Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ile
RÖPORTAJ ´DAN ALINTILAR
Ayşe Sucu
Söylemleriyle kendinden en çok söz ettiren ilahiyatçı O… Ve en çok okunan… Sadece Almanya’da verdiği konferans sayısı binleri geçti. Yurt içi ve yurt dışı konuşmalarının sayısını kendisi de bilmiyor. Almanca, Fransızca, Farsça, Arapça dillerinde çalışmaları var. Fransa ve Amerika Üniversitelerinde dersler verdi.
Time dergisinin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” arasında yedinci sırada yer aldı… Öğretim üyeliği, dekanlık, milletvekilliği, parti başkanlığı, köşe yazarlığı, televizyon programları onlarca eser vermesine mani olmadı. Sekseni aşkın yayınlanmış eseri var. Kendini “ben vedût bir adamım” şeklinde tanımlıyor. Yüz, yüzelli baskı yapmış pek çok kitabı.
Basında sıkça yer aldığı daha ilk dönemlerde, ezber bozucu söylemleriyle binlerce hayranı oluştu. Zaman zaman gelen soruların düzeyiyle doğrudan ilgili olarak, sertleşti. Fakat eleştirilere aldırmadı; anlaşılmayacağı o yerde tartışma alanını kapattı.
Sevenleri sevmeyenlerinden daha çok… Yaşarken “ekol” olan ender şahsiyetlerden!
Muhteşem boğaz manzaralı evinde uzun uzun konuştuk Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Hocayla. Büyük bir ameliyat sonrası, performansı son derece iyiydi… Hani sormaya devam etseydik, bıkmadan yorulmadan konuşmaya saatlerce devam edecek gibiydi. Sağlık ve uzun ömürler dileyerek sözü Üstada bırakalım…
İMAM HATİPLER SİYASALLAŞTIRILDI!
İlahiyat camiyasını ve Türk entelijansıyasını nasıl görüyorsunuz?
Hiçbir şeyde ümitsizliğe düşmek olmaz. Çok güzel insanlar, çok iyi mesajlar veren insanlar çıkıyor. Fakat geneli itibariyle İlahiyat camiası son 20 yıl içinde maruz kaldığı büyük istismarın tahribi ile çok aşındı. Yani düşünün İmam Hatip Mekteplerinin ki ben de o mektep mezunuyum; oraya siyaset elini soktuktan sonra bozuldu.Yani benim içinden geldiğim İmam Hatip zihniyet ve hukuku devam etseydi, inanın, Türkiye’nin çevresi başka olurdu. O İmam Hatip neslini katlettiler, yok ettiler.
EMPERYALİZM TÜRKİYE’DEN İNTİKAMINI ALDI!
Mümtazer Türköne bir yazı yazdı. İmam hatipler artık devrini bitirmiştir şeklinde. Hemen arkasından Ali Bulaç yazdı…Farklı bir bağlamda tartışmalar sürüyor.
İmam Hatipleri isim vermek istemiyorum, zehirle katlettiler. O zehir neydi biliyor musunuz? İlim o kadar önemli değil. İlim şeytanda da var. Dava adamı olun. İmam hatip nesli, benim neslim yükselmek itibar kazanmak ve gururlanmak için, bir tek gerçek biliyordu. İlimde yükselmek. İmam Hatip ruhunu arka bahçe yapanlar bu ruhu katletti. Dava adamı nedir? Sana uşaklık eden adamdır. İşte orada bitti iş. O uşaklığın Türkiye’yi nereye getirdiğini şimdi görüyoruz. Diyemediler ki o uşaklığın sonu emperyalizme uşaklığa çıkar. O tezgâh öyle kurulmuştur. Hepsi buna alet olmuştur. Kıldıkları namazların idraki içinde değiller. “Namazlarından gafildirler” diyor ya Maun Suresinde işte o. Tuttukları yolun sonunda emperyalizme uşaklığa çıktığını anlamadılar. İşte Türkiye bugün geldiği yer oradır. Bu gün Türkiye adı konmamış bir sömürge durumundadır.
