BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Yazının Çetin Yolları
 

YAZININ ÇETiN YOLLARI

 

Kil tabletlerinden CD'lere uzanan olağanüstü bir serüvenin öyküsü... 

 

Çin'den Avrupa'ya ulasan buluş

  İnsanlık tarihinin ilk yazılı belgeleri olan Mezopotamya'daki çivi yazısı kil tabletleri, her ne kadar ağır ve çabuk kırılan bir özelliğe sahip olsalar da, ilkel toplumlarda ki kaya parçalarına ya da tahtalara oranla daha iyiydi. Öte yandan, zaman içinde kil tabletlerin yerini alan papirüs kâğıdı daha hafifti, ama kullanışlı değildi. Metrelerce sarmak gerekiyordu. Bir Ortaçağ ürünü olan ve hayvan derisinden üretilen parşömen ise, kolaylıkla katlanabiliyor ve kesilerek defter, kitap haline getirilebiliyordu. Parşömen defterler, bir anlamda çağdaş kitapların ilk örnekleriydi. Ancak üretimi çok masraflıydı. Masraf deyince, tanrılar için yazılmış metinler için kullanılan fildişleriyle,     icatları Arap istilalarıyla birlikte ön kral metinlerindeki altınları unutmayalım. Bu konuda insanlık, kâğıdı keşfeden Çinlilere, gerçekten büyük bir teşekk ür borçlu. Buluşlarını, bin yıl boyunca büyük bir titizlikle kendilerine saklamak istediler; ama icatları Arap istilaları ile birlikte önce Ortadoğu'ya daha sonra da Kuzey Afrika ve Avrupa'ya yayıldı.

 

Yazı, M.Ö. 3300 yıllarında Bağdat'ın güneyindeki Uruk kentinde ortaya çıktı

Yazı, herkesin kabul ettiği resmi bir keşif tarihine sahip: M.Ö. 3300 yıllarında Bağdat'ın güneyindeki Uruk kentinde ortaya çıktığı biliniyor. Aşağı Mezopotamya'daki Sümer kenti Uruk'ta sergilenen bu tarihi belgeler, kil tabletlerin üstüne piktogramlar biçiminde kazınmış, tahıl çuvalları, hayvan başları listesiydi. Başka bir deyişle yazı, edebiyattan önce bir hesap kitap meselesine yanıt vermek ihtiyacından doğmuştu. Mezopotamya'da ki kil tabletleri Mısır'da papirüsler, Çin'de ise bambu yaprakları izledi. Yazının emekleme yıllarında, her uygarlık, üstüne yazı yazmak için çevresindeki en ulaşılabilir doğal ürünü seçiyordu. Ve bu maddenin seçimi, yazının biçimini ve yazı yazmada yararlanılan aletleri de belirtiyordu. Örneğin, kaya üzerine işlenen hiyerogliflerle, kil tablet üzerindeki çiviyazısı, papirüs kâğıdı için fazla soyut kalıyordu. Çin yazısının ilk dayanağı ol an ince ve uzun bambu tabakaları, sütun biçimindeki işaretlere daha uygun düşüyordu. Aynı şekilde, palmiyeli yapraklarının biçimi, Güneydoğu Asya halklarının kullandığı, boyu eninden uzun yazı şekli için idealdi.

 

Yazının kullanıldığı malzeme çevreyle ilgili

Birçok bilim adamı için uygarlıkların tarihi, yazı için kullandıkları malzemeyle yakın bir ilişki içinde... Yazı ile toprak ananın sunduğu zenginlikler arasındaki bağ çok açık. Sümerler, uygarlıklarını Mezopotamya'nın tek zenginliği olan killi toprak üstüne kurmuşlardı. Evlerini, tapınaklarını hep bu maddeden yapmışlardı. Bir gün kil tabletlerin üstünü kamışlarla kazıyabileceklerini keşfettiler. Daha sonra güneşte kuruttukları bu kil tabletlerin üstüne sahip oldukları malları yazmaya başladılar. Mısırlılar, killi toprak açısından Mezopotamya halkları kadar şanslı değillerdi. Ama onlar da Nil Deltası'nda bol miktarda yetişen papirüs bitkisine sahiptiler. Bu bitkiden aynı adı taşıyan bir tür kâğıt elde ettiler ve üstüne fırçalarla yazmaya başladılar. Böylece Eski Mısır'ın ünlü kâtipleri ve hiyeroglif yazısı doğdu. Yeni sistem, Mezopotamya'nın kamış kalemle yazılan çiv iyazısına oranla daha yumuşak bilek hareketleri gerektiriyordu ve kaligrafi açısından çok daha estetikti. Günümüzde, batı dillerinde kâğıt anlamına gelen (papier, paper) kelimelerin etimolojik kökenini oluşturan papirüs kelimesi, eski Mısır'da çok daha kutsal bir anlam taşıyordu. Firavunlar ülkesinin dilinde papirüs "papouros" kelimelerinin birleşmesinden oluşuyordu ve "krala ait olan" anlamına geliyordu. Gerçekten de eski Mısır'da papirüs üretimi, doğrudan doğruya firavunun tekelindeydi ve çok değerli bir maddeydi. Papirüs üretimi hem ince bir işti hem de oldukça masraflıydı. Kâğıtlar, bitki sapının içindeki lif tabakaları dikilerek elde ediliyordu. Tıpkı günümüzdeki kumaş tabakaları gibi, papirüs de onlarca metrelik tabakalar halinde katlanıyordu. Papirüs kâğıdı, kil tabletlere oranla daha yumuşak ve hafif olduğu için, kısa bir süre içinde çivi-yazısının pabucu dama atıldı. Tam 2000 yıl boyunca papirüs, sadece Mısır'da değil, bütün Ortadoğu'da ve Akdeniz havzasında kullanı lan tek yazı aracı sıfatını korudu.

 

Yunan ve Roma dünyası için papirüs ciddi bir sorundu

Değişik iklimlere uyum sağlayamayan papirüs bitkisini, Mısır ve özellikle Nil Deltası dışında bir yerde yetiştirmek olanaksızdı. Bu yüzden, Yunanlılar ve Romalılar büyük masrafa girerek Mısır'dan ithal etmek zorunda kalıyorlardı ve zaten sınırlı olan üretim, özellikle Roma'nın sürekli artan talebini karşılamaktan çok uzaktı. Papirüs kâğıdının başka sakıncaları da vardı. Bir kere çok zor katlanıyordu. Oysa Romalılar için, özellikle imparator mesajlarında gizlilik çok önemliydi. İkinci olarak, nemden çok olumsuz etkileniyor ve böcekler tarafından tahrip edilebiliyordu. Nitekim Mısır'ın kurak çöl ikliminin koruduğu çok sayıda papirüs günümüze kadar ulaşmışken, Yunanlılara ve Romalılara ilişkin bir tek örneğin kalmamasının nedeni bunlar olsa gerek... 

 

Bergama (Pergamon) kentinde ki önemli  gelişme: Parşömen

O tarihlerde Bergama Kütüphanesi, İskenderiye Kütüphanesiyle çok sıkı bir rekabet içindeydi. Ancak, kent büyük bir papirüs sıkıntısı çekiyordu. İşte bu noktada, Bergamalı kâtiplerin mutlaka yeni bir madde keşfetmeleri gerekiyordu. Sonunda çözümü buldular: Keçi ve koyun gibi hayvanların derisini iyice tabaklayıp incelttiler ve yeni buldukları bu yazı aracına "Bergama derisi' anlamına gelen "pergamena" adını verdiler. Bu ad, daha sonra dünya dillerine "parşömen" olarak yayıldı. Parşömen üretiminde ceylan, antilop derisinden yaralanılıyordu. Buzağıdan elde edilen ise, en kaliteli olanıydı. Parşömen, öteki yazı yüzeylerine göre daha avantajlıydı. Bir kere daha sağlamdı, her iki yüzüne de yazılabiliyordu ve asıl önemlisi katlanabiliyor, sayfa biçiminde kesilip daha sonra dikilerek kitap haline getirilebiliyordu. Bu, yazılım dünyasında bir devrimdi. Artık her şey değişiyo rdu. Kitap haline getirilmiş parşömen, insanın ellerini, okurken özgür kılmıştı. Okuma da içerik değiştirmişti. O tarihe kadar okuyabilmek için panoramik bir açıya gerek vardı. Artık, gözün yukarıdan aşağıya doğru hareket etmesi yeterli olacaktı. Bu, modern kitabın emekleme çağıydı.

