SOROS DARBELERİNİ HALK DEVRİMİ SANMAK!
Banu AVAR - 27 Ocak 2011
‘Kuzey Afrika halkları ayakta!’ ‘Tunus 23 yıllık iktidara son verdi!’
Başkan Obama durumu değerlendirdi:: ‘ Tunus halkı gurur ve cesaretini gösterdi!’
Ardından H. Clinton ekledi: ‘Tunus halkının kararlı mücadelesi, diğer Ortadoğulu liderlere bir uyarı niteliğinde!’
Derken Mısır karıştı. Batı basını iri puntolarla yazdı:
‘Mısır halkı Mübarek’i def’etmek üzere!’
Batı basını büyük gümbürtüyle Tunus ve Mısır’ı manşetlere taşıyor. ‘Kendiliğinden bir halk hareketi’ (Spontan) oluşunun üzerine basıyor…
Türkiye’de birçok aydın, wiki sızıntılarda olduğu gibi olanları HAYRA YORUYOR!
Tek Dünya Devletçiler’i derinden memnun eden Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki bu kargaşa nasıl oluyor da HAYRA yoruluyor? Biz ŞER kısmına bakalım..
Şablona bakın! Yasemin Sedir, Gül, Lale!
Gürcistan, Sırbistan, Ukrayna, Polonya, derken şimdi de Tunus ve Mısır…
Hepsi aynı adımları izledi.. şablon hiç değişmedi..
Tunus’daki ayaklanmaya verilen ad bile, Soroscu bir darbenin izi.
Yasemin, Sedir, Gül, Lale vs vs ‘devrimleri’!
Bunlar, Amerika’nın milli istihbarat teşkilatına bağlı hedef ülkeleri ayaklandırma, kaos yaratma ve fonlama merkezi NED (National Endowment for democracy) ve Soros’un Açık Toplum Vakfı (Open Society Foundation) imzalı…
Turuncu şablon, her ülkede KAOS YAPILANDIRMA operasyonuyla gelişti…
KAOS önce ekonomiye yerleşecek, kör topal giden karma ekonomide devletin yeri yokedilecek, tüm KİT’ler özelleşecek, İMF Uluslararası para Fonu Stand –by larla hedef ülkelerin gırtlağına çökecekti.
Mısır’da da Tunus’da da diğer bölge ülkelerinde de tüm fabrikalar küresel sermayenin eline geçecek,üretim azalacak, fiyatlar rekor seviyeye çıkacak, işsizlik tavan yapacaktı.
Ekonomik KAOS yapılandırmak, hedefe giden yolda ÖN ŞARTTI:
Hedef ülkelerde Batıya bağlı yönetimler ve yönlendirici elit aşırı zenginleşecek, halk giderek açlıktan ölecekti..
Soroscu ‘sivil ağlar’ sendika, medya ve eğitim sistemine sızacaktı… Halk 90’lardan beri hedef ülkelerin kılcal damarlarına girecek, batı işbirlikçisi hükümetlerce tüm milli kurumları tahrip eden bir süreç başlayacaktı…
Bu sürecin en bariz yanı, işsiz, aç yoksul yığınlara SADAKA dağıtılması, ve üst tabakanın SATIN ALINMASIYDI. Son on yılda Tunus’da ve Mısır’da ve benzer ülkelerde İNSAN HAKLARI AKTİVİSTLERİ ve ‘sol’ görünümlü ‘muhalif’den geçilmiyordu. Hepsi batı tarafından fonlanıyordu…
Belge mi? Tunus’dan geliyor.
DOLAR’ı takip edin!
Özgür Düşünce için El Cahid Forumu (AJFFT) 2009’da 131.000 Dolarlık NED fonu
Kendini ‘demokrasi kültürü’nü Tunus gençliği arasında yaymakla yükümlendiren bu grup
İslam üzerine konferanslar düzenliyor, ‘liderlik’ kursları veriyor, ‘yerel gençlik projelerine’ maddi destek sunuyordu!
Eğitimi Güçlendirme Derneği (APES): 2009’da 27.000 dolarlık NED desteğine mazhar olmuştu. Tunus’da İlk öğretim öğretmenlerine ‘demokrasi’ kültürü aşılamıştı!
Muhammed Ali Eğitim, Araştırma merkezi (CEMAREF) Aynı yıl NED’den 33.500 dolar fon almıştı. Genç Sivil grubun 10 kişilik çekirdek kadrosunu eğitmiş, yaşları 20-40 arasında değişen 50 kişilik ‘aktivist’in yerel gezilerini desteklemişti.
Benzer şekilde Tunuslu gazeteciler, akademisyenler, hukukçular, sendikacılar, insan hakları dernekleri, Tutuklular için Af dernekleri her yıl yüzlerce bin dolar fonla ödüllendirilmişlerdi.