Hiç kimse, ekonomik rakamlar şunlar bunlar demesin. Geçin bunları. Sömürge durumundadır ve Cumhuriyetin getirdiği şahsiyet aydınlık kelimeleri özellikle seçiyorum, akılcılık göçürülmüştür. Emperyalizm Türkiye’den, bunları çürüterek intikamını aldı. Kurtuluş Savaşını, cephede kaybettiği savaşın intikamını bu şekilde aldı.
DİN ÇÜRÜTÜLDÜ!
Muhafazakarlar üç dönemdir iktidarda… Ama yapılanlar ve yaşanılan dindarlık, pekçok çevre tarafından tartışılmaya açıldı. Hatta İslamcı camia son günlerde hararetle tartışıyor; “gardrop Kemalizmi” eleştirilerinin yerini “gardrop İslamı” aldı. Ne dersiniz?
Ben, Türkiye’de son yıllarda dindarlığın geliştiği yolundaki kanaat ve iddiayı asla kabul etmiyorum. Bunu söyleyenler ya kasten bunu yapıyorlar. Hesapları ve siyasetleri böyle gerektiriyor. Ya da işin hiç farkında değiller. Türkiye’de son yıllarda din çürütülüyor. Din çürütüldü. Kur’an’ın din dediği dini ruh olarak bize tanıttı. Korunmasını istediği ne varsa çürütüldü. Siz camii sayısının artmasını dinin gelişmesi ve dindarlık mı sayıyorsunuz. Hayır. Hz. Peygamber de Kur’an da, bunu dinde çürümenin bir alameti olarak görüyor. Niye söylemiyor bunu kimse? “Bütün ümmetlerin felaketleri mescit yapma yarışıyla başlamıştır. Benim ümmetimin felaketi de böyle başlayacaktır” diyor. Bunu diyen peygamberdir. Niye söylemiyorsunuz?
Bugünlerde dev camii tartışmaları da yapılıyor…
Hiç birinde namaz kılınmaz bunların. Zarar (mescid_i dırar)mescididir bunlar. Kur’an-ı kerim bunları vermiş. Bunların hiçbirinde namaz olmaz. Dolayısıyla Türkiye’de din hayatı, din çürütülüyor. Emperyalizmin hesabı budur. Emperyalizm İslam’ın esas ruhu olan, zulümle mücadeleyi felç etti. Sadece gardiyansız hapishaneler haline getirdiği camilerde bloke ettiği bir takım adamların dinine döndürdü. Olay budur.
ATATÜRK’E ÇULLANIYORLAR!
Yanlışlar uygulana uygulana bu makas açıldı…
Efendim bakın, bugün İslam adı altında Kur-an’ın ve peygamberin asla onaylamayacağı apayrı bir din oluşturulmuştur. En son bu dine emperyalizm, bir çeki düzen vermeye çalıştı. İyice kendi hesabına uydurmak için ve maalesef burada model ülke olarak da Türkiye’yi kullandı. Türkiye hâlbuki buna engel olacak bir numaralı ülkeydi. Niçin, Atatürk aydınlığı yüzünden… Onun için bakın dikkat edin Atatürk’e çullanıyorlar devamlı. Çünkü Kur’an’ın tek düşman ilan ettiği zulüm başta emperyalizme dikkat çekiyor. Atatürk’ün antiemperyalist karakteri batıyı çıldırtıyor. İslam’ın antiemperyalist karakteriyle Atatürk’ün uygulamalı antiemperyalist karakteri birleştiği zaman, batı ölümlerden ölüm beğensin. Bunu biliyor. Onun için Atatürk’ün mesajından, İslam dünyası istikamet pusulası çıkarmamalıdır diyor. O pusulayı kullanmaya başlarsa benim işim biter diyor. Şimdi Arap Baharı tabii Müslüman insanlara emperyalizmin bu yaptığı zulüm, ikiyüzlülükle tasvip edilecek bir şey değil. Fakat o Araplara da, dönüp sormak istiyorum ben. Kaddafi’sinden bilmem kimine kadar. Siz bir oturup muhasebe yapın. İslam dünyası bir muhasebe yapsın.,. Eğer vicdanlı ve irfanlı bir muhasebe yaparsa, görecektir ki mutluluğu yakalamak üzere, olumlu bir adım attığında Atatürk’ün bıraktığı yerden başladığını görecektir. 