Kolay değil Atatürk’ü anlamak ve sevmek
Can Ataklı
Her geçen yıl Atatürk’ü anmak biraz daha hüzün veriyor bana. İktidar güdümündeki yeni yetmelerin, ülke sevgisizlerinin, dini siyasete alet edenlerin peşinde hırsla koşarken Atatürk’ü aşağılamaya kalkmaları, bizzat devlet eliyle Atatürk’ün armağan ettiği ilke ve devrimlerin hızla erozyona uğratılması insanın içini karartıyor.
Atatürk’ü anlamak ve sevmek zordur.
Bir kere insan olacaksınız.
Yüreğiniz temiz olacak.
Ülkenizi seveceksiniz.
Demokrasiye inanacaksınız.
Hukukun üstünlüğünü kabul edeceksiniz.
Namuslu, dürüst, ahlâklı olacaksınız.
İnsan haklarına saygılı olacaksınız.
Bilimin yol gösterici ışığının peşinden gideceksiniz.
Çağı yakalayacak, hep daha ileri gitmeyi düşüneceksiniz.
Bu nitelikleri taşıyacaksınız ki Atatürk’ü önce anlamayı becerecek sonra da seveceksiniz.
Diyorlar ki “Atatürk eleştirilmez mi?” Neden eleştirilmesin ki, ama adam gibi eleştir. Sırf iktidarın nimetlerinden yararlanabilmek için kapıldığın hırsın uşağı olup da şirin gözükmek adına saçma sapan sözler söyleme, yeter.
Atatürk çağının en önemli askeriydi öncelikle, sonra yine kendi çağının en önemli devlet adamı oldu. Ama en önemlisi Atatürk çağının en demokrat lideriydi.
Her şeyi unutuyor ya da bugünden bakarak değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu da bizi derin bir yanlışa götürüyor.
Bakın bakalım 1920’li, 30’lu yıllarda dünya nasıl bir yerdi. Hanedanların çöktüğü Birinci Dünya Savaşı yeni bitmiş, paylaşım üstünkörü yapılmış, her yerde faşist yönetim anlayışları fışkırmıştı.
İtalya Mussolini’ye, Almanya Hitler’e, İspanya Franko’ya, Portekiz Salazar’a hazırlanıyor, Çarlık Rusyası Marksizmin sınıf diktatörlüğünü amaçlayan rejime geçiyor, Amerika ise demokrasi ve insan haklarını önde tutuyormuş gibi görünerek geleceğin dünya jandarmalığına ilk adımlarını atıyordu.
Türkiye ise Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’le, 600 yıl kul olarak yaşayan insanlarını vatandaşlıkla, seçme ve seçilme özgürlüğü ile tanıştırıyordu. Kadınlar benliklerini buluyor, eğitim softaların gerici baskılarından arındırılıyor, devlet çarkı modern anlayışla donatılıyor, üretimin artması, ülkenin zenginleşmesi için yurdun dört bir yanı fabrikalarla donatılıyor, demir ağlar tüm yurdu örüyordu.
Bilim ve teknolojinin gelişmesi için binlerce genç vatan evladı dünyanın birçok ülkesinde eğitime gönderilirken, o yoksul ülke dünyanın pek çok ülkesinden bilim adamı, mühendis, sanatçı, akademisyen getiriyordu.
Sınıfsız, imtiyazsız bir toplum kurabilmek için Atatürk ve genç Cumhuriyet Nesli geceli gündüzlü çalışıyordu.
Hatalar, eksikler, yanlışlar olmadı mı? Olmaz mı? Bir ülkenin 600 yıllık kaderini değiştiriyorsunuz, halkı kulluktan vatandaşlığa geçiyorsunuz, padişah fermanından millet iradesine atlıyorsunuz, kolay mı?
Üstelik çıkarları bozulan, imtiyazları biten, egemenliklerini kaptıran hatırı sayılır bir kesim de, içte ve dışta genç Cumhuriyet’i devirmek için en hain planları yapmaktan geri kalmıyor. Buna rağmen Cumhuriyet ayakta durmayı başardı.
Bugün Atatürk’e, ilke ve devrimlerine saldıranlar bilmelidir ki, o gücü bile işte Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’ten almaktadır.
Bunlar, sıkıştıklarında “gerçek Atatürkçülüğün kalmadığından” yakınır utanmazca. Sözde Atatürk’ü çok severler ama “Ah ondan sonra gelen statükocular, gardırop Atatürkçüleri her şeyi bozmuştur.”
De ki bozdular. Sen Atatürk’e ve devrimlere sahip çık.
Peki Atatürk neydi, Atatürkçü olmak ne demektir?
Atatürk çağının en ileri demokratıydı. O halde ilkemiz bugünün en ileri demokratı olmaktır.
Atatürk çağının hukuka en saygı duyan devlet adamıydı. O halde bugün hukuka en saygılı bizler olmalıyız.
Atatürk çağının bilime, teknolojiye en değer veren lideriydi. O halde bilim ve teknoloji bugün nereye ulaştıysa ondan ileri gitmeliyiz.
Atatürk çağının en barışçı önderiydi. O halde barış bizim sarsılmaz hedef ve inancımız olmalı.
Atatürk kendi çağında halka güvenirdi. O halde rehberimiz halk ve ona hizmet olmalı.
Kısacası Atatürk kendi çağının ötesindeydi. O halde bizler de kendi çağımızı aşmak zorundayız.
İşte Atatürk’ten anladığım budur.
Onun için Atatürk’ü seviyorum, onun için Atatürk’ü özlüyorum, onun için Atatürk’e dil uzatılmasını hazmedemiyorum.
*****
Atatürk’le ilgili
Büyük önder için sağlığında, öldüğünde ve ölümünden yıllar sonra pek çok yabancı devlet adamı, tarihçi, sosyolog, siyaset bilimcisi ve asker onun değerini ve önemini anlatan sözler söylemişlerdi. İşte bunlardan pek yayınlanmamış olan 4’ünü sizler için seçtim:
“Kemal Atatürk ile binlerce yılın derinliğinden kahraman bir ruh aydınlığa yükseliyor ve bu ruh, dünyanın esirliğe düşmüş kısımlarındaki uluslara özgürlük ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Onun kişiliği, Nil kıyılarından eski Çin denizlerine kadar uzanan bir efsane olmuştur. O, kendi ulusu ve insanlık için beslediği sevgi ile bir dâhinin neler yaratabileceği konusunda cihana görülmedik, işitilmedik bir sahne seyrettirmektedir.”
Prof. Herbert MELZIG
Alman tarihçi
“Türk devriminin bütün Doğu dünyasının ilerleme ve gelişmesindeki rolü, Batı dünyasını kültür ve uygarlık yoluna yönelten Fransız devrimi kadar önemli ve etkilidir. Devriminizin kıvılcımlarından çıkacak olan ateş, bütün Doğu uluslarını aydınlatacak, kamaştıracak ve gerçek nuru yaratacaktır.”
General Ho-YAO-SU
Çin Elçisi
“Atatürk, yalnız Türk ulusunun değil, özgürlüğü uğrunda savaşan bütün ulusların önderiydi. Onun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.”
Madam SUCHETA KRİPALANİ
Hint Parlemanto Heyeti Başkanı
“Mustafa Kemal’in kişiliği halk kitlelerinin ayaklanması ve halk mücadelerinin ölçüsü olmuştur. Bu mücadeleler onun ölümünden sonra genişlemiş, Doğu ve Batı blokları arasındaki üçüncü dünyaya da sirayet etmiş ve onu sömürge tahakkümünden kurtarmıştır.”
Habip BURGİBA
Tunus Devlet Başkanı
*****
Gidin bulutlar gidin
Erhan Tığlı 10 Kasım nedeniyle yazdığı bir “taşlama” göndermiş. Birlikte okuyalım:
Gidin bulutlar gidin
Atama selam edin
Türbana kurban ettik
Kıyafet devrimini
Üslerle donatıldı
Yurdumuzun her yeri
Değerini bilmedik
Kutsal emanetinin
Kulu kölesi olduk
Yabancı sermayenin.
Amerika paşadır
Biz de onun eriyiz
Avrupa kapısında
Nöbet beklemekteyiz...
Gidin bulutlar gidin
Atanın ruhunu getirin!
***
Her 10 Kasım; saat 09.05’te, “Ülkede hayat durdu” deriz. Umarız bugünkü duruş, “Atatürk’ü yeniden düşünmeye başlamak için” iyi bir fırsat olur.