ATAMIZDAN EN GÜZEL VECİZLER
Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.
Denebilir ki, hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız bir tek şeye ihtiyacımız var: Çalışkan olmak! Servet ve onun doğal sonucu olan rahat yaşamak ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışanların hakkıdır. . Yaşamak demek çalışmak demektir.
Türk, öğün, çalış, güven!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Medeniyet öyle bir ışıktır ki, ona kayıtsız olanları yakar, mahveder.
Medeni olmayan milletler, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkûmdur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Büyük ve tarihi olayları ancak büyük milletler yaşayabilir.
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanı şaşırtacak bir nitelik alır.
Felaketler insanları, zeki milletleri daima azimli ve yeni hamlelere sev keder.
Bir millete hizmet eden onun efendisi olur.
Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Fikirler, şiddetle, top ve tüfekle öldürülemez.
Tehdide dayanan ahlak, bir erdemlilik olmadığından başka, güvenilmeye de layık değildir.
Birtakım kuşbeyinli kimselere kendinizi beğendirmek hevesine düşmeyiniz; bunun hiçbir kıymeti ve önemi yoktur.
Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar.
Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür.
Saygısızlığın, saldırının küçüğü, büyüğü yoktur.
Samimiyetin lisanı yoktur. Samimiyet sözlerle açıklanamaz. O, gözlerden ve tavırlardan anlaşılır.
Medeniyetin esası, ilerlemesi ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayattaki fenalık mutlaka toplumsal, ekonomik ve politik beceriksizliği doğurur.
Bir millette, özellikle bir milletin iş başında bulunan yöneticilerinde özel istek ve çıkar duygusu, vatanın yüce görevlerinin gerektirdiği duygulardan üstün olursa, memleketin yıkılıp kaybolması kaçınılmaz bir sondur!.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Cumhuriyet, düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister.
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz.
Cumhuriyet düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.
Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur.
Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur.
Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.
Cumhuriyet fazilettir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener.
Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.
Bugün vatanımızda bir milli kudret varsa, o cereyan, felaketlerden ders alan ulusun kalp ve dimağından doğmuştur.
Milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
Ulusal egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur.
İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri görülemez; millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı elde edilemez, insaf ve merhamet dilenmek gibi bir kural yoktur. Türk milleti ve Türkiye'nin çocukları, bunu bir an akıldan çıkarmamalıdır.
Bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.
Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.
Türkiye'nin güvenini amaç edinen, hiçbir başka ulusun aleyhinde olmayan bir barış yolu, her zaman bizim ilkemiz olacaktır.
Biz Türkler, tarih boyunca hürriyet ve istiklal timsali olmuş bir milletiz.
Tam bağımsızlık denildiği zaman, doğal, siyasal, mali, adli, askeri, kültürel ve her alanda tam bağımsızlık anlaşılır.
Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.
Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.
Ulusun bağımsızlığını, yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır.
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin sınırı yoktur. İşte parola budur.
Bu millet, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir. Türk milletinin geleceği, bugünkü evlatlarının doğru görüşü, yorulmak bilmez çalışkanlığı ile büyük ve parlak olacaktır.
Milletimizin saf karakteri yetenekle doludur. Ancak bu doğuştan gelen yeteneği geliştirebilecek metodlarla donanmış vatandaşlar lazımdır.
Kurtulmak ve yaşamak için çalışan, çalışmak zorunda olan bir halkız. Bundan dolayı her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakkı kazanırız. Yoksa arka üstü yatmak ve ömrünü çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuzda yeri yoktur, hakkı yoktur.
Halkın sesi, Hak'ın sesidir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu sonsuza kadar yaşatacak olan sizlersiniz.
Türk gençliği amaca, bizim yüksek ülkümüze, durmadan, yorulmadan yürüyecektir!.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
ATA’MIZDAN DERS VEREN SÖZLER
Bu Ulusun, siyasi partilerden çok canı yanmıştır.Şunu söyleyeyim ki çeşitli ülkelerde partiler ne olursa olsun ekonomik amaçlar üzerine kurulmuş ve kurulmaktadır.Neden ki, o memleketlerde çeşitli sınıflar vardır.Bir sınıfın çıkarını korumak için kurulan siyasal bir partiye karşılık öteki sınıfın çıkarını korumak için başka bir parti ortaya çıkar.
