Ardıç, üremesi bir başka türe bağlı bir ağaç türü. Ağaç tohumlarını yere döker ancak bu tohumlar bir ardıç kuşu (Karatavuk) tarafından yenmedikçe hiçbir işe yaramaz. Ardıç kuşunun sindirim sisteminde ardıç ağacının tohumlarının kabukları açılır. Ardıç kuşu dışkısı ile birlikte toprağa karışan tohumlar tutar.
Latince Adı Juniperus Communis'tir.
Ardıç Ağacı; Yaylalarımızda, özellikle Körkuyu, Yenicesu, Toras yaylaları ve çevreleri, Kabalak yaylası ve Karakovanlık boğazı mıntıkasında yetişen, arazinin güney yamaçlarını seven bir ağaçtır. Ardıçlar, zor üreyen, yavaş büyüyen ve asırlarca boyu süren ömre sahiptirler. Bazı ulu ardıç ağaçlarının bin yılın üzerinde yaşı olduğu söylenir. Bu ağaçlar, çiftçiler, çobanlar ve yaylacılar (göçerler, obalar, avcılar ) tarafından korunan, kutsal sayılabilecek kadar sevilen ağaçlardandır. Ardıçlar, nice kuşlara barınak ve yuva mekânı olmuşlar, gölgelerinde nice hayvan ve insanı, yağmurdan, yaştan ve sıcak güneşten korumuşlar, ürünleri ile insanların çok sayıda ihtiyacını karşılamışlardır. Tarımın klasik usullerle (karasaban, düven ve hayvan gücü) yapıldığı dönemlerde, her aile, hasat mevsimi, ekin tarlasının başına göçer, harman sonuna kadar, önceden belirlenmiş bir ardıç ağacının altını ev olarak kullanırdı. Bu ardıçlara, yurt ardıcı veya ev yeri ardıcı denirdi.
Ardıçlar, tohumları (gilik denir) toprağa ekilerek fidan elde edilen ağaçlara benzemez. Yani, kendiliğinden veya ekmekle bitmez. Ardıç kuşu veya karga denen kuşlar ardıç tohumunu yutar, midelerinde bir müddet kalan ve değişime uğrayan tohumlar, bu kuşların dışkısı ile araziye düşer ve sonrasında filizlenerek ardıç fidanı olur. Bu nedenledir ki, arazide, ardıç ağaçları ile kaplı yerlerde bile ardıç fidanı görmek zordur. Bu güçlüğü aşmak için, ardıç tohumlarını suni ortamlarda filizlendirip araziye dikmek yönünde uğraşlar verilmektedir. Yetişmesi, büyümesi ve araziye ve diğer canlılara yararı nedeniyle ardıç ağaçlarının kesilmesi yasaklanmış durumdadır.Ayrıca ardıç ağacı ve meşe ağacı Türk ağacı olarak da bilinir çünkü bu ağaç doğal olarak Türklerin bulunduğu bütün coğrafyalarda yetişir sadece.
Özellikleri
Nisan-Mayıs aylarında çiçek açan, 1-9 m yüksekliğinde, kışın yaprağını dökmeyen ve siyahımsı mor yuvarlak meyvaları olan bir bitkidir.
Yetiştiği Yerler
Orta Avrupa'da Almanya, Macaristan ve Fransa'da yurdumuzda ise Trakya, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bol miktarda Ardıç ağacı mevcuttur.
Tarihçe
Ortaçağda her derde deva olarak bilinen ardıç meyvası yendiğinde idrar menekşe kokusu aldığından eskiden Romalı kadınlar tarafından çok kullanılırdı.
Yine bu çağlarda cadılardan korunmak maksadıyla yazlık evlerin önlerine dikilmiştir. Bunu önlemek için elden geldiğince çok ardıç ekilirdi.
Kullanım Alanları
Ardıç meyveleri sonbaharda siyahımsı mor renklerini aldıkları zaman toplanır ve tel elekler üzerinde kurutulur. Bu şekilde yenebileceği gibi, toz haline getirilip suyla karıştırılarak bir eriyik halinde de içilebilir.
Ardıçta uçucu yağ bulunduğundan asla suda kaynatılmamalıdır. Ardıç katranı elde etmek için bitkinin yaşlı dalları gövdesi ve kökleri kesilerek, yarı yarıya toprak içinde bir testi içinde yakılır. Elde edilen sulu yağ dinlendirilerek katran dipten alınır.
Alternatif Tıp Kullanım Alanları
İdrar söktürücü ve terletici özelliği sebebi iIe soğuk algınlığı, kalp yetmezliği gibi hastalıklarda kullanılabilir. Alternatif tıp alanında kullanılan bir meyvedir.
Romatizmal hastalıklarda, burkulma ve çarpma gibi kazalarda ağrı kesici ve hareket kabiliyetini arttırıcıdır. Zaten ardıçın temel kullanım alanı da bu tip hastalıklardır. Kronik romatizmalarda, gut hastalığında çeşitli kas ağrılarında oldukça faydalıdır. Bunun için toz haline getirilmiş kuru ardıç meyvelerindan 20 gramı 1 lt suda eritilerek günde 3 bardak içilir.
Konsantre ardıç suyu soğuk algınlığı veya anjine yakalanmış çocuklara destek tedavisi olarak günde 3 kez bir çay kaşığı olarak verilir. Dahilen yüksek miktarlarda uzun süre kullanılırsa böbrekleri tahriş eder ve idrarda kanamaya sebep olur. 6 haftadan fazla ve böbrek hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır. Ayrıca hamilelerde de düşüğe yol açabileceği için uygun değildir. Çünkü rahim kaslarının kasılmasını uyarır.
Ayrıca nefes kokularını yok eder. Meyvaları C vitamini bakımından zengin olması sebebiyle, dişetlerini ardıç meyveleriyla ovmak onları güçlendirecektir.
Antiseptik özelliği sebebiyle de haricen deri hastalıklarında da uygulanabilir. Aromaterapistler selülitlerde ardıçtan faydalanmaktadır. Diğer bir tür olan kara ardıç yaprağının adet söktürücü, çocuk düşürücü ve idrar arttırıcı etkileri bilinmektedir. Çünkü rahim ve idrar yolları kaslarını büzmektedir.
Karaardıç, kurutulmuş yapraklarından günde 0,5 gr içilir.
Yine ardıçın özel bir türünden elde edilen ardıç katranı uyuz ve egzema gibi bazı diğer deri hastalıklarında haricen tüketilir.
Ayrıca deride hafif tahriş yaptığından romatizmal hastalıklarda da merhem olarak kullanılabilir.
Ardıç meyvesi içinde organik asitler, reçine, acı madde, uçucu yağ, glikoz sakkaroz ve juniperin mevcuttur. Uçucu yağ antiseptik ve kuvvetli idrar söktürücüdür.