EINSTEIN VE ATATÜRK
Kurtul Altuğ
AYDINLIK
Dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu bilim adamı Albert Einstein Atatürk’e bir mektup göndermişti (17 Eylül 1933)
Mektup Başbakan İsmet Paşa ve devlet kanalıyla Atatürk’e gönderilmişti. İsmet Paşa mektubu okumuş ve gereği için Milli Eğitim Bakanlığı’na (9 Ekim 1933) sevk edilmiş. Ne yazık ki; Albert Einstein Atatürk’ü tanımak ve kendisiyle görüşmek talebine bürokratik engeller yüzünden ulaşamamış ama Atatürk kendisine ulaşan bu mektuptan bilgi sahibidir ve mektup halen Başbakanlık arşivinde saklanmaktadır. Bu mektup bana Sayın Tarık Akan kanalıyla ulaştı ve ben de Atatürk’ün kötülendiği, hor görüldüğü hatta diktatör ve katliamcı ilan edildi ği şu günlerde bu mektubu sizlere iletmekte yarar gördüm. Mektubun bir kopyası Çankaya Üniversitesi’nde bulunmakta. Mektup şu:
***
Ekselansları (Atatürk),
OSE Dünya Birliği’nin şeref başkanı olarak, Almanya’dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler, Almanya’da halen yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.
Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman olan bu 40 kişi birliğimize yapılan çok sayıda müracaat arasından seçilmişlerdir. Bu ilim adamları, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınız herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.
Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etmek cüretini bulunuyorum.
Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan
Prof.Albert Einstein
***
Kıymetini Anlamayanlara
Bu mektup şu sıralarda keşke Sayın Başbakan tarafından da okunabilseydi. Acaba o zaman o kötülenen 1930’lu yılları anlatış tarzı belki de Atatürkçüler için bu kadar kırıcı olmazdı.
Her uygar ülke kendi kahramanlarına hele hele devletin kurucusu olanlarına saygı duyarken, onların anılarını ve yaptıkları kahramanlıkları çocuklarına, ders kitaplarında okuturken, 2012 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün neden bu denli hırpalandığını, eserlerinin yok edilmek istendiğini ve iktidar ve muhalefetin el ele vererek komisyonlarda onun ilkelerini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını gördükçe, çoğumuzun içinin sızladığını da biliyoruz. O’nun en değer verdiği laikliğin ve çağdaşlaşma yolunda attığı en önemli adım kılık kıyafet devriminin ortadan kaldırıldığı, ya da yok sayıldığı bir süreci yaşarken dünyayı sarsan bilimsel hareketlerin odağı kabul edilen büyük bir ilim adamı Albert Einstein’ın Atatürk’ten nasıl söz ettiğini okumamız gerekmez mi? Ama biz tam tersini yapıyor onun bayram ilan ettiği günleri yasaklıyor, onun ilkelerini yok etmek için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Utanmıyor muyuz? Atatürk’e neden sahip çıkacak bir güçten yoksun olma durumunda kalmamız bize tarihi bir vebal yüklemiyor mu?
|