Sözde memleketimizde de ayrı ayrı sınıf varmış gibi kurulan partiler yüzünden tanığı olduğumuz sonuçlar ortadadır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Siyaset ve olumlu ahlâk
İnsanlar daima yüksek, temiz ve kutsal amaçlara yürümelidirler. Bu hareket şeklidir ki insan olanın vicdanını, beynini ve bütün insanî kavramını tatmin eder. Bu şekilde yürüyenler, ne kadar büyük özveride bulunurlarsa, yükselirler ve bu hareket şekli kesinlikle açık olur. Çünkü alnı açık, beyni açık, kalp ve vicdanı açık insanlar tarafından yönetilen toplumlar, ancak bu anlamda hareketlerin izleyicisi olabilirler. Fikirlerini, duygularını ve girişimlerini gizli tutanlar, gizli yollar uygulamaya kalkışanlar, kesinlikle utanma ve sıkılmayı gerektiren, akıl ve mantığın dışında hareket edenler olabilirler. Bu gibi işlere girişenlerin sonu en geç, acıdır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1926 (Atatürk’ün S.D. III, s. 80-81)
Milletin kişilere, kendini unutacak ve kendini kaptıracak kadar tutkun olması, iyi sonuç vermez. Bunun tarihteki örnekleri çoktur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, Atatürk Hakkında H.B., s. 265)
Millete hizmet
Herkes millî görev ve sorumluluğunu bilmeli, memleket sorunları üzerinde o anlayışla, düşünüp çalışmayı alışkanlık haline getirmelidir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürkve Atatürk’ün Hususiyetleri, 1965, s. 67)
Millet işlerinde her bireyin zihninin, başlı başına çalışma içine girmesi gerekir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D.1I, s. 95)
Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk milletinin bu yoldaki hızını, her yolla artırmaya çalışmak, bizim, hepimizin en kutlu görevimizdir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1932 (Atatürk’ün S.D.1, s. 358)
Yemin hakkında
Yemin kutsal bir sözleşme demektir. Namus sahibi olan bir kimse, verdiği sözden dönmez.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1919 (Atatürk’ün S.D. III, s. 7-8)
Dürüst siyaset
Asla unutmamalısınız: Bizim en büyük kuvvetimizi, bugün de yarın da dürüst, açık bir siyaset ve sözlerimize bağlılık oluşturacaktır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Hasan Rıza Soyak, Yakınlarından Hatıralar, 1955, s. 18)
Her zaman suçsuz insanları baştan çıkarmak için uğraşanlar olmuştur. Böylelerinin sözlerine kulak asmamak, onlara düzenlenecek en iyi cezadır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D.II1, s. 71)
Gerçekten memlekete hizmet etmek isteyenlerin kalbi açık olmalıdır; açık söylemelidirler. Millet ile, milleti yönetenler çok açık görüşmelidirler. Olan şeyler ve yapılacak şeyler olduğu gibi ifade olunmalıdır. Yoksa, safsatalar ile milleti aldatmak, onu birbirine düşürmek demektir. İlkemiz, daima millete karşı gerçekleri ifade olmalıdır. Milleti aydınlatma, bu demektir. Millete gerçeği açıklayanlar, kendilerinin de aldanmadığına emin olmalıdır. Arkadaşlar, benim bütün yaşamımda izlediğim yol budur!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 8.12.1929)
Birbirimizi uyarmada ve halkı aydınlatmakta yalnız fayda vardır. Bundan asla zarar gelmez, fakat tersinden çok zarar görüleceği deneyimlerle kanıtlanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1931 (Atatürk’ün S.D.I, s.354)
Samimî ve dürüst insanlar, aynı zamanda uygar cesaret sahibi olur, imzalarını saklamaya tenezzül etmezler. Belli kibunu yazan ahlâksız yalancının biridir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Hasan Rıza Soyak, Fotoğraflarla Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri 1965, s. 26-27)
Gerçeği konuşmaktan korkmayınız.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1918 (Atatürk’ün S.D.V, s. 110)
Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felâket ve mutluluk getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız. Arkadaşlar, gerçek kolaylıkla anlaşılır bir şeydir. Fakat gerçek diye gerçek dışından söz edenler vardır. Çok rica ederim, o gibi aldatanlara inanmayınız.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1925 (Atatürk’ün S.D.II, s. 226)
Bir toplantıda, kendi partisinden bir bucak başkanının çekinmeden tenkitlerde bulunması üzerine söyledikleri:
- Bu genç doğru söylüyor, tebrik ederim. Biz, her yaptığımızı övenlerden değil, gerçekleri olduğu gibi görenlerden fayda göreceğimize inanmalıyız. Bu genç, doğru düşünüyor; söylediklerinde, ben de içinde olduğum halde hepimiz için ibret alınacak şeyler vardır.
