DÜNYAYI KURTARACAK 26 TEKNOLOJİK ÇÖZÜM
4/MART/2010 - CUMHURİYET BİLİM TEKNİK
Buzdolabında manyetik soğutma ve susuz çamaşır yıkama gündemde
İnsanoğlunun giderek artan hayat düzeyi, ekonomik ve yaşam faaliyeti her zaman daha çok enerji kullanımı demek... Enerji tüketimini azaltmaz, daha az enerji ile yaşam düzeyini geliştiremezsek, hem herşey daha pahalanacak hem de gezegen yaşanmaz olacak. Yeni ve yeşil teknolojiler şimdi ekonomiye giderek daha çok damgasını vuruyor.. Çözüm, yine bilimsel-teknolojik gelişmelerde. . İşte yakında hayatımıza girecek 26 çözüm...
MANYETİK BUZDOLABI: Evlerimizde en çok elektrik harcayan iki aygıt klimalar ve buzdolaplarıdı r. Buzdolapları yeni bir soğutma yöntemi sayesinde yakında çok daha çevre dostu bir nitelik kazanabilir. Manyetik soğutma yöntemi metal alaşımların manyetik bir alana tutulmasıyla soğumalarına olanak tanıyor ve enerji tüketiminde yaklaşık %40 oranında tasarruf sağlıyor.
YEŞİL MAKİNE: Dünyanın gerçek anlamda ilk “susuz” çamaşır makinesinin yakın bir gelecekte kirli çamaşırlara harcanan su ve enerji miktarında çarpıcı bir düşüş sağlaması işten değil. Britanya merkezli Xeros tarafından geliştirilen ilkörneklerde polarılmış binlerce naylon boncuktan yararlanılıyor. Bu boncuklar kire yapışıp lekeleri yok ediyor. Çamaşırların kuru kalmasını sağlayan bu yöntem geleneksel makinelere kıyasla %90 daha az su ve %40 daha az enerji harcıyor. Ortalama 300 milyon evde kullanılan eski makinelerin bu yeni sistemle değiştirilmesi suretiyle CO2 salımında yılda yaklaşık 28 milyon tonluk bir düşüş meydana gelmesi bekleniyor.
İDRARDAN GÜBRE: Yapay gübre üretimi, dünyanın enerji kaynaklarının yaklaşık %1’inin tüketilmesine neden olan oldukça yüksek enerji tüketimli bir süreçtir. Bunun yerine steril ve azot açısından zengin olan idrardan gübre üretilmesi karbondioksit salımında yılda 180 milyon tondan fazla bir düşüş sağlayabilir. Stockholm Çevre Enstitüsü tarafından geliştirilen idrar depolama tanklarının Çin’in kırsal kesimindeki evlerin bodrum katlarına yerleştirilmesi sayesinde CO2 salımında yılda ortalama 20 ton azalma oldu.
ÇEVRE DOSTU PENCERELER: Pencerelerdeki cam ya da plastik katmanların sayısını arttırdığınızda ısıtma ve soğutmaya harcanan enerji miktarında büyük bir azalma meydana geldiğine tanık olacaksınız.
GÖLCÜKLERDEKİ BİRİKİNTİLERİN GÜCÜ: Yeşil yosun CO2 ile beslendiğinde akıl almaz boyutlarda çoğalır ve biyoyakıta dönüştürüldüğünde mısır, soya, ya da şeker kamışına kıyasla hektar başına 100 kat daha fazla verim sağlayabilir.
İŞLENMİŞ METAN: Hayvan atıklarından elde edilen metan, yakıt olarak kullanılabilir. 2008 yılında tamamlanan Penkun, Almanya’daki dünyanın en büyük biyogaz üretim merkezinde yılda 84,000 ton dışkının yakıta dönüştürüldüğü, darı ve tahıllarla birlikte mayalayıcılara yüklenen sıvı dışkıdan elde edilen biyometandan da 20 megavat elektrik ile 22 megavat ısı üretildiği belirtiliyor.
SÜPERİLETKEN ŞEBEKE: Üretilen tüm elektriğin %10 kadarı şebeke sistemindeki yetersizliklerden ötürü tüketiciye ulaşamadan yitiriliyor. Süperiletken şebekeler sayesinde yitirilen elektrik miktarı üçte bir oranında azaltılabiliyor.
DEV MİKRODALGA FIRINLAR: Az enerjiyle yiyeceği ısıtma özelliğiyle bilinen mikrodalga fırınlar yakın bir gelecekte kimyasal ayıraçları benzer bir yöntemle ısıtmak suretiyle kimya endüstrisine büyük miktarda bir elektrik tasarrufu sağlayabilir.
HOŞ IŞIK: Işık saçan diyotlar harcanan enerjinin çok minik bir bölümüyle akkor, hatta yoğunlaştırılmış floresan ışığa özdeş bir ışık üretebilir. Ancak, elde edilen ışık donuk ve soğuk olduğundan tüketiciler bunlara pek ilgi göstermiyor. Şimdi Britanya merkezli Oxford Advanced Surfaces şirketi maviye çalan LED ışığını geleneksel ampullerden alışık olduğumuz sıcak beyaz ışığa dönüştüren fosforlu ekranlar geliştiriyor.
