BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Yıl Dönümleri
 

YILDÖNÜMLERİ

Feza Tiryaki, 24 Ekim 2011, İLK KURŞUN

 

Yıldönümlerinin ne demek olduğunu biz Batı’dan öğrendik. Milletimiz bilmez! Yetişen kuşaklara da öğretilmez! Hem bilmediğin bir şeyi nasıl öğreteceksin?

Bizim sevinçli günlerimiz çok azdır. Türk milleti belki de dünyanın en çilekeş milletidir. Yüzyıllarca acı çekmiş, göç etmiş, yurdunda saldırıya uğramış, rahat huzur yüzü görmemiş…

Bir özelliğimiz daha vardır bizim: Unutmak!

Kin tutmamak için, gelecek kuşaklara geçmişin acılarını geri getirmemek, onlara tertemiz bir gelecek sunabilmek için, geçmişteki acıları geleceğe taşımamak… Unutmak!

Haçlı seferleri Türkler üzerine yapıldı, Türkler bu gelen Haçlılarla savaştı. Evleri yurtları talan edildi… Neler oldu kim biliyor?

Kurtuluş savaşındaki Rum- Yunan vahşeti… Balkan savaşlarında yaşanan acılar…Kim biliyor?

Bulgar vahşeti… Ermeni vahşeti… Van’da Ermenilerin yaptıkları? Kim biliyor?

İngiliz, Fransız, İtalyan vahşeti! İşgalde yaptıkları… Kim biliyor?

Moskof Rus’unun Kurtuluş savaşı yılları öncesinde Doğu’da yaptıkları, kestikleri, öldürdükleri…

Kırım Türklerine yapılanlar…
Biz bilmeyiz hiç bunları…

Düşmanlar saldırdı, onları kovduk deyip geçeriz!

Yunan, Ermeni, İngiliz… hepsi geçmişinin kiniyle , o günlerdeki emeliyle büyür de biz bunları unutmayı tercih ederiz. Çoluğumuza, çocuğumuza anlatmayız.

İlkokul çocuklarına hep sorarım:

Atatürk kim? Bizi yaşatan, bizi düşmandan kurtaran derler. Hangi düşmandan? Öyle bakar çocuk… O düşmanına bir ad veremez! Kekeler: “Düşmanlardan kurtardı bizi.”

Oysa ders kitaplarını gördüm biliyorum, Yunan, Türk düşmanlığıyla büyütür çocuğunu. “Anadolu’yu alacağız, oralar bizimdi” haritalarıyla doldururlar sınıflarını. Avrupalı’nın kitapları, Türkleri barbar diye yazardı eski yıllarda, “Barbar köpekler, Türk köpekleri demişlerdi Avrupa’ya inen, Viyana’yı kuşatan Türk’e, gözümüzle görmüştük beşinci sınıfın ders kitabında. Şimdilerde de aynı mıdır bilemem…

Bu iktidar döneminde Fransız’la yapılan anlaşmalar, büyük satışlar İngiliz’le, Ermeni’yle hep onların kuyruk acısını unutmadıkları tarihler özellikle seçilerek yapılmıştır. Fransız’ı kovduğumuz tarihin, Fransızla Atatürk’ün yaptığı bir anlaşmanın yıldönümünde yapılan bir tarihî satışla o günün intikamı alınmıştır. İngiliz Kraliyet gemisi neredeyse yüz yıl önce kovulduğu Boğaz’a aynı adla geldi, demirledi de Cumhurbaşkanını ağırladı iki üç yıl öncesinde, kraliçeleri de nişan taktıydı…

Yabancılar yıldönümleri hiç unutmazlar. Ta küçücük bebekken başlanır onların yıldönümleri kutlanmaya … Önce ailelerinde, doğum günleri kutlanır.

Oralarda kişinin en önemli günü doğum günüdür. Her kişi o gününü sanki bu dünyayı kendisi yaratmışçasına, görkemli, bencilce, gösterişli bir şekilde kutlar. Paraya acımaz.

Çevresi de bu güne aynı derecede önem verir. Bir yıl aramadığı adamı doğum gününde mutlaka arar, unutmaz.

Bu huyları yüzünden gazetelerde ne acıklı öyküler okuduk. Adam veya kadın evinde aylar önceden kalp krizi geçirip ölüyor. Kimse farkında olmuyor, kimse onu aramıyor. Devlet de takip etmiyor kişiyi ki, neden faturalarını ödemiyor diye kapısına gitmiyor, yazıp yazıp duruyorlar. Doğum gününde evine geliyorlar, komşuları kapısını çalacak oluyorlar ancak doğum günü hatırına… Evde çürümüş cesedine ulaşıyorlar…

Evlilik yıldönümleri, ölüm yıldönümleri de aynı derecede önemlidir onlarda.

Olan bir olay yıldönümünde mutlaka hatırlatılır.

Yas günüyse o gün yas tutarlar. Bayramsa bayram yapılır.

Toplumun hafızasına kazımak istedikleri büyük kazalar, büyük olaylar her yıl tekrar tekrar hatırlatılır…

Köy, kasaba yolları yollarda olan kazaların işareti haçlarla doludur. Bunları gördüğümde önce anlayamamıştım. Yol kenarına nasıl mezar izni veriliyor, bunun altında mı yatıyorlar kazazadeler diye düşünmüştüm. Meğer yollardaki oraya, buraya haç koyarak çiçeklerle, yazılarla süsledikleri işaretli yerler orada can veren,trafik kazası geçiren yakınlarının anısınaymış. Bu yerler her zaman taze çiçeklerle korunuyor. Ne zaman görseniz mevsimlik çiçeklerle bezelidir.

Dağ yollarında, kır yollarında bile vardır. Bir bisiklet yolunda böyle bir işareti görmüş ve sormuştum. Burada da araba kazası olmadı herhalde. Bu mezar işareti ne? Buraya niye haç dikmişler ve çiçeklerle süslemişler?

Yedi sekiz sene önce olan bir bisiklet kazasının anısına yapılmış bu işaret. Bisikletli iki kişi çarpışmış, biri başını taşa çarparak hayatını kaybetmiş.

Şimdi oradan her geçen bunu biliyor, bilmeyen soruyor ve geçmişin acısını hatırlayarak oradan geçiyor. Geçmişten ders alıyorlar belki. Oradan dikkatli geçiyorlar. Orada ölen genci anıyorlar.

Bizde ise tam tersi yapılıyor. Geçmişi yok sayıyoruz. Daha üç gün önce Türk tarihi için çok büyük bir gündü. 20 Ekim 1921. Fransızlarla imzalanan Ankara Antlaşması.

Bu tarihten önce de Sovyet Rusya ile 13 Ekim’de yapılan KarsAntlaşması vardır. Bununla Doğu sınırımız kesinleşmişti.

Ankara Antlaşması Ankara hükümetinin büyük bir zaferiydi.Türk milletinin tutsak edilemeyeceğinin kanıtlanmasıydı. Fransa yeni Türk devletinin tam bağımsızlığını bu antlaşmayla kabul etmiş oldu. Birinc i İnönü Zaferinden sonra Fransızlarla Londra’da görüşmeler yapılmıştı. Sonuç alınamamıştı. Ruslarla Moskova antlaşması, arkasından 2. İnönü zaferimiz Fransızları etkiledi. Yine de bizim bağımsızlığımızı kabul etmeye önce yanaşmadılar. Kütahya- Eskişehir Muharebeleri başlayınca sonucu beklediler. Sakarya Zaferimiz bu işe son noktayı koydu. Fransa ile TBMM hükümeti Ankara’da anlaşma imzaladı. Böylece Fransa ile aramızdaki savaş durumu sona erdi. İşgalci Fransa topraklarımızdan çekildi. İtalyanlar da işgal ettikleri yerlerden çekildiler. Sonra İngiliz, Yunanlılarla savaşa son verdirmek için arabulucuğa soyundu. Sanki kendisi Yunan’ı üstümüze saldırtmamış gibi… Sevr’in biraz değişiğini bize kabul ettirmek için çalıştılar. Edirne Yunanlılara veriliyordu. Ege’nin idaresi Yunan’ın oluyordu. Doğu’da Ermeni vardı. Boğazlar silahsızlandırılacak, en kötüsü ordumuz ücretli asker ordusu olacaktı. Halkın ordusu olmaktan çıkarılacaktı.

