BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Zeytinin Teri
 

ZEYTİNİN TERİ (KÖY ENSTİTÜLERİNE AİT)

 

..........

Arabamız su kaynatmasa durmayacaktık o sıcak yaz günü, Balıkesir'in Savaştepe ilçesinde.

Yola çıkmadan önce arabaya bakım yaptırmış, hararet sorunu olduğunu söylememe rağmen arıza bulamamışlardı.

 

Dağda su kaynattıktan sonra motorun soğumasını bekleyip ancak Savaştepe'ye kadar

gidebilmiştik.

Birlikte yolculuk ettiğim eşim ve kızımın da canı sıkkındı. Günlerden pazardı ve her yer tatildi.

Sanayi sitesinde arabaya baktıracak birilerini aradık, bulamadık.

 

Can sıkıntısı ve çaresizlik içinde söylenirken tamirci aradığımızı duyan birileri aracılığıyla tanıştık Hüseyin amcayla.

Elinde küçük bir alet çantası vardı. Yardımcı olmak istediğini söyledi.

Motora yaklaştı, sesini dinledi. Kontağı kapatıp tekrar açtı. Hiçbir yere dokunmadan uzun uzun motoru ve çalışmasını izledi.

"motorun soğutma sisteminde sorun görmediğinden" söz etti.

 

Bir süre daha bakındı. Sonra

-Buldum galiba! diye haykırdı.

 

-Her şey normal görünüyor ve su kaynatıyor ise araba su eksiltiyor demektir.

 Muhtemelen kalorifer peteği delinmiş, su kaçırıyordur. O takdirde döşemelerin ıslak olmalı.

 

Gerçekten de onca uzmanın çalıştığı servisin bulamadığı sorunu kısa sürede görmüştü.

Arabanın kalorifer sistemi su kaçırıyor eksilen soğutma suyu yüzünden araba hararet yapıyordu.

Kalorifer sistemini devre dışı bırakıp geçici bile olsa su kaçağını önleyip sorunu çözdü, Hüseyin amca.

 

Teşekkür edip borcumu sordum. Arabanın camındaki tıp armasını gösterdi;

 

 -Doktor musun?

 

 - Evet.

 

 - Bizim hanımın yıllardır geçmeyen ağrıları var. Gelip bakarsan ödeşiriz.

 

 Ben de hanıma doktor götürmüş, gönlünü almış olurum. Hem de çayımızı içer

soluklanırsınız. Hep beraber, Hüseyin amcanın evine gittik..

Tek katlı bahçeli şirin bir evdi.

Hanımının şikayetlerini dinleyip, muayene ettim. Çoğu yaşlılığa ve

menopoza bağlı yakınmaları için tavsiyelerde bulunup iki de ilaç yazdım..

Kadıncağızın yüzü güldü. Teşekkür etti. Çay hazırlamak için izin istedi.

Bu arada ilkokul çağındaki kızım boş durmuyor odaları karıştırıyordu.

Bir şey kırıp dökmesin diye yanına gittiğimde evin bir odasının duvarlarının

kitapla dolu olduğunu gördüm. Şaşkınlığım daha da artmıştı.

Muhabbet ilerleyince, tamirci sandığım Hüseyin amcanın gerçekte emekli  ilkokul öğretmeni olduğunu 39 yıl devlet hizmetinde Ege'nin köylerinde çalışıp emekli olduktan sonra Savaştepe'ye yerleştiğini anlattı.

Çocuklarının okuyup büyük şehre gittiğini burada hanımıyla baş başa yaşadığından dem vurdu.

 

- Neden buraya yerleştin?

 

- Ben okumayı, yazmayı, hayatı burada öğrendim. Sizler bilmezsiniz, unutuldu gitti.

  Ben Savaştepe köy enstitüsünün ilk mezunlarındanım. Hasan Ali Yücel maarif vekili iken ilk köy enstitüsü      burada açıldı. Burada öğrendim ben hayatı, bir şeyler öğretmenin nasıl mutluluk verdiğini.

Ayrılamadım buralardan.

 

- Peki bu tamircilik işi nereden çıktı?

 

- Dedim ya, bilmezsiniz sizler, köy enstitüsü mezunu olmanın ne demek olduğunu?

  O zamanın okulları sanırsınız.

