A L E V İ L E R
Prof.Dr. Ali Ercan
MS 900-1200 yılları arasında Anadoluya gelen 100-150 bin civarındaki Türkmen o zaman Anadoluda bulunan ve kendi aralarında ki (Hititlerden bu yana) 3 bin yıllık uzun bir ortak geçmişten dolayı genetik-kültürel karışım içersinde bulunan 500 - 600 bin civarındaki yerli halkla son bin yıllık süreçte karışmışlar ve Anadolu halkını meydana getirmişlerdir..
Daha sonra Anadoluya batıdan ve doğudan kavimlerin göç ve istilaları devam etmiştir..
İnsan tipolojisini kabaca belirleyen 10 özellik ele alalım.. (aslında 100 ün üzerindedir..) İki populasyonun uzun ve homogen bir karışımından sonra (p=0,2 olan bir binom dağılımı olarak alırsak), başlangıç özelliklerinden yarısından fazlasını koruyabilen bireylerin oranı % 3 ten küçüktür ; özelliklerin tamamının korunma olasılığı on milyonda birden küçüktür..
SONUÇ :
Anadoluda nesiller boyu birlikte yaşamış insanların çocukları olarak hemen hiç kimse kendisinin ‘genetik anlamda’ şu veya bu etnik gruba dahil olduğunu söyleyemez.. Şu anda 80 milyona erişen toplam nüfusumuzun en az % 85 inin genetik orijinalitesinden bahsedilemez..
Kan Grupları Dünya Türkiye (bin yıl)
0 + 40 30 100
0 - 7 4
A + 34 38 25
A - 6 5
B + 8 14 15
B - 1 2
AB + 3 7 1 - 2 *
AB - 1 1
Türkiyede AB kan grubunun dünya ortalamasının çok üstünde (yaklaşık iki katı) oluşu, Anadolu toplumu genetik yapısının özellikle Son bin yıl içersinde farklı birçok kavimlerin karışımından oluştuğunun bir göstergesidir...
Rh+ oranı Türkiyede 0,89 Avrupada 0,84 Asyada 0,99
0,89 = 1/3 x 0,99 + 2/3 x 0,84
Anadolu yaklaşık 1/3 oranında asyalı, 2/3 oranında Avrupalı kavimlerin karışımıdır...
TÜRK ULUSU
Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Bazı sosyolojik terimlerin öztürkçesi ve arapçası;
uruk...........ırk
uluş.............millet
budun.........cemiyet
oğuş............aile
Bazı sosyal bilimcilerin iddia ettikleri gibi, “ulus” kelimesi yapmacık yeni bir kelime değildir.. MS7.yüzyılda Türk yazıtlarında kullanılan bir sözcüktür. Bu kavram arapça/osmanlıca millet kelimesinin bire bir karşılığıdır..
Dolayısıyla, Ulus/millet veya ulusal/milli ayrışımları içeriği boş, yapay ayrışımlardır. Batı dillerinde de ulusal ve milli kelimelerinin farklı karşılıkları yoktur. (national)
Türkiyede alevilerin dağılımı
MS 8-10. yüzyıllarda Tephrike (Divriği) bölgesinde yaşayan ve Bizans egemenliğine hep karşı durmuş olan “hakdostları” asyadan gelen türkmenlerlerle kaynaşarak Anadolu Aleviliğinin ilk tohumlarını attılar.. Alevilik bu anlamda (islam+şamanizm ve anadolu+asya) kaynaşımı, kendine özgü insancıl bir dünya görüşü, kozmik bir inanç sistemi olarak gelişimini sürdürdü..
ALEVİLİK bir şii inanış biçimi değildir. İslam coğrafyasında sadece Anadolu’ya has özgün bir nitelik taşır.
Alevilik, (insanı, ağacı, suyu, dağı, ormanı, kurdu, kuşu ile) tüm evreni kutsal sayan ve islam inancının ögeleriyle de birleşerek zenginleşmiş eski Türk şaman geleneklerinin devamı sayılabilecek bir inanç sistemidir..
Kutsal tören “CEM AYİNİ”ndeki “SEMAH” bunun en önemli göstergesidir.
SEMAH
1. Yaratan ve yaratılanın aynı şeyin iki ayrı görünümü olduğunu benimseyen bir anlayışla , Kozmosun simgelenmesidir..
2. Semahtaki el hareketleri, Haktan alıp Halka veren, kendini yokluk aynasında gören, bir anlayışı ifade eder…
3.Bir başka deyişle semah, evrensel bir felsefenin, 3 bin yıllık bir inancın simgeleşmiş ibadet biçimidir..
4.Kadın /erkek birlikte yapılan semah, eşitlikçi bir anlayışı ve adil paylaşım kültürünü de gösterir..
5.Bir folklor gösterisi veya eğlence değildir.
HAŞA Kİ, SEMAH BİR OYUNCAK DEĞİLDİR.
O BİR AŞK HALİDİR, SALINCAK DEĞİLDİR.
HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ
1.Bugün, bu coğrafyada Türkçe konuşan bir Türk ulusu varsa, bunu büyük oranda sazlarıyla, sözleriyle Türk dilini ve kültürünü yüzyıllardır canlı tutan Alevi, kızılbaş türkmenlere borçluyuz..
2. ALEVİLER Türkiye Cumhuriyetinin temel harcıdır. Cumhuriyet onlarsız olmaz, Onlar da Cumhuriyetsiz yaşayamazlar…
İşte bu nedenle Türkiye Cumhuriyetini tahrip etmek ve yıkmak isteyenlerin hedefinde Aleviler vardır… ve bu nedenle Aleviler üzerinde ayrıştırıcı oyunlar oynanıyor...
MUSTAFA KEMAL’İN HACIBEKTAŞ ZİYARETİ 22.12.1919
Erzurum ve Sivas Kongresi’nin ardından Ankara’ya gitmeden önce arkadaşlarıyla birlikte Hacı Bektaş bucağına uğrar. Burada yatan ve Horosan’dan buraya gelmiş olan ünlü Sufi Hacı Bektaş-ı Veli’nin (1213-1270) türbesini ziyaret eder. Dergahı ziyaret etmek üzere gelen Mustafa Kemal’i Bektaşi lideri Cemalettin Çelebi karşılar. O tarihlerde Anadolu’da yaşayan Alevi Cemaati’nin 2 - 3 milyon arasında olduğu tahmin ediliyordu. Cemalettin Çelebi ve ileri gelenlere Mustafa Kemal şu açıklamalarda bulunur :
*Kurtuluş Savaşı’nı yapmak zorundayız. Savaşı kazanacağız.
*Padişahlık ve halifelik kalkacak.
*Din, Dil, Mezhep ve tarikat ayrıcalığı olmadan, egemenlik milletindir..
*Halk kendisini yönetenleri seçecek. Kadın - erkek eşitliği sağlanacak.
Cemalettin Çelebi, Mustafa Kemal’e :
“Paşa hazretleri, cesaretli ve öngörüşlü yönetiminizde Türk milletinin düşmanı kahredeceğine inancım sonsuz. Ulu Tanrı’nın milletimize bağışlayacağı zaferden sonra Cumhuriyet ilanını da düşünüyor musunuz? “
Mustafa Kemal Paşa heyecan ve dikkatle Cemalettin Çelebi’nin gözlerine bakıyor, onun elini tutup yavaş, fakat kararlı bir ses tonuyla :
“ 0 mutlu günün ilanına kadar aramızda kalmak şartıyla söylüyorum Çelebi hazretleri, Evet, Cumhuriyet’i ilan edeceğim.”
1. KÜRT ALEVİLER
KENDİNİ KÜRT SANAN ALEVİ TÜRKMENLER
Anadolu Alevileri aslen Kızılbaş-Türkmenlerdir.
MS 900 - 1200 yılları arasında Horasan - Kars – Erzurum-Erzincan - Sıvas - Malatya üzerinden Anadoluya gelen 100 -150 bin* civarında ki kızılbaş türkmenlerden bir kısmı da kürtçe konuşan yerli halkla karışmışlar ve dillerini kısmen unutmuşlardır.. Ancak inançlarını ve kültürel ögelerini (saz, cem) korumaya devam etmişlerdir.. Kürtçe konuşan köyler, yerleşik hayata görece erken geç(iril)miş Alevi köyleridir.
* O zamanki Anadoluda yaşayan insanların toplam nüfusu 500-600 bin arasındadır.. Kürtler genelde şafi ve mezhebindendirler..
2. BARIŞ PARTİSİ
Alevilerin bu topraklarda yüzyıllardır ezilmesine karşı, onların kitlesel gücünü ‘görünürde’ tek bir siyasi parti çatısı altında toplamak amacıyla 1995 te kurulan Barış partisi (Genel Başkanı Ali Haydar Veziroğlu ) seçimlerde % 0,25 oy alınca, parti kendi yöneticileri tarafından 1999 da feshedildi..
Eğer oyun tutsaydı, Alevilik, bir kültürden siyasal bir partiye indirgenmiş olacaktı…
Türkiye nüfusunun % 25 ini temsil eden Aleviler bu oyuna gelmediler…
3.Osmanlı zamanında aleviler
Kızılbaş türkmenlerle Osmanlı arasındaki uyuşmazlığın iki temel nedeni yaşam biçimi ve inanç farklılıklarıdır..
Sünni İslam geleneğini benimseyen Osmanlı yönetimine karşı insancıl-eşitlikçi ve paylaşımcı yaşantıyı öngören Türkmen geleneğini temsil eden Aleviler daha çok hayvancılıkla geçinmekte , konar göçer yaşamla yaylalar ve ovaları mekan tutmaktaydılar .
Osmanlı yönetimine yeterince vergi vermedikleri gerekçesiyle yerleşik hayata geçirilmek üzere (ıslah için !) Kürt aşiretlere teslim edilirler... Ve ardından İsyanlar patlak verir.. Alevi türkmenler daha güvenli dağlık bölgelere çekilirler…
Celali İsyanları…
Osmanlı’nın 16. yüzyıldaki baskıcı sünni yönetimine karşı başkaldırı hareketleri genelde “Celali İsyanları” olarak bilinir ..
Şeyh Bedrettin'den Pir Sultan’a, Anadolu Türkmenlerinin uğradıkları baskı ve dayatmaların trajik öyküleri sazlarda ve türkülerde yaşayarak günümüze kadar gelmiştir. Bu isyanlar bahanesiyle binlerce Kızılbaş türkmen katledilmiş, kuyularda öldürülmüştr..
Osmanlının Kızılbaşlara yönelik sürgün ve katliamları asırlarca sürmüştür.
Kızılbaş adı kullanılamaz olmuştur. Yaşayabilmek için kimliklerini gizlemek zorunda kalmışlar “cem” ibadetlerini bile yapamaz hale gelmişlerdir.
Devlete güvenemedikleri için kendi güvenlik ve asayişlerini kendileri sağlar olmuşlardır.
İsyanlar sonrası, ulaşımı zor, çorak ve dağlık arazilere yerleşmeye başlamışlardır.. örneğin bugün lerde tartışma konusu olan DERSİM bu bölgelerden biridir..
Oyun devam ediyor..
Kürtlük ve alevilik üzerinden Türkiyenin boğazına ilmik geçirilmek isteniyor..
4. Özellikle 1950 den sonra Laik devlet yapısının yozlaştırılmasıyla, gittikçe Osmanlı dönemine benzer bağnazlığın TC devlet yönetimine hakim olması karşısında, doğu Anadoludaki mağdur ve muhalif Alevi yurttaşlar için PKK “çekim merkezi” yapılmak istendi. Abdullah Öcalan 1993 te
“PKK demek Kürt-Alevi Demektir! ”
ifadesiyle kürtçe konuşan alevi gençleri devlete karşı kamplara yönlendiriyordu..
Said-i Nursi çizgisinde, emperyalizmin hizmetindeki medya hizmetlileri olan Nakşi Kürtçü yazarların kamu oyu altyapısını hazırladıkları
PKK’ye ve onun siyasi uzantısı DTP ye destek olan STK ler :
KESK
Eğitim-Sen
İnsan Hakları Derneği
Liberaller
Bu ayrıştırma oyunları, Türkiye’deki alevi olmayan kürt yuttaşlarımızın bir kısmı üzerinde maalesef başarılı oldu. Ancak kürt nüfusun yaklaşık üçte birini oluşturan Alevi kürtler üzerinde yeterince etkili olamamıştı..
Kürt olmayan aleviler üzerindeki oyunlarının başarı şansı zaten yok..
Bugün art niyetli Dersim kaşımalarıyla eksik kalan halka tamamlanmak isteniyor…
AB bu oyunun neresinde?
5. Avrupa Birliği Türkiyedeki Alevilerin azınlık statüsüne indirgenmesi için her yolu deniyor, her fırsatı kullanıyor .
Yurtsever Aleviler, bektaşiler Türkiyeyi bölmek parçalamak amaçlı bu emperyalist oyuna gelmediler; AB şimdiye kadar alevileri aldatmayı başaramadı.
TARİHİ SINAVLA KARŞI KARŞIYA..
*Emperyalist ülkelerin çıkar çatışmalarının en yoğun olduğu bölgelerin başında Ortadoğu gelmektedir.. Bunun açık nedeni, daha bir süre (en az 2040 lara kadar) enerji hammaddesi olmayı sürdürecek olan petroldür.. Dünya petrol rezervlerinin %60 ından fazlasının bu bölgede bulunmasıdır..
*İlkel feodal yapıların devamında, global sömürünün rahat işlemesi bakımından yarar gören emperyalizm, sadece çağdışı gerici rejimleri desteklemekle kalmıyor, ulus devlet yapılarını da yıkmak istiyor..
*1900 lerden beri önce ingilizlerin, ardından ABD ve AB nin kürt konusunu yoğun işlemesi, özellikle doğu anadoludaki ayaklanmaların desteklenmesi ve yönlendirilmesi Türkiyenin üniter ulus devlet yapısına son verecek ‘yapay bir kürt devleti projesi’nin gerçekleştirilmesine ve böylece bölgenin ‘kararsız denge’ konumunda tutulmasına yöneliktir..
*Coğrafi bölünmeden önceki ‘sosyal bölünme’ aşamasında hayli yol alınmıştır.. sosyal-ekonomik-inanç-etnik boyutlarda ki yapay ayrıştırmalarla dağınık, heterojen yapıya dönüştürülmek istenen Türk toplumu tarihi bir sınavla karşı karşıyadır:
Ya devletinin Kurucusu Mustafa Kemal’in gösterdiği yönde, “bilimi rehber alan ulus devlet anlayışı” ile birlik beraberliğini sürdürecek, güven ve gönenç içerisinde yaşayacak ya da Sevr öngörüsü eyaletler halinde sömürge bir ülkeye dönüşecek, çöküp, dağılıp, sönüp gidecektir..