BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Temel Hikayeleri
 

Temel hikâyeleri…

 

 

TEMEL KİMİ ARIYOR?

 

ÜÇ AYRI TEMEL VE ÜÇ AYRI “ Temel / Hızır  “ HİKÂYESİ

 

 

 

1930'lu yıllar…

Rize…

Anzer, halkın kendi tabiri ile Ancer…

Dünyaca balı ile meşhur olan Ancer…

Binlerce poleni ve şifayı içinde barındıran balıyla meşhur Ancer…

Kış…

Yaylacılık yapan Ancerlilerin bir kısmı aşağıya Rize'ye şehre inmemiş, kışlamışlar. Yazdan yığdıkları otlarıyla, mallarını kışdan çıkarıp, bahara eriştirmenin çabası içindeler. Evet, hepsinin mal tabir ettiği koyunları, sığırları var, tek tük birkaç tanesinin de kara kovanı var. Şifa niyetine ilaç niyetine küçük bir kavanozu dolduracak kadar balları olurdu çoğunun. O da kış bitmeden tükenir giderdi.

 

Fadime. Lezgilerin kızı Fadime. Yeni gelin, beyi Temel’i gurbete Samsun'a göndermiş. O da o kış yaylada kışlamış. Sabaha kadar kar yağmıştır. Tam kürekle yolu açayım deyip, kapıya yönelmekte iken, kapısı çalınır. Kapıyı açar. İhtiyar bir adam selam verir ve:

- Kızım, ben Aşağı Ancerdenim, gelinim aş eriyor, canı bal çekti, Allah rızası için, bir iki kaşık bal verirmisin?

Fadime gelin düşünmez bile, Allah rızası değil mi der, dibinde üç dört kaşık bal kalmış olan kavanozu getirir, onun da yarısını ihtiyar'a verir. İhtiyar:

- Allah razı olsun kızım, artsın eksilmesin der.

Fadime, kavanozu koymak için geri döner. Kavanozun ağzını kapatayım derken birde ne görsün, kavanoz ağzına kadar bal ile dolu. Meseleyi anlar, kapıya koşar, kar ile dolu yaylanın uçsuzluklarına bakar. Ne bir insan vardır ne de kar da bir iz. Gelen Hızır’dır.

 

Aradan üç dört ay geçer, her gün bal yediği halde kavanoz her seferinde ağzına kadar bal ile doludur. Sırrını hiç kimseye açmaz. Yaza doğru beyi Temel gurbetten gelir. Temel’e her öğün bal verir. Bal bitmez, hem ancer balı olacak, bütün kış kalacak birde her öğün kaşık kaşık yenecek, bal bitmeyecek. Temel’i merak sarar, sorar, cevap alamaz. Temel en sonunda:

- Ne olur beni seviyorsan söyle ne oluyor. Bunda bir iş var.

Fadime dayanamaz ve ağzı kapalı kavanozu da alır ve olayı anlatır. Kavanozu açıp işte bak ağzına kadar dolu demek istediğinde bir de ne görsün?

Kavanozun dibinde iki kaşık bal kalmış.

 

Bu hikâyede Temel; Fadime’den mi şüphe ettiğinden olayı anlatmasını istemiştir? Yoksa Hızır olayını ve Hızır’ı, dolayısıyla Hızır sırrını ( Hızır sırrının ifşa edilince sihirin bozulacağını ) bilmiyor mu idi?.

 

 *******

 

Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı.

Pastacı çıraklığı ile alıştığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.

 

Bir gün karısına ;

- Paraları mezara götürecek halimiz yok, kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim dedi. Bizim oradaki hemşerilerle konuştum. Her şeyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter. Çocuklar da güzel üniversitelerde okuturuz.

Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi. Los Angeles'e uçtular bir gün. Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegas'a zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar.

 

Uçak şirketi görevlileri;

— Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza, derler.

— Kumar mı dedi, Temel, karısına...

— Kumardan kazanmayı düşünen kafayı yemiş olmalı, Allah göstermesin.

Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi. Temel her şeyini rulet masasında bıraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler

sırasında fena halde sıkıştığını hissetti, hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bir 25 sentlik sıkıştırdı. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı. Temel :

— Çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim dedi. Kartı aldı, cebine attı.

 

Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı, çıktı.

 

Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, tek kollu canavar çıktı. Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı. Alet boşaldı adeta. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunları fişe çevirdi, rulet masasına döndü. Gerisi peri masalı. İki saat içinde tam 2 milyon doları olmuştu.

 

İki ay sonra yeni Kaliforniyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını fark etti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı. Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angeles'e, sonra Kaliforniya'ya, sonra da tüm Amerika'ya yayıldı, Temel pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin iş adamları arasına girdi.

 

Temel pastanelerinin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Temel yemeğin  sonunda konuşma yapmak için kürsüye çıktı. Tüm başına gelenleri anlattı...

— Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi

bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her

taşın altına bakacağım.

Şirketin genel müdürü sordu ;

— Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı

söylemiştiniz. Adı, adresi sizde olmalı zaten.

— Bana 25 sent veren umurumda değil dedi Temel. Ben, tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum !.

 

 

Bu hikâyede Temel; “Tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum” diyor, velâkin onu merak ettiğinden mi, yoksa Hızır meselesini biliyor da tuvaletin kapısını açık bırakan adamı “HIZIR” olarak tasafvur ettiğinden mi arıyor?

 

 ********

 

 

Her Şey, Aslına Çeker

 

Bir padişah Hızır'ı görmek istiyordu. Bir gün bunun için tellallar çağırttı:

 

-Kim bana Hızır'ı gösterirse onu armağanlara boğacağım, dedi.

 

Birçok oğlu uşağı olan fakir bir adam olan Temel bu işe talip oldu. Karısına dedi ki:

 

-Hanım ben padişaha Hızır'ı bulacağımı söyleyip ondan kırk gün müsaade alacağım. Bu kırk gün için padişahtan size ömrünüz boyunca yetecek yiyecek, içecek ve para alırım. Kırk günün sonunda Hızır'ı bulamayacağım için benim kelle gider, ama siz rahat olursunuz.

 

Temel’in karısı Fadime kanaatkâr biriydi:

 

- Efendi biz nasıl olsa alıştık böyle kıt kanaat geçinmeye. Bundan sonra da idare ederiz. Vazgeç bu tehlikeli işten, dedi.

 

Ama Temel kafaya koymuştu. Padişaha gidip Hızır'ı bulacağını söyledi. Bunun için kırk gün izin istedi. Hızır'ı bulmak için koşuşturacağı kırk gün zarfında ailesinin geçimi için sarayın ambarından tonlarca yiyecek, içecek ve nakit para aldı. Bunları evine teslim edip kırk gün ortalıktan kayboldu. Kırk günün bitiminde padişahın huzuruna çıkıp her şeyi itiraf etti:

 

-Benim aslında Hızır'ı falan bulacağım yoktu. Ailece sıkıntı çekiyorduk. Hızır'ı bulacağım diye sizden dünyalık almak istedim, dedi.

 

Padişah buna çok kızdı:

 

-Padişahı kandırmanın cezasını hayatınla ödeyeceğini hiç düşünmedin mi? diye bağırdı.

 

Temel de her şeyi göze aldığını söyledi. Bunun üzerine padişah yanında bulunan üç veziriyle görüş alış verişinde bulundu.

 

Birinci vezire sordu:

 

-Padişahı kandıran bu adama ne ceza verelim?

 

—Efendimiz, bu adamın boğazını keselim, etini parçalayıp çengellere asalım.

 

Bu sırada peyda olan, nurani bir genç, vezirin sözleri üzerine söyle dedi:

 

-Küllü şeyin yerciu ila aslihi

 

Padişah ikinci vezirine sordu:

 

-Bu adama ne ceza verelim?

 

—Hükümdarım bu adamın derisini yüzüp içine saman dolduralım.

 

Biraz önce ansızın ortaya çıkan genç yine:

 

-Küllü şeyin yerciu ila aslihi, dedi.

