DUT, FAYDALARI VE KULLANIM ALANLARI
u Farklı iklim ve toprak şartlarına adaptasyon kabiliyeti yüksek olan dut, hem ılıman hem de sub-tropik iklim şartlarında yetişebilen bir meyve türüdür. Dut’un genetik kaynaklarındaki geniş çeşitlilik dünyada geniş bir yetişme alanı bulmasını sağlamıştır
u Yetiştiriciliği yapılan ve meyvesinden yararlanılan dut tip ve çeşitleri genel olarak Morus alba L. (beyaz dut), Morus nigra L. (kara dut ) ve Morus rubra L. (kırmızı veya mor dut) olarak adlandırılabilir.
Dutun Tıbbi Faydaları
u İnternette ‘morus alba ‘ “beyaz dut” için verilen bilgiler şöyle:
u Analjezik (ağrı kesici)
u antihelmintik (parazit önleyici)
u antibakteriyel (mikrop öldürürcü)
u antitussive (öksürük kesici)
u astringent (büzüştürücü, sıkıştırıcı,kan durdurucu)
u diaphoretik (terlemeyi artırırcı)
u diüretik (idrar söktürücü)
u emollient (yumuşatıcı)
u expektorant (balgam söktürücü)
u hipoglisemik (kan şekerini düşürücü)
u hipotansif (tansiyon düşürücü)
u odontaljik (diş ağrısını giderici)
u oftalmik (gözle ilgili)
u pektoral (göğüs ve solunum yolu hastalıklarını iyileştirici)
u purgatif (müshil)
u sedatif (sakinleştirici)
u tonik (kuvvetlendirici)
Netteki çeşitli Türkçe sayfalarda ise dutun yararları ile ilgili bilgiler başlıca şunlar:
u “Beyaz dut yaprakları idrar söktürür, vücutta biriken suyu boşaltır.
u Aç karnına yenen beyaz dut barsak solucanlarını döker.
u Dutun taze yaprakları ile derideki yaralara ve burundaki kanamalara tampon yapılırsa kanamalar durur.
u Ne şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcıdır.
u Sabah aç karnına yenir ve üzerine su içilirse barsakların çalışması temin edilir.
u Beyaz dutun 15-20 gr. yaprağı 3 su bardağı ile kaynatılırsa iyi bir idrar söktürücü olduğu görülür. Bu terkip aynı zamanda ateş de düşürür.
u İştah artırır, enerji verir.
u Kalsiyum, demir,B1,B2 ve C vit. yönünden zengin.
u Karadut şurubu ya da karadutun yaprak ve kabuklarının kaynatılması ile elde edilen sıvı ağız ve boğaz antisepsisinde, diş eti iltihaplarında kullanılır.”
Montfort Üniversitesi uzmanlarından Gerry Potter : “Üzüm, dut ve yerfıstığında bulunan ‘resveratrol’ isimli molokülün pek çok ürünün bozulmasına yol açan mantarlara karşı savaştığını biliyorduk ama son yapılan araştırmalarda, bu maddenin vücutta kanser hücrelerini hedef alarak onları tahrip eden, kanser karşıtı bir unsura dönüştüğünü saptadık.” diyor.
Japon araştırmacılar beyaz dut yapraklarının extrelerinde bir seri biyolojik olarak aktif bileşenler saptamışlar. Bu bileşenler, hücre paslanmasını önleyici (antioksidan) ve ateroskleroz (damar sertleşmesini)’u engelleyici ve damarlarda kolestrolden zengin plakların oluşumunu baskılayıcı etkiye sahipler.
Japonlar bu etkilerin sevindirici olduğunu ama dut yapraklarının bundan daha fazlasına da sahip olduklarını ileri sürüyorlar. Yaprakların aynı zamanda yüksek kan şekeri seviyelerini düşüren bileşiklere sahip olduğunu ileri sürmekteler. Bu bileşikler şekerlerin bağırsaktan emilimlerini sağlayan enzimleri baskıladıkları için şekerin kandaki seviyesi yükselemiyor.
Dut yaprağı özütleri ve dut yaprağı çayları başta şeker hastalığı ve olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde ilaç desteği olarak pazarlanıyor. Dut yapraklarından yapılan çaylar beden ve zihin gevşetici, rahatlatıcı olarak kullanılıyor.
Son yıllarda yapraktan elde edilen özütlerin elefantiyazis (fil hastalığı) ve tetanos tedavisinde de önemli sonuçlar ortaya çıkardığı bildirilmektedir.
2006 da yayınlanan bir çalışmada ise dutun beyin damarlarındaki tıkanıklıklar sonucu oluşan sinir tahribatını azalttığı ispatlanmıştır.
Ayrıca yara iyileşmesini ve epitelizasyonu hızlandırdığı,iltihaplamayı önleyici ve anti histaminik etkilere sahip olduğunu düşündüren deneyimler halk arasında da zikredilmektedir.
Dharmanda dutun debilite (zafiyet) durumlarında diğer destekleyicilerle birlikte besleyici, güçlendirici bir ilaç olarak yaygın olarak kullanıldığı; kansızlık, baş dönmesi,düşük libido gibi semptomları olan kişiler tarafından kullanılabileceği; vücut sıvılarını besleyip üretimini artırdığı; dolayısıyla göz kuruluğu olan ve gözlerini çok kullanan kişilerin dut suyu içtikleri takdirde görüşün güçlenebileceğinden bahsediyor.
Dharmananda bir sağlık meşrubatı olarak taze dut suyunun, son yıllarda ticari olarak üretildiğini ve Çin , Japonya ve Kore’de çok popüler olduğunu söylüyor.En ilginci ise orijinal dut suyunun hiçbir prezervatif madde (koruyucu) eklemeden,soğuk depolarda 3 ay, şişelendiği zaman ise oda sıcaklığında 12 ay tazeliğini koruması…
Yani depolama ve nakliyatında bozulma gibi bir riski yok.
Karadut, kendine kara ya da kırmızı rengi veren antosiyaninlerden yana çok zengin olan bir meyve. Antosiyaninlerin en önemli özellikleri ise çok güçlü antioksidan (hücre paslanmasını önleyici) bir madde olmaları. Fakat aynı zamanda kalp-damar hastalıklarına karşı koruma, bağışıklığı güçlendirme,antiviral aktivite ve stresi azaltma gibi sağlık etkilerini de içlerinde barındırıyorlar.
Dünyada başta Çin,Japonya,Kore,Amerika,Avrupa ve diğerleri olmak üzere sınırsız bir karadut suyu pazarı var.Ve internet üzerinden de pazarlaması yapılıyor.
Dut yaprağı ise tamamı ile yenebilirdir ve gayet lezzetlidir.İçinde hiçbir toksik madde içermediği gibi geniş bir besleyici bileşikler yelpazesine sahiptir.
Bu besleyici maddeler arasına proteinler (ki bu %25 gibi yüksek bir orandır), şekerler, polifenoller, flavonoidler, steroidler, triterpenler, vitaminler ve mineraller dahildir.
Bu yüzden Hindistan’daki bir grup besin araştırmacıları, beyaz dut yaprağının iyi bir gıda kaynağı olabileceğini ileri sürerek bu yönde çalışmalar yapmışlar. Çalışmalarına göre,dut yaprağı tozu ile buğday ununun ¼’lük karışımının, hint mutfağında kahvaltı ve akşam yemeğinde yaygın olarak tüketilen “paratha” nın yapımında kullanmayı önermekteler
Yüksek besleyiciliği olan,toksik olmayan ve ucuz dut yaprakları Hindistan’daki büyük bir çoğunluğu vejeteryan olan fakir halkın açlık sorunlarına karşı güçlü bir çıkar yol olarak olarak görülmektedir.
Dut yapraklarının büyük baş hayvan besiciliğindeki önemi ise yeni keşfedilmiştir.Bu konuya yönelik dut araştırmalarına, yalnızca, 2-3 yıl öncesinde başlanmıştır.Hayvan yemi olarak duta gösterilen ilgi, 2002 yılında FAO (Besin ve Tarım Organizasyonu) nun Hayvan Üretimi Merkezi (Animal Production Service) tarafından bir elektronik konferans hazırlanmasına yol açtı.
Sindirilebilir besin maddeleri bakımından dut yaprağı bilinen kaba yemlerin çoğundan, mükemmel denilebilecek düzeyde daha iyi durumdadır. Dut yaprağı süt sığırı rasyonlarında konsantre yemin bir kısmının yerine; koyun, keçi ve tavşanlar için ise temel yem olarak ; tek mideli (Tavuk,balık ve domuz gibi) hayvanların rasyonlarına da yem ham maddesi olarak katılabilir.
Lokal olarak yetiştirilen dut yapraklarının besin değeri tahıllara dayalı olarak hazırlanan konsantre yemlerinkine eşittir. Bu yüzden dut yaprakları bir çok kaba yem karışımı için ideal bir ham maddedir.
Dut’a dadanan pek bir zararlı yoktur, o yüzden herhangi bir tarım ilacı kullanılmaz.Bakımı için kimyasal gübre vs.de gerektirmez. Dolayısıyla dut, (özellikle bizim bölgemizde) dünyanın en organik ürünlerinden biridir.
DUTUN SANAYİDE KULLANIMI
1 - Dut yaprağından çayı yapılabilir,ve diğer bitki çayları gibi pazarlanabilir. (rahatlatır,idrar söktürür,ateş ve şekeri düşürür.)
2 - Dut yapraklı halk ekmek (Günde 15-20 tane ekmek tüketen ve yalnızca bununla beslenen aileler var.Içinde yüksek protein ve vitaminlerle proteinler içeren bir ekmek halkımızın gizli açlık sorununun çözümünde bir katkı sağlayabilir.)
Ayrıca dut yaprağı Çin’de de,özellikle sağlıklı besinler kategorisinde , kek bisküvi, çörek gibi mamullerin içeriğinde kendine yer bulmuştur.
3 - Hayvan besiciliğinde yem bitkisi olarak yem sanayiinde(Organik süt üreticilerine organik dut yaprağından yapılan yem);
Aynı şekilde organik tavuk, domuz, tavşan, balık vs.ye dut yaprağı yemi…..
4 - Meyve suyu sanayiinde (Özelikle kara dut suyu olarak); veya beyaz dut suyu karışık meyve sularınının içinde ya da çeşitli içeceklerin doğal şekeri olarak kullanılabilir.
5 - Kara dut’un içinde ki boyayıcı maddeler doğal boyası olarak gıda, tekstil ve ilaç sanayinde kullanılabilir.
6 – Ağaç endüstrisinde
-Suya dayanıklı olması dolayısı ile yat, tekne, bot yapımında;
-Banyo malzemeleri ve sauna yapımında
-mutfak araç gereçleri yapımında
-Organik bebek ve çocuk mobilyaları ve oyuncakları yapımında,(organik ürünlerin her türünün pazar payının son derece süratle geliştiği zengin Kuzey Amerika,Avrupa ve Japonya gibi ülkelere ihracat mümkün.Normalde oyuncak sektöründe pazar tamamen Çin'e kaptırılmış durumda,ama yeni bir organik marka yaratılırsa rekabet edebilebilir.)
-Müzik aletleri yapımında kullanılabilir.
7 - Peyzaj mimarisinde Avrupa’da ve Asya’da çeşitli yerlerde kullanılan güzel bir ağaçtır.
8 - Yaş meyve olarak tüketim
9- Kurutulmuş haliyle tüketim
10-Orcik,pestil ,pekmez gibi yaş ve kuru meyveden elde edilen yan ürünlerin imalatında kullanımı zaten iyi bilinmektedir.
11-Ilaç sanayinde,
12-Kozmetik sanayinde (Örn.Kayısı kremi oluyor da dut kremi niye olmasın?.. Veya saçların ağarmasını geciktiren dutlu şampuanlar?!!!!...)
İnternette, içeriğinde dutun kökünden elde edilen bileşiklerin yer aldığı cilt ağartıcı kozmetiklerin pazarlaması yapılıyor.
Uzakdoğuda diş ağartıcı preparatların içinde %1 kadar oranda dut kökü özütü katarak 2005’de bunun patentini almışlar
13-Alkollü içecekler ve fermente ürünler imalatında kullanılabilir.
-Dut rakısı,
-Dut şarabı,
-Dut sirkesi,
14-Tatlandırıcı olarak,(şeker yerine)
15-Bebek maması olarak
16-Hazır çorba vs.lerin içine kabuğundan elde edilen maddeler kıvam arttırıcı olarak kullanılabilir.
Duttan kağıt üretimi ve çuval yapımında da yararlanılır .
* Dutun sapları ve sap tozları yemeklik mantar üretiminde iyi bir ortam kaynağıdır.
*Kore’de bio-etanol üretiminde kullanılmış.
*Ve tabii ki en önemli kullanım alanlarından biri de ipek böcekçiliğidir.
Sonuç olarak;
Meyvesi,yaprağı,odunu,kabuğu,kökü ile yüzyıllardır yöremizde, insanından hayvanına, börtü Böceğinden kurdu kuşuna,sessiz sedasız hizmet veren bu kalender, bu kutsal ağacın artık kıymetinin bilinmesi zamanı gelmiştir.
Ne Tarım Bakanlığımızca,ne Üniversitelerimizce,ne de orman ağacı sayılmadığı için Orman Bakanlığımızca sahiplenilmemiş bu öksüz ağaca sahip çıkmamız, atalarımıza olan borcumuzdur.
* Dr. Gülnur Gürler’in çalışmasından alıntıdır.