Dindarlık yarışı sonumuz olur...
Mehmet Ali Birand - Hürriyet
Başbakan öylesine önemli bir söz söyledi, yıllardır gizli tutulan pandora kutusunun kapağını öylesine açtı ki, hepimizin kafasını karıştırdı. Üstelik, "dindar nesil yetiştirmenin" ne demek olduğunu anlatmadan da sustu. Planı programı hazırlanmış yeni bir siyaseti mi, hep kuşku duyulan gizli gündemini mi açıkladı, yoksa genel bir yaklaşımını, bir tercihini mi seslendirdi? Bu sorulara mutlaka açıklık getirmeli. Yoksa yanlış anlamalar bu ülkeyi çok gerer.
Başbakan geçen hafta öylesi bir söz sarfetti ki, hepimiz dağıldık. "Dindar nesiller yetiştireceğiz" dedi. Donduk kaldık. Hala altından kalkabilmiş değiliz. Dün bir miktar açıklama getirdi ancak, henüz tam netlik yok.
Toplumun hemen her kesiminde bu sözler farklı algılandı.
Laik kesimde alarm zilleri çalıverdi .
İşte nihayet Erdoğan uzun zamandır kuşkulanılan "gizli acendasını" açıklamış ve laik sistemi temelinden yıkacak adımı atmıştı. Devletin dindar nesil yetiştirme görevi ne demekti? Din Devletine doğru ilk adım mı atılıyordu?
Muhafazakar çevrelerde de tam anlaşılabilmiş değil. Bir bölüm büyük memnuniyetle alkışlarken, diğer bölüm bu sözlerin içini nasıl doldurabileceğini araştırıyor .
Ben, Başbakan'ın bu sözü gerçekten bilinçli olarak mı söyledi, yoksa Kılıçdaroğlu'nun nasırına basmak için mi sarfetti, anlayabilmiş değilim.
Bu sözler bu şekilde bırakılmamalı. Mutlaka içi daha da doldurulmalı. Ne anlama geldiği çok net şekilde anlatılmalı. Eğer belirsizlik sürürülürse, çok tehlikeli bir süreç başlar . Dindar-Dinsiz kavgalarına kadar uzayacak bir tartışma fırtınası kopar .
Dışardaki yankılanmaları daha da tehlikeli olur. Eski, Türkiye'nin ekseni kaydırılıyor çığlıklarını hatırlayın, bu defaki çok daha sert ve altından kalkılması güç bir ortam yaratır.
Ak Parti böyle bir iç ve dış gerilim istemiyorsa -ki ben de hiç ihtimal vermiyorum- o zaman biran önce bu yaklaşımın ne anlama geldiğini açıkça anlatmalı.
Aman dikkat, bu defa içine girdiğimiz tartışma çok tehlikeli bir zeminde yapılacaktir . Zira "Dindarlık" yanlış anlamaya en müsait konudur. Allah korusun, kontrolden çıkması durumunda, çok kan dökülmesine yol açabilecek bir konudur.
Bu öyle bir konudur ki, itiraz eden "Dinsiz-Allahsız" diye taşlanabilir .
Bu öyle bir konudur ki, muhalefet "Allahsız gençlik istiyorlar" diye suçlanmaktan korktuğu için, korkup susar ve yarın bir bakarsınız, kendimizi, pandora kutusunu açanların dahi istemedikleri bir yerde buluvermişiz .
Bundan dolayı , "aman bu sözlerin içi biran önce doldurulmalı".
TEHLİKE, DURUMDAN GÖREV ÇIKARANLARDAN GELECEK
Başbakan'ın "Dindar nesil yetiştireceğiz" demesinin hemen ardından, Diyanet'ten bir dizi proje açıklandı. Herne kadar, birbiriyle bağı olmadığı açıklandıysa da, üst üste gelince, birbirini tamamlayan iki gelişme şeklinde algılandı.
Nasıl algılanmasın ki, Diyanet'in 2012-2016 Stratejik Planındaki projeler, şimdiye kadar görülmemiş yoğunlukta.
2003'te 771 milyon TL olan bütçesi, 2012'de 3.9 milyar'a çıkınca zaten kaşlar kalkmıştı. Bu paraların nereye harcanacağı açıklanınca, kaşlar daha da kalktı .
Diyanet Tv kurulmasından başlayan, gençleri umre'ye götürmek, çocuklara dini çizgi film, çizgi roman, yüzlerce dini danışman, sözleşmeli 7 bin İmam Hatipli, 2 bin de müezzin olmak üzere 9 bin personel almaya kadar giden son derece yaygın bir dizi program. Ancak, Diyanet'in açıkladığı bu programda, sunni islam öğretimine verilmiş, örneğin Alevilere yer yok veya bizler henüz göremedik.
Ben de Diyanet'in önceliğini merak ediyorum.
Acaba, en başta gelen hedefi Kuran'ın doğru dürüst yorumlanmasını sağlamak, cahil hacı-hoca karışımı adamların, hurafeler üreterek dinimizi çarpıtanların elinden kurtarmak mı? Yoksa, sadece Dindar Nesil yetiştirmek mi?
İkisini aynı anda sürdürmek kolay değildir.
YARIN BELEDİYELER, İLLER-İLÇELER VE PARTİLER DE BU YARIŞA GİRERSE...
Bu ortam iyi yönlendirilemez ve gereken titizlik gösterilmezse , bu manzara öylesine kolay istismar edilir ve öylesine bir DİNDARLAŞMA veya DİNDARLAŞTIRMA yarışı başlar ki, nerede duracağını kimseler kestiremez . Birden bakarsınız Türkiye, Demokrat'lığı kendine bayrak yapmış olan Ak Parti'nin dahi istemediği yerlere gidivermiş .
Nasıl mı ?
Çok kolay. Hiç abartmıyorum...
Bakın göreceksiniz, durumdan görev çıkaracak kurumlardan biri, büyük olasıkla RTÜK olacak. Cezalar artacak, örf ve adetlerimize uyum sağlama adına, ekrandaki öpüşmeler kırpılacak, müstehçen yayın ile pornografik yayın birbirine karıştırılacak ve ekran dindarlaştırılacak.
Ardından, dindar vakıflar devreye girecek.
Belediyeler hareketlenecekler.
İzinli-İzinsiz kuran kursları pıtrak gibi yayılacak.
Dindarlığı yaygınlaştıracak kurslar, eğitim üniteleri, sosyal faaliyetler, yardım kampanyaları başlayacak.
Ramazanda lokantalara kapanma baskısı, içki satış ve servisini kısıtlama çabaları artacak.
Özetle mahalle baskısı yoğunlaşacak