1930 (Atatürk’ten B.H., s. 54)
C.H.P. Üçüncü Büyük Kongresi’ni açarken söylemiştir:
Arkadaşlar! Her biriniz vatanın bir bucağından, halkın içinden geliyorsunuz, memleketin gereksinimlerini, halkın yeni dertlerini yakından biliyorsunuz. Partimizin ilkelerini uygulayan Bakanlar Kurulu arkadaşlarımız da içinizdedir. Görüşme ve tartışmalarımız birlikte olacaktır. Bu görüşme ve tartışmaların verimli sonuçlar verebilmesi için arkadaşların kayıtsız ve şartsız serbest konuşmaları, eleştirisi gereken noktalar görüldükçe hoşgörülü davranmamaları gereği doğaldır.
1931 (Atatürk’ün S.D.I, s.354)
Hayatta en fena şey ikiyüzlülüktür. Gerçek ne olursa olsun ikiyüzlüler, onu temizlik ve saflık görünümüne bürünerek saklamaya çalışırlar ki, bu büyük bir tehlikedir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, 1955, s. 118)
Çok namuslu olmalıdır! Şimdiye kadar işlenen hataların en büyüğü, girişimcilerimizin, aydınlarımızın, özellikle bilginlerimizin en büyük günahı namuslu olmamaktır. Milletin karşısında namuslu olmak ve namusluca hareket etmek gerekir. Milleti aldatmayacağız! Millete, daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, yanlış şeyleri gerçek zannederiz; fakat millet onu düzeltsin. Kendimizi kimsenin üstünde görmeye de hakkımız yoktur Efendiler!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi 13.1.1930)
Gizli iş gizli kalamaz; erken veya geç meydana çıkar. İyisi mi başından açık olun, açık açık!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Ruşen Eşref Onaydın, Atatürk T. ve D.K.H., s. 48)
Gerekir ki, insanlar evvelâ siyasal rengini, reyini ve kararını açık ve milletçe anlaşılır şekilde ifade etsin. Mertçe, namusluca hareket budur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Fethi Okyar, S.C.F.N.K., s.43)
Gerçekte başkalarını aldatmak sanıldığı kadar kolay değildir. Hiçbir zaman, uygarlık dünyasını aldatabileceğimizi düşünmemeliyiz. Böyle bir sanı, dünyanın en büyük dalgınlığı içinde bulunduğumuzu göstermekten başka bir sonuca varamaz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 13.1.1930)
Birtakım özel ve saklı amaçları gizleyerek, kalbinde, vicdanında tutarak, sebep diye bilir bilmez şeyleri söylemek doğru değildir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1920 (Atatürk’ün S.D.I, s. 110)
Biz bir şeyi vicdan bakımından iyi yaptığımıza, sözlerimizin gerçek olduğuna inanıyorsak ondan olduğu gibi açık, belli, tereddüt ve belirsizlikten uzak olarak söz etmeliyiz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D.II, s.143-144)
Bir kurumun muhasebesi, namusudur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Uluğ İğdemir, 1954 VII. Türk Dil Kurultayı, s. 138)
Sorumluluk duygusu
Her an tarihe karşı, cihana karşı hareketimizin hesabını verebilecek bir vaziyette bulunmak gerekir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Atatürk’ün S.D.II, s. 257)
Sorumluluk yükü her şeyden, ölümden de ağırdır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1915 (Mustafa Kemal, Anafartalar MAT., s. 24)
Yapmamıza imkân bulunan işleri yapmazsak, tarih bizi eleştirir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1928 (Hakkı Tarık Us, Ayın Tarihi,Atatürk’ün Vefatları, No: 60, 1938, s. 150)
Devlet yönetimi
Millî egemenlik esası üzerinde yönetilen uygar devletlerde kabul edilmiş ve fiilen geçerli bulunan esas, milletin genel isteklerini en çok temsil eden ve bu isteklerin bağlı olduğu yarar ve gerekleri, en yüksek güçle ve yetkiyle yapabilecek siyasî grubun, devlet işlerinin yürütülmesini üzerine alması ve bu sorumluluğu en yüksek liderinin omuzuna bırakması ilkesinden oluşur. Zaten bu şartları kazanamayan bir hükümet görev yapamaz. Hükümetin, kuvvetli grup üyeleri arasından ve fakat birinci derecede olmayanlarından zayıf bir hükümet yapmak ve onu partinin birinci liderlerinin emir ve öğütleriyle yürütmeye kalkışmak fikri, elbette doğru değildir. Bunun feci sonuçlan özellikle Osmanlı Devleti’nin son günlerinde görülmüştür. İttihat ve Terakki liderlerinin elinde oyuncak olan sadrazamlardan ve onların hükümetlerinden millete gelen zararlar, sayılamayacak kadar çok değil midir? Mecliste, egemen olan partinin, hükümet kurmayı, muhalif ve azınlıkta bulunan bir partiye terk etmesi ise asla söz konusu olamaz. Kural ve usul olarak milletin çoğunluğunu temsil eden ve kendi amacı belli olan parti, hükümeti kurma sorumluluğunu üzerine alır ve kendi amaç ve ilkelerini memlekette uygular.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1927 (Nutuk I, s. 221-222)
Siyasal güç
Bir milleti oluşturan bireylerin o millet içinde, her çeşit özgürlüğü, yaşamak özgürlüğü, çalışmak özgürlüğü, fikir ve vicdan özgürlüğü güven altında bulunmak gerekir. Aynı şekilde, bir milletin tümünün her çeşit özgürlüğü, yani kendi topraklarında, dışarının hiçbir karışma ve sınırlaması olmaksızın özgür ve bağımsız yaşaması ve çalışması gerekir. İşte, devlet, gerek bireylerin özgürlüğünü temin için millet üzerinde bir nüfuza ve gerek millet ve memleketin bağımsızlığını koruyabilmek için kendine özgü bir nüfuz ve kuvvete sahip olmalıdır.
Devleti oluşturan milletin içinde nüfuz uygulayan kuvvet, birey olarak hiç kimse tarafından verilmiş değildir. O, bir siyasal nüfuzdur ki, devlet kavramında kendiliğinden vardır ve devlet, onu halk üzerinde uygulamak ve milleti dışarıda diğer milletlere karşı savunmak yetkisine sahiptir.Bu siyasal nüfuz ve kudrete "irade" veya "egemenlik" denir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları,s. 26-27; 386 – 389)
Bizim anlayışımıza göre, siyasal kuvvet, millî irade ve egemenlik, milletin bütün halinde ortak kişiliğine aittir; birdir, bölünemez, ayrılamaz ve başkasına bırakılamaz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 418)
İnsaf ve merhamet dilenmek yoktur.
İnsaf ve merhamet dilenmekle millet işleri, devlet işleri görülemez; millet ve devlet şeref ve bağımsızlığı temin edilemez. İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur.
Türk milleti, Türkiye’nin gelecek çocukları, bunu, bir anunutmamalıdırlar.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1927 (Nutuk i, s. 355)
Hükümetin amacı
Bir hükümet iyi midir, fena mıdır? Hangi hükümetin iyi veya fena olduğunu anlamak için, "Hükümetten amaç nedir?" bunu düşünmek gerekir. Hükümetin iki hedefi vardır.
Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D.1I, s. 121)
Hükümetin varlığının sebebi, memleketin güvenliğini, milletin huzur ve rahatını temin etmektir. Bütün memlekette gerçek bir güvenlik egemen olmalıdır. Millet, büyük bir huzur ve güven içinde içi rahat bulunmalıdır. Memleketimizin herhangi bir köşesinde halkın güvenliğini, devletin bütünlük ve huzurunu bozmaya kalkışanlar, devletin bütün kuvvetlerini karşılarında bulmalıdırlar.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D.1, s. 307)
Türkiye’yi düşünmek
Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şey düşünmemişlerdir: Türkiyeyi! Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde karşılayabiliriz. O da, Türkiye’den başka bir şey düşünmemek! Ancak bu düşünüş biçimiyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine erişebiliriz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1924 (Atatürk’ün B.N., s. 84)
Yeni Türkiye Devleti kesinlikle emin olmalısınız ki, eski koskoca Osmanlı İmparatorluğu’ndan daha çok kuvvetlidir. Bunun böyle olduğunu kanıtlamak için, yakın olaylara bakmaya da gerek yoktur; akıl, mantık bize gerçeği gösterebilir. Efendiler! Gerçi gayet geniş bir sınıra ve o sınır içinde çok büyük bir imparatorluğa sahip bulunuyorduk. Fakat o sonu gelmez sınır içindeki insan kitleleri, hiçbir zaman temel unsurun lehine bir varlık değillerdi; belki aleyhine! Bu küçük unsur, geniş bir alana dağılmak ve hepsinin üzerinde bir baskı gibi bulunmak, onları ve sınırları korumak zorunda idi; yani, bekçilik ediyordu. Herhangi bir maddeyi gayet geniş bir alanda dağıttığımız zaman o madde yoğunluktan, kuvvetten mahrum olur. Fakat aynı unsuru kendisiyle, varlığıyla orantılı boyutlarda bir doğal çevreye koyarsanız elbette daha yoğun ve kuvvetli olur. Bundan başka asıl, milleti ve memleketi kudretli yapan bir şey daha vardır ki, o da yönetim şeklidir.
Görülüyor ki Yeni Türkiye Devleti’nin kurulmasından önce, millet hiçbir zaman kendi tarihine, kendi yaşamına, kendi refah ve mutluluk araçlarına sahip olamamıştı. Hatta bu, kendisine düşündürülmemişti bile.. Sanki milletin görevi, herhangi bir padişahın tutku ve hevesini, herhangi bir serdarın geniş ve gösterişli yaşamını temin için sürüler halinde şuraya buraya gitmekten ibaretti. Fakat bugün böyle değildir! Bugün bütün halk, hepimiz benliğimizi anlamış bulunuyoruz. Yazgımıza egemen bulunuyoruz. Tekrar Viyana’ya gitmek, Mısır’ı fethetmek, Hindistan’da imparatorluk kurmak gibi hayallere kapılacak kimse kalmamıştır. Bütün beynimizi, çalışmalarımızı bu memleketin bayındırlığına, refahına ayıracağız. Amacımız budur ve bu amaç için varlığımızı bile ortaya atmaya hazırız.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 4.2.1930)
Devlet yönetimi ve bireyler
Gerçi, asıl olan millettir, toplumdur. Onun da genel iradesi, Meclis’te belirir; bu her yerde böyledir. Fakat, bireylerde vardır. Meclis, memleket ve devlet işlerini bireylerle,kişilerle yapmaktadır. Her devletin işlerini yöneten kişi ve kişiler meydandadır. Gerçeği, anlamsız görüşlerle inkâra yer yoktur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1922 (Nutuk II, s. 659)
Her işi, bütün yönetimsel nitelikler ve kişisel erdemler bakımından eksiksiz olarak yetişmiş adamlara bırakmak, pek değerli ve tatlı bir temenni olmakla beraber, çevremiz için değil, hatta dünyanın en ileri gitmiş milletleri için bile her yer, her bölge, her meslek sahibi tarafından saygıya değer sayılacak bu kadar çok adam bulmak mümkün değildir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1921 (Nutuk 11, s. 599)
Devlet yönetiminde ilkeler
Benim istediğim, sadece memleket işlerinin Büyük Millet Meclisi’nde açıkça tartışılmasıdır. Büyük Millet Meclisi’nde Türk milletinin gözü önünde açıkça konuşulamayacak hiçbir şey yoktur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Asım Us, G.D.D., s. 132)
