KİTABIN ADI : COŞKU - İÇTEN GELEN MUTLULUK -(YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİNİ KAVRAMAK)
YAZARI : OSHO
1. İnsanlar sadece mutsuz olduklarında dindar olurlar; o zaman onların dini sahtedir. Neden mutsuz olduğunu anlamaya çalış.
2. Mutluluğun başarıyla hiç alakası yoktur, hırsla hiç alakası yoktur, mutluluğun parayla, güçle, prestijle de hiç alakası yoktur.
3. Zevk başkalarına bağlıdır, mutluluk o kadar başkalarına bağlı değildir.
4. Kendi dışında bir şeye bağımlı olan bir şey kölelik getirir.
5. Zevk mutluluğun alt düzeydeki bir türüdür. Zevk biraz daha ilkeldir, hayvanidir; mutluluk biraz daha kültürlüdür, biraz daha insanidir, ancak her ikisi de zihnin dünyasında oynanan aynı oyundur.
6. Coşku manevidir. O zevkten ve mutluluktan farklıdır. Onun dışarıyla hiçbir ilgisi yoktur, o içsel bir olgudur.. coşku koşullara bağlı değildir, o sana aittir.
7. Anın içinde seninle olmakta olan her şeyi kullan ama sahiplenme. Onun sana ait olduğunu iddia etme. Hiçbir şey senin değil, her ey varoluşa aittir.
8. Baba Tanrı, Oğul İsa ve Kutsal Ruh hakiki üçleme değildir, hakiki üçleme; hakikat, bilinç ve saadettir.
9. Ego dünyaya sıra dışı olan hiçbir şey getiremez, sıra dışı olan sadece egosuzluktan gelir.
10. Sonucu aklına bile getirme! Ne yapıyorsan bütünlüğünle yap.
11. Mutluluk anlık olanın içinde hep telaşlı kalacaktır.
12. Bizim bildiğimiz mutluluk kesinlikle hakiki değildir, hayal mahsulüdür ve her zaman için kendi zıddına dönüşür.
13. Senin mutluluğun gerçek mutluluk değildir, olsa olsa örtülü mutsuzluktur. Senin sevgin gerçek sevgi değildir, olsa olsa nefretinin maskesidir. Senin şefkatin inceltilmiş, rafine edilmiş, kültürel bir şekle bürünmüş, medenileşmiş öfkenden başka bir şey değildir. Senin duyarlılığın gerçek duyarlılık değildir, olsa olsa zihinsel bir egzersizden başka bir şey değildir, uygulanan belirli bir tavır ve yaklaşımdır.
14. Hakiki mutluluk bir bırakmışlık hali içindeyken gerçekleşir.
15. Eğitimimiz, kültürümüz, dinimiz, hepsi insanın hırslı olması gerektiği temel fikrine dayanır. Bu konudaki cehalet o kadar derindir ki bu saçmalığa inanmaya devam ederiz.
16. Mutluluğun senin bilincinle ilgisi vardır, karakterinle değil.
17. Karakterini değiştirmek kolaydır; esas iş bilincini değiştirmekte, bilinçli hale gelmekte, daha yoğun, daha tutkulu bir şekilde bilinçli olmakta yatar. Bilinçli olduğunda öfkeli olmak imkansızdır, açgözlü olmak imkansızdır, kıskanç olmak, hırslı olmak imkansızdır. Bunlar kaybolduğunda onlarda mevcut olan enerji serbest kalır. Bu enerji senin saadetin olur. Ve bu enerji senin için müsait olduğunda, sen almaya açık bir alan haline gelirsin, bir çekim alanı haline gelirsin.
18. Senin mutluluk olarak bildiğin şey göreceli bir durumdan başka bir şey değildir. Mutluluğun peşinde koşmak insanın doğuştan sahip olduğu bir haktır. Ve mutluluk sadece sen rahat olduğunda gerçekleşir.
19. Freud bir karamsar değildir ancak binlerce insanı gözlemledikten sonra, onların psikolojisinin derinine indikten sonra, insanın ıstırap çekmek için içsel bir mekanizmaya sahip olacak şekilde yapılmış olduğunu fark etti. En iyi ihtimalle rahat içinde olabilir ama asla kendinden geçecek kadar mutlu olma halinde değil.
