Karım ve iki yaşındaki kızımızla birlikte Oregon'daki Rogue Nehri Vadisinde her yerden uzak, kar kaplı bir kamp yerinde bozuk bir araçla kalakalmıştık. Bu yolculuğa, iki yıllık mecburi hizmetimi tamamlamamı kutlamak için çıkmıştık, ama yeni aldığım tıp derecem, yolculuk için kiraladığımız aracı onarmakta bir işe yaramıyordu.
Bu olayın üzerinden 20 yıl geçti, fakat o günü dün gibi anımsıyorum. Henüz uykudan kalkmıştım ve el yordamıyla elektrik düğmesini bulmaya çalışıyordum, ama elektrik yoktu. Ateşleme tertibatını da denedim, ancak sonuç alamadım. Kamp yaptığımız araçtan çıkarken ağzıma geleni söylüyordum ki bardaktan boşalırcasına yağan yağmur sesimi boğdu.
Karımla beraber akümüzün bittiği ve şu anda bacaklarımın otomobiller hakkındaki bilgimden daha işe yarar olacağı sonucuna vardık. Birkaç mil ötedeki anayola çıkıp otostop çekmeye karar verdim. Bu arada karım da iki yaşındaki kızımızın yanında kalacaktı.
İki saat sonra burkulmuş bir bilekle ana yola vardım ve bir kereste kamyonunu durdurmayı başardım. Kamyon şoförü beni yol üzerindeki ilk benzincide bırakıp gitti. Benzinliğe girerken, birden bugünün Pazar olduğunu fark etti. Benzinlik kapalıydı. Ama jetonlu bir telefon ve yırtık pırtık bir telefon rehberi vardı. 20 mil uzaktaki en yakın kasabada bulunan bir araba servisini aradım.
Telefona açan Bob, başımıza gelenleri sabırla dinledi ve ben bulunduğumuz yeri tarif ederken "Tamam, merak etmeyin. Pazarları genelde çalışmam, ama yarım saat sonra orada olurum"dedi. Yardıma gelmesi beni rahatlatmıştı, ama Bob'un yardım önerisinin ne kadara mal olacağı düşüncesi beni kaygılandırıyordu.
Bob, pırıl pırıl kırmızı kurtarıcısı ile geldi ve birlikte kamp yerine gittik. Çekici araçtan indikten sonra etrafıma bakınırken Bob'un koltuk değneklerine dayanarak dışarı çıkmaya çalıştığını gördüm. Bob'un belden aşağısı tutmuyordu! Bob kamp aracına doğru ilerlerken bir kere daha bu yardımın maliyetini hesaplamaya başladım.
"Yalnızca akü bitmiş. Aküyü bağlantı kablosuyla şarj ederiz ve hemen yola çıkarsınız." Bob aküyü şarj ederken kızımı da yaptığı numaralarla eğlendirdi. Hatta kulağını arkasından bir çeyreklik çıkarıp ona verdi. Bağlantı kablolarını aracına geri koyarken borcumun ne kadar olduğunu sordum. "Borcun yok" diyerek beni şaşırttı. "Hayır, sana yaptığın işin karşılığını ödemeliyim" diye ısrar ettim.
"Gerek yok" diye yineledi. "Vietnam'dayken, bacaklarımı kaybettiğimde biri bana bundan daha kötü bir durumdayken yardım etmiş ve sadece benim de başka birine yardım etmemi söylemişti. Bu nedenle bana borcun yok. Ama unutma, eline fırsat geçtiğinde sen de başkasına bir iyilik yap."
Şimdi bu olaydan 20 yıl sonrasına, sık sık tıp öğrencilerine ders verdiğim yoğun muayenehaneme geri dönelim. Eyalet dışındaki bir okulda okuyan ikinci sınıf öğrencisi Cindy, bu bölgede yaşayan annesiyle birlikte kalabilmek için bir aylığına benim yanıma geldi. Cindy ile birlikte içki ve uyuşturucu nedeniyle bedeni harap olmuş bir hastanın muayenesini yeni bitirmiştik. Hemşire odasında olası tedavi seçeneklerini tartışıyorduk ki birden gözlerinin dolduğunu fark ettim. "Bu tür şeylerden söz etmek seni rahatsız mı ediyor?" diye sordum.
Cindy hıçkırarak "Hayır" dedi. "Ama bu hasta annem de olabilirdi. Onun da böyle bir sorunu var."
Öğle yemeği arasını konferans salonunda Cindy'nin alkolik annesinin acıklı geçmişini tartışarak geçirdik. Cindy gözyaşları içinde bana içini döküp ailesinin geçmişini dolduran öfkeyi, utancı ve düşmanlık duygusunu anlattı. Cindy'ye annesinin tedavi olabileceğini söyleyerek onu ümitlendirdim ve eğitimli bir danışmanla konuşması için annesine randevu aldık. Cindy'nin ailenin diğer üyelerinden de büyük destek gören annesi tedavi görmeye razı oldu. Birkaç hafta hastaneye gittikten sonra yepyeni ve bambaşka bir insan oldu. Aile çözülmenin eşiğindeyken ilk kez bir ümit ışığı görmüştü. Cindy "Size olan borcumu nasıl ödeyebilirim? " diye sordu.
Geçmişe bakıp karla kaplı kamp alanındaki bozuk kamp aracını ve belden aşağısı tutmayan iyi yürekli,
yardımsever adamı düşünürken Cindy'ye verebileceğim tek yanıt olduğunu anladım: "Sen de bir başkasına bir iyilik yap."
|