BEYİN SAĞLIĞI İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Anneannem 84 yaşında vefat etmeden yaklaşık 2 sene önce çevresinden
kopmaya başlamıştı... Son günlerinde ise beni dahi zor
tanıyabiliyordu. Teşhis konamamıştı o zaman.... Şeker hastalığına
bağlanmıştı olay! Ancak aradan bir kaç yıl geçip "Alzheimer"
keşfolunup, semptomları yazılınca, anlamıştımki rahmetlinin vefat
sebebi de buydu! Altmışına merdiven dayamış bir yaşlı olarak düne
baktığımda... Biz çocukken, evde bakır kaplarda pişerdi yemekler...
Arada bir kapı önünden geçen "kalaycı"lar, bakır kapları kalaylardı.
Yemekler de bu kalaylanmış kaplarda pişerdi. Sonra birden aluminyum
furyası çıktı!. Herkes bakır kaplarını satıp evi aluminyum kaplarla
doldurmaya başladı... Büyük kolaylıktı. Hafifti, ucuzdu, kalaylanma
derdi yoktu!. Yıllar yılı alüminyum kaplarda pişmiş yemeklerle
beslendi beyinlerimiz!. Derken çelik kaplar, teflon tencereler çıktı
yakın yıllarda...
Ve atıldı ortaya bir yeni keşif! "Alzheimer", yani ALUMİNYUM
hastalığı! Bu hastalığa yakalananların beyin hücrelerinde normalin 4
katına kadar alüminyum fazlalığı tespit oldu 1989 da... Özellikle,
beynin hafızayla alâkalı hippocampus bölgesindeki hücrelerde bu
birikim çok fazla olarak bulundu.. İnsanların farkında olmadan gıda ve
diğer yollarla aldıkları fazla alüminyum beyni iflasa sürüklüyordu...
İsimleri, yerleri, kişileri hatırlamaz hâle getiriyordu "ALZHEİMER"
hastalığı. Ve bunda, kullanılan alüminyum kapların etkisi çok büyük!
Yapılan araştırmalara göre, normal kapta pişen domatesteki aluminyum
oranı, alüminyum kapta piştiğinde yüzde yüze yakın artıyordu. Şimdi
aluminyum tencereler kullanılmıyor pek ama tehlike geçti mi? Bu defa
en başta aluminyum "kutu"larda saklanan, içilen konserve ve meşrubat
türü gıdalar çıktı karşımıza!
Bunların yanı sıra vücuda alınan bazı ilaçlara da dikkat edilmeli
sanırım! Meselâ, stresli toplumlar sürekli mide yanmalarına karşı
antiasid almaya başladılar... Ki alınan antiasid hap veya şurupların
pek çoğunda yoğun miktarda alüminyum hydroxid ve alüminyum tuzları
bulunmakta! Yanı sıra ishal kesici (antidiarrheal) haplar dahi
alüminyumlu maddeler ihtiva etmekte. Bir kısım ağrı kesici aspirinler,
kepek olmasını önleyici bazı şampuanlar, bazı deodorantlar, hep
beynimizin belâsı alüminyumu ihtiva etmekte....
Bilmem alüminyumlu nesnelerden uzak durmamız gerektiğini yeterince
anlatabildim mi?.
Yanı sıra kesinlikle LIGHT ve DIET yazan yenecek ve içeceklerden uzak
durmak gerekiyor....
Rafine beyaz şeker, beyni "turn-OFF" yapan (çalışmasını durduran)
madde olarak adlandırılıyor
Prof. Dr. Turan GÜVEN
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Biyoloji ABD Öğretim Üyesi
ALZAİMER ÖNLEMİ
Mümkünse, her sabah veya akşam, günde bir kez olabilir, sert bir zemin üzerinde çıplak sağ ve sol ayak üzerinde, GÖZLERİNİZ KESİN TAM KAPALI her iki kolunuz yanlara T şeklinde açık, yaklaşık 30 sn.'de 100'e kadar, tek ayak üzerinden "sesli" sayarak DENGE'de durma eğitimine vücudunuzu ve beyninizi mutlaka ACİL alıştırınız.