20. İnsan mutlu olmak ister, o yüzden ıstırabı yaratır. Şayet ıstırabından kurtulmak istersen, mutlu olma arzunun dışına çıkmak zorunda kalacaksın, o zaman hiç kimse seni perişan edemez. Freud’un kaçırdığı nokta bu idi. Mutlu olma arzusunun kendisinin, ıstırabın sebebi olabileceğini anlayamadı.
21. O yüzden yapılacak ilk şey hayal etmemek, yansıtmamak. İlk şey şimdi ve burada olmak. Olan şey her ne ise sadece şimdi ve burada ol ve senin için muhteşem bir hakikat seni bekliyor.
22. Istırabına ilişkin bir kavrayış acıdan özgürleşmeyi getirir. Ve geride kalan şey aydınlanmadır.
23. Normalde bizim coşku olduğunu sandığımız şey coşku değildir, en iyi ihtimalle o eğlencedir. O sadece kişinin kendinden kaçınmasıdır.
24. Sadece coşkusuz bir insanın eğlenceye ihtiyacı vardır. Dünya coşkusuz hale geldikçe, bizim daha çok televizyona, filmlere, çizgi romana ve daha bin bir tane şeye ihtiyacımız vardır.
25. Ancak perişan haldeki bir insanı kontrol edebilirsin. Coşkulu bir insan özgür olacaktır. Coşku özgürlüktür. Coşkulu olduğunda sen bir köleye indirgenemezsin.
26. Devrimci bir toplumu değiştirmek ve onun yerine başka bir toplum koymak ister. Asi biriyse bir birey olarak yaşamak isteyen ve de dünyada hiçbir katı toplumsal yapının olmamasını isteyen kişidir.
27. Bir kez bir yapı güçlü hale geldi mi, kimsenin coşku dolu olmasını istemez çünkü coşkunluk yapıya karşıdır.
28. Asi yönetmek ve yönetilmek istemez.
29. Sadece mutsuz bir insan tapınağa gidip dua eder. Mutlu bir insan bir tapınağa gidecek? Ne için?
30. İnsanlar mutsuz olduklarında ölüm özgürlük gibi gözükür. Ve insanlar bedbaht olduklarında o kadar büyük bit öfkeyle, kızgınlıkla dolu olurlar ki, öldürülme riski olsa bile öldürmek isterler.
31. Toplum sana hırslı olmayı öğretir, hırslı olmana yardım eder. Hırs umut içerisinde yaşamak demektir, hırs bugünün yarın için kurban edilmesi demektir. Hırs bir hiledir.
32. Mutluluk edinilen bir şey değildir, o senin doğandır.
33. Annelerin şu soruyu cevaplaması gerekir: Çocuğunuz doğarken, gerçekten onu buyur eden bir ruh halinde miydiniz? Çocuğu kabul etmeye hazır mıydınız?
34. Şayet sen bölünmüşsen zıtlıklar ortaya çıkar. Şayet sen bölünmemişsen, karşıtlıklar ortadan kalkar. Sen bölünmüş durumda olduğunda tüm dünya bölünür.. evrenin üstüne yansıtılan senin kendi çatlağındır.
35. Hiç gözledin mi? Hakikaten mutlu olduğunda ego kaybolur. Gerçekten mutlu olduğunda ansızın derin bir, bütünle birlikte bir olma duygusuna sahip olursun. Mutsuz olduğunda tek başına kalmak istersin, mutlu olduğunda paylaşmak istersin.
36. İntihar dünyadan bir daha geri dönemeyecek kadar uzaklaşma çabasıdır.
37. Mutluluk, basitçe, egosuz olma halidir.
38. Perişan birisine özen gösterilir, sevilir, ilgi gösterilir. Mutsuzluğun çok büyük bir getirisi vardır. Örneğin baba mutsuzsa tüm aile, karısı, çocukları çevresindedir, onun için endişelidir, bu çok rahatlık verir. Kişi yalnız olmadığını, bir ailesi, dostları olduğunu düşünür. Hasta, depresyonda, ıstırap içinde olduğunda, teselli etmek için arkadaşların seni ziyaret etmeye gelir. Mutlu olduğunda aynı arkadaşların seni kıskanmaya başlar. Gerçekten mutlu olduğunda tüm dünyayı karşında bulacaksın.