Bundan sonrası, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının yaptığı ise, tam bağımsızlığımızı sağlamak ve bütün işgalcileri kovmak için son bir saldırı savaşı başlatmaktı. Büyük Taarruz: Başkumandan Meydan Muharebesi.

İşte Fransız’la yapılan Ankara Antlaşması kurtuluşa açılan kapıdır. Çok önemlidir.

Daha 1918 yıllarından başlayarak bunlar ülkemizi işgal etmişlerdi. Fransızlar Adana, Maraş ve Antep’i, İtalyanlar Antalya ve çevresini, Yunanlılar Batı ve Orta Anadolu’yu. O zamanın başkenti İstanbul’u ise İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar işgal etmişti. Fransa Ermenileri de silahlandırmıştı.

Böyle bir tarihi, biz 20 Ekim’de ne andık, ne anlattık, ne konuştuk, ne kutladık… Ne tarihteki kahramanlarımıza minnet duygularımızı belirttik… Ne tarihten ders aldık…

1999 Marmara depremi görüntüleri, acıları bunca yıl sonra Van’da aynen yaşanıyor. Haberleri izlemeye yüreğimiz dayanmıyor. Aynı yanlışları görmeye, aynı siyasetçi tavrını izlemeye, aynı sözleri duymaya, geçmişi geçmişten ders almadan , değil ders almak, daha beterini görerek yaşamaya dayanamıyor insan…

Oto yollarımız kan gölüne dönüyor her gün. Dün TIR karşı şeride geçerek gariban vatandaşın bindiği minübüsü ezdi geçti. İnsanlar yollara saçıldı. Geçen bayram yüzlerce kurban verdik yollara, binlerce de yaralı…

Hani Düzce’de,Yalova’da, Gölcük’te geçen depremden kalan bir anıt enkaz , sergilenen bir yıkılmış ev, bir depremden kalan iz var mı? Unutmamak, hep görmek, hatırlamak için…

Yollarımızda her gün kaza oluyor. Nerede izi? Nerede anıtı? Nerede yazısı?

Millî mücadele yıllarında bizi işgal eden, topraklarımıza asker çıkararak bizimle çarpışan, savaşan, kanımızı döken saldırganlara toprağımızı satıyoruz şimdi!

Nerede bunun bilgisi? Nerede bunların anıtı? Nerede kaldı tarihteki olaylar? Nerede tarihten aldığımız ders?

Tarihî günlerimizin yıldönümlerinde ne yapıyoruz?

İşte Türk’ün en büyük millî günü geliyor:

29 Ekim 1923.

Ne yapıyoruz? Bir haftadan az kaldı bu büyük güne. Nerelerde anıyoruz kahramanlarımızı? Nasıl anlatıyoruz? Ne yapıyoruz söyleyin?

Eloğlu yıldönümleriyle diri kalıyor.

Kini aynı, bakışı aynı, emelleri aynı!

Haçlı ordusu, hep aynı Haçlı ordusu bu yüzden. Libya’da bunu bir iki gün önce kanıtladılar.

Ya biz? Biz ne yapıyoruz?

Yıldönümleri çok önemlidir çok…

Artık bu unutma huyunu bırakalım…

 
  Bugün 1477573 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol