Tanrı’yla Konuşmalar
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet, o cehennem?
Bilir misin, yüceler yücesi Tanrı,
Şarap ne zaman çoşturur içenleri?
Pazar, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe,
Bir de cuma, cumartesi günleri.
Felek, ne denli cömert, aşağılık insanlara!
Han, hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmayan adama ekmek yok:
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!
Yapma” diyorsun; yapmamak elimde mi?
“Sen al” demişin; nasıl çekerim elimi?
“Hem yap hem yapma” demek seninki bana
İnsaf: Kadeh devrilir de dolu kalır mı?
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
Kim görmüş o cenneti, o cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
Yerleri yapmış, gökleri kurmuşsun ama,
Sensin bunca gönülleri yakıp yıkan da.
Ne kızıl dudakları, ne altın saçları
Atmışsın süprüntüler gibi kara toprağa.
Ben ne camiye yararım, ne havraya!
Bir başka hamur benimki, başka maya.
Yoksul, gavur, çirkin, orospu gibiyim:
Ne din umurumda, ne cennet ne dünya!
Biz aşka tapanlarız, müslüman değil;
Cılız karıncalarız, Süleyman değil;
Biz eskiler giyen benzi soluklarız:
Pazarda sırma satan bezirgan değil.
Bir put demiş ki kendine tapana:
“Bilir misin niçin taparsın bana?
Sen kendi güzelliğine vurgunsun:
Ben ayna tutar gibiyim sana.”
Sensiz camide, namazda işim ne?
Seninle buluşma yerim meyhane.
Benim sevmem de böyle, yüce Tanrı:
İstersen kaldır at cehennemine.
Gökleri yarıp darmadağın ettiğin gün,
Pırıl pırıl yıldızları kararttığın gün,
Sen sorguya çekmeden ben soracağım sana:
“Ey Tanrı, hangi günahım için beni öldürdün?”
Ah, Tanrı dünyayı yeniden yarataydı,
Yaratırken de beni yanında tutaydı;
Derdim: “Ya benim adımı sil defterinden,
Ya da benim dilediğimce yarat dünyayı.”
Benim yasam; artık, şarap, çalgı, eğlenti;
Dinim dinsizlik, bıraktım her ibadeti;
Nişanlım dünyaya: “Ne çeyiz istersin?” dedim:
“Çeyizim, senin gamsız yüreğindir.” dedi.
Kim senin yasalarını çiğnemedi ki söyle,
Günahsız bir ömrün tadı ne ki söyle,
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödetirsen,
Seninle benim aramda, ne fark kalır ki söyle!
Nerdesin? Sana baş kaldırmışım işte;
Karanlık içindeyim, ışığın nerde?
Cenneti ibadetle kazanacaksam
Senin ne cömertliğin kalır bu işte?
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
Ömer HAYYAM