İlk bir hafta sayamamanız çok normal. İlk bir haftadan sonra, 100'e kadar sayarak bu eğitime vücudunuzu alıştırırsanız, ileride kesinlikle ALZAYMIR konusunda sorun yaşamazsınız.
Kaynak: Amerika'da yaşayan Kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet ÖZ
Huzurlu ve Kaliteli yaşamanız, "en az 100 yaşınıza kadar, her konuda birlikte sağlıklı yaşlanabilmemiz dileğiyle..."
Alzheimer için mucize haber
Serdar Turgut – HABERTÜRK
DÜNYADA ve Türkiye’de çok artan ve de artacağı söylenen Alzheimer hastalığının teşhisinde doktorun yaptığı basit bir test var.
Doktor, hastalık şüphesi bulunan kişinin önündeki kâğıda bir yuvarlak çiziyor ve “Bu bir saat şimdi saatin içindeki rakamları doğru yerine koy bakalım” diyor. Doktor Mary Newport tarafından yazılmış
“What if there was a cure for alzheimer’s disease and no one knew?
(Alzheimer hastalığının bir tedavisi varsa ve bunu kimse bilmiyorsa?)” başlıklı hasta vakası raporunda doktor kendine getirilen hastanın çizdiği saat resimlerinin orijinalini de eklemiş.
“Saat numara 1” alt başlıklı çizimde, hastaya müdahalede bulunmaya başlanmasından bir gün önce çizilen şekil görülüyor.
Görülüyor ki hasta, saat kavramını bile hatırlayamamış ve belli belirsiz figürlerle doldurmuş kâğıdı.
Sonra hastaya biraz sonra açıklayacağım basit kür başlatılmış ve bu başlatıldıktan iki hafta sonra aynı hastaya yine bir saat çizmesi söylenmiş.
“Saat numara 2” başlıklı çizimde hastanın artık saat kavramını hatırladığı ama bu sefer de saatin üzerindeki numaraların yerini doğru hatırlayamadığı görülüyor.
Küre başlanıldıktan 37 gün sonra aynı hasta yine saat çiziyor.
“Saat numara 3” başlıklı şekilde görüyoruz ki bu sefer hasta sadece saat kavramını tam hatırlamakla kalmıyor ayrıca tüm rakamları da yerine kesin doğrulukla koyuyor. Raporda hastanın 60’ıncı günün sonunda hastalığından tamamen kurtulmuş gibi gözüktüğü de yazılmış, konsantrasyonu tammış, kafası netmiş ve çok da mutluymuş.
İŞTE MUCİZEVİ KÜR
Burada mucizeyi sağladığı sanılan kür çok basit.
O hastaya her gün sadece dört çay kaşığı hindistancevizi yağı içmesi söylenmiş, o da bunu uyguladıktan 37 hafta sonra bir iyileşme göstermiş.
Şimdi hindistancevizi yağının başta Alzheimer olmak üzere beyinden kaynaklanan Parkinson gibi problemler üzerindeki etkileri de çok ciddi bir şekilde tartışılıyor.
Birçok ünlü ismin Alzheimer’ı önleyici etkisi de olduğu söylenen hindistancevizi yağını düzenli almaya başladıkları öğrenildi.
Bunların konsantrasyon düzeylerinde bir süre sonra bir iyileşme olmasının yanı sıra birçoğunun kilo verdiği de anlaşıldı; çünkü hindistancevizi yağı yağ yapan değil enerji oluşturan bir yağ ve insanın metabolizmasını da hızlandırıyor, bu da zayıflamaya yardımcı oluyor.
Eğer genetik nedenlerle risk grubundaysanız ve eğer risk taşımasanız da sadece Alzheimer’dan korkuyorsanız veya bir yakınınız bu hastalıkla mücadele ederken ailenize acı veriyorsa hindistancevizi yağını muhakkak denemenizi tavsiye ediyorum.
Büyük ihtimalle belirgin bir iyileşme sonucu alacaksınız.
Hindistancevizinin insanların günlük diyetlerinde geleneksel olarak bulunduğu ülkelerde Alzheimer hastalığı dünya listesinin en alt sıralarında yer alıyor.
Oralarda bu hastalık yok denecek kadar az.
Sebebi de açık:
Hindistancevizi yağı o insanların diyetine günde dört çay kaşığından fazla giriyor.
Bu küre başlamayı bence mutlaka düşünün ve benim gibi buna başlayın hemen.
Ayrıca hindistancevizi yağı hakkında daha fazla bilgi de almak isterseniz bir de kitap tavsiyem olacak: The Coconut Oil Miracle. Yazarı Bruce Fife.
ACI İLAÇ
Büyük şehirlerimizde birçok aktarda hindistancevizi yağını küçük şişelerde bulmak mümkün. Fiyatları da şişe başına beş lira civarında, yani bu kürü her gelir seviyesindeki insan rahatlıkla uygulayabilir. Ancak yağı içmek zor olabiliyor. Bunu sakın ha çay kaşığından direkt içmeye çalışmayın çünkü bayağı yoğun bir kokusu ve tadı var. Ben ilk önce çaya veya ılık suya koyarak içmeyi denedim ve kararlı olduğum için içtim de, ama sonuç pek keyifli olmadı. Bal veya pekmez gibi yoğun tadı olan bir lezzete katarsanız bunu içmeniz çok daha kolay olabilir. Hindistancevizi yağını gündelik yemeklerinde kullananlar da var. Örneğin salatada kullananlar olduğunu duydum. Bu yola giderseniz şişeden aldığınız miktarı hayli seyreltmeniz gerekecek tabii ki.
***
ZEKÂ ÖMÜR BOYU GELİŞTİRİLEBİLİR
Araştırmalar, 70-80 yaşlar döneminde de beynin yeni nöronlar üretebildiğini gösteriyor. Örgü örmek, klasik müzik dinlemek ve yürüyüş yapmak gibi basit uğraşlarla bile farkında olmadan zekâmızı geliştiriyoruz.
Öncelikle, araştırmalar bize, zekâmızı bütün hayatımız boyunca geliştirebileceğimizi söylüyor, yani zekâ katsayımızı yükseltebiliriz. Zekâmızı dört sene gibi bir sürede, yaşama tarzımıza göre, 21 puan kadar yükseltebilir ya da 18 puan kadar düşürebiliriz. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bize beynin değişme kapasitesinin çok açık bir şekilde var olduğunu gösteriyor. Beynin değişebilme kapasitesiyle ilgili yapılan araştırmalar, kişinin ileri yaşlara kadar beyninin yeni nöronlar üretebildiğini gösteriyor.
Bir diğer önemli bulguysa fiziksel faaliyetler ile el becerilerinin, beynin benzer bölgelerini çalıştırdığı yönünde. Bir başka deyişle, örgü örmek, klasik müzik dinlemek ve yürüyüş yapmak gibi sıradan uğraşlarla bile farkında olmadan zekâmızı da artırıyoruz.
"Sultan Abdülhamit uzun süren padişahlığı boyunca olağanüstü stressli bir dönemde zihnini dinlendirici bir meşgale olarak marangozluk yapıyordu. Padişahın bazı eserleri hâlihazırda Sayıştay binasında ve Dolmabahçe Sarayında görülebilir.
Bir başka tavsiye 2010 yılında Kaliforniya, Berkeley Üniversitesi'nden:
Gün içinde bildiğimiz “Öğle Uykusu,” "Şekerleme," “Kayyule” veya İtalyanların “Siesta” dedikleri küçük dinlenme zekâya iyi geliyor. Ancak, öğle uykusunun – adı üstünde – mümkünse öğle ile ikindi vakti arasında uyunması uygun. İkindi vakti ile akşam vakti arasında olmaması gerekir.
llinois Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre, yürüyüş kişinin zekâ katsayısının artmasına yardımcı olabiliyor.
2011 yılında “Nature Neuroscience” tarafından yapılan bir diğer araştırma ise, kahve sevenlere iyi haber; kafeinin beyindeki nöronların iletişimini güçlendirdiği ispatlanıyor. Acı/bitter çikolatanın da hafızaya iyi geldiği tespit edildi.