(BKZ: http://www.ned.org/where-we-work/middle-east-and-northern-africa/tunisia)
Son 10 yılda tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde Ortadoğu işbirliği Girişimi (Middle East Partnership İnitiative), ‘Amerikan demokrasisi’ni yaymak için resmi ve sivil, gizli ve açık ajanlarıyla harıl harıl çalışmaktaydı.
Vakit gelince aç yoksul ve kafası karıştırılmış insanlar, ‘eğitilmiş’ liderlik kurslarından geçmiş yerel birimler tarafından yönlendirilecek, halkın öfke ve isyanı, küresel çıkarlar çerçevesinde değerlendirilecekti..
Yoksa neden tüm CFR medyası teneke çalıp oynasındı ki!
Obama , Clinton ve Soros’un yüzünde neden güller açıyordu?
Neden Şimdi!?
Bu ülkelerde yıllardır kıyamet kopuyordu.
Aralık 2006’dan beri sayıları yüz binleri bulan bir işçi hareketi Mısır’ı sarsıyor ve dünya basını bundan hiç sözetmiyordu. Haberler tek bir satırla bile BBC, CNN de yeralmamıştı.
TRT’de Sınırlar Arasında programı için Kahire’deyken, ABD istihbaratı ve Vatikan ile ilintili hem ‘gazeteci’ (daha önce Sudan’da bir kilise aktivisti!) Liam Stack ile röportaj yapmıştım: Görüşü ilginçti: Eğer grev dalgası Ortadoğu’daki diğer ülkelere sıçrarsa bu felaket olurdu…O nedenle batılı haberciler sessizdi.
Konuştuğum grevci işçiler, ne batıdan, ne sendikalardan ne de Müslüman kardeşler’den en ufak bir destek alınmadan işçi hareketinin olgunlaştığını söylemişlerdi.. (Bkz: Böl ve Yut: Mısır bölümü)
Çoğu derhal içeri atılmış, dışarıdaki işçi liderleri, her an başlarına bir şey gelebileceği için grev ve yürüyüş filmlerini bana teslim etmişlerdi. Sınırlar Arasında’da yayınlamıştık.
Benzer durum, Ürdün, Yemen, Cezayir, için de geçerliydi.
Halk ayaktaydı. Büyük yürüyüşler, grevler, sokak çatışmaları oluyor, batılı siyasiler ve medya üç maymunu oynuyordu…
2011’e adım atarken düğmeye basıldı! İri puntolarla Tunus, Cezayir, Mısır, Yemen, Ürdün manşetlerde!
Bu ülkelerin her birinde ABD’nin 20-30 yıldır desteklediği baskıcı liderler var. Orduları ABD’den büyük maddi destek alıyorlar…
ILIMLI İSLAM teorisyeni Daniel Pipes Washington Post’da yazıyor:
‘Tunus’daki gibi nispeten kansız, kolay bir darbe, diğer İslam ülkelerinde diktaların yıkılmasına yardımcı olabilir!’
Acaba bu coğrafya için ‘Tek çözüm Ilımlı İslamdır!’ diyen Pipes, geleceğe dair ipuçları mı sunuyor?
‘Yeni Ortadoğu’ inşası
Göya ‘kendiliğinden’ halk hareketleri ile ABD 2006’da Lübnan’da açıkladığı YENİ ORTADOĞU’yu mu inşaa ediyor?
Bu aşamada sorulan soru: Suudi Arabistan’a sığınan Tunuslu Bin Ali, Mısır’da sadece tek ayağı üzerinde duran Mübarek 30 yıldır ABD ve AB’nin ekonomik ve siyasi emir ve desteğiyle halklarına cehennemi yaşatmıyorlar mıydı? Şimdi ne değişti?
Şimdi ‘terörle savaş’ bahanesinin ‘Amerikan demokrasi’ dalgasıyla yumuşatılması zamanı geldi…
Bunun ipuçlarını hem Soros hem Kemal Derviş 2 yıl once vermişti. ‘Daha çok sosyal demokrasi!’ demişlerdi!
ABD eski dışişleri bakanı Rice 2005’de : ‘Fas’dan Pakistan’a 22 ülkenin sınırları değişecek!’ dememiş miydi!
Bunun anlamı: ‘Ülkeler küçük parçalara bölünecek, şehir devletler, küresel sermaye gruplarının hakimiyetine girecek. Daha çok yerelleşme, daha az ulus devlet formülü yerleştirilecek.’ idi.
Anti Amerikan hissiyatın çok güçlü olduğu bu coğrafyada, patlamaya hazır işsiz ve yoksul kitlelerin gazının alınarak değişime itilmesi zamanı geldi.
AMA bu iki taraflı işleyen süreçtir.
İlk petrol savaşında, 1900’lerin başında, benzer paylaşım süreçlerinden geçen coğrafyanın genetik hafızası, kutuplaşan dünyada beklenmedik bir çıkışa imza atabilir… Batının büyük korkusu işte bu minvaldedir!
ATATÜRK DİYOR Kİ;
● Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak