KARACAOĞLAN’DAN
Değirmenden geldim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del’olur aklı
On beş yaşında da kırkbeş bölüklü (*)
Bir kız bana emmi dedi n’eyleyim ?
Birem birem toplayayım odunu
Bilem dedim bilemedim adını
Albıstan yanaklı Kürtler kadını
Bir kız bana emmi dedi n’eyleyim ?
Bizim ilde urum olur, uç olur
Sızılaşır boz kurtları aç olur
Bir yiğide emmi demek güç olur
Bir kız bana emmi dedi n’eyleyim ?
Karacaoğlan der ki n’olup n’olayım
Akan sularınan ben de geleyim
Sakal seni matkabınan yolayım
Bir kız bana emmi dedi n’eyleyim ?
(*) Saç örgüsü
*************
MENZİL
Evvel sen de yücelerden uçardın
Şimdi enginlere indin mi gönül
Derya, deniz, dağ, taş, demez geçerdin
Karada menzilin aldın mı gönül
Yiğitliğin elden gitti yel gibi
Damağında tadı kaldı bal gibi
Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi
Bozulmuş bağlara döndün mü gönül
Hasta oldun yatağını istersin
Kadir Mevlam sağlığını göstersin
Cennet-i aladan bir köşk dilersin
Boynunun farzını kıldın mı gönül
Karacaoğlan der ki söyle sözünü
Hakka teslim eyle kendi özünü
El içinde karalama yüzünü
Yolun doğrusunu buldun mu gönül
*************
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye
Elif’in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye
Karacaoğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye
***************
GURBETTE ÖMRÜM
GEÇEÇEK
Gurbette ömrüm geçecek
Bir daracık yerim de yok
Oturup derdim dökecek
Bir münasip yarim de yok
Uçtu genç şahinim uçtu
Kaçarak deryayı geçti
Gönlüm bir güzele düştü
Sarf edecek malım da yok
Koyverin kuşu turnaya
Yarin durağın bulmaya
Soyundum derviş olmaya
Hırka ile şalım da yok
Dünya, Karacaoğlan fani
Toprak emer tatlı canı
Hastalandım ilaç hani
Bir acısız ölüm de yok
*****************