100 sene de 200 sene geçse de budur. Bu çektiği acılar hele şu Arap baharı ıstırabının arkasından bekliyorum bu muhasebeyi yapsınlar. Ama yaptırmaz, batıl yaptırmaz Bakın Mısır’da yapsınlar bakalım. Mısır, İslam Dünyasında önderdir yetiştirdiği mütefekkirlerle, bunu kabul edelim. Hepimizin rehberi olan insanlar, o toprakların insanlarıdır. Allah hepsine rahmet etsin. Bakın Mısır’ı ne hale getirdiler. Pakistan. İkbal’i yetiştirmiş Pakistan. İkbal’in Pakistanı nerede, İkbalin Pakistan’ından 100 sene geride bugünkü Pakistan. Bir İngiliz diyor ki, “İkbal’i Batıllılar tam anlamadılar. Tam anlasalardı, İkbal İngilizlerin bilmem ne adasındaki zindanında çürüyerek ölürdü. Müslümanlar da İkbal’i anlamadı. Çünkü anlasalardı kurtulurlardı.” Şimdi İslam Dünyası ders aldığı zaman çıkacak, İslam Dünyasının kurtuluş ufku aydınlanıyor mu, çıkıp diyecek ki “yahu biz yanlış yapmışız. Biz bu Mustafa Kemal’in bıraktığı yerden başlamamız lazım” oradan başlamadan İslam dünyasının iflahı mümkün değil. Ve bunu haçlı emperyalizmi biliyor. Onun için Atatürk mesajının ışığının İslam Dünyasında belirleyici noktaya gelmesini asla istemiyorlar.
TÜRKİYE ATATÜRK’ÜN ANAVATANI OLMAKTAN ÇIKARILDI!
Türkiye’de son dönemlerde Atatürk’le ilgili çok ciddi bir yıpratma kampanyası…
Öyle deme o yetmez. Çünkü geçen de yazdım. Türkiye bugün Atatürk’ü yok etmenin ana vatanı konumuna getirilmiş. Atatürk’ün anavatanı olmaktan çıkarıldı. Atatürk’ü yok etmenin anavatanı.
Ben bu ekranları taradığım zaman özellikle Türk televizyon ve medyası Atatürk’e sövmek onu yok etmek için mi kuruldu diyorum.. Yaptıkları başka bir şey yok.
Yeni zamanlarda, mistik akımlara olan teveccüh hat safhada. Yazılan mistik aşk romanları, sufi şahsiyetlerin hayat hikayeleri, her ortamda yapılan ve ilgiyle dinlenilen konuşmalar, kendini mutasavvıf olarak tanıtanlar, ropörtajlarda üstü kapalı kerametlerinden bahsedenler vb. Doğru ile yanlışın karıştığı bir dönemden geçiyoruz.
Başka ne bekliyordunuz. Bakın Türkiye’de katledilen şeylerden biri de ciddiyettir. Türkiye’de bir numaralı değer riya oldu. Kur’an dan bakıyorum ben Kur’an riyakarlığı şirkin en kahpe, en tehlikeli şekli olarak gösteriyor. Diyor ki “şirke saparsanız ürettiğiniz bütün değerler sonuçsuz kalır. ” Şirkin en tehlikelisi olan riyaya saparsanız ki Peygamberimiz ümmetim adına en çok korktuğum riya şirkidir diyor. Biri peygamber biri Kur’an. İşte Maun Suresi bunu yapmıştır. Din hayatı bugün Türkiye’de tam bir riyakarlık hayatıdır. Siyaset böyle. İş hayatı böyle. Senelerce müslümanlara Hacca, Kabe’ye Umre’ye sövmüş adamlar, bugün ihale ve kredi kapsın diye, uçaklarla Umre seferleri düzenliyor ve bunun çarşaf gibi reklamlarını yapıyorlar. Yarın madalyon başka bir şekle döndüğü zaman, yine başlayacaklardır, Müslümana, Hacca, Umreye sövmeye. Türkiye böyle çürütülüyor. Burada kim ne yapabilecekse, fikir planında bunu yapar. Başka da yapacağınız bir şey yok, hemen kafanızı koparırlar. Sistem öyle kuruldu. Emperyalizmin açık talimatı var. İslam antiemperyalist omurgasından arındırılacak. Buna karşı çıkanlara imkan tanımayacaksınız. Bitti 1. Antiemperyalizmin uygulamalı ve başarılı örneği Mustafa Kemal İslam dünyasında tek. Onu yok edeceksiniz. Üçüncü bir şey daha var. Bütün bunlar yok edilirken bir tedirginlik korku unsuru gibi duran ürperten bir güç var Türk Ordusu. Onu da işte iş göremez hale getireceksiniz. Bunların hepsini yaptılar.
