KİTABIN ADI : ÜZGÜN İNSANDAN ÖZGÜR İNSANA
YAZARI : UĞUR BATI – DENİZ BAYRAMOĞLU
1. Umut etmek kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
2. Bilmek istedi çünkü bilirdi ki, biriyle aracısız bir ilişki kurabilmek için insanın önce kendisiyle ilişki kurabilmesi gerekiyordu.
3. Her insan kendi adasında yaşar.
4. Üzgün olma hali aslında hep korkmak demektir, çoğu zaman nesnesi olmayan bir korkudur bu. En yıkıcısı da budur zaten, cesaretten uzaktır, yıkıcıdır çünkü yaşamak ne de olsa cesur insanların işidir, üzgün olma hali de cesaretin bittiği yerde başlar.
5. Yaşarken yaşayın! İnsan yaşamını tamamlayıp öldüğü zaman, ölüm taşıdığı dehşeti yitirir. İnsan doğru zamanda yaşamazsa asla doğru zamanda ölemez.
6. Kapıdan çıkıp giderken, arkasını dönmeyi ayıp sayarlarmış, o nedenle geri geri çıkmak edeptenmiş. Dervişhanelerde kapı eşiğindeki misafirlere ait ayakkabılar, dışarıya doğru değil, içeriye doğru çevrilirmiş. “Git bir daha gelme!” demek için değil “Gitsen de ayağının yönü buraya dönük olsun” demek için yaparlarmış.
7. Ayakta durabilmek için leğen kemiklerimizi birbirine yaklaştırmak zorunda kaldık. Bunun da doğal bir sonucu olarak doğum kanalı çok daraldı. Bu durum olmazsa olmaz şu kuralı yanında getirdi: “Çocukların kafa çapları çok büyümeden doğması gerekiyordu. Yani erken, prematüre doğması” lazım geliyordu. İlginçtir ki bir zaaf olarak görülebilecek olan “erken doğum” bakın insanı nereye götürdü? Şöyle ki, erken doğma zorunluluğumuz beraberinde beynimizin çalışma prensibini temelinde değiştirmeye zorladı.
8. Bilim gerçeklerin her zaman bilinenden daha karmaşık olduğunu bilir.
9. Zemheri de uzadıkça uzadı
Seni baharmışsın gibi düşünüyorum.. (Ahmet Arif)
10. İnsan yaptıklarından ibarettir.
11. Amerikan Haber Alma Teşkilatı CIA’nın 1960’larda bir ayda ulaştığı bilgiye bugün 12 yaşında bir çocuk bir günde ulaşabiliyor. İnsanlık tüm ortaçağda elde ettiği bilgiye bugün sadece birkaç günde ulaşabiliyor.
12. İnsan kendini tanırsa, hatalı olduğu, bağımlı olduğu her şeyi serbest bırakabilir. Özgür olmaktır bunun karşılığı. Bunun için insanın önce kendini tanıması gerekir.
13. İnsanlarda, eski, orta ve yeni olmak üzere üç beyin katmanı bulunur. Eski beyin yaşamı sürdürmemizi ve hayatta kalmamızı organize eder. Orta ya da limbik beyin duygularımızı kontrol eder ve yönetir.
14. Harvard öğrencileri arasında yapılan bir sosyal deneyde öğrencilere aşağıdaki iki seçenekten hangisini tercih ettikleri soruluyor;
a. Başkalarının 25.000 dolar kazandığı yerde 50.000 dolar kazanmak,
b. Başkalarının 200.000 dolar kazandığı yerde 100.000 dolar kazanmak..
Şaşırtıcı sonuç, deneklerin çoğu 100.000 dolar yerine 50.000 dolar kazanmayı tercih etmişti. Toplamda çok para kazanmak yerine, başkalarına kıyasla çok kazanmayı insanlar daha fazla önemsiyorlar ve başkalarının daha çok para almasını istemiyorlardı.
15. Sürü psikolojisiyle verilen kararlarla, beynimizin düşünsel bölgesi ilgilenmez. Bazen doğru olup olmadığını sorgulamadan gruba uyarız. Bu beynimizin düşünmekten kaçınmasıdır.
16. Algı, nesnel dünyayı, duyular yoluyla öznel bilince aktarma sürecidir.
17. Algılanan şey gerçektir. Bir anlamda senin bilincinin gerçeği ne ise algıladığı da odur. Nedeni basittir; bilincinin başka bir gerçekten haberi yoktur ki..
