TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANAN OYUNLARIN KRONOLOJİSİ
5 Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekonla suçlanıyor?
Tarih: 21 Eylül 2008 Pazar 20:35
Gönderenin Notu:Yalnızca geçmişin güzel bir özeti değil, belki
geleceğinde haberi ve özeti olacak bir yazı... Bence bu yazıyı bu ülkede yaşayan her yakınınıza okutun ve saklayın.. Anlayarak okuyan herkes yalnız
ülkemizde değil, dünyada nelerin olduğunu daha kolay kavrayabilecektir. Göreceklerdir ki, bize ezberletilen "tanımlar"ın hepsi bir aldatmacadır. Örneğin ortada ne "demokrasi" vardır, ne de "seçim".. Bundan sonra bu kavramları savunlar ya salaktır, ya da işbirlikçidir.. Ortada yalnızca "Hedefe kitlenmiş bir gurup" ve karşılarında "uykulu yarım bir dünya" vardır.. Bu böyle biline..
***********************************************************
5 Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekonla suçlanıyor?
Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısı ile başladı.
ABD, Bağdat'a yürümedi, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı.
Arkasından, Irak Ordusunun 36. enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek
buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı.
ABD'nin planı şuydu: Önce Kuzey Irak'ta bir Kukla Kürt Devleti kurmak ve
sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek.
Kukla Devleti Türkiye'nin güneydoğusu, Suriye'nin doğusu ve İran'ın
batısından koparacağı parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı, yani İkinci
İsrail'i kurmak. Yani : Büyük Ortadoğu Projesi (Tayyip ve Gül'ü eşbaşkanları olduğu proje; Buş'un deyimiyle "Haçlı Seferi" Türkiye'deki bütün hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular.("ABD Ordusu ile mükemmel işbirliği !!!)
İşte Türk Ordusu bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin
bölünmesi tehlikesini ve tehdidini algılayınca, ABD ile cephe cepheye
geldiğini anladı.
İLK OLAY: TORUMTAY'IN İSTİFASI
Özal'ın kuzeyden Irak'a girme emrini uygulamamak için Genelkurmay
Başkanı Org. Necip Torumtay istifa etti. Böylece, Türk Ordusu, Amerikancı planlarda rol almayacağının ve direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu.
O andan itibaren Türk Ordusuna karşı Ergenekon tertibi planlanmaya
başlandı. Amerikan planlarına engel olan komutanlar, Ergenekon çeteciliği ile suçlanacaktı.
ÖZEL HARP DAİRESİ SORGULANIYOR
Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan Özel Harp Dairesi ABD güdümünde
idi, ama Sovyetler yıkıldığı için oradan gelen tehlike ortadan kalkmıştı.
Şimdi ise tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından geliyordu.
Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir
tehdide karşı durmak için kullanılamazdı.
Geçmişteki Kontrgerilla eleştirileri de Ordu'da rahatsızlık yaratmıştı.
Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş, Özel Harp Dairesi'ni yeniden
örgütleme ve adını Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değiştirme çözümünü uyguladı. Yıl 1991.
ÖKK'nın bölücü terörü hedef alması ve Kuzey Irak'taki Kukla Devlete
karşı tavır alması, ABD denetiminden kurtulma sürecinin başlangıcıydı.
Tugay düzeyindeki birlik, tümen düzeyine çıkarıldı.
ÖKK, Kuzey Irak'ta ABD ile karşı karşıya geldi ve ABD tehdidine karşı
uyanışın öncüsü oldu.
Ankara'da ÖKK için yeni bir yerleşim yerinde yönetim ve eğitim tesisi
yapımına başlandı. ABD bundan son derece rahatsız oldu, ajanları vasıtasıyla Askeri Savcılığa ÖKK tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla dava açtırdı ve ÖKK'nın yapılandırılmasını uzun süre felce uğrattı.
ORG. EŞREF BİTLİS'İN ŞEHİT EDİLMESİ
ABD'nin Kuzey Irak'taki Kukla Devleti pekiştirme planlarını bozan bir
planı uygulamakta olan Org. Bitlis, Amerikan Çekiç Güç Helikopterlerinin
PKK'ye silah ve malzeme attığını saptadı ve raporlarında bunu belirtti.