  Halbuki orada bu toprağın çocuklarına okuma yazmanın yanı sıra çiftçiliği, hayvancılığı,

  inşaat  yapmayı,yemek yapmayı, bozulanları tamir etmeyi, örgü örmeyi

  hatta az buçuk hekimlik yapmayı bile öğrettiler.

 Hayatı öğrendik ve öğretmen olup hayatı öğrettik çocuklara.

 

 - Yani elinizden çok iş geliyor.

 

 - Köy enstitülerinde bilmeyi, öğrenmeyi, düşünmeyi soru sormayı,aklını kullanmayı öğretiyorlardı.

   Zaten bu yüzden yaşatmadılar ya...

 

Bu arada çaylar geldi.

Çayın yanında ekmek peynir ve zeytinden oluşan  kahvaltı da hazırlamıştı Hüseyin amcanın hanımı.

Emekli olduktan sonra  zeytinciliğe başladığını sofradaki zeytinin de kendi ürünleri olduğundan

söz etti.

 

- Zeytinin hikmetini bilir misin? Meyveleri ile karnımızı doyurmuş, yağını çıkarmışsız.

   Kandillerde yakıp aydınlanmışız, odunu ile ısınmışız. Giderek ona benzemişiz.

 

- Nasıl yani?

 

- İnsan da doğanın meyvesi değil mi?

 

Sofradaki zeytin çanağından aldığı zeytini ışığa doğru tutup;

 

- Doğup büyüdüğünde zeytin tanesi gibi acı, yeşil bir meyve insan.

  Çoğunu sıkıp yağını çıkarıp posasını da sabun yapıyoruz. Yani heba olup gidiyor.

  Bir kısmını sofralık ayırıyor, selede tuza yatırıp acı suyunu atmasını buruşup bu hale gelmesini sağlıyoruz.

  Veya salamura yapıp olduğundan daha şişkin gösterişli hale getiriyoruz.

  İnsanlara da böyle yapmıyor muyuz?

  Okullarda okutup okutup hayata hazırladığımızı sanıyor ya şişiriyor ya da buruşturup atıyoruz insanları.

 

-Sizin köy enstitülerinde yaptığınız da böyle bir şey değil miydi?

 

Diye soracak oldum. Hanımına baktı gülüştüler.

 

- Hurma zeytini bilir misin?

 

- Bilmem. Hiç duymadım.

 

- Ege’nin bazı yerlerinde olur.

  Ağaç aynı ağaçtır ama her yıl kasım ayı  sonu gibi denizden karaya esen rüzgar ile

  zeytin ağaçlarına bir mantar bulaşır. Bu mantar zeytinin terini giderir, acısını dalında alır.

  Dalında olgunlaşır zeytinler. Toplandığında yemeğe hazırdır anlayacağın.

  Eeee, Köy Enstitüleri de böyleydi.

  Dalında olgunlaşan zeytinler gibi insanları oldukları yerde yetiştirmeye, onların bilgilerini de diğer insanlara bulaştırmayı amaçlamıştı.

   Doğup büyüdüğü ortamda olgunlaştırıyorlardı,insanı. Hayata hazırlıyorlardı.

 

Sustuğumu görünce. Hanımından boşalan bardakları doldurmasını rica etti.

 

-İşte bu yüzden, öğrendiklerimin zekatını vermek, zeytinin terini hatırlatmak için buradayım, doktorcum,  unutulsun istemiyorum.Dedi.

 

Kitaplığından çıkardığı iki kitabı kızıma hediye etti. Vedalaştık.

Arkamızdan bir tas su döküp, uğurladılar.

 

Dr. Mehmet UHRİ

 

Not: Bu yazı, emekli öğretmen Hüseyin KOCAKÜLAH ve Köy Enstitülerine emek

         verenlerin anısına ithaf olunmuştur.

 

 Not2: Hüseyin KOCAKÜLAH Bergama'da oturuyor ve arkadaşımdır.

           Köy Enstitüleri bu ülke için aydınlanma idi.

           Onu kapatmaları eğitime, bilime ve aydınlanmaya yapılan en büyük darbeydi!

           Bunun sorumluluları her kimse, nedeni şimdi çok daha iyi anlaşılıyor ki; bu yobaz döneme hazırlık taaa o zamanlardan planlanmış...

 

*İnternetten alıntıdır

 
 
  Bugün 1544090 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol