Türk Ordusu’nun Subayı, Ya Atatürk Devrimcisidir; Ya da subay değildir.

 

 

TSK DEVRİMLE KURULDU

Bugünkü Türk Ordusu bir devrim sürecinde kurulmuştur.

Gerçi Ordu’nun kuruluş tarihi, ünlü Hun Kağanı Mete (Mautun)’ye, MÖ 3. yüzyıla kadar uzatılıyor. Kuşkusuz Türklerin devlet ve ordu geleneği konusunda çok daha eski çağlara giden tarih teorileri de vardır. Koppers, Menghin, Schmidt gibi Alman halkbilimcilerinin ve tarihçilerin MÖ 3 binlerden gelen atlı çoban kültürüyle açıkladıkları bilimsel tezlerini bir gün tartışırız bu sayfalarda. (Bkz. Doğu Perinçek, Orta Asya Uygarlığı, genişletilmiş 2.basım, s.116 vd)

Bu köklü geleneğin Türk Ordusu için büyük bir miras olduğu gerçektir. Ama bugünkü Ordu’nun Osmanlı Yeniçeri, Sipahi vb. teşkilatlarının kurum olarak devamı olmadığı da açıktır. Yeniçeri’nin anası, babası bile yoktu. Mehmetçik, anasının kınalı kuzusudur.

Türk Silahlı Kuvvetleri, bir demokratik devrim ordusudur; 19. Yüzyıldaki çağdaşlaşma sürecinde yeniden kurulmuştur. Türk Ordusu’na hayat veren Mehmetçik de devrimci subay da arkada kalan 2 yüzyılın ürünüdür.

 

TÜRK SUBAYI VE MEHMETÇİK:

DEMOKRATİK DEVRİMİN ASKERİ

Yeniçeriye ve sipahiye veya sekbanlara, pençik oğlanlarına Mehmetçik deniyor muydu?

Hayır, Mehmetçik, son iki yüzyılın vatan savunmasının askeridir.

1908’de Balkanlar da dağa çıkan veya Anadolu’daki halk hareketlerinin başına geçen, Edirne’yi kurtaran Trablusgarp’ta gerilla savaşı (Harbi Sagir) yapan, Çanakkale’den Yemen cephelerine kadar vatan savunmasında görev alan çağdaş Türk Subayı da, Mehmetçik gibi demokratik devrim döneminde oluştu.

 

TAARRUZ YAPMA CESARETİNİ DEVRİMCİ SUBAY GETİRDİ

Çağdaş Türk Subayı, devrimci subaydır.

Osmanlı’nın o yıkım dönemine şöyle bir bakınız; sürekli yenilgiler ve bozgunlar.

Osmanlı ordusu taarruz yapmayı bile unutmuştu.

Türk Ordusu 1908 Hürriyet Devrimi’nden sonra o devrimci genç subaylarla yeniden taarruz yapmaya cesaret edebilmiştir. Edirne’nin yeniden geri alınması, Çanakkale’deki 19 Mayıs 1915 taarruzu, 26 Ağustos 1922’nin Büyük Taarruzu, hep o devrimci subayın atılganlığıdır. Ve en önemlisi, devrimci subayın halkına, Mehmetçiğine duyduğu güvenin eseridir. Bu özgüvenin

kaynağı, Meşrutiyetlerde başlayan halkçı devrimciliktir.

1908 Devrimi olmasa, Çanakkale direnişi olmazdı.

Çanakkale direnişi olmasa, ne Kemalist Devrim olurdu, ne de Sovyet Devrimi!

İstiklal Savaşımız, 1914 sonbaharında Çanakkale’de başladı.

 

VURUN MUSTAFA KEMAL’İN SUBAYINA

1950’lerden beri ABD askeri raporlarını okuyun! Oralarda “Türk Ordusu’ndaki Kemalist anlayış yok edilmeli” diye yazar. (Haydar Tunçkanat’ın kitabı)

Son 60 yılda Atatürk Devrimi’ne vurulan her darbe, Türk Ordusu’nun cephesinden bakarsak, Mustafa Kemal’in devrimci subayına indirilen darbedir. Türkiye’nin darbeler tarihi, aynı zamanda orduya darbeler tarihidir.

12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 müdahaleleri ve en son Ergenekon operasyonu hep devrimci subayı biçmiştir ve biçiyor. 12 Mart’ta 1500, 12 Eylül’de 2000 Atatürkçü subay ve Harp Okulu öğrencisi tasfiye edilmiştir.

