KİTABIN ADI : YERE DÜŞEN DUALAR

YAZARI : SEMA KAYGUSUZ

 

1.        Dedikodunun adadaki sıkıcı zamanı unutturan cazibesine benim de kapıldığım olmuştur elbette.

2.        Çekilmez huylar bağışlanabilir kusurlara dönüşmüştür.

3.        Erken yaşta itelenip kakalanan kızlar, erkek çocuklarının yaşadığı özgürlükten bir nebze tatmak uğruna uzaklara, adanın içlerindeki kekik tarlalarına kaçıp azılı birer çekirge avcısına dönüşürlerdi.

4.        Zamansız bir ölümün şimdiki zamana bıraktığı bir taşkınlık.

5.        Beni hiç kucaklamadı, bir kere olsun üstümü örtmedi.

6.        Terk edilmişliğini adaya unutturmadı.

7.        İnsan ne yapması gerektiğini bazen dehşetli bir görüntüden öğreniyor.

8.        Kuşkulu olmaktan çıkmak için düpedüz var olmaktan çıkmak gerekir.

9.        Ortaçağ’da bazı soylu kadınlar başkalarının yanında asla yemek yemezlermiş. Çiğnemekle açığa çıkan sözüm ona hayvani zavallılığı başkalarına göstermemek niyetiyle şölen sofralarında kibarca oturur, aç gözlerle kralı dinlerlermiş. Peki ya sonra? Sonra boş odalar, elinde bir hindi budu, ısır ısırabildiğin kadar! Dirseğine doğru akan yağı umursamadan tıksırıncaya kadar ye.

10.     Beni istediğini söyleyince, birdenbire köleleştirdin beni. Seni yüceltene mutlaka hizmet etmelisin çünkü. Gözlerini, saçını, tenini kim övüyorsa, koparıp vermelisin onlara.

11.     Öte yandan, dokunulmamak mahvediyor insanı. Yavaş yavaş görünmezleşiyorsun. Sen beni gürünür kılmasaydın o aç bakışınla, çarşının içinde gezinirken kalçalarıma dikmeseydin gözünü, yemin ederim silinecektim dünyadan.

12.     Ben de yaşlanınca Latife’nin aynısı olmak isterim. Dünyasını gövdesinden okutabilen ihtiyar bir kadın. Şöyle gözlerimi kıstığımda karşımdaki bir kahin becerisiyle okuyabilmeli içimi bundan daha büyük bir varsıllık düşünemiyorum. Tanık! İlla ki bir tanığı olmalı herkesin.

13.     Hayal gücümüz en fazla bildiklerimizle sınırlıdır.

14.     Eşkinanın etinde bir zerreydi amcam. Öte yandan, bitmeyen yasının karanlığında bir dolu boş inan ürüyordu. Binlerce yıl önce yapılan cenaze törenlerinde, ölünün hayaleti içine girmesin diye baştan ayağa siyaha boyananların korkusu, nasıl ki bugünkü yası biçimlendirdi ise, babam da kardeşinin ölüsünü balıkta görüyordu.

15.     Kargayı, bedensiz kalan ruhlarımızı ölüler diyarına götüren soylu bir mihmandar olarak tanırdı çünkü. Öldürdüğü kardeşini nasıl gömeceğini Kabil’e gösteren kutsal bir hayvandı onun için.

16.     Öğrendiğini ezbere alıyor, hiçbir bilgiyi etine geçiremiyormuş. Sözüm ona, epey bilgili bir adam olsa da asla bilge olamamış.

17.     Yaşlıların eskiyen gövdelerinden devşirdikleri yaşlılık fikriyle, henüz otuzundaki birinin yaşlanma korkusu arasında dağlar kadar fark vardır.

18.     Ecmel balıkları sakınmasız bir hayranlıkla seyreder, pullarını bıçakla kazımaya kıyamazdı.

19.     Çok korkmuştu.. insanı utandıracak kadar çok korkmuştu..

20.     Böyle terk edilmek benim yaşımda biri için henüz çok erken.

21.     Coşkun şiddetin özünde masumiyet vardı çünkü. Birdenbire belirmenin masumiyeti.

22.     İnsanları birbirine bağlayan çoğu duygular kimyası bozuk olanlardır.

23.     Çünkü ben asla namusu sorgulanmayan biriyim azizim. Kaç yaşıma geldim, daha bir gün namusa ihtiyacım olmadı.

24.     Ona bütün hayatımı anlatmak için güçlü bir istek uyandı içimde.

25.     Bakınız, insanın kimseye kolayca aktaramayacağı bir özü vardır, öyle değil mi? Tuz tanesi kadar küçük, lezzetli.

26.     Doğrusu insan sıcaklığına pek alışık olmadığım için ister istemez oturduğum yerde geriye kaykıldım.