 

Padişah üçüncü vezire sordu:

 

-Ey vezirim sen ne dersin, beni kandıran bu adama ne ceza verelim? Padişahım bana göre, bu adamı affedin Size yakışan, sizden beklenen budur. Bu adam önemli bir suç isledi ama sanıldığı kadar da kötü biri değil Çünkü çoluk çocuğunun rahatı için kendini feda edebilecek kadar da iyi yürekli.

 

Nurani genç yine söze karıştı:

 

-Küllü şeyin yerciu ila asıhı

 

Bu defa padişah o çocuğa yöneldi:

 

-Sen kimsin? İkide bir tekrarladığın o laf ne demektir?

 

Genç cevap verdi:

 

-Senin birinci vezirinin babası kasaptı. Onun için kesmekten, etini çengellere asmaktan bahsetti. Yani aslını gösterdi. İkinci vezirin babası yorgancı idi. Yorgan yastık, yatak yüzlerine yün, pamuk doldururdu. O da babasına çekti. Üçüncü vezirin ise babası da vezirdi. O da soyuna çekti, büyüklüğünü gösterdi. Benim söylediğim söz "Herkes aslına çeker" demektir.

 

Vezir istersen (üçüncü veziri göstererek) işte vezir, Hızır istersen (kendini göstererek) işte Hızır, bu adamı mahcup etmemek için sana göründüm, dedi ve kayboldu.

 

 

Bu hikâyede Temel; sahiden Hızır’ı bulamayacağını bile bile mi Donkişotluk yaptı; şansı yaver gitti Allah’ın sevgili kulu idi de birden Hızır olayı mı gerçekleşti?

 

Evet, bu olaylar gerçekten yaşanmış  olaylar mı?...

 

Belki sizin başınıza da geldi, belki gelebilir.

 

Fadime'nin kavanozundaki bal bitmeyecekti.

Sizin de belki cebinizdeki araba parasını verdiğiniz bir ihtiyar ardından elinizi her cebinizdeki cüzdana attığınızda tükenmeyecek para...

 

Ama sakın ha. Sakın ha.

Hızır olayı yaşadığınızda; Hızır ile karşılaştığınızı ve sırrınızı kimseye söylemeyin....

 

*Alıntıdır

TEMEL VATİKAN’DA

Temel Vatikanda gezerken upuzun bir kuyruk görür.

      "Nedir bu kuyruk..?" diye sorduğunda;

Kuyruğun diğer ucunun kiliseye uzandığını ve vatikan kilisesi tarafından

cennetin parça parça satıldığını,

1000 dolar verenin de cennetden bir parça satın alabildiğini öğrenir.

 

Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere

"ben cehennemi satın almak istiyorum.." der.

"Olmaz burada cehennem satışımız yok, cennetden bir parça almak

istiyorsanda sıraya gir.." derler.

 

Temel cehennemi almakda kararlıdır ve ısrarını da sürdürür.

Kapıda Temeli ikna edemeyen görevliler, içerde Papa'ya durumu anlatırlar.

Papa gülerek;

"gidin sorun bakalım cehennemin tümüne ne kadar veriyormuş bu akılsız

adam.." der.

 

Kapıya inip Temele sorarlar; Temel "10.000 dolar veririm.." der.

 

Papa Temeli içeri çağırtır, hazırlattığı evrağı da Temele imzalatıp 10.000

dolarını da aldıktan sonra arkasından gülerek uğurlarlar.

 

Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak için

bekleyen binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip;

 

"Eyyyy uşaklar; cehennemin tümünü ben satın aldım, artık cennet için

uğraşmanıza gerek kalmadı, dağılabilirsin....."

 

Sonra ne olur dersiniz?..

 

Cennet satışları sıfırlanan Papa ve ekibi, 10.000 dolara sattığı cehennemi

Temelden geri alabilmek için hala pazarlık etmekte,

 

Son durum;

Temel 10 milyon dolarda ısrarcı...

 

 
 
  Bugün 1540557 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol