RUSYA’YI YARATAN ADAM DELİ PETRO VE VASİYETİ
Bugün Rusya; dünyanın en geniş topraklarına sahiptir. Halbuki Rusya; 17. Yüzyıl’da bile Osmanlı Devleti’ne göre önemsizdi. Önce Kiev’de bir knazlık (prenslik) olarak beliren Ruslar; sonra Moskova çevresinde etkili oldular. 10. ve 11. Yüzyıllarda bu bölgedeki Kıpçak (Kuman) Türkleri; Rus şehirlerini ikide bir yağmalıyorlardı. Batı’ya doğru genişlemeye çalışan Ruslar’ı Polonya ve Litvanya durduruyordu. Bu ülkenin güney hatlarında Türkler; Ruslardan daha fazla idiler. Altınordu Devleti; Kırım ve Kazan hanlıkları devletleşen Ruslar tarafından yutuldu. Tatarları da kullanan Ruslar; Sibirya’yı ele geçirdiler.
Bu sürecin kalıcı hale getirilmesi de Türklerin Deli Petro dedikleri; Rusların "Büyük Petro" diye andıkları Çar Petro’nun iktidarı döneminde (1682-1725) gerçekleşmiştir.
Çok zorlu bir hayatı olan Petro; bir ara kimliğini gizleyerek Hollanda’ya gitti, orada gemi işçisi olarak tersanede çalıştı ve gemi yapım tekniklerini öğrendi. Rusların geri kalmış kültürel yapılarının devlete ayak bağı olduğunu gördüğünden Avrupa’yı model aldı. Hatta Rusya’ya düşman olan ülkelerin taktiklerini, harp metodlarını ve tekniklerini alıp uyguladı. Böylece; Rusya’yı artık her devlete kafa tutan bir imparatorluk haline getirdi.
"Yenile yenile yenmesini öğreneceğim!" diyen Büyük Petro; Rusya’yı dünyanın egemeni haline getirecek bir vasiyet de bıraktı devletine...
O vasiyatnameyi; okuyun. Göreceksiniz ki aradan 300 yıl geçmiş olmasına karşın, aynen devrededir. Sadece Ruslar değil ABD ve AB de Petro’nun işaret ettiği yolda yürümektedir.
VASİYETNAME:
1. Askeri daima harbe hazır tutmak için sürekli harp halinde bulunulmalıdır. Mali zorluklar yüzünden ara sıra ara verilir. Ara verilse de her an hücum için müsait vakit gözetilmeli.
2. Avrupa’nın en bilgili milletlerinden subaylar ve ilim adamları getirilerek Rus milletini faydalandırmalı ve Rusya’nın kendi iyi şeylerinden de hiçbir şey kaybettirmemeli.
3. Avrupa’da baş gösterecek olan ihtilaflara daima müdahile edilmeli. Özellikle Almanya olaylarına fırsat düştükçe el konulmalı.
4. Polonya’da daima iç ihtilaller ve ayrılıkçı hareketler çıkarılmalı. İleri gelenler para ile celbedilmeli. Kral seçiminde müdahale edilerek, rüşvet kullanarak Rus taraftarı olanları seçtirmeli ve onları korumak için Polonya’ya Rus askeri sokmalı. İcabında komşu devletlerle Polonya’yı bölüşerek başkalarına düşen payı fırsat düştükçe geri almalı.
5. İsveç’ten mümkün olduğu kadar fazla toprak zabtı için bir harp bahanesi bulmak üzere İsveç’i harp açmaya zorlamalı. Bu maksatla İsveç’le Danimarka arasına nifak sokmalı.
6. Rus imparator hanedanına Alman hanedanından kız almalı, bu suretle Almanya’da nüfuz kazanılmalı.
7. İngiltere’yle ittifak etmeye gayret etmeli. Onlara kereste satarak altınlarını memleketimize getirmeli.
8. Baltık ve Karadeniz sahillerinde Ruslar günden güne yayılmalı.
9. İstanbul’a hükmeden bütün cihanın hakiki hükümdarı olacağından Osmanlılara mütemadiyen harp açarak Karadeniz’de tersaneler yapmalı ve adım adım Karadeniz’i ele geçirmeli. Basra körfezine kadar inmek için İran’ın çöküşünü çabuklaştırmalı. Doğu memleketlerinin ticaretini Şam yolu ile yaptırarak cihanın ambarı olan Hindistan’a gitmeli, böylece İngiltere’nin altınlarından müstağni olmalı.
10. Avusturya’nın ittifakını temin edip onun Alman hükümdarlığını ele geçirmesini teşvik edip, bir taraftan da öteki hükümdarlara hasetlerini kışkırtarak onları Rusya’dan yardım istemeye zorlamalı.
11. Türkleri Rumeli kıtasından kovmak için Avusturya hanedanını kışkırtmalı. Avusturyalılar İstanbul’u alınca öteki devletleri Avusturya aleyhine tahrik ederek İstanbul’u elinden almalı.
12. Macaristan’da ve Türkiye’de yaygın olan Rum mezhebinde bulunan Hıristiyanların cümlesini kendimize bağlayıp Rusya’yı koruyucu tanımalarına gayret etmeli ve bu mezhebe bir başkanlık yaratmaya çalışılarak her bir vilayette bize taraftar adamlar kazanmalıyız.
13. İsveç, İran, Türkiye zapt olunduktan sonra bütün Dünya’nın hükümdarlığını paylaşmak üzere evvela Fransa’ya sonra Avusturya’ya gizlice teklif yazılmalı. Bunlardan birisi kabul edileceğinden kabul etmeyenin üstüne tahrik etmeli, geride kalan tek müttefik de imha edilmeli.
14. Bu devletlerden ikisi de teklifimizi kabul etmezse aralarında nifak çıkararak ikisini bir biri ile uğraştırmalı. Rusya Anadolu’dan asker toplayıp Fransa sahilleri basılmalı. Bu iki devlet mağlup edilince bütün Avrupa elimize geçer.
HEDEF EKÜMENİK PATRİKLİKTİ
Rus Çarı Petro’nun dünyayