Soyuna İhanet Etmenin Cezası
Bir gün Yavuz Sultan Selim Han, tebdili kıyafet edip halkın arasına girer. Sokaklarda gezip, çarşılarda alış-veriş yapar. Bu gezinti esnasında yolu kuş çarşısına düşer.
Yavuz Sultan Selim Han, kafesler içindeki keklikleri, bıldırcınları, şahinleri, atmacaları izlerken, üzerlerinde fiyat etiketleri dikkatini çeker. Kekliklerin kafeslerinde bulunan etikette, 2 altın yazmaktadır. Sultan bunlara bakarken arkada duran kafesteki notu okumuş; “bu keklik 300 altındır” yazıyormuş. Sultan ilgilenmeye başlamış. Görünüşte diğer keklikler ile arasında bir fark görememiş. Satıcıyı çağırıp;
- Bunun fiyatı neden bu kadar fazla?
Satıcı ellerini ovalayarak:
- Efendi, sormayın. Bunda öyle bir ses var ki; bu sesi dinleyen mest olur. Bu kekliği alıp, keklik avına giden avcı pek çok keklik vurma şansına sahip olur.
- Bu nasıl oluyor?
Der Sultan merakla.
- Bakın efendi, bu keklik avcıya av getirir.
- Nasıl yani?
Der Sultan merak içinde...
- Bu keklik öttüğü zaman, keklikler hemen etrafına toplanır. Bu arada avcı gelen keklikleri bir güzel avlar. Dağ taş dolaşmaya gerek kalmaz. Bu keklik avınızı ayağınıza getirir... İşte bu nedenle, çok özel eğitimli olan bu kekliğin fiyatı yüksektir.
- Madem öyle, o halde hemen satın alıyorum. Kaç altın demiştin?Satıcı, ellerini ovuşturarak;
- 300 altın beyim.
Der. Padişah;
- Al sana 500 altın.
Der ve kafesi eline alan Sultan, kapağını açıp kekliği eline alır, bir hamlede kekliğin boynunu koparıp, çöpe atar.
Satıcı;
- Aman efendi siz ne yaptınız? O çok nadir bir keklikti. Üstelik paranız da boşa gitti...
Padişah;
- Benim param boşa gitmedi... Aksine, soyuna ihanet eden bir canlıyı ortadan kaldırarak, o nesli koruma altına almış oldum. Soyuna ihanet edenin cezası işte bu olmalıdır...
Der ve oradan uzaklaşır.