Bir çevre bugünkü yaşanan dindarlığı, kavramların bilinmeyişini ve hatta yozlaşmayı Atatürk’e fatura etmeye kalkıyor! Siz de oradaki ana felsefeyi görememekle meseleyi ortaya koymaya çalışıyorsunuz. Yani kalkış noktası aynı gibi duruyor, halbuki…
Bakın görememek değil, Atatürk’e sövenlerin hiçbirisi bir fikirden hareket etmiyor. Talimattan hareket ediyorlar. Talimatı kim veriyor. Emperyalist kodamanları… Şundan anlayın bunu, bugün Atatürk’e en şerir şekilde küfür edenler senelerce Atatürk istismarı ile köşe olmuş adamlar kişiler kalemlerdir. Bunu fikir inanç imanla bir alakası olabilir mi? Yarın bunlar tekrar döner, Atatürk’ü joker olarak kullanmaya kalkar, tekrar ilahlaştırabilirler. Şaşacak bir şey yok. Şimdi işin gelip düğümlendiği yer, zulme fiilen bakın ama lafla değil, fiilen mücadele edeceksiniz. Bugün mücadele edilecek zulüm Müslümanların yönetimlerinin başına geçmiş Emevilerdir. Bu kadar açık. Haccı maccı bırakın, bunlarla mücadele edin diyor. İbadet orada. Aynı şey Müdafaa-i Hukuk zihniyetinde var. Efelerden birinin sözüdür “seccadeyi dür, tüfeği al, dağa çık” bunu biliyor emperyalist, bunu kırmak istiyor. Böyle bir İslam istemiyor. Onun yerine, namazını kıl, hanımının başını ört. Otur.
Son olarak İslam dünyasının neredeyse tamamında, kan, gözyaşı, zulüm, yoksulluk, yoksunluk var. Ne kadar, İslam’ın olmasını istemediği şey varsa hepsini görmek mümkün… Sözcü okurlarına son mesajlarınız neler olacak?
Herkese mesajım aynıdır. Bizim bugün bize anlatılan ve bu toplumda yaşatılan dinin Kur-an’ın getirdiği ve peygamberin gösterdiği din olmadığını bileceğiz. İki Kur-an’ dan aldığım ilhamla söylüyorum. Bu dini yaşamamak yaşamaktan Allah katında evladır. Daha fazla konuşturma beni Ramazan günü. Üç, Müdafa-i Hukuk zihniyetinin ve Mustafa Kemal’in, bıraktığı yerden devam etmesi lazım. Elle tutulur, açık reçete budur. Bunu sadece Türkiye’ye değil İslam dünyasına da söylüyorum. Bunu batı da biliyor. Onun için Mustafa Kemal’i yok etmek istiyorlar. Öyle yandaşlar bulmuş ki kendine, çıkıp bunlara dese ki emperyalistler, öyle ya, Anıtkabir’in yok edilmesini istiyorsunuz ama öyle bedava değil biz bunu yaparız, yalnız bir şartımız var, Kabe’yi de yok edeceğiz ikisi birden. Ben eminim, İslam Dünyasında ve özellikle Türkiye’de bu şartı kabul edecek alçakların sayısı çok yüksektir, Batı bunu biliyor. Bu kokuyu almasa bu kadar çullanmaz. Türkiye yazık ediyor kendine. Türkiye’nin, Müdafai Hukuk ruhuna sahip çıkmaktan başka selameti yoktur. İslam dünyasındaki dindaşlarına yardımı da bu yolla olacaktır. Gerisi hikaye…