SALLANAN KANATLAR: Günümüzün yolcu uçakları aerodinamik açıdan ustaca biçimlendirilmiş olmalarına karşın, yine de türbülanstan olumsuz yönde etkileniyor. Rüzgâr testleri, artık uçak kanatlarının yalnızca ufak bir bölümünün iki yana sallanacak biçimde tasarlanması sonucunda türbülansın azalabileceğini ve bunun da yakıt tüketimini %20 oranında düşürebileceğini ortaya koyuyor.
YÜZER RÜZGÂR TÜRBİNLERİ: Geleneksel açık deniz rüzgâr türbinleri denizin dibine dev tek gövdeli direklerle iliştiriliyor. Bu da türbinlerin ancak sığ sularda kullanılmaları na olanak sağlıyor. Oysa, en güçlü rüzgârlar genellikle suların derin olduğu açık denizlerde görülür. İşte bu gerçekten yola çıkan Hywind şirketi geçen Haziran ayında gemi gibi suyun üzerinde yüzen ve denizin dibine dev zincirlerle iliştirilen dünyanın ilk yüzer türbinini üretti.
AKILLI ERGİTME: Yeni bir alüminyum ergitme yöntemi dünya üzerinde üretilen toplam elektriğin %2’sini tüketen bir süreci rafa kaldırabilir. Halihazırda ergitme işlemi eritilmiş alüminyum oksidin içinden bir elektrik akımı geçirip, erimiş malzemenin tümüyle doğrudan elektromıknatıs akımının oluşturduğu manyetik alanla çevrilmesi suretiyle yapılıyor. Britanya Coventry Üniversitesi’nden Sergei Molokov doğrudan akımın yerine dalgalı akım kullanılmasıyla bu süreçte harcanan enerji miktarında %20’lik bir düşüş sağlanabileceğ ini öne sürüyor.
HİBRİD ASANSÖRLER: Otis firması tarafından üretilen yeni kuşak asansörler durma işlemi için fren balatası yerine elektrikli motorlardan yararlanıyor ve böylelikle enerji gereksiniminde %25 oranında bir tasarruf sağlıyor. Şirket asansörlerde kablo ve dişlilerin yerine yüksek verimli değişken hızlı motorların ve çelik kayışların kullanılması durumunda da %50’lik ek bir tasarruf sağlanabileceğini belirtiyor.
GÜNEŞ PİLLERİYLE AYDINLANIN: Her pencereye saydam güneş pilleri yerleştirerek 50 katlı bir işyerini aydınlatmak için harcadığınız elektrik miktarını yarıya indirebilir, CO2 salımında yılda 2000 tona varan bir düşüş sağlayabilirsiniz.
DEVİRLİ ARABALAR: Kimi araçlarda frenleme için gerekli enerjiden tasarruf etmek ve bunu hızlanırken yeniden kullanmak amacıyla volanlardan yararlanılır. Ancak bu aygıtlar iri ve ağırdır. Karbon lifinden üretilen daha hafif ve geleneksel volanlardan üç kat daha hızlı dönen volanlarla yakıt tüketiminin yaklaşık %20 azaltılabileceği düşünülüyor.
PLATİNSİZ YAKIT PİLLERİ: Hidrojen yakıt pilli motorla çalışan bir araba, içten yanmalı motoru olan bir arabaya kıyasla, karbondioksit salımında yılda 2.4 tonluk bir azalma sağlayabilir.
ARABANIZ BİR PİL: Elektrikle çalışan tipik bir kent arabası günde yaklaşık 30-50 km yaparken, yeni kuşak arabalar şarj başına 160 km yapabiliyorlar. Sunum istemi aştığında, elektrikli arabalar garajda boş boş beklemek yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından güç depolayabilirler. Daha sonra istem yine sunumdan fazla olduğunda depolanan bu enerjiden yararlanılabilir.
BOŞTA ÇALIŞTIRILAN MOTORLAR: A.B.D’de uzun yol yapan kamyon sürücülerinin 8 saatlik uyku molası süresince araçlarının motorlarını çalışır durumda bıraktıkları, lokomotiflerin zamanlarının yaklaşık %72’sini boşta geçirdikleri bildiriliyor. Salt bu ülkede boşa harcanan yakıt miktarı yılda 4 milyar litreye, CO2 salımı ise 11 milyon tona ulaşıyor. Sıcaklığa göre motoru çalıştırıp durduran otomatik sistemler ve elektrikli park alanları bu olumsuz etkileri %90 oranında azaltabilir.