 

Çinlilerin büyük sırrı ortaya çıkıyor: Kağıt

Ancak batı dünyasının bunu da Çin'den bir asır geride olduğunu belirtelim. Çünkü 3. yüzyılda Çinliler, dut ağacının kabuklarından, keten, hintkeneviri ve kenevir liflerinden üretmeyi başarmışlardı. Ama formülünü büyük bir gizlilikle batı dünyasından saklamışlardı. Ta ki,  Abbasiler döneminde Arapların Semenkand kenti işgali sırasında, İslam savaşçılarının Çinli kâğıt ustalarını esir etmelerine kadar. Önceler İslam’ın tekelinde olup, Bağdat,  Kahire, Tunus, Fez gibi kentler de gelişen kâğıt üretimi, sonra İspanya'ya, Sicilya’ya ve oradan da İtalya’ya yayıldı.13.yüzyılda Avrupa'nın her yanında kurulan büyük kâğıt imalathanelerindeki sistem, birkaç düzenleme dışında Çinlilerin geliştirdiği üretim süreciyle aynıydı.

 

Son nokta: Dijital

Yazı ve kâğıdın mutlu evliliği, 1960 yılına kadar aralıksız sürdü. Bu tarihte Marshall McLuhan isimli bir mühendis, bir elektronik devrimin adımını attı ve bundan böyle yazının yerini görüntünün alacağını söyledi. Ve günümüzün kâğıtsız ofisleri, bu düşüncenin ışığında doğdu. Günümüzde dev bir ansiklopediyi bir CD'nin içine taşımak mümkün... Aslında, bilim adamları ekrandaki yazıyla, eski yazının çok da büyük farklılıklar göstermediğini söylüyorlar. Çünkü her ikisinde de belirleyici olan metnin insanın gözlerinin önünde yer alması. Tek farkı bu kez dikey olması... Kısacası Tutankamon, Gutenberg, Bili Gates, bütün bu isimler aynı mücadelenin içindeydiler.

  

Bütün uygarlıklarda, yazı her şeyden önce inancı ve öbür dünya ile diyaloğu yüceltiyordu.

Her dinde, yazı, kutsal metinlerin elçiliğini üstleniyor. Bu, ister 3. yüzyıla ait, tahta üzerine kazınmış Budacı metinler, ister manastır yaşamını anlatan Hint fildişi tabletleri, ister Sudan'da yüzyılın başında yapılmış Kuran tabletleri, ister eski Mısır'ın en olağanüstü metinlerinden papirüs üzerine yazılmış "Ölüler Kitabı" olsun değişmiyor. İnanç, yazıya ve onun kullanıldığı tüm maddelere tarih içinde damgasını vuruyor. Ne var ki, Antik Çağ'ın tüm egemenleri, iktidarlarını bir biçimde taşa ya da değerli maddelerin üzerine kazıdıkları adlarıyla ve simgeleriyle ölümsüzleştirmişlerdi. M.Ö. 2100 yıllarına ait bu Sümer adak heykelciği, durumun en güzel örneklerinden biri. Heykelde, Sümer krallarından bir tanesi "yapıcı" işleviyle betimleniyor. Ellerinin üstünde, Mezopotamya toplumlarında biricik üretim aracı olan tuğlayı taşıyor. Sümerler, kral figürlü adak heykelcik lerinin alt kısmını toprağa saplarlardı. Böylece, krallarının onları İklimin kötü sürprizlerinden koruyacağına inanırlardı.

  

Adalet ve ticaret

Paranın ve yasaların garantisi olan yazılı metinler, dönemlerinde tek başına otoriteyi temsil ediyorlardı.

Yönetim ve ticaret... Bu iki faaliyet, tüm toplumlarda yazılı kodlarla düzenlenmişti. Metin, bir yasayı geçerli kılıyor ve onaylıyordu. Tarihin ilk muhasebe belgesinin, bundan tam 5.000 yıl önce kaleme alındığı sanılıyor. Bu bir Sümer tabletiydi. Tabletteki altı sütunda, kraliyet ailesine bağlı bir yerel yöneticinin sahip olduğu küçükbaş hayvanların sayımı gösteriliyordu. Antik Çağ'dan Ortaçağ'a kadar, muhasebe hesaplarının büyük bir çoğunluğu balmumundan yapılmış tabletlere kazınmış ve korunmuştu. Daha sonra, balmumu tabletler birbirlerine bağlanmış ve deri bir cilt içinde yerleştirilmişti. Muhasebe notları, ayrıca ders kitabı görevi de görmüş ve tarihe geçen kayıtlar daha sonra karalama defteri olarak kullanılmıştı. 

  

Kum tahtasına yazmak...

Fas'ın güneyindeki çöl bölgesinde, Cezayir ve Moritanya çöllerinde yaşayan Tuaregler, "tifinagh" adı verilen bir yazıya sahipler. Bu yazının özelliği ise, okul sıralarında kara tahta üzerinde değil, açık havada çöl kumlarının üstünde öğrenilmesi.., Tuareg alfabesi geçici bir alfabe. Öğrenciler hemen ezberlemek zorundalar; çünkü öğretmen kumun üstüne çizdiği harfi az sonra koluyla silip bir yenisine başlıyor. Harf karakterlerini oluşturmakta bütün yetenek parmaklarda gizli. Öğrenciler isimlerini yazıyorlar, sonra silip soyadlarını yazıyorlar. Önce aşağıdan yukarıya, ardından yukarıdan aşağıya yazılıyor. Soldan sağa olduğu gibi, sağdan sola yazanlar da var. Kısacası, Tuareg yazısı bir oyun gibi zaman içinde kumla haşır neşir olarak öğreniliyor.

Tuaregler yetişkin yaşa geldiklerinde, bütün bu öğrendiklerini daha kalıcı kılmak için, onları ağaç gövdelerine, hayvan derilerine, çanak ve çömleklerin üzerine kaydediyorlardı. Ve böylece çok geniş bir Tuareg alfabesi ve yazımı oluşuyordu. Ancak, Tuaregler ne kadar büyürlerse büyüsünler, bayram günlerinde yine çöle çıkıp kumun üzerinde parmak kaligrafisinin tüm ustalıklarını sergilemeyi sürdürüyorlar.  

 

Havacılık sanayii kadar önemli bir alan...

Yıllık dünya kâğıt üretimi, yaklaşık 300 milyon ton. Kâğıt sanayii, toplam dünya gelirinin yüzde 2,5'ini oluşturuyor. Bu rakam, dünya havacılık sanayiinin cirosuyla eşdeğer bir rakam. Kâğıt üretiminde kullanılan makineler olağanüstü pahalı aletler. Bazılarının uzunluğu 300 metreyi geçiyor ve böyle bir makine, yılda ortalama 350 bin ton kâğıt üretebiliyor. Bu makinelerin çalışma hızı saatte 120 kilometreyi buluyor. Kâğıdı tabaka halinde üreten makine, bundan iki asır önce Essonne kentinde Fransız mühendis Louis-Nicholas Robert tarafından bulundu. Daha önce kâğıt, elle ve yaprak halinde üretiliyordu.  

 

Yazının doğaüstü gücü...

Bakır bir tasın içinde (şifa tası) Tanrı'nın büyüklüğünü ve gücünü anlatan kutsal metinler... İnanca göre, bu yazılarla temas eden suyu içen hasta hemen iyileşiyor. Kuran'ın ilk ayetinin yazıldığı, yılan derisinden yapılmış bir nazarlık... Ağızda oluşan sivilcelere karşı şifalı bitkilerin kullanımını öneren, Sümerlere ait bir reçete tableti... Eski Mısır'ın koruyucu tanrısı Horus'un resminin bulunduğu, kumtaşından yapılmış bir mezarlık taşı... 16. yüzyıla ait, Çin'de bronzdan yapılmış bir muska. O tarihlerde, öğrencilerin bu muskayı sınavlara girmeden önce yanlarına aldıkları tahmin ediliyor. Kısacası, kötü şansı kovmak ve gökyüzündeki tanrıların yardımını almak için yazıdan ve onun her türlü dayanağından insanoğlu her zaman yararlandı. 


Hazırlayanlar :  merakediyorum@googlegroups.com 

Kaynak : Focus Dergisi

 
  Bugün 1481244 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol