"Benimle Gel, hayat hikâyeni yolda anlatırsın“
diyerek arabaya bindirmiş
Bizim terziyi. Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki
dönüm noktası olmuş. öyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen
İyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkân açmasına yetecek kadar para
Vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi
giysilerini bu genç adamın Dikmesiymiş.
Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın
heyecanıyla deliler Gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da
desteğini esirgemiyor, Onu kendi çevresinden zengin kişilerle
tanıştırarak yeni siparirşler Almasını sağlıyormuş.
Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş,
sonra da pek çok ünlü Marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık
"ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş.
Terzi çok büyük bir iş Bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş
ve uçağa yetişmesine Az bir zaman varmış.
Biraz sohbet ettikten sonra Yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş.
Hemen bir Ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmış.
Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği İçin uçağa yetişmiş.
Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun sure hastanede yatmış,
bir yandan da Sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş.
Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken
bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş. Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş
ki bu sefer de utancından yaşlı adamın Kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra
terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış
ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkân kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş
hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan
ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten
sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş. Ve başlamış anlatmaya:
"Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış.
Ormandaki bir kulübede Yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış.
Bir gün kulübesinde Yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş.
O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu,
eşeğine binip yola koyulmuş.
Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş.Başını kaldırınca konuşanın
bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona
"Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle Bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı
söylemeye Başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın"
Demiş. Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye Başlamış.
Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş.
Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün
Yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım
İsteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek
Üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca
Parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri
başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine
Sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.
Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden
Canını zor kurtarmış.
İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış
Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün,
büyü de o yüzden Bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken
dostluk ipliğini Koparmasaydın..."
Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir
Sözü yokmuş...
DOSTLUK İPLERİNİZİ
KOPARMAMANIZ DİLEĞİYLE.......