HER DAMLASI DEĞERLİ: Londra Doğal Tarih Müzesi’nden Andrew Parker, yılda yalnızca 10 mm yağış alan Namib çölünde yaşayan bir böcekten esinlenip, havadaki nemi son damlasına kadar değerlendirmenin bir yolunu buldu. Böceğin sırtındaki su emici ve su itici tümseklerden yola çıkarak yeni bir malzeme tasarlayan Parker ve arkadaşları bu malzemeyi çöllük alanlara sulama ve içme suyu sağlayacak nem toplayıcılara dönüştürmeyi amaçlıyorlar.
GÜÇ DENETLEYİCİSİ: Artık evinizden çıkarken elektrikli aygıtlarınızı çalışır durumda bırakmanızı haklı kılacak hiç bir gerekçeniz yok. Avustralya’nın Semitech şirketi tarafından geliştirilen yeni bir akıllı denetleyici cep telefonu ya da dizüstü bilgisayara yüklenen bir yazılım aracılığıyla tüm elektrikli aygıtlarınızı uzaktan açıp kapamanıza olanak tanıyor. Bu konuda yapılan pilot bir araştırma aygıt sayesinde bir işyerindeki enerji tüketiminin %20 oranında azaldığı görüldü.
TÜYDEN İPLİK: Her yıl petrokimyasallardan naylon ve polyester gibi 38 milyon ton yapay iplik üretiliyor. Bunların yerini kısmen de olsa her yıl et endüstrisinden geriye kalan yaklaşık 5 milyon ton tavuk tüyü alabilir.
DENİZ SUYU SERALARI: Kuzey Afrika’nın büyük bir bölümünün ve öteki subtropikal kıyı bölgelerinin de aralarında yer aldığı kurak kıyı bölgeleri, ciddi boyuttaki susuzluğa karşın, denizle çevrilidirler. Londra merkezli Seawater Greenhouse şirketi şimdilerde güneş enerjisinden yararlanarak denizden ekonomik yöntemlerle tatlı su çıkartmaya yönelik üç proje üzerinde çalışıyor. Şirket, bir yanında güneş ısısını yoğunlaştırarak deniz suyunu buharlaştıran seralar üretiyor. Seranın daha soğuk olan öteki ucunda soğuyan saf suyun sulama için kullanılabileceği belirtiliyor.
WEB KAMERALARI ENERJİ-YÖNETİMİ yazılımlarının daha verimli işlemesini sağlayabilir. Kişisel bilgisayarları n daha az güç tüketmelerini amaçlayan programların büyük bir bölümü fare ve klavye kullanılmadığında bilgisayarın uyku durumuna getirilmesi esasına dayanmaktadır. Ne var ki, bu aynı zamanda siz okurken ya da video izlerken ekranın da kararması anlamına gelir. Web kamerasına iliştirilmiş yüzleri-tanıyan bir yazılım bu duruma bir çözüm getirebilir. Belli bir süre beklemek yerine, bilgisayarın ekrana bakan olmadığında uyku durumuna geçmesine olanak tanıyan bu yeni yaklaşımın her yıl bilgisayarları n harcadığı enerji miktarından %80 tasarruf sağlayabileceği öne sürülüyor.
DÜŞÜK ISI, YÜKSEK ENERJİ: Jeotermal enerjide kullanılan suya metal nano parçacıkların eklenmesi gezegenin hemen hemen her yerinde yenilenebilir kaynağı devinime geçirebilir. Jeotermal santrallarda genelde 160 derecenin üzerinde ısı kaynaklarına gerek duyulur. Ne yazık ki, dünyanın çok az yerinde bu sıcaklıklara ulaşılır. Kimi güçlendirilmiş jeotermal sistemler 65 derecede çalışabilseler de pek verimli olmadıklarından üretilen enerji pahalıya gelir. Suya nano parçacıklar eklenmesi suretiyle aynı miktarda sıvı ile elde edilen ısı %30 artırılabilir.
GÜÇ YÜRÜYÜŞÜ: Atılan her adım enerji gerektirir. O halde, harcanan bu enerjinin bir bölümünü neden yeniden kullanmayalım? A.B.D kökenli PowerLeap şirketi biçimleri bozulduğunda elektrik üreten piezoelektrik malzemeden oluşturulmuş yer karoları geliştirdi. Şirket, söz gelimi tren istasyonu gibi çok işlek alanlara yerleştirilecek 100 metrekarelik karonun yılda 18,250 kilovat saat elektrik üretebileceğini öne sürüyor.
GÜNEŞ ISIL DEPOLAMA: Güneş enerjisi son derece elverişli bir güçtür, ama şebekenin gece boyunca çalışabilmesi için yine de güneş ışığına gerek vardır. Ancak yakında 17 megavatlık bir güneş ısıl güç kaynağının gün boyunca aynı miktarda güç sağlaması bekleniyor. İspanya’da geliştirilen Gemasol projesi eritilmiş tuzdaki güneş ışığından ısıl enerjiyi çeken ve ısıyı yaklaşık 15 saat boyunca depolayabilen ilk ticari güç kaynağı olacak. Bu da elektrik üreten türbinin çalıştırılması için gerekli buharı sağlayacak.
Rita Urgan, Kaynak New Scientist, 3 Ekim