18. Bir diplomat, paranın refah içindeki zengin ülkelere gitmesini “hastanın sağlıklıya olan kan bağışı” olarak ifade etmişti..
19. İnsan beyni günde yaklaşık iki bin uyarıcı ile karşı karşıyadır.
20. Sosyal itaat, grup psikolojisi, sürünün katılımı ya da mahalle baskısı.. hepsi görebilmekle alakalıdır.. gördüğün biçim, seni köleleştirir ya da tanrılaştırır.
21. Sürü gibi olmanın ya da mahalle baskısı altında ezilmenin, insanın kendi hazinesi olan zekâsının kullanım biçimi ile de ilgisi vardır.
22. Mantık işimize geldiğinde devreye soktuğumuz bir sistemdir.
23. Temek bir hukuk prensibidir; Faile değil fiile bakmalı.
24. Tanımlı inançların ve olayların kitleler arasında yayılmasına sürü psikolojisi denilmektedir.
25. Çinliler, sevmediklerine kötülük dilerken; “Umarım garip zamanlarda yaşarsın..” derlermiş.
26. Rusya’nın Omsk şehrinde Vasily Melniçenko adlı ressam “Tanrı’nın varlığını ispat etmesi, aksi takdirde dolandırıcılık suçundan yargılanması” talebiyle Rus Ortodoks kilisesi hakkında dava açtı.
27. Bütün söz vermelerin tarihçesi ister istemez biraz acıyla doludur.
28. Sadakat sadece iki kaçamak arsındaki zaman dilimidir.
29. Sadakatsiz erkeklerin IQ’ları eşlerine bağlı erkeklerden daha düşük ölçülmüş.
30. İnsanda ergenlik dönemine doğru tutumlar, alışkanlıklar, inançlar, beceriler büyük oranda oluşur. Ergenlik sonrası dönem bir anlamda ayıklama dönemidir. Kullanılmayan sinir hücreleri ayıklanmaya başlar. Aynı durumdan ötürü, uyaranları daha hızlı algılama ve bunlara hızlı yanıt verebilme yeteneği gelişir.
31. Beyin ancak kademeli değişime ayak uydurabilir.. değişim mevcut durumdan farklılaşmaktır, güç ve tazelenme demektir.
32. Aborjinler her sabah “Kendim ve tüm varoluş için neyi deneyimlemem gerekiyorsa ona hazırım” şeklinde güne başlarlarmış.
33. Aslında “canım istedi” dediğimiz şey, her şeyden keyif almamızı sağlayan, haz merkezi adı da verilen beyin ödül sistemi böyle istedi demektir. Çünkü canlılar hayatını sürdürebilmek için tehlikeden ve riskli uyaranlardan hızla uzaklaşmak, kendini korumak ve buna karşılık haz veren, ödül vaat eden uyaranlara yönelmek eğilimindedir.
34. Beyin statükoyu sever.
35. Önyargı, bir kimsenin bir şeyi bildiğini kontrol etmeksizin kabul ettiği şeylerin tümüdür.
36. Bilimsel düşünceyi doğuran üst beyin sınanmamış bilginin gerçek veya geçerli olamayacağını söyler, ayrıca beyin çok hayati bir görevi daha gerçekleştirir: Sistemi canlı tutmak. Bu nedenle beyin her şeyi bilmek ister. Ancak bu sayede sistemi koruyabilir ve organizmanın yaşamının devamını sağlayabilir. İlginçtir ama bu koruyucu sistemin adı “önyargı”dır..
37. Önyargı, çoğunlukla kanıtlanmamış ya da kanıtlanamayan şeylere beynin duyduğu tutkulu bir inançtır.
38. İyilik en çok içten gelir. İnsan olmanın şartı olan seçimlerdendir. En iyilerin hiç inancı yoktur, en kötüler ise büyük bir tutkuyla bağlanır. İyiliğin önündeki en büyük engel, diğerini yok sayan güç kirlenmesidir.
39. “İyilik yapmak dinimdir..” (Thomas Paine)
40. İktidarların her ne kadar önemli görevlerinden biri “çözüm bulmak” olsa da, hakimiyet duygusunu kitleye hissettirerek icraat gerçekleştirmesi, yapması gerekenleri, tabiri caizse, kitleyi ezerek yapması; iktidar ile kitleyi, yöneten ile yönetileni net çizgilerle ayırır. Ülkede öyle bir atmosfer oluşur ki, “iyilik yaptıktan sonra” yapanın içinde hissettiği sıcaklık, güçlü olmanın verdiği hazdır. Bu durum da giderek eşitlerin ayrışması, eşitliğin bozulması sonucuna yol açar. Siyasetin doğasında bu aslında vardır. Yöneten de yönetilen de bunu mutlaka en azından içsel süreçte hisseder. Aslında garipsemeyin, bu pek çok meslekte de vardır.
41. Sezgisel mekanizmalar, insanlara evrimsel avantaj sağlar. Bilgi çokluğu karşısında karar vermekte zorlanan insanlar, bu mekanizmalar yardımıyla kendilerine bir çıkış yolu bulur. Bunlar, sıra dışı olayları kalıplara uydurma, doğrulama eğilimi ve belirsizliğe direnme gibi bilişsel eğilimlerden oluşan bir stratejidir. İnsanlar, ilk çözümün, çözümlerin içinde en iyi olmadığını fark etmiş olsalar dahi, kısa yoldan ilk çözümü kabul etme eğilimindedirler.
42. Davidson, bazı bebeklerin anneleri odadan çıkar çıkmaz ağlarken, bazılarının çok daha sakin davrandıklarını gözlemlemiştir. Nöro ölçümleme sonucundaki veriler annelerinden ayrı kaldıklarında ağlamayanların sol prefrontal bölgelerinin çok daha etkin olduğunu ortaya koymuştur. Kısacası, anne ve babaların önsezilerinden bildikleri gibi, kimi bebekler doğuştan mutlu oluyorlar demek çok da yanlış olmayacaktır.
43. Toplum karmaşık bir gerçeğe değil, basit bir yalana inanır.
44. Doğası gereği, tüketicinin iki önemli özelliği vardır; irrasyonellik ve sabırsızlık..
45. Bilinçaltı kendine ait olmayan bir bilgiyi kolay kolay benimsemez, yani kabul etmez.. bu nedenle bilinçaltının çalışma prensibinde inanç sistemlerinin büyük rolü vardır.. (İnsan beyni dinsel verileri/bilgileri sorgulamadan kabul eder.. n.a.)
46. Bilinçaltında bir inanç mekanizması varsa, o kişiye istediğiniz telkini verin, çok az etkilenir. Bu inanç merkezi bazı zamanlarda kitleyi doğrudan etkiler.
47. İnsan bir kere bir görüşü benimsedi mi, her şeyi bu görüşle uyuşacak ve destekleyecek bir yöne çeker. Aksi yönde çok sayıda ve ağırlıkta örnek olsa bile, bunları ya önemsiz görür ve ihmal eder ya da başka bir sebeple bir kenara bırakır ve reddeder. Bu büyük ve zararlı önyargılar neticesinde görüşleri sarsılmamış olur.
48. Jaws filminden sonra Kaliforniya’da plajlara gidenlerin sayısında belirgin bir düşüş oldu. Bir insanın köpekbalığı saldırısına uğrama ihtimali 300 milyonda 1’dir. Merdivenden düşerek ölme ihtimali çok daha fazladır. Rasyonel olmak, insanın sahip olduğu veriler ışığında doğru olma ihtimali en yüksek/güzel sonucu doğuracak hedeflere yönelmektir. Rasyonel kararlar diğerlerinden daha karmaşıktır. (Köpekbalığı korkusu ile yüzmeye gitmemek irrasyonel bir karardır.. n.a.)
49. Kaynağın sevilebilirliği, kaynağın aşinalığı/tanınırlığı ile olabilmektedir.
50. Kadın ya da erkek fark etmez, her insan kendini özel hissetmek ister. Bu bağlamda, Amerikan Express’in ve birçok bankanın kredi kartlarının üyelerine sundukları “ayrıcalıklı” ve “öncelikli” hizmetler, kart sahiplerinin kendilerini ünlü bir kişiymiş gibi hissetmelerini sağlar.
