Evrenin düzeni inançlara göre değişmez...
İnsanlar hangi dine inanırlarsa inansınlar, ister Müslüman, ister Yahudi, ister Hıristiyan, ister Budist, ister Mecusi olsunlar. Yahut bunlardan hiç birine inanmasınlar...
Hepsi de evrenin yasalarına uymak zorundadırlar.
Su içmeden, yemek yemeden ve uyumadan yaşayamazlar.
Korunmadan seviştikleri zaman çocukları olur.
Ve bir süre sonra mutlaka ölürler.
Kollarını çırparak uçamazlar.
Bir metrekareye elli kişi birden sığışamazlar.
On metre yüksekten atlayamazlar.
Ne Müslüman olmak yeter bunları aşmaya, ne Yahudi olmak, ne de Hıristiyan olmak...
Tüm insanlığın çaresiz uymak zorunda kaldığı bu evren yasalarını, dilerseniz birer Tanrı buyruğu olarak da değerlendirebilirsiniz.
İster şu inançta olsun, ister bu inançta olsun; ister inanın, ister inanmayın...
Aygıt kullanmadan beş dakika bile suyun dibinde kalamayacağınıza göre...
Demek ki evren yasaları, yahut Tanrı buyrukları; insanların inanç ve eğilimlerine hiç mi hiç aldırmadan, hepsini kurumuş çiroz hevenkleri gibi aynı ipe dizmekte...
İnsanın yeryüzünde sadece 2 milyon yıldan bu yana var olduğu söylenir.
Özellikle sinema gündemine daha sık gelmeye başlayan eski zaman dinozorları ise, 75 milyon yıl önce yaşamışlardı. Üstelik 450 milyon yıl boyunca...
Sonra birden kayboluverdiler ortalıktan.
Birdenbire öyle nasıl kayboluverdiklerinin nedeni, bir türlü kesin saptanamıyor.
Kimi:
- Aşırı beslenmeden ötürü erkek dinozorların iri hayaları, apış aralarına sürtüne sürtüne kısırlaştı da, ondan kaybolup gittiler, diyor.
Kimi:
- O dönemde de bir buzul çağına girildi, ondan kaybolup gittiler, diyor.
İnsanlık 148 milyon yıl daha kalabilecek midir yeryüzünde? Çok kuşkulu...
Beschreibung: Müslüman olsalar da, Yahudi olsalar da, Hıristiyan olsalar da, inançsız olsalar da; 10 milyon, 100 milyon, 500 milyon, 1 milyar, 2 milyar, 5 milyar yıl sonra; tıpkı dinozorlar gibi hiç gelmemişçesine kaybolup gideceklerdir sonsuz bir boşluğun içinde...
Sonra daha kimbilir neler olacak?..
Çünkü Arz küresi 50 milyar yıl daha duracak Samanyolu galaksisindeki toplu iğne başı kadar görünen kimliği içinde.
Ve sonra o da kaybolup gidecek.
Bir başka anlatımla Tanrı, canlıların keyfine bırakmamıştır buyruklarının uygulanıp uygulanmamasını...
Sadece o buyrukları, yani evrenin düzenini merak ederseniz; mucizeler gösterme olanağına kavuşursunuz.
Uzayda da yürüyebilirsiniz. Ay’ın üstüne de çıkabilirsiniz. Bir anda bütün evlerde görünebilirsiniz. Oturduğunuz yerden, başka gezegenlerin yakın plan fotoğraflarını izleyebilirsiniz...
Ama Tanrı’ya ve onun yansıması olan evreni merak etmezseniz, hiçbir mucize gösteremezsiniz. Dualarınız teke tek bir pazarlıktan ibaret kalır:
- Ben sana sığınıyorum, sen de beni ölünce cennetine kabul et ya Rabbi...
Yunus Emre daha 700 yıl önce, bu tür teke tek bir pazarlığa benzeyen ibadet alışkanlarından hoşlanmadığı için, yazmıştır o ünlü nefesini;
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni...
O yüzden, o da mucizesini göstermiş ve hâlâ unutulmamıştır.
*ALINTIDIR