BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Kurtuluş Savaşımızdaki İngiliz Gizli Belgeleri
 

KURTULUŞ SAVAŞINDA İNGİLİZ GİZLİ BELGELERİ

Belge 1:

İngiliz Karadeniz Orduları Komutanı Milne, 17 Şubat 1919'da
İngiliz Hükümeti'ne gönderdiği raporda: "Ordu Komutanı Yakup Şevki'yi
attırdım. Yardımcısı Ali Rıfat Bey'i yakalattım. Batum Tümen Komutanı
Mürsel Bey'i tutuklattım" demiş.


Belge 2:

İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Webb, İngiltere'deki bir
dostuna 19 Ocak 1919'da gönderdiği bir mektupta: "Görünürde
memleketlerini işgal etmediğimiz halde valilerini tayin ediyor veya
görevlerinden uzaklaştırıyoruz. Polislerini yönetiyor, basınlarını
denetliyor, zindanlarına girerek Rum ve Ermeni tutukluları işlemiş
oldukları suçlara aldırmadan özgür bırakıyoruz. Demiryollarını sıkça
denetimimizde tutuyor ve istediğimiz herşeye el koyuyoruz. Politikamız
süngünün keskin ucuna dayanıyor... Halife elimizin altında bulundukça
İslam dünyası üzerinde ek bir denetim aracına sahibiz... Bildiğiniz
gibi Padişah (Vahdettin) bizi buraya yerleştirmeyi diliyor." demiş.

Belge 3:

Anadolu'da Mustafa Kemal'i takip eden İngiliz Gizli
Servisi'nden (MI6) Yüzbaşı Hurst, 12 Haziran 1919'da Samsun'dan
İngiliz yetkililere gönderdiği bir raporda Mustafa Kemal'in
çalışmaları hakkında: "Çevrdeki kasabalar ve ötesiyle kurduğu telgraf
iletişimi öylesine büyük boyutlu ki, neredeyse telgraf haneyi tekeline
almış gibi görünüyor. Yanındaki subaylarsa onun etkisiyle uzlaşmayan
komşu köy ve kasabalarda sık sık görülüyorlar. Yunanlılara karşı bir
direniş hareketini düzenlemekte olduğundan eminim..." demiş.

Belge 4:

İngiliz Yüksek Komiseri Calthrope, 23 Haziran 1919'da İngiliz
Dış işleri Bakanlığı'na gönderdiği bir raporda: "Gelibolu
çarpışmalarında büyük bir ün kazanan Mustafa Kemal'in artık ulusal ve
yabancı karşıtı duyguların merkezi haline geldiğini" belirtmiş ve
Calthrope, bu raporun kenarına, "Mustafa Kemal Malta'ya sürülmelidir"
diye de bir not eklemiş.

Belge 5:

İngiliz Yüksek Komiser Vekili Webb, İngiliz Sir R. Graham'a,
28 Haziran 1919'da gönderdiği bir mektupta: "İzmir'e çıkışa kadar
işler iyi gitmekteydi. Yavaş yavaş kötü (ulusalcı) vali ve komutanları
işten attırıyorduk. Şimdi işler değişti. Mustafa Kemal, Samsun
bölgesinde çalışıyor ve şimdiye kadar yola gelmeyi reddetti." demiş.

Belge 6:

İngiliz Başbakanı Lloyd George, 5 Mart 1920'da Lordlar
Kamarası'nda: "Mustafa Kemal Paşa, Maraş'ta, bizim müttefikimize
(Fransa) saldırsın, biz hiçbir harekette bulunmayalım. Bu olamaz.
Hemen en enerjik tedbirleri almalıyız. İlk iş olarak Mustafa Kemal
Paşa'nın atılmasını istemeli. Sonra da Müttefik kuvvetlerle İstanbul'u
işgal etmeliyiz." demiş.

Belge 7:

20 Haziran 1922'de İngiliz Kabinesi'nde yapılan gizli
görüşmelerde: "Mustafa Kemal'e bir darbe indirmenin zamanı gelmiştir".
"Ona hiçbir biçimde merhamet edilmemelidir". "Bolşeviklerle
Kemalistler arasında bir çıkar çatışması yaratılmalıdır". "Bir Yunan
birliği Bandırma'ya gönderilip Mustafa Kemal arkadan sarılmalıdır".
"Türkleri akıllandıracak en iyi yol Mustafa Kemal'i cephede yenmektir"
denilmiş.

Belge 8:

İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiser Vekili Rattigan, 24
Temmuz 1922'de Lord Curzon'a gönderdiği bir yazıda: "Kemalistlerin
yenilgisi gerçekten kesin ise Anadolu'da bir Antikemalist hareket
olasılığı çok kuvvetlidir... İstanbul'da Sultan'ın Dışişleri Bakanı
Ahmet İzzet Paşa, bana Anadolu'daki ordunun yüzde 65'i ile Meclis'in
yüzde 65'inin desteğini garanti etmiştir. Kemal devrilecektir. Kazım
Karabekir Paşa da Sultana sadakat ve bağlılık telgrafı çekmiştir. Bu
anlamlıdır". demiş. İngiltere Büyükelçiliği Baştercümanı Ryan'ın, 7
Şubat 1922'de Londra'ya gönderdiği "Mustafa Kemal'i Devirme Plan"ına
göre, Mustafa Kemal, dışardan Müttefiklerin askeri gücüyle değil,
içerden saltanatın gücüyle devrilecektir. Bunun için "daha makul" bir
barış anlaşması yapıp sultana (Vahdettin'e) imzalatılacaktır. Bunun
üzerine sultan milliyetçilerin bir kısmını kendi yanına çekip
otoritesini yeniden kuracaktır. Arkadan da Müttefiklerce de
desteklenecektir. Müttefikler, Türk halkının "milli amaçlarına istekli
gözüküp" Sevr Antlaşaması'nda yapılacak bazı değişiklikleri
"tantanayla" ilan edecekler ve bunları kabul etmeyenleri ezeceklerdir.
Böylece Mustafa Kemal ve Milliciler kendiliğinden
etkisizleştirilecektir. Yüksek Komiser Rumbold, 15 Ocak 1922'de
kabineye başka bir plan sunmuştur. Onun plana göre ise barış teklifi
Vahdettin'e yapılacaktır. Barış şartlarını kabul eden padişah Türk
halkına bir çağrıda bulunarak milleti kendine çekecektir. Bu şekilde
"Misak-i Milli" diye direten Kemalistler azınlıkta bırakılıp iş
başından uzaklaştırılacaktır. Bu planı uygulamak için Rumbold, Padişah
Vahdettin'le anlaşmıştır. 7 Ağustos 1922'de Vahdettin'le bir görüşme
yapmıştır. Bu görüşmede Vahdettin, Rumbold'a, "Millici liderlerin
isyancılar topluluğu olduğunu, İttihat Terakki'yi canlandırdıklarını,
onların Bolşevik olduğunu" belirterek, "İngiltere'nin barışı
kendisiyle yapmasını, Yunan işgalindeki toprakların boşaltılıp
kendisine verilmesini ve 'Kemalist asileri ' temizlemede'
İngiltere'nin kendisine destek olmasını" istemiş.

Belge 9:

Erzurum'daki İngiliz Kontrol Subayı Yarbay Rawlinson,
İngiltere'ye gönderdiği bir raporda "Mustafa Kemal'in gelecekte bir
İslam Cumhuriyeti kurmayı planladığını" belirtmiş.

Belge 10:

General Milne, 16 Aralık 1918 tarihli raporunda: "Padişah
Vahdettin'in, Sami Bey'i Ordu Genel Karargahı'na gönderdiğini ve
Türkiye'nin idaresini mümkün olduğu kadar çabuk ele alması için
İngiliz Hükümeti'nden istirhamda bulunduğunu, barışın beklenilmesi
halinde geç kalınmış olacağını söylediğini, İngiliz memurlarının
kontrol amacıyla memleket içine gönderilmesini ve bu sayede İngiliz
subaylarının idareye yardımda bulunmalarını rica etmiştir." demiş.

Belge 11:

İstanbul'daki İngiliz temsilciden 10 Ocak 1919'da Bolfour'a
gönderilen özel bir mektupta, "Padişah Vahdettin'in iyi bir İngiliz
dostu olduğu, İngiliz Yüksek Komiserliği ile ilişki kurmak için
herhangi bir yol olup olmadığını merak ettiği ve İngiltere'nin
kendisine 'halifelik' makamında destek olup olamayacağını sorduğunu"
belirtmiş.

Belge 12:

Padişah Vahdettin, Sadrazamı Damat Ferit aracılığıyla, 30
Mart 1919'da İngiltere'ye bir barış projesi sunmuştur. Bu projeye
göre: "1. İngiltere gerekli gördüğü yerleri 15 yıllığına işgal
edebilecek, 2. Sultan, Osmanlı Bakanlıklarında gerekli görülen yerlere
İngiliz müsteşarlarının tayinine izin verecek, 3. Her vilayete birer
İngiliz Konsolosu tayin edilecek, 4. Bu konsoloslar 15 yıl süreyle
Valinin yanında müşavirlik yapacak, 5. Türkiye'deki seçimler
İngilizlerce kontrol edilecek, 6. İngiltere Türk maliyesini kontrol
edecek, 7. Doğu halkının anlayışına göre anayasa sadeleştirilecek"
İngilizler, bu anlaşma teklifini kabul etmeyince Vahdettin, yine
sadrazamı Damat Ferit aracılığıyla, 8 Eylül 1919'da İngilizlere bir
barış daha teklif etmiş, ancak bu seferki teklifte, 30 Mart
teklifindeki şartlara bir de Doğu'da "Bağımsız bir Kürdistan"
kurulmasını kabul ettiğini eklemiştir.İngilizler bu teklifi kabul
etmiş ve İngilizlerle bir gizli antlaşma imzalanmıştır.

