NEYZEN TEVFİK
24 Mart 1879'da Bodrum'da doğdu,
28 Ocak 1953 'de İstanbul'da öldü.
Neyzen Tevfik genellikle toplum kurallarına
uymadan yaşamını sürdürmüştür. Sazını bir geçim kapısı haline geçirmemek için direnmiş,
yalnızca içinden geldiği zaman ney üflemiştir
Padişah Abdülhamiti eleştiren hicivleri sebebiyle 1908 ikinci meşrutiyete kadar altı sene Mısırda yaşadı
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre, simdi o mebus dediler.
be hey dürzü
ne ararsın tanrı ile aramda
sen kimsin ki orucumu sorarsın
hakikaten gözün yoksa haramda
başı açığa niye türban sorarsın
rakı, şarap içiyorsam sana ne
yoksa sana bir zararım; içerim
ikimiz de gelsek kıldan köprüye
ben dürüstsem sarhoşken de geçerim
işgaldeki hali sakın unutma
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
sen anandan yine çıkardın amma
baban kimdi bilemezdin şerefsiz..
Soruyorlar:
--Neyzen,çalarken mi neşelenirsin,yoksa neşeli olduğun zaman
mi çalarsın? .Maliye Bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemidir.
Neyzen: " Maliye Vekili değilim ki,çalarken zevk alayım "....
Felek
Yamansın her zaman aldattın beni,
Kâh düşürdün kâhi kaldırdın felek!
Mecnun'sun diyerek Leylâ peşinden,
Issız vâdilere saldırdın felek!
Rehbersin dedin ben ise kördüm,
Elimle başıma çok çorap ördüm.
Kendimi bıraktım âlemi gördüm,
Hesapsız günahlar aldırdın felek!
Şifadır dedin zehir tatdırdın,
Gençliğin okunu boşa attırdın,
Körlerin yurdunda ayna sattırdın,
Çıkmaz sokaklara daldırdın felek!
Barışmadı gönlüm merd ile zenle,
Ne bir iş bilenle, ne boş gezenle
Hicran köşesinde bozuk düzenle,
NEYZEN'e her telden çaldırdın felek!
Sahra-i cedid 1913
Fasulyeye benziyor
İkinci Mesrutiyet döneminde
nazırlığa getirilen bir zat,çok
geçmeden yeğeninin vali olarak
atanmasını sağlar.
Karsılaştıklarında,Neyzen:
--Maşallah,kardeşinizin oğlu tıpkı
fasulyeye benziyor.
--Genç yasta vali oldu,neden
fasulyeye benzesin?
--İste bende onun için benzetiyorum ya.
Fasulye de sırığa sarılarak büyür.
Canan
Sevdalı akşamlar tekin değildir,
Pek dolaşma gönül viranesinde
Gururlu güneşler boyun eğildir,
Şaka yoktur aşkın efsanesinde.
İhtimal vermezsin, hem inanmazsın,
Ateşler sarmıştır, sen uyanmazsın,
Mestolduktan sonra artık yanmazsın
Gönlüm gibi hikmet peymanesinde.
Bir serseriyim ki dur aman bilmem,
Kalbinden başka bir mekan bilmem,
Gök kandil olmuşum, asuman bilmem
Bu mavi gözlerin meyhanesinde.
…………………………….
Herkesin Bildiğini
Basın çevrelerinde tanınmış bir hanım,
Neyzen'le karsılaşınca,
--Aşkolsun,benim için aşifte filan gibi
sözler söylemişsiniz ?
Neyzen elini sinek kovalar gibi sallamış;
--Hanım,sen beni tanımıyorsun.
Ben herkesin bildiği şeyleri söylemem.
Felsefemdir kitab-i imânim,
Taparim kendi ruhumun sesine.
Secde eyler hakikatinim her an,
Kalbim ates-i mukaddesine
Göründü memleketin iç yüzü,çöktüyse temel.
Şimdilik harice karsı yüzümüz olsa dahi
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdâdımızın.
Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.
Evin yolu
Aksaray'da bir ev kiralar.Yeni taşındığı sıralar,geceleri
meyhaneden dönerken ara sokak içindeki evini
bulmakta güçlük çekmektedir.
Bir gece,karsısına çıkan bekçiye:
--Bekçi baba,Neyzen Tevfik buralarda bir yerde oturuyor
.Sen evini biliyor musun?
--Neyzen Tevfik sensin ama beyim!
--Ben sana kimim diye sormadım,
Neyzen Tevfik'in evini sordum... .
Gelin gibi...
Son hızla giden taksinin şoförüne sesleniyor:
--Aman oğlum,n'olur biraz yavaşla.
--Merak etme baba,biz bu taksiyle gelin taşıyoruz.
--Desene biz de düzülecekler arasındayız