisiniz oranız buranız oynuyor, benim askerim vurdumu oturtturur”, Karşıyaka’da bir esnafın “bir arabaya kendinizi sattınız” Bostanlı’da bir balıkçının “bütün yetkilerinizi aldılar Emasya’yı da kaldırdılar ,artık kışladan zor dışarı çıkarsınız” ve daha bunlara benzer pek çok sözlere karşılık onlara gerçekleri anlattıktan sonra söyledikleri ,“ben yine de TSK ne güvenirim, toplayın kendinizi” sözleri beni bir nebze olsun rahatlatsa da düşünmeden edemiyorum :
Bundan sonra neler planlıyorlar, TSK ini Bitirme Planı içersinde hangi senaryoyu devreye sokacaklar? Sıra hangimize gelecek? Neyle suçlanacağız? Bilmiyoruz. Ama suçumuzun ne olduğunu biliyoruz "Atatürkçü olmak, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmak, Türkiye Cumhuriyetini bunlara ve istedikleri düzene teslim etmemek."
Sevgili oğlum,
Yığınakta yapılan hata ilerde yapılacak manevralarla düzeltilebilir ama bu arada pek çok zayiat olur, şimdi bu hatayı telafi etmeye çalışıyorlar, kızıyorum, tenkit ediyorum ama Komuta Kademesine güveniyor ve inanıyorum. Zaten başka çaremde yok ve tekrar TSK’lerine güven ortamının en üst seviyeye ulaşacağına inanıyorum. Biz Kemalin Askerleri var oldukça güven giderek yükselecek ve eski günlere dönülecektir. Yeter ki halk oynanan oyunları görsün, düşünsün, değerlendirsin ve kararını versin. Şu anda mağdur olan TSK dir.
Telefonda ve görüşmemizde anlatamadıklarımın devamı bunlardır. Senin de yıllarca bu camianın içinde yaşamış birisi olarak olaylara sağduyu ile yaklaşacağını ve TSK ya olan güvenini kaybetmeyeceğine inanıyorum.
Ben iğneyi değil, dedenin üzüm çuvallarını diktiği 8 numara çuvaldızı kendime batırdım.
Ama unutma bir atasözümüz var bunu sana hatırlatıyor ve hasretle gözlerinden öpüyorum sevgili oğlum.
“ Gün gelir, devran döner, keser döner, sap döner”
Hasan Zeki Sungur
Baban