Orgeneral Eşref Bitlis işte, Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini hedef aldığını gördüğü; bu
tehlikeyi önlemek için tedbirler aldığı ve ülke savunmasına yönelik
bir strateji geliştirdiği için Amerika tarafından hedefe konuldu.
Org. Bitlis, helikopterle Kuzey Irak'a giderken, bu seyahat Amerika'ya
haber verilmiş olduğu halde, iki Amerikan jeti yakın uçuş yaparak saldıkları
yoğun egzost gazı ile helikoperi oksijensiz bırakıp motorunu durdurarak düşürme denemesi yapmışlarsa da, usta pilotumuz ani dalış manevrası ile bu
suikasti boşa çıkarmıştı.. Bu suikasttan hemen sonra Amerikalılara saldırdıkları helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar bildirilmesine rağmen iki Amerikan jeti saldırıyı tekrarlamışlar fakat usta pilotumuz olaya tekrar hakim olabilmişti.
İkinci teşebbüs başarılı oldu. CIA tarihinin en önemli suikasti 17
Şubat 1993 günü gerçekleşti. Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Org. Bitlis şehit edildi.
ÇELİK HAREKATI
Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı
döneminde Eşref Bitlis Planı uygulandı, Kuzey Irak'a Çelik Harekatı yapıldı. 35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi.
Kuzey Irak'a giren ordumuz, ABD'nin egemenlik alanına girmiş oldu.
Çünkü o bölge ABD ordusunun işgali altındaydı.
ABD'nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve
Joint Forces Quarterly gibi yarı resmi organları. "Türk komutanları hizadan
çıktı", "Türk Ordusu ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor" gibi görüşlere yer vermeye başladılar.
GAZİ OLAYLARI
Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova İstasyon Şefi, CNN
televizyonundan, "Türkiye'nin karışacağını", daha doğrusu Amerika'nın Türkiye'yi karıştıracağını tüm dünyaya şöyle ilan etti:
"Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir...
Şu anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde ilk sıraya yerleşmiştir."
Gazi Mahallesi tertibinden birkaç gün önce de, ABD Dışişleri Bakan
Yardımcısı Holbruk (Holbrooke), Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı yığınağa dur demek için tertip yapacaklarını şöyle ilan etti:
"Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör
olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekatta dikkatli olmanızı tavsiye ederim"
CIA Şefinin ve Holbruk'un haber verdiği gibi,12 Mart 1995 gecesi
İstanbul'da Gazi Mahallesi tertibi düzenlendi.
Ancak Türk Ordusu bu tehdidi önemsemedi ve Çelik Harekatı yapıldı.
KONTRGERİLLA (GLADYO) POLİS İÇİNE KAYDIRILIYOR
NATO tarafından NATO üyesi ülkelerde o ülkeleri komünizmden korumak
için kurulan Kontrgerilla (diğer adları Gladyo ve SüperNATO) örgütleri, İtalyan Savcının tesbit ettiği gibi, esasında CIA tarafından yönetiliyordu ve esas görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolünden çıkmalarını önlemekti. Türkiye'de Özel Harp Dairesi işte bu kontrgerilla ile irtibatlı idi ama artık Sovyetler yıkıldığı için komünizm tehdidi kalmamış, aksine tehdit Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmeye başlamıştı. Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak için kullanılamazdı.
Bu açmazdan kurtulmak için 1991 yılında Özel Harp Dairesi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)'ye dönüştürülmesi aslında bir millileştirmeydi. ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve kuruluş, hedefini komünizme karşı mücadele yerine Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdide karşı mücadele olarak belirliyordu.
Bunun üzerine, ABD, "Kontrgerilla yapılanmasında Türk ordusunun yerine
polisi koyabilir miyiz" denemesine girişti ve Türkiye'deki operasyon
merkezini polisin içine kaydırdı. 1973'den beri İçişleri Bakanlığı içinde örgütlenen "İslamcı Cunta", artık "Fethullahçı Gladyo" olarak Kontrgerilla içinde ordudan boşalan yeri alıyordu. Fethullahçı Gladyonun ilk büyük tertibi, işte bu 1995 Gazi Olaylarıdır.
1996 EYLÜL HAREKATI
ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7,500 "CIA
peşmergesi"nden oluşan bir askeri güç örgütlemişti.