Tarih, "Geleneksel boyun kırmaktan üzüntü duymayan millet, biz yürüyelim, arkamızdan gelsin!" fikir ve görüşünde bulunanların uğradıkları sonuçlar ve cezalarla doludur.Devleti yönetenlerin, özellikle, millet adamlarının böyle yanlış ve reddolunmuş düşünüş biçimlerine asla kapılmamaları gerekir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1919 (Nutuk l, s. 56)
Yapmak gücünde olmadığımız işleri uyuşturucu, oyalayıcı sözlerle yaparız diyerek millete karşı gündelik siyaset İzlemek, İlkemiz değildir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1931 (Atatürk’ün T.T.B. IV, s. 552)
Hükümeti ve Meclis’i dikkatli bulunduran, kamuoyunun eleştiri Özgürlüğüdür.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.K. Atatürk’ten Y., s.38)
Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde duygulara, hatıra, dostluğa bakılmaz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1922 (Atatürk’ün S.D.l, s. 213)
İlkemiz, hiç kimseyi olayların sivrilttiği bireyler etrafında eli göğsünde durdurmak hedefini amaç edinmez.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Kılıç Ali, Atatürk’ün Hussusiyetleri, s. 64)
Memleket, dayanışma isteyen bir birliğe gerek göstermektedir. Alelade politikacılıkla milleti parçalamak, hıyanettir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1925 (Atatürk’ün S.D.II, s. 224)
Memleket ve millet işlerinde, kesin hareket etmek ve açık olmak gerekir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1919 (Mazhar Müfit Kansu,E.Ö.K. Atatürkle Beraber, Cilt: I, s. 109)
Milleti, aklımızın ermediği, yapmak kudret ve yeteneğini kendimizde görmediğimiz hususlar hakkında kandırarak geçici yakınlık ve sevgiler elde etmeye tenezzül etmeyiz. Millete, adî politikacılar gibi yalancı vaatlerde bulunmaktan nefret ederiz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1925 (Atatürk’ün S.D.V, s. 209)
Son günlerinde söylediği bir söz :
“- Şayet ölecek olursam, memlekete ait söyleyecek hiçbir şeyim yoktur. Çünkü yürürlükteki Cumhuriyet yasaları bu İşleri temine yeterlidir.”
1938 (Kurun gazetesi, 16.12.1938)
Devleti ve milleti yönetenler
Bir milletin siyasal alın yazısında mevki sahibi olabilmek için onun gereksinimini görebilme ve onun kudretini takdirde uzmanlaşmış olmak birinci şarttır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1927 (Atatürk’ün T.T.B.N, s. 531)
Millet tarafından, millet adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar için gerektiği zaman, millete hesap vermek zorunluğu, lâubalilik ve keyfî hareketle uzlaşamaz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afetinan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 415)
Tarihin bazı korkunç kayıtlarını, tam uyanıklık ile hatırlatmayı faydalı buluyorum. Bir millette, özellikle bir milletin yönetiminin başında bulunan kimselerde tutkular ve kişisel tartışmalar, millî ve vatanî görevin gerektirdiği yüksek duygulara galip gelme derecesini bulduğu memleketlerde dağılma ve yok olma, sakınılması mümkün olmayan bir sonuçtur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1921 (Atatürk’ün S.D.I, s. 165)
Hizmet ve namus borcu
Her ne şekilde olursa olsun, hizmet edenler milletten büyük ödüller bekliyorlarsa kesinlikle doğru bir harekette bulunmuş olmazlar. Milletten çok şey istememeliyiz. Hizmet edenler, namus görevlerini yerine getirmiş olmaktan başka bir şey yapmamışlardır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D.U, s. 91)
Devletin, içine düştüğü yok olma tehlikesinin korkunç derinliğini görmekten âciz olan zavallılar, elbette ciddî ve gerçek çareyi görmemek için gözlerini yumarlar. Çünkü, o ciddî ve gerçek çare, kendilerini daha çok ürkütür.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1927 (Nutuk I, s. 225)
Devleti yönetenlerin ihaneti
Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat, kendi ırkından, büyük tanıdığı ve başlarında taşıdığı insanlardan vefasızlık, felâket görmesi ondan daha acıdır. Bu, kalp ve vicdanlar için onulmaz yaradır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1924 (Atatürk’ün S.D.II, s. 183-184)
Saygıdeğer milletime şunu öğütlerim ki, içinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden, bir an vazgeçmesin!