Dünyada binlerce subayını NATO operasyonlarına kurban vermiş bir başka ordu var mıdır?

Felsefi açıdan bakarsanız özel mülkiyetçi, özel çıkarcı, bireyci, piyasacı Batı kapitalizmi; Türk subayının kamucu halkçı felsefesini, vatan ve millet için fedai ruhunu, topluma adanmışlığını,

atılganlığını, halka bağlılığını, yaratıcı zekasını, çağdaş yaşam sevgisini yıkıma uğratmaktadır.

Arsa için ölünmez, vatan için ölünür.

Borsa için can verilmez, millet için verilir.

Arsacıların, borsacıların vatanı yoktur!

 

DEVRİMLE KURULAN HALK ORDUSU

Son zamanlarda Genelkurmay başkanları, “Türkiye Cumhuriyeti devrimle kuruldu” vurgusu yapıyorlar. Bu saptama, her şeyden değerlidir.

Ancak o kadar önemli bir saptama da şudur: Türk Silahlı Kuvvetleri de, devrimle kuruldu. Atatürk bu büyük gerçeği, Sovyet komutanı Franze’ye çok güzel anlatır:

“Yeni orduyu, tamamen yeni prensipler ve temeller üzerinde kurduk. Bu ordu, eski ordunun halkın davasına, vatan müdafaasına sadık kalmış kısımlarından ve emekçi köylü kitleleri arasından toplanan kişilerden oluşturulmuştur. Biz bu orduyu kurarken, yalnızca bir tek amaç güttük. Bu da, bu ordunun sultan ordusu değil, halk ordusu olması, tek tek kişilerin değil, bütün halkın menfaatlarını savunmasıdır.” (Mustafa Kemal-Franze Görüşmesi’nin resmi tutanağı için bkz. Mehmet Perinçek, Atatürk’ün Sovyetler’le Görüşmeleri, Sovyet Arşiv Belgeleriyle, 2. basım, s.325)

 

“TÜRK TARİHİNİN HAKKINDAN NASIL GELİNİR”

AB Türkiye temsilcisi Karen Fogg, epostasında ne yazıyordu: “Türkiye tarihinin hakkından nasıl geleceğiz.” (Doğu Perinçek, Karen Fogg’un Epostalları, s.161)

Türkiye’nin temelindeki devrimi yıkarsanız, ne milli devlet kalır, ne de milli ordu!

Ergenekon operasyonuyla ve Türk Ordusu’na karşı son çamur savaşıyla yapılan budur!

Ben, “asimetrik psikolojik harekât”a çamur savaşı diyorum. Türk Ordusu, tanka ve topa karşı savaş için eğitilmiş; ancak çamura karşı savaşı bilmiyor.

 

DEVRİMCİ SUBAYI YOK EDERSENİZ

Dz. Kur. Alb. Dursun Çiçek tutuklandı; sonra serbest bırakıldı. Mesele bu değil!

Hedef stratejik ve kapsamlı: Devrimci Subay yok ediliyor!

Kemalist Devrim düşmanlığı İttihat Terakki düşmanlığı, 1908 Devrimi düşmanlığı vb., ordu

cephesinden bakarsanız, hep devrimci subayı yok etmek içindir.

Mustafa Kemal’in Devrimci Subayı Türk Ordusu’nun ruhudur.

Devrimci Subayı yok edin Mehmetçik komutansız kalır. O zaman Mehmetçik de kalmaz!

Mehmetçiğe, “Sana ölmeyi emrediyorum” diyen devrimci subaydır.

Mehmetçiği 9-10 günde Afyon ovalarından İzmir Körfezi’ne kadar savaşa savaşa koşturan, yine o devrimci subaydır! Türk Ordusu’nun Subayı, ya Atatürk Devrimcisidir; ya da subay değildir.

Türk Ordusu’nda Atatürk Devrimciliğini tahrip etmeye kalkışanlar, Ordu’nun savaş yeteneğini tahrip ediyorlar.

Türk Ordusu, Atatürksüz kalırsa, savaşamaz.

Bülent Arınç’ların, Fethullah Hoca’ların, Tayyip Erdoğan’ların, Abdullah Gül’lerin istedikleri budur.

Çünkü onların ordusu, Irak’taki ABD ordusudur!

 
DOĞU PERİNÇEK