Eylül 1996'da, Eşref Bitlis Planı gereğince, barzani, Türk
Genelkurmayının yönlendirmesi ile Saddam yönetimi ile işbirliği yaparak CIA peşmergelerini dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA peşmergeleri, ABD tarafından Guam Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı "ABD'nin Vietnam'dan sonraki en büyük yenilgisi" olarak değerlendirdiler.
Bu harekattan 20 gün önce, bir Tuğgeneral, iki Albayın önünde, Aydınlık
Dergisi'ne bir demeç vererek, Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı
"Çiller Özel Örgütü"ndeki Gladyo görevlilerinin düşürdüğünü açıkladı.
Aydınlık, 25 Ağustos 1996 günkü sayısında bu haberi yayımladı.
Türk Ordusu, Çelik Harekatı'nı Başbakan Çiller'e haber vermeden
gerçekleştirmişti. Çünkü ABD vatandaşı Çiller'in ABD'ye örgütsel
bağlılığı İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı ve TSK tarafından biliniyordu.
28 ŞUBAT
28 Şubat harekatının en önemli başarısı, Fethullah Hoca'ya indirdiği
darbe oldu. Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti.
Mayıs 1977 YAŞ toplantısında 160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle
ordudan atılması başbakan Erbakan'a dayatıldı.
Bu uygulama, ordu içindeki Gladyo'yu, yani ABD görevlilerini
temizlemek anlamına geliyordu. Çünkü artık Kontrgerilla, Fethullahçı Gladyo idi. 28 Şubat kadrosu içinde ABD'nin Truva Atı olan Çevik Bir de, 1998 sonrasında tasfiye edildi. Bu sayede Haçlı İrtica, 2002 yılı sonuna kadar iktidara el koyamadı.
KONTRGERİLLA, GENELKURMAY KARARGAHINDAN ÇIKARILDI
1994-1998 arasında Genelkurmay Başkanı olan Org. Karadayı, ABD ve NATO yuvalanmasını, yani Kontrgerillayı Genelkurmay Karargahından çıkardı. Özel Kuvvetler'in milli amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri
geliştirdi. Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da kullanılmasına engel oldu.
ABD ORDUSU TÜRKİYE'Yİ İŞGAL TATBİKATI YAPIYOR:
MILLENIUM CHALLENGE 2002
1998 yılında Genelkurmay Başkanı olan Org. Kıvrıkoğlu, ABD'nin bölge
ülkeleri için tehdit oluşturduğunu açık bir dille belirtti. Kıvrıkoğlu, Vaşington
ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde ABD'yi ziyaret etmeyen ilk
Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti.
Kıvrıkoğlu, "28 Şubat'ı BİN YILLIK MÜCADELE AZMİYLE sürdürmeye
kararlıyız" dedi. Yani ABD tehdidine karşı bin yıl da sürse direnilecekti.
Mesajı alan ABD, aynı kelimeleri kullanarak cevap verdi:
BİN YILIN MEYDAN OKUMASI: MILLENIUM CHALLENGE 2002
Ve bu isim altında 24 Temmuz 2002'de Nevada Çölü'nde Türkiye'yi işgal
tatbikatı yaptı. Bu, ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatı idi.
ABD'nin en önemli yarı resmi ajansı ASSOCIATED PRESS, tatbikatın
Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu yazdı.
Deprem (bir karışıklık kastediliyor) sonrası ordu yönetime el
koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri ülkenin güneyindeki adayı (Kıbrıs) kuşatıyor ve 96 Saat içinde hedef ülkeyi işgal ediyordu.
Türk ordusunun saldırıya karşı hazırlanma müddeti olan 96 saat
seçilerek, hedef ülkenin Türkiye olduğu adeta gözlere batırılıyordu
ABDULLAH GÜL, AMERİKA İLE GİZLİ HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPIYOR
Dışışleri Bakanlığı Koltuğunu işgal eden A. Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD
Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma
yaptığını itiraf etti, haber Vatan Gazetesi'nde yayımlandı. Bu haberde Gül, anlaşma içeriğini açıklayamayacağını, gizli olduğunu söyledi.
13 Temmuz 2003 günü, Doğu Perinçek, bu gizli anlaşmanın maddelerini
açıkladı. Birinci madde: "Türk askeri ve Özel Kuvvetler 4 ay içinde aşamalı
olarak Kuzey Irak'tan çekilecek" şeklindeydi.
ÇUVAL OLAYI
A. Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu, Türk
askerinin başına çuval geçirdi.
Çuval geçirme eylemi, gizli anlaşmanın uygulanması için bir ihtardı.
Tayyip'in "Müzik notası" vecizesi, anlaşmanın uygulanması gerektiğine
ilişkin orduya yönelik bir açıklamaydı.
"Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık" diyordu Tayyip Türk
Ordusuna.
ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, Çuval Olayından sonra, Başbakanlık
koltuğunu işgal eden Tayyip'e gönderdiği mektupta şöyle deniyordu:
"TSK (ÖKK kastediliyor) Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler
yapmaktadır" Rumsfeld, çuvalı Tayyip'in değil, Türk Ordusunun başına geçirdiklerini böyle veciz bir şekilde anlatmış oluyordu.
Milli devlet ve Kemalizm karşıyı pervasız açıklamalar yapan, "Milli
Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının artık geçersiz olduğu" açıklamaları yaparak Orduyu zehirleyen Org. Hilmi Özkök, böylece, tarihe "başına çuval geçirilen komutan" olarak kaydedildi. Ve böylece, Ergenekoncu olarak suçlanmaktan kurtuldu.
ERGENEKON TERTİBİ AÇIĞA ÇIKIYOR
Başına çuval geçirilmesine ve Kuzey Irak'tan çıkarılmasına rağmen
akıllanmayarak sınır ötesi harekatta ısrar eden Türk Ordusu'na karşı, Org. Torumtay zamanından beri hazırlanagelmekte olan tertip artık açığa çıkarılmalıydı. ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı ve milli kuvvetler "Ergenekon çetesi" olarak suçlanacaktı.
Suçlama belgeleri esasında çoktan hazırdı, ama Org. Özkök "Ergenekoncu"
olmadığından, onun görev süresince tertip uykuya yatırılmıştı.
Hatırlayalım: (Fehmi Koru, "Taha Kıvanç" imzasıyla, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında " 'Yeniden kurulsun diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt" demektedir. Koru yazısında, 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmekteydi.)
Tertibin uykudan uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt'a karşı
Şemdinli tertibi idi. O tertipte Org. Büyükanıt çete kurmakla suçlanmış ancak
tertip bozguna uğramıştı.
Şimdi daha büyük ve kapsamlı bir tertip yapılmalıydı. İşte o tertip,
günümüzde devam eden Ergenekon / Agarta Davasıdır.
ABD'nin hazırladığı sivil darbe ile iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu
Projesi kapsamında ABD'ye sorunsuz olarak eşbaşkanlık yapabilmek için, başta ABD'ye direnen Türk Ordusu olmak üzere milli kuvvetleri safdışı etmeliydi. Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve 1991 öncesinde olduğu gibi ABD ile uyumlu olarak görev yapmaları sağlanacaktı.
Yani, AB kriteri olarak dayatıldığı gibi, ordu "sivil otoriteye" tabi
olacak, kendisine Atatürk tarafında verilmiş olan "ulusal bütünlüğü ve laik
cumhuriyeti koruma" görevini unutacaktı.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Not:
"AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi" itirazı yapacak olanlara
bir açıklama:
1
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın organlarında ve ABD
strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda mealen şöyle deniyordu:
"ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet
Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan,
Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi
kontrol altında tutmaya devam edebilir."
2
Bu raporları okuyan İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi, halkımıza bu
planı haber verdi. (Muhakkak ki diğer partiler de bu yayınları okumuşlardı, ama onların halkımızı bilinçlendirmek gibi bir sorunları yoktu)
3
Aydınlık Dergisi 20 Ekim 1996 tarihli sayısında kapaktan haberi verdi:
"Merak edilen gizli mesajı açıklıyoruz:
Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor"
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl önce,
Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu seçimi yaptığını halkımıza
duyurdu.
4
Cumhuriyet Gazetesi 16 Şubat 1997
Leyla Tavşanoğlu'nun İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile
söyleşisi:
Perinçek:
"ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı
yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation'un yayın organında da bu yazıldı." Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay önce, Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi kanalıyla da, bu gerçeği halkımıza duyurdu
5
Görülüyor ki, ABD seçmiş, hazırlamış, önümüze koymuş, seçtirmiş.
Şimdi kim "Bunları ben seçtim" diyebilir?
Menderes'in "Odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm" sözlerini
ABD iyice not etmiş olmalı ki, istediğini elhak seçtiriyor.