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1927 (Nutuk u, s. 607)
Millete dost görünüp de ilk fırsatta iktidar mevkiine geçtikten sonra onun gerçek gereksinimlerini düşünecek yerde memleketi kendi istediği yolda götüren, lâf anlamayan, yetkili kimselerin yol göstermesine kulak asmayan, millette mevcut kuvvetleri kendine bağlamaya çalışan kahraman yüzlü insanlardan oldukça çok zarar çekildi.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1919 (Atatürk’ün S.D.III. s.
Milletin vekillerini seçmesi
Vatandaşın en büyük görevi, aynı zamanda en kutsal hakkı, seçme hakkıdır. Devlet yapısının temeli olan, Büyük Millet Meclisi halinde, toplanan milletvekillerini, vatandaşlar seçer ve bu yolla devlet kurmakta yetkili olduğu irade ve egemenliğinin sahibi olduğunu gösterir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afetinan M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazılan, s. 16)
Sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilen memleketlerde vatan için, millet için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır. Bu çoğu kez kolaylıkla sağlanagelmiştir. Meclislerle yönetilen memleketlerde de, en öldürücü taraf, bazı milletvekillerinin yabancılar adına ve hesabına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet meclislerine kadar girebilmek yolunu bulabilen vatansızlara tesadüf etmenin uzak bir ihtimal olmayacağına, tarihin bu konudaki örnekleriyle karar vermek zorunludur. Bunun için millet, vekillerini seçerken, çok dikkatli ve kıskanç olmalıdır. Milletin hatadan korunması için tek güvenilir çare, düşünce ve hareketleriyle milletin güvenini kazanmış siyasal bir partinin seçimde millete rehberlik etmesidir. Genellikle millet bireylerinin, adaylıklarını ortaya atan her kişi hakkında karar vermeye yarayacak güvenilir bilgi ve isabetli görüşe sahip bulunacağını kabul etmek, teorik olarak tasarlansa bile, bunun tamamen doğru olmadığı, deneyimlerin deneyimleriyle inkâr edilmez bir gerçek olmuştur.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1927 (Nutuk 11, s. 501-502)
İçinizde memleketi ve milleti en çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak bu sayede Meclis sizin arzularınızı yapmaya, lâyık olduğunuz refahı temin gücüne sahip olacaktır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 124)
Vatandaşlar! Vatanınızda herhangi bir kişiyi, istediğinizi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evlâdınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, millî varlığınızı bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir kişiye, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun tersine hareket kadar büyük hata olamaz.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1925 (Atatürk’ün MA.D. s. 20)
Halk ve devlet ilişkisi
Sebep ne olursa olsun vatandaşın derdine çare bulmak,yardım etmek ve destek olmak, cumhuriyet hükümetinin koşacağı bir görevdir. Fakat hükümetin yardımını isterken ona karşı, gerçek ahlâk sahibi olarak çıkmak tek çaredir.Yoksa birtakım küçük, adî çıkarlarını gizlemeye çalışmak,bu bireysel sıkıntıları bütün milleti kapsayan sıkıntı gibi göstermek ve bu şekilde cumhuriyet hükümetini yanıltmak isteyenler bilsinler ki, daima aldanacaklardır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1931 (Taha Toros, Atatürk’ün Adana Seyahatleri, s. 36)
Herhalde millet, hükümetin gözcüsü olmak gerekir.Çünkü hükümetlerin yaptığı işler olumsuz olup da millet itiraz etmez ve düşürmezse, bütün kusur ve suçlara katılmış demektir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1920 (Nutuk III, s. 1188)
Devlet ve hükümeti, kendi malı ve koruyucusu tanımak, bir millet için büyük dayanak ve şereftir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1936 (Atatürk’ün S.D.I, s. 372)
Demokrasi hakkında
