SURİYE İÇİN ACELENİN NEDENİ!
Arap ülkeleri 2 Kasım günü toplandılar ve Suriye’ye bir takım önerilerde bulundular. Siyasi tutukluların serbest bırakılması, muhaliflere af çıkartılması ve reformlar yapılması vb. gibi.
Suriye önerileri kabul etti. Muhaliflere hemen bir çağrı yaptı ve “Silahlarınızı hemen teslim edin” dedi. Cinayet işleyen herkesin aftan yararlanacağını duyurdu.
Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton bir açıklama yaptı. “Suriyeli muhaliflere silahlarını teslim etmeyi tavsiye etmem” dedi.Yani Amerika Arap ülkelerinin almış olduğu kararı tanımadığını ve Suriye’ye yönelik silahlı faaliyetlerin devam etmesi için çalışacağını ilan etmiş oldu.
Bu durumda ne olmasını beklersiniz? Arap ülkelerinin Amerika’nın bu tavrını protesto etmesini mi? Hayır, tam tersi oldu. 12 Kasım günü Arap ülkeleri Kahire’de tekrar toplandılar. Suriye’nin alınan kararlara uymadığını ve bundan dolayı Arap Birliği Örgütü’nden ihracını kararlaştırdılar.
Tam bir komedi oynanıyor. Suyun aşağısında bulunan kurt, suyun üst başındaki kuzuya “suyumu bulandırıyorsun, seni cezalandıracağım” diyor. Kimse, herhangi bir şeyi gizlemeye gerek duymuyor. Amerika, AB, Türkiye ve Arap ülkeleri (Lübnan, Yemen ve Irak dışındaki) Suriye’ye “seni yiyeceğiz” diyorlar.
Bu arada saydığımız ülkelerden oluşan Cephe’nin “koçbaşı” rolünü oynayan AKP iktidarının Erdoğan, Gül ve Davutoğlu gibi sözcüleri vasıtasıyla yaptıkları açıklamaların ise “uluslar arası haydutluk” dışında bir tanımlamasını bulmak mümkün değil. AKP iktidarı, Suriye’deki şiddet hareketlerini açıkca destekliyor, terörist grupları barındırıyor ve resmen tanımaya hazırlanıyor. Esad sonrası senaryolar üzerine çalışıyor.
Bu acele neden?
ZAYIF HALKA
Acelenin nedeni Irak’taki gelişmelerdir. Amerika bu yılın sonuna kadar Irak’tan çekilecek. Bir buçuk ay kadar bir zaman kalmış durumda. İşte büyük korkunun nedeni bu. Suriye konusunda her türlü örtüyü bir kenara atarak utanmazca ve alçakca bir saldırıya girişmelerinin de sebebi bu.
Evet, Amerika Irak’ta utanç verici bir bozgun yaşadı ve bu yılın sonunda pılını pırtısını toplayıp kaçmak zorunda kalacak. Ya sonrası?
Sonrasında El Sadr’ın en büyük siyasal güç olduğu bir Irak var. Yani İran, Sadr’ın en etkili siyasi aktör olduğu Irak ve Suriye. Birbirleriyle yakın ilişki içinde Orta Asya’dan Akdeniz’e ulaşan bir cephe oluşuyor. (Tabii bunlara Hizbullah’ın Lübnan’ını da eklemek gerekiyor)
Amerika bu tablonun ortaya çıkmasından ölesiye korkuyor. Suudi Arabistan korkuyor. Nüfusunun önemli bir kısmı Şii olan Körfez Emirlikleri korkuyor. Kısacası kaderini Amerika ile birleştirmiş olan bütün krallar, şeyhler, emirler, Batı yetiştirmesi Müslüman Kardeşler vb hepsi korkuyor.
İktidar olması Amerika sayesinde olmuş, varlığını devam ettirmesi Bölgedeki Amerika egemenliğine bağlı olan AKP açısından da, Doğusunu ve Güneyini tamamen kaplamış olan bir Anti Amerikan cephe “ölüm” ile aynı anlama geliyor. AKP işte bundan dolayı “Koçbaşı” rolünü gönüllü olarak üstlenmiş durumda.
Onun için Amerika daha gitmeden, daha iş işten tamamıyla geçmeden bir şeyler yapmak istiyorlar. Gözlerini Suriye’ye dikmiş durumdadırlar. Suriye, Batılı emperyalistler ve işbirlikçileri için “zayıf halka”.
Şimdi bütün güçleriyle “zayıf halka”ya yükleniyorlar.
Aceleleri bundan…
İKİ HAMLE
ABD açısından bütün Batı Asya’nın kaybedilmesine kadar gidecek olan bu gelişmeyi önlemek için atılması gereken birinci adım Suriye’nin düşürülmesi ise, ikinci adım da Kuzey Irak’taki Kukla devletin bağımsızlığını ilan etmesidir.
Barzani’nin son günlerde bağımsızlık için referanduma gidebileceğinden söz etmesini ve büyük petrol devlerinin birbiri peşi sıra Kuzey Irak yönetimi ile anlaşmalar imzalamasını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Kısacası Amerika’nın düşündüğü yol haritası iyice şekillenmiş oluyor:
1. Suriye’de Esad yönetimini devirmek, işbirlikçilerini başa geçirmek.
2. Irak’ın kuzeyindeki Kukla devleti resmiyete kavuşturmak, Irak’ı parçalamak.
3. Etnik ve mezhep çatışmaları ile teslim alınmış Türkiye’yi, Kukla Devlet’in Diyarbakır’a doğru genişlemesine razı etmek (Bölünerek ya da üç İsrail modeli şeklinde)
4. Elde edilen bu mevzilerden hareketle İran’a karşı harekete geçmek.
BÖLGE HALKLARININ VE DEVLETLERİNİN SÖZÜ
Washington’daki evde yapılan hesap bu. Ama bu “yol haritası”nın uygulanabilmesi için bazı sorunların aşılması gerekiyor:
1. Suriye halkı ve devleti, kendileri hakkında verilen “ölüm fermanı”nı öyle kolayca kabul edebilecek midir?
2. Daha bugünden Kerkük’e askeri yığınak yaparak tedbirini almaya başlayan Irak, bölünmeye boyun eğecek midir?
3. Türkiye, Türk milleti kendisi için ölüm anlamına gelen bu bölünme ve parçalanma operasyonunu eli kolu bağlı seyretmeye devam edecek midir?
4. Bugün gerek ekonomik, gerek askeri ve gerekse de siyasi bakımdan 10 yıl öncesiyle kıyaslandığında çok daha iyi durumda olan İran’ın karşı hamleleri olmayacak mıdır?
Her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkan gerçek ise şudur:
İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Türkiye’deki antiemperyalist potansiyel birleşme ve beraber adım atma yoluna girdiği zaman önünde durulamayacak büyük bir enerji açığa çıkacaktır.
*İnternetten alıntıdır