51. Bugün bizler, artık bir ritüel olarak ihtiyaçtan öte zevk için alışveriş yapıyoruz.
52. Bilmediklerim, ayaklarımın altına konsa, başım göğe ererdi.
53. Cehalet; kandırılmanın çekirdeğidir, kabalık tohumudur, hoşgörüsüzlük iklimidir, cehalet bilginin üzerinde kolayca iktidar kurar, cehalet kültür ya da bilgi eksikliği değildir, samimiyet, empati ve sempatiden uzak, kınayıcı bir olgudur. Cehalet gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.
54. Nöropsikolojide beynin en önemli özelliklerinden biri statükoyu sevmesidir. O nedenle beyin yeni bir şey öğrenmeye, özellikle de bu öğreneceği şey riskli bir şeyse, çok da hevesli değildir.
55. Aslında ilaca ihtiyacınız yok, size tek gereken bir şeylerin işe yarayacağına ikna olmanız.
56. Egosuna gereğinden fazla değer veren biri çevresindeki insanlar için enerji vampiri olur. Psikologlar böylelerine narsist der.
57. Unutmayalım; beynimiz “en çok söylediğimiz şeylere” inanır! Bu bir çeşit kendini programlamadır. Bir anlamda, beynimiz bir kovadır. Doldurduğumuz şey, geri alacağımız şeydir. Bilinçaltımız da sünger gibidir. İnançlar, bu kovada oluşur. Tutumlar ardından gelir. Tutumlar duyguları, duygular eylemleri doğurur. Eylemler, sonuçlardır. Kişinin başarı ya da başarısızlığını, huzur ya da huzursuzluğunu belirleyen ise bu eylemlerdir.
58. Aslında şöyle de diyebiliriz: Kişinin hayatı, düşüncelerinin rengine boyanmıştır.
59. Duygusal boşluk içinde oluşu, narsisi narsis yapan en belirleyici özelliklerinden biridir. Narsisler kendilerine kötü davranıldığını hissettiklerinde yoğun bir hüzün duygusu taşırlar. Başkalarının anlamadığı şekilde öfkelenebilirler. Kuralları ufak ufak ama devamlı olarak kırma derdinde olurlar. Uzun süreli sağlıklı ilişkiler kuramamak da özelliklerinden birisidir. 30 yıllık araştırma sonucunda, erkeklerin kadınlara oranla daha narsis olduğu ortaya çıkmıştır.
60. Ana önerme olarak, her insanın duygu, düşünce ve davranış arasında bir denge aradığını, bu denge olmadığı zaman ortaya çıkan çelişkinin kişiyi rahatsız ettiğini varsaymak gerekir.
61. İnsanlar kararsız kaldıklarında, kendilerinden önce aynı konuda çoğunluk ne yaptıysa aynını yapma eğilimine girerler.
62. Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur. (Hyman Rickover)
63. Mutlu insan değil, mutsuz insan tüketir. Öyle ki, en kolay ürün ya da hizmet satılabilecek kitlenin çalışan anneler olduğu söylenir. (Plansız satın alma.)
64. FOMO diye bir hastalık var duydunuz mu hiç? Dijital çağ hastalığı diyelim. Nasıl tanımlayalım? Gündemi kaçırma korkusu diyelim. İnsanın kontrol duygusuyla ilgili bir korkudan kaynaklanıyor. Aslında bu ortalama her insanda bir kontrol duygusu var. Bir şekilde insanın psikolojik bütünlüğü bozulunca korku oluşuyor.
65. Aşk, evlilikle tedavi edilebilen geçici bir deliliktir.
66. Bir şekilde kendinde arzuladığını, arzuladığında kendini görmek istiyorsun.
67. Aşkın cinsel arzuyu tetiklediğini söylemek mümkündür. İnsanların aşık olduğu kişi ile yaşadığı cinsel deneyimlerinin “unutulmaz” olmasının nedeni de budur: Şehvet, çekim ve sadakat..
68. İnsan davranışlarının %85’ni duygular oluşturur.
69. Bireyler topluluk olduğunda aptalca tepkiler verir çünkü aptallaşır. Üzgünüz ama maalesef bu doğru. Buna kolektif aptallık deniyor. (Topluluklar kültür düzeyi/IQ’su en düşük olana göre şekillenirmiş.. n.a.)
70. Otorite figürünü taklit etmeniz sizi kişiliksiz gösterir. Taklit aslını yaşatır.
71. Kitleler onlara tanıdık gelenleri dinler.
72. Duygusal açıdan bizim için önem arz etmeyen şeyler zihnimizde kalıcı bir bırakmıyor ve kaydedilmiyor.