Tavsiyeler:
* Alzheimer'ı önlemek için bolca bulmaca çözün. Satranç, tavla, beştaş... gibi oyunlar da yararlı...
* Fiziksel faaliyetlere katılın. Spor yapın, tenis, açık hava oyunları oynayın. Günde 20 dakika yürüyüş en kolayı... Hele, açık temiz havada ise en en iyisi. Kalp ritmini yükseltecek ve bedende eşgüdümü gerektiren her faaliyet uygun olur.
* Kendinizi yeni fikirlere ve yeniliklere açın, bunu sağlayacak konuşmaları dinleyin. Bildiklerinizle bağdaştırın, sentezleyin, faydalı bir yeniliği gelişiminiz adına uyarlayarak kullanımınıza sokun.
* Yeni bir lisan ya da alfabe/yazı çeşidi öğrenmeye çalışın ya da kendi dilinizde kavram ve kelime dağarcığınızda gelişin.
Okuyun, dikkatinizi odaklayarak, ve bilginize kattıklarınızın, ne işe yarayabileceklerinin farkında olarak belli konuları seçerek okuyun.
* Beynimizi doğal uyaranlara ihtiyacımız var. Buna en iyi örnek su... Günde birkaç kere kolları dirseklere kadar yıkamak, ense ve boynu, yüzü ve alnı ıslatmak yararlı. Abdest almanın bununla ilgisi olduğunu hatırlamak da yararlı olabilir.
* Uyuyun. Uyku esnasında beyin, hatıraları işleme koymaya devam ediyor ve uyandığımızda yararlanacağımız şeyleri daha iyi hatırlayabiliyoruz.
* Stress, insanın kendini günlük telaşa kaptırması ile ilgili. Hergün sabah ve gün içinde kendinizi tam sükunete çekerek beyninizi dinlendirebileceğiniz küçük sessislik zamanları edinin.
* Örgü örün veya nakış işleyin, ebru, resim, hat, oymacılık, çeşitli el sanatları, musiki, fidan üretimi, çiçek yetiştirme, marangozluk, yemek yapma, deri işleri, boyacılık, kilim ve halı dokuma, ovma işleri, masaj, ütü yapmak gibi faaliyetler faydalı olur.
* Gülümseyin! Çeşitli çalışmalara göre, geleneklerimizden bildiğimiz, yüz ifademize çatık kaşlı bir ifade verirsek, düşüncelerimiz olumsuz yönde etkileniyor.
* Yeterince su için. Susuz kaldığımızda beyin günü, işleri, hayatını düzene koyma, planlama konusunda çok zorlanıyor, daha çok enerji harcıyor.
* Sanat, resim sergileri ve müzeleri gezin. Duygusal zekânızı inceltin.
* Sevginiz söyleyin, yaşayın, bilinmesini ifade etmek için yollar bulun.
* Müzik aleti çalmayı, ses çalışmasını, şarkı söylemeyi, korolarda yer almayı deneyin ve öğrenin.
* Şehir merkezi dışına çıkarak geniş tabiatla iç içe olun. Dış uyaranların az olduğu ortamlarda geçirdiğiniz zaman beyninizi dinlendirir.
* El ile yazı yazın. Araştırmalar, el yazısı kullanmanın, beynin daha çok kullanılmasını sağladığını ve el yazısıyla yazılan noktaların iki misli daha kolay hatırlandığını ortaya koyuyor.
* Yaptığınız iş arasında her 25 dakikada bir kısa aralar verin.
* Bedenden pasak / toksin atılması, beyne temiz kan taşınması ve beynin yeni nöronlar üretmesi ya da elektriksel bağlantılarını teztemiz ortamda kurması için yararlı. Hergün küçük bir duş iyi ise de, bu yeni temizlik tarzı pek yüzeysel oluyor. Bildiğimiz hamam, terleme, kese pasağın atılması için en etkili yol. Haftada - engeç onbeşte - bir kendimizi bu temizliğe alıştırırsak arınmış beden konusunda işimizi çok kolaylaştırmış oluruz.
*Alıntıdır