Demokrasi ilkesi, egemenliğin millette olduğunu, başka yerde olamayacağını gerektirir. Bu suretle demokrasi ilkesi, siyasal kuvvetin, egemenliğin kaynağına ve geçerliğine değinmektir. Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli cumhuriyettir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 29; 397-398
Demokrasi ilkesi, egemenliği kullanan aracı ne olursa olsun, esas olarak milletin egemenliğe sahip olmasını ve sahip kalmasını gerektirir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s.406)
Bizim bildiğimiz, demokrasi siyasaldır. Onun amacı, milletin yönetenler üzerindeki denetimi sayesinde, siyasal özgürlüğü sağlamaktır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.B."e M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s.407)
Bugün demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci yüzyıl, birçok zorba hükümetlerin, bu denizde boğulduğunu görmüştür.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazılan, s. 399)
Türk milleti ve demokrasi
Bizim milletimiz temelinden demokrattır. Kültürünün, geleneklerinin en derin geçmişe ait dönemleri bunu doğrular. Bizim yapabileceğimiz bir şey varsa, bu yaradılıştan özelliğin gereklerini yapay bir şekilde engellemek isteyenleri ortadan kaldırmaktır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
(Vasfı Raşid Sevig, Türkiye Cumhuriyeti Esas Teşkilât Hukuku, 1938, Cilt: I, s. 329)
Türk milleti, en eski tarihlerinde ünlü kurultaylarıyla, bu kurultaylarda devlet başkanlarını seçmeleriyle demokrasi fikrine ne kadar bağlı olduklarını göstermişlerdir. Son tarih dönemlerinde, Türklerin kurdukları devletlerde başlarına geçen padişahlar, bu yoldan ayrılarak zorba olmuşlardır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Afet İnan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 402)
Siyasal partilerin çalışma şekli
Siyaset alanında karşılıklı çalışmanın verimli gelişmeleri, ancak vatandaşlar arasında düşmanlık meydana gelmesine yer verilmemesiyle temin olunabilir. Bunun çareleri: Partilerin içine girebilecek samimiyetten uzak ve gizli amaçlı unsurların, yasa dışında sonuç isteyen emel sahiplerinin bütün milletçe iğrenç görülmesi ve bir de cumhuriyet esası üzerinde çalışan partilerce bu gibilerin çalışmalarından daima uzak kalınmasıdır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1930 (Atatürk’ün S.D.I., s. 352)
Parti programlarında kural
Millet ve memleketten kaynak ve dayanak almayan ve onun gerçek çıkarlarıyla hiç ilgisi olmayacak şekilde ya sırf teorik veya duygusal ve kişisel programlar etrafında parti kurmaya kalkışacak insanların, millet tarafından benimsenme şerefine erişeceklerini zannetmiyorum. Benim, bütün hazırlıklarda ve yapılan işlerde hareket kuralı saydığım bir şey vardır; o da meydana getirilen kurum ve kuruluşların kişiyle değil, gerçekle yaşayacağıdır. Bu nedenle herhangi bir program, filânın programı olarak değil, fakat millet ve memleket gereksinimlerine cevap verecek düşünce ve önlemleri içine alması sebebiyle değer ve saygı kazanabilir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1922 (Mustafa Baydar, Atatürk’le Konuşmalar, s. 42-43)
Uzağı görücü olduğu kadar milletimizin ivedi gereksinimlerine çare bulacak bir programa dayanmayan yenileşme girişimleri, kişisel ve keyfî olmaktan kurtulamaz. Bu gibi girişimler, sahipleri olan kişilerin değişmesi ile, hatta kişisel etkinliğinin azalması ile söner gider. Diğer yönden herhangi bir programın uzun bir çalışma dönemine rehber olması için memlekette bütün vatanseverlerin ona yardımcı olması gerekir. Gerçekten büyük bir kitlenin gelişme emellerini kapsamayan bir programın, başarılı ve devamlı olması beklenemez.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
1922 (Atatürk’ün S.D.II, s. 47)
KAYNAKÇA:
T.C. BAŞBAKANLIK ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ ‘nin “SİYASET BİLİMİ VE DEVLET YÖNETİMİ” köşesi.