Stent uygulaması yaptıracaklara çok önemli bilgiler
Dr. Murat Kınıkoğlu
Kâlp damarlarında daralma olan kişilerin önünde üç tedavi seçeneği vardır:
(1) Diyet ve egzersiz esasına dayanan, adına "Kapsamlı Yaşam
Değişikliği Programı" dediğimiz önlemler ve ilaç tedavisi,
(2) Daralan damara stent takılması ve
(3) Baypas operasyonu.
Kâlp damar hastalıklarının tedavisinde kolay, risksiz ve maliyetsiz olması açısından birinci yolun öncelikli olarak tercih edilmesi gerekirken hastaların ikinci ve üçüncü seçeneklere yönlendirildiğini görüyoruz. Türk Kardiyoloji Derneğinin eski genel sekreteri Prof. Dr. Ömer Kozan birkaç yıl önce "Türkiye ilaç kaplı stent mezarlığına döndü" diyerek sorunun ciddiyetine dikkat çekmişti. Geçen yıllar boyunca sorun çözüleceğine daha da büyüdü.
Stent uygulamasında iki önemli sorunla karşı karşıyayız: 1-Stent kararı verilirken uluslar arası tıbbi kriterler göz ardı ediliyor. Bir diğer deyimle stent takılmasına gerek olmayan kişilere de stent takılıyor. Bu hastalar hem ileriki dönemlerde tıkanma riskiyle yüz yüze kalıyor hem de hayat boyu kan sulandırıcı pahalı ilaçları kullanmaya mahkûm oluyorlar. 2-Hastalar - aynı işi gördükleri halde- ucuz stentler yerine pahalı stentlere yönlendiriliyor.
Daha önce de yazdım, sağlık sistemimizin en önemli sorunlarından biri tıbbi kayıt ve istatistiklerin ciddi tutulmamasıdır. Örneğin hangi hastanede, kime, hangi doktorlar tarafından kaç stent takıldığı, kaç hastanın masada kaldığını, kaç hastanın kısa ve uzun dönemde iyi olduğunu, stentlerin ne kadarının tıkalı olduğunu, ne kadarının açık kaldığını bilmiyoruz. Hastaneler; aman kimse duymasın, basına çıkmayalım düşüncesi ile hatalı uygulamalarını, komplikasyon ve ölüm oranlarını mümkün olduğunca gizliyorlar. Bakın Radikal gazetesine yansıyan bir haberde bir özel hastanede çalışan kardiyoloji uzmanı Dr. Rıza P. ne diyor:
"İstanbul'da bazı özel hastanelerde, anjiyo sonrasında, yüzde 80 oranında gereksiz stent kullanımı yapılıyor. Hasta ameliyathanedeyken, doktor ya da hemşire olmayan bir hastane personeli, ilaçsız stendin koruyuculuğunun düşük olduğunu belirtip pahalı olan ilaçlı stente yönlendiriyor. Kullanılan stent için fatura da kesilmiyor. Ancak ortada bazı özel hastanelerin ilaçlı stent üzerinden elde ettiği çok ciddi bir kâr var."
Hiçbir şikâyeti olmadan sadece bir kontrol olayım diyerek hastaneye gidip kendisini anjiyo laboratuarında bulan pek çok hasta biliyorum. Artık hastaneye gitmek kolay ya, kolesterol yüksek çıkınca bir de efor testi yapalım diyorlar. Efor testi şüpheli çıkınca en iyisi bir anjiyo olmak önerisi geliyor. Kıymetli meslektaşım Prof. Dr. Murat Tuzcu bu konuda bakın ne diyor:
"Zaman zaman gereksiz yere uygulandığı iddia edilen işlemlerden biri de, kalbi besleyen damarların koroner anjiyografi denilen yöntemle görüntülenmesi. Bu pahalı ve az da olsa riskli olan işleme kalkışmadan önce, damarlarda darlık olduğunu düşündürücü bir durumun bulunması gerekiyor. "Bir bakıp kontrol edelim" demek yanlıştır. Hiçbir şikâyeti olmayan bir kişide efor testinde ufak bir anormallik bulunması anjiyografi için bir neden değildir."
Ama hastanın içine korku bir kez salındı mı durmak ne mümkün, hasta bir hafta sonra kendisini anjiyo laboratuarında buluyor.
*Bir gazete haberi: *