39. Hiç kimse mutlu bir insandan hoşlanmaz çünkü mutlu bir insan diğerlerinin egosunu incitir.
40. Pek çok aziz gördüm ve geçmişteki azizlerin hayatlarına bakıyorum. Onların yüzde doksan dokuzu anormal, nevrozlu hatta psikopat. Ama onlar çok saygı gördüler ve unutma, onlar ıstırap çektikleri için saygı gördüler. Yaşamları ne kadar ıstırap içinde geçti ise o kadar çok saygı gördüler. Her gün kendi bedenlerine kamçı ile vuran azizler ve bu muhteşem çileciyi, kendini cezalandıran kişiyi görmek için toplanan insanlar olmuştur. En büyüğü bedeninin her yanı yara içinde kalanıydı ve bu insanlar aziz olarak algılandı! Gözler aracılığı ile güzelliğin farkına varıldığı ve bu sayede de arzu kabardığı için gözlerini dağlayan azizler olmuştur. Ve onlar gözlerini yok ettikleri için saygı görmüşlerdir. Onlara varoluşun güzelliklerini görmeleri için göz verildi ama onlar kör olmaya karar verdi. Cinsel organını kesip atan azizler vardır ve onlar kendi kendilerini yok etmekte oldukları, kendilerine karşı vahşet uyguladıkları için çok fazla, muhteşem bir saygı gördüler. Bu insanlar psikolojik olarak hastaydı.
41. Varoluştaki en basit şey kişinin kendisi olmasıdır. Bunun için çabaya gerek yoktur çünkü sen zaten O’sun.
42. Ego mutsuzlukla geçinir, ne kadar çok mutsuzluk varsa onun için o kadar çok beslenme vardır. Coşku dolu anlarda ego tamamen yok olur ve tam tersi. Şayet ego yok olursa coşku üzerine yağmaya başlar.
43. Sıradanlığı kabul ettiğin an sıra dışı hale gelirsin. Cehaletini kabul ettiğin an, ilk ışık huzmesi varlığının içine girmiştir, ilk çiçek açmıştır.
44. İsa düşmanlarını bağışla, düşmanlarını sev der. Ve o haklıdır çünkü eğer düşmanlarını bağışlayabilirsen onlardan özgürleşirsin; aksi takdirde onların hayaleti seni takip etmeye devam eder.
45. Sevgi, senin sözde sevgin, pek derine gitmez, o sadece cildinin altındadır ve hatta o kadar bile derin değildir. Ancak nefretin çok derine gider, senin egon kadar derine gider.
46. Şimdide yaşamaya başlamadıkça, geçmişi unutmayı ve bağışlamayı başaramazsın. Geçmişte olan her şeyi unutup bağışlamanı önermiyorum; benim yaklaşımım bu değil. Ben diyorum ki: Şimdide yaşa. Varoluşa pozitif yaklaşım budur, şimdide yaşa.
47. Mutsuzluk bile olsa, ego sıradan bir mutsuzluk istemez; o olağanüstü bir mutsuzluk ister! Şöyle ya da böyle, kişi birinci olmak ister. O yüzden de pireyi deve yapmaya devam eder durur.
48. Sen mükemmel bir şekle sahipsin, sem mükemmel doğdun, tüm mesaj budur. Sen mükemmel doğdun, mükemmellik senin en derindeki doğandır. Sadece onu yaşamak durumundasın. Karar ver ve ona göre yaşa.
49. Ego boşlukta var olamaz, o bir şeyle savaşmaya ihtiyaç duyar. Hayalindeki bir hayalet bile işe yarayacaktır ama savaşacak birisine ihtiyaç duyarsın. Ego sadece çatışmada var olur, egonun bir varlığı yoktur, o bir gerginliktir. Ne zaman bir çatışma varsa gerginlik yükselir ve ego var olur, çatışma yoksa gerginlik kalkar ve ego yok olur. Ego bir nesne değildir, bir gerginliktir. Ve elbette kimse küçük bir gerginlik istemez, herkes büyü gerginlikler ister. Şayet senin problemin yetmezse insanlık, dünya ve gelecek hakkında.. Sosyalizm, komünizm ve tüm çöplükler hakkında düşünmeye başlarsın.
50. Ne zaman başka birisi senin ıstırabının sorumlusu olursa, sorumluluğu başka birisine vererek özgürlüğünü kaybettiğinin farkına varamazsın. Sorumluluk ve özgürlük aynı madalyonun iki yüzüdür.
51. Hayatına saygılı olursan tüm kurtarıcıları reddedeceksin.
52. Sadece bir düşün: sorumlusu olmadığın tek bir ıstırap dahi bulamazsın. Kıskançlık olabilir, kızgınlık olabilir, açgözlülük olabilir ama içindeki bir şey bu ıstırabı yaratıyor olmalı.
53. Bunu hiç düşündün mü? İnsan yavrusu tüm hayvanlar alemindeki en çaresiz yavrudur. Tüm hayvanlar ebeveynlerinin desteği olmadan hayatta kalabilir ama insan yavrusu bunu yapamaz.. hemen ölecektir.. o dünyadaki en çaresiz yaratıktır. Doğaldır ki, güç sahibi insanlar çocuğu istedikleri kalıba dökebilirler.
54. Gerçek insanlar öyle kolaylıkla kontrol edilemez, sisteme uydurulamaz.
55. Kıyaslama geleceği araya koyar, kıyaslama hırsı araya koyar ve kıyaslama şiddet getirir. Savaşmaya, mücadele etmeye başlarsın, düşman hale gelirsin.
56. Sen kendin mutsuz olmaya karar vermediğin sürece, hiç kimse seni mutsuz edemez. O zaman tüm dünya senin mutsuz olmana yardım eder.
57. Ve hatırla; iki mutsuz insan buluştuğunda bu basit bir toplama işlemi değildir, bir çarpma işlemidir. Kendi yalnızlıklarında yapacaklarından çok daha faza ıstırap yaratacaklardır.
58. Ve kendi tek başınalığında yaşamış bir kişi her zaman için kendisi gibi tek başınalığını güzel bir şekilde yaşamış bir kimseyi çekici bulacaktır, çünkü benzerler birbirini çeker.
59. Bu hayatın en paradoksa ama çok temel bir kanunudur: Arzula ve kaçıracaksın, arzulama, o senindir.
60. İsa, ara ve onu bulacaksın, der. Buda ise der ki; Arama, aksi takdirde onu kaçıracaksın. İsa der ki, İste ve o sana verilecektir. İsa, kapıyı çal ve kapılar açılacaktır, der. Buda, bekle.. bak.. kapılar kapalı falan değil, der. Kapıyı çalıyorsan eğer, kapıyı çalmanın kendisi başka bir yeri –duvarı- yokladığını gösterir çünkü kapılar her zaman açıktır.
İsa Buda kadar aydınlanmamıştır çünkü çok aydınlanmak ya da az aydınlanmak gibi bir şey söz konusu değildir. O halde bu fark niçin var? Fark, İsa’nın konuştuğu insanlardan kaynaklanır. İsa bir yola girmemiş, hayatın gizemlerine kendisini açmamış insanlarla konuşur. Buda tamamıyla farklı türden bir gruba, bir yola girmiş, ehil olmuş, paradoksal (gizemli) olanı anlayabilecek olanlarla konuşur.
61. Zihnimiz daha fazlasını, sürekli olarak daha fazlasını istemektedir. Ne kadarına sahip olduğumuz hiçbir şeyi değiştirmez, zihin daha fazlasını istemeyi sürdürecektir. Ve o daha fazlasını istemeye devam edeceği için de sen sürekli olarak boş olduğunu, çok şeyi kaçırdığını hissediyorsun. Boşluk hissi daha fazla istemek tarafından yaratılır. Boşluk mevcut değildir, o boş bir inançtır ama sen arzunun ağına takıldığında çok gerçek görünür. Arzunun senin boşluğunun nedeni olduğunu anla.
62. İlk olarak kendi içindeki kökün nerede olduğunu bul ve bu kökü değiştirmeye çalış. Yoksulluk kök değildir, açgözlülük kök, yoksulluk sonuçtur. Yoksullukla savaş dur ve hiçbir şey olmayacak. Açgözlülüktür kök, açgözlülük köklerinden sökülmelidir. Savaş sorun değildir, sorun bireysel saldırganlıktır, savaş sadece bireysel saldırganlıkların toplamıdır.
63. İnsanlar kendileriyle barışık değil, o nedenle savaş var olmak zorunda, yoksa bu insanlar çıldıracaktır. İnsanlığı kendi nevrozunun yükünden kurtaracak büyük bir savaşa her on yılda bir ihtiyaç vardır.
64. Birinci Dünya Savaşı sırasında psikologların farkına vardığı bir şeyi bilmek seni şaşırtacaktır. Savaş devam ettiği müddetçe deliren insanların oranı neredeyse sıfıra yaklaşmıştı. İntihar yoktu, cinayet işlenmemişti ve insanların delirmesi dahi durmuştu. Bu garip bir şeydi; bunun savaşla ne alakası vardı? Belki cinayetler yoktu çünkü katiller savaşa gitmişti ama intihar eden insanlara ne olmuştu? Belki onlar da orduya katılmıştı, peki ama çıldıran insanlara ne olmuştu? Onlar delirmeyi durdurmuş muydu?
İkinci Dünya Savaşında çok daha büyük bir oranda aynı şey oldu ve o zaman bağlantı, ilişki anlaşıldı. İnsanlık devamlı olarak belirli bir miktarda nevroz, delilik biriktiriyor, her on yılda bir onu atması gerekiyor. O yüzden savaş olduğunda (savaş insanların bir bütün olarak delirdiği anlamına gelir) özel olarak delirmeye gerek yoktur. Ne anlamı var? Herkes delidir, o zaman özel olarak delirmenin bir manası yoktur. Bir ulus diğerini öldürürken ve çok fazla intihar ve cinayet varken, tüm bu şeyleri kendi kendine yapmanın ne anlamı var ki? Oturup televizyon seyredip keyfine bakabilirsin, gazetelerde okuyup heyecanı yaşayabilirsin. Problem savaşta değildir, problem bireysel nevrozdadır.
65. Şayet insanlığın yüzde biri meditasyon halinde olursa savaşlar kaybolur. Ve başka bir yolu yoktur.
66. Bütün büyük mistikler biraz del gibi gözükür ve tüm büyük deliler birazcık mistik gibi gözükür.
67. Hayatın kendi başına bir anlamı yok. Hayat bir anlam yaratma fırsatıdır. Anlamın keşfedilmesi değil, yaratılması gerekir. Anlamı, ancak on yaratırsan bulursun.
68. Eğer cesur değilsen samimi olamazsın,
Eğer cesur değilsen sevemezsin,
Eğer cesur değilsen güvenemezsin,
Eğer cesur değilsen gerçeğin peşine düşemezsin,
O yüzden önce cesaret gelir,
Ve diğer her şey onu izler…
69. Unutma, cesaret korkusuzluk demek değildir, korku dolu olmak ama onun altında ezilmemek demektir.
70. Akıl mantıklıdır, zeka ise paradoksaldır. Akıl nasıl çalıştığını görmek için şeyleri birbiriden ayırır, zeka ise bütünün nasıl çalıştığını görmek için şeyleri bir araya getirir.
71. Özgürlük üç aşamalıdır:
· İlki “bir şeyden özgürleşmektir.” Ebeveynler, toplum ya da din gibi dışsal güçler tarafından dayatılmış olan “psikolojik esaretin” patlak vermesinden kaynaklanır bu.
· İkinci aşamaysa, “bir şey için özgürlüktür.” Bu, bir şeyi kucaklamak ve bir şeyi yaratmaktan gelir. Tatmin edici bir ilişki, sanatsal ya da insancıl bir bakış açısı gibi.
· Ve son olarak, “sadece özgürlük” en yüce ve nihai özgürlük vardır. Son özgürlük bir şeye karşı olmak ya da onun yanında olmaktan daha fazla bir şeydir. O, basitçe kişinin kendisi olması ve her ana dürüstçe karşılık verme özgürlüğüdür.