İHTİYAR PALANCI
Çiftliğin yaşlı palancısı Bekir usta, ebediyete intikal etmiş. Palancının öldüğü haberini duyan çiftliğin eşekleri bayram yapmışlar. Çalıp oynuyorlar, oradan oraya zıplayıp şarkı söylüyorlarmış. Fakat bir duvarın kenarında, yaşlılık halini de aşan gam ve kederi ile çiftliğin ihtiyar eşeği sessizce duruyormuş. Sevinçten yerinde duramayan genç eşekler, yaşlı eşeğin bu durumunu pek garipsemişler. Yanına varıp merakları gidermek için sormuşlar,
- Mirim nedir bu hal? En mesut günümüzde neden böyle hüzünlüsün, bizim gibi sevinmiyorsun?
Yaşlı Eşek kendinden emin vakur bir edayla,
- Neden sevinecekmişim, hem size ne oluyor, bu mutluluğunuzun sebebi nedir?
Genç eşekler, heyecanlı vaziyette vakıayı anlatmaya koyulurlar,
- Üstat haberin yok galiba, çiftliğin palancı ihtiyar ustası öldü!
Yaşlı eşek, gençlere bakıp öngörüsüzlüklerine acıyıp tebessüm eder.
- Anlaşıldı siz onun için -üzüleceğinize- seviniyorsunuz demek ki(!)
Genç eşekler dumura dönmüş yüz ifadeleri ile ihtiyara çıkışırlar,
- Şimdi sırtımıza palan yapan olmadığına göre, bizlere eza veren o yük olmadan, kırlarda serbestçe dolana bileceğiz! Sen neden sevinmiyorsun?
Yaşlı eşek, gençlere nasihatlarına devam eder,
- Siz zannediyorsunuz ki, palancı öldü, yerine yeni palancı gelmeyecek. Aksine çiftlik sahibi yeni bir palancı bulup gelecektir; hem bu palancı genç ve tecrübesiz olacak, yaptığı palanlarda sırtımıza uyun olmayacağı için yara bere içinde kalacak, bizlere eza verecektir. Hâlbuki ölen ihtiyar palancımız, bizim sırtımızın ölçülerini gayet iyi biliyordu, hangimize nasıl bir palan yapacağını, yara yapan yerleri nasıl düzelteceğini ezberlemişti. İşte bu yüzden üzülüyorum!
Genç eşeklerin yüzlerindeki sevinçten, dumura dönen hâli, hüzne dönmekle beraber acı gerçeği tahayyül etmeye başlamıştı.
İhtiyarın son nasihati, gençlerin ufkunu açmaya yönelikti,
- Siz yapabiliyorsanız boyunduruktan kurtulmaya bakın, özgürlüğünüze kavuşun, işte o zaman, kimse size palan vurmaya cesaret edemeyecektir! Ya değilse, sırtınıza bir palan yapan mutlaka bulunur!
Boyunduruktan kurtulmayı ve sırtımızdan palanları atmayı ne zaman düşüneceğiz acaba?
*alıntıdır