Belge 13:

İngiliz Siyasi Müşaviri T.B. Hohler, İngiltere'ye gönderdiği
4 Kasım 1919 tarihli raporunda: "Sultanlık idaresi şimdi bayağı ve boş
bir tavır takınmış bulunmaktadır.... Sultan (Vahdettin) ise zayıf
karakterli olup... Yıldız'da titreye titreye oturmaktadır... Belki de
bazı olayların kendisini taht ve tacından yoksun bırakacağından
korkmaktadır. Osmanlı hanedanı artık kuvvetten düşmüş gibi görünüyor.
Bu hanedana mensup hiçbir prens, halkını idare edebilecek yetenek ve
enerjiye sahip görünmemektedir." demiş.

Belge 14:

İngiliz temsilcisi Amiral de Robeck, 21 Ağustos 1920'de
Vahdettin'le görüştükten sonra İngiltere'ye gönderdiği raporda:
"Vahdettin, Türkiye'nin ölüm fermanı demek olan Sevr Anlaşması'nın
imzalanması için emir verirken gelecekte İngiltere'nin yardımına
dayanacağı ümidi beslediğini... Yaşayacak olduğu takdirede bir dost
yardımına ihtiyacı olduğunu... belirtmiştir." demiş.


Belge 15:

İngiliz Yüksek Komiserliği'nden Tom Hohler, 5 Aralık 1918'de
İngiltere Dışişleri Bakanlığı Doğu Masası Şefi George Kidston'a
yazdığı bir mektupta. "Burasının (İstanbul) Türkler tarafından
yönetilmesine son vermek için şimdiki koşullardan yararlanılmazsa çok
yazık olacaktır. Bu kenti, sözünü edebeileceğimiz herhangi bir yönetim
altında görmeye hazırım; yeter ki bu Türk yönetimi olmasın; çünkü bir
domuz ahırını bile yönetecek yetenekte değillerdir. Türkler büsbütün
yenilmiş olduklarını iyi biliyorlar. Örgütleri parçalanmış, bozguna
uğramıştır. Kendileri ise sefalet içindedir. İstanbul işgal günleri
yaşıyor. Buradaki yönetim her İngiliz tiksindirecek kadar aşağıdır."
demiş.

Belge 16:

Vahdettin, 23 Mart 1921'de sırasıyla İngiliz, Fransız ve
İtalyan temsilcilerle görüşmüştür. O gün Padişah'la görüşen İngiliz
temsilcisi Rumbold, Lord Curzon'a gönderdiği yazıda görüşmenin
detaylarını şöyle anlatmıştır: "Salonda, ben ve yardımcım Andrew
Ryan'dan başka kimse yoktu. Sultan kendi tercümanını salıverdi ve
Ryan'ın tercümanlık etmesini istedi. Sonra da Londra'da yapılmakta
olan konfernasla ilgili Mustafa Kemal'den Tevfik Paşa'ya gönderilmiş
olan üç telgrafa değindi ve Ankara'nın kendi tahtını tehlikeye
düşürmek ve kendi yetkisini kırmak amacı güttüğünü söyledi. Şunları
ekledi: 'Anadolu'daki durum şöyledir: Bir avuç haydut orada erki ele
geçirmiştir. Sayıları azdır, ama tam olarak halkın boğazına ilmiği
geçirmişlerdir. Halkın iteatkar, korkak ve yoksul olmasından
yararlanmaktadırlar. Onların gücü, tek kaygıları kendi çıkarları olan
16.000 subayın desteğine dayanır... Ankara önderleri, bu ülkede gerçek
çıkarları olmayan, ülkeyle kan veya başka ilişkileri bulunmayan
kişilerdir. Mustafa Kemal, kökeni bilinmeyen Makedonyalı bir asidir.
Onun kanı Bulgar, Yunan ve Sırp kanı olabilir. Türk olmayan, Arnavut,
Çerkez olan hepsi de birbirlerine benzemektedir. Onlar arasında tek
bir gerçek Türk yoktur. Buna rağmen ben ve hükümetim onların önünde
güçsüzüz. Onların kıskacı o kadar etkindir ki, propaganda vasıtasıyla
bile Türklere ulaşmak olanaksızdır. Gerçek Türkler merkeze sadıktır,
ama tehdit ediliyor ve aldatılıyorlar. Bu adamlar bana boyun eğdirmeye
çalışıyorlar ve dıştan Bolşeviklerden yardım sağlamaya uğraşıyorlar.
Bolşevikler şimdi Türk hududuna yaklaşmıştır. Ankara önderleri onlarla
entrika çeviriyor".

Belge 17:

İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold, 10 Aralık
1921'de İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a gönderdiği yazıda:
"Kendi görüşümce, Padişah, durumu oldukça umutsuz bir evreye gelinceye
kadar görevinde kalmalıdır.Şu anda pek az gücü vardır.Ankara'daki
önderler ondan hoşlanmıyor, halk arasında da pek popüler değildir."
demiştir.

Belge 18:

Mustafa Kemal, TBMM Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey
başkanlığındaki bir heyeti Londra'ya göndermeye karar vermiştir. Yusuf
Kemal Bey, Londra'ya gitmeden önce İstanbul'a uğrayarak 23 Şubat
1922'de Padişah Vahdettin'le görüşmüştür.İngilizci Padişah Vahdettin,
bir taraftan Yusuf Kemal Bey'le görüşürken, diğer taraftan bir ajanını
Yusuf Kemal Bey'in kaldığı eve göndererek, Yusuf Kemal Bey'in
çantasındaki "gizli belgelerin" suretlerini çaldırıp bir mabeyncisiyle
suratle İngiliz Yüksek Komiseri Sir Rumbold'a göndermiştir.
İstanbul'daki İngiliz Yüzksek Komiseri Sir Rumbold, Vahdettin'in, TBMM
Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey'in çantasından çaldırtarak kendisine
verdiği belgeleri, 7 Mart 1922'de İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na
göndermiştir.Belgeler, İngiltere Dışişleri Bakanlığını çok
sevindirmiştir. Bakanlık yetkililerinden Francis Osborne, bu
belgelerle ilgili olarak 14 Mart'ta şu notu yazmıştır: "Padişah, Yusuf
Kemal'in valizinden çalınan belgelerin suretlerini bize göndermekle
(İstanbul'la Ankara arasındaki ilişkilerin durumunu) en iyi biçimde
gösteriyor"

İNGİLİZ BELGELERİNDEN ÇIKAN SONUÇ
Elimizde, Kurtuluş Savaşı yıllarına ait yüzlerce GİZLİ İNGİLİZ BELGESİ
vardır. G. Jaeschke, S. Sonyel, E. Ulubelen, B. Şimşir gibi bilim
insanları, İngiliz Arşivlerinde yaptıkları araştırmalar sonunda
WikiLeaks Belgeleri'ni gölgede bırakacak kadar önemli İngiliz
Belgeleri'ne ulaşmışlar ve bunların tamamını yayınlamışlardır.

Yukarıda örneklendirdiğimiz İngiliz Belgeleri; Kurtuluş Savaşı'nda
Türkiye'nin karşısındaki gerçek gücün Yunanistan değil İngiltere
olduğunu, dolayısıyla Kurtuluş Savaşı'nın "buz gibi" bir
antiemperyalist mücadele olduğunu, İngiliz emperyalizminin Kurtuluş
Savaşı'nın önderi Mustafa Kemal'i etkisiz hale getirmek için çok çaba
harcadığını ve Kurtuluş Savaşı boyunca İngilizlerin oyuncağı haline
gelen Padişah Vahdettin'in "su katılmamış bir hain" olduğunu gözler
önüne sermektedir.
Ancak, bütün bu belgelere karşın, "kadim yobazlarımız" ve "dönme
liboşlarımız", ya bu belgeleri görmezden gelerek veya bin dereden su
getirerek tarihi gerçekleri tersyüz etmeyi başarmışlardır... İngiliz
Belgelerindeki "açık gerçeklere" rağmen bugün bu ülkede, Kurtuluş
Savaşı'nın antiemperyalist bir mücadele olmadığını, Mustafa Kemal'in
İngilizlerle ortak hareket ettiğini ve Padişah Vahdettin'in "hain"
değil "kahraman" olduğunu düşünen yüzbinlerce insan vardır...
WikiLeaks Belgeleri'nin Türkiye'de "taşları yerinden oynatacağını" ve
"çok şeyi değiştireceğini" düşünenlere, "İngiliz Belgeleri neyi
değiştirdi ki?" diye sormak isterim...
Mesele belgeler değil, mesele, o belgelere bakan gözlerin ne kadar
gerçeği gördüğü, o belgelerin muhasebesini yapan vicdanların ne kadar
nasırlaşmamış olduğu ve o belgeleri analiz eden beyinlerin ne kadar
analitik düşünme yeteneğine sahip olduğudur...


Sinan Meydan
Odatv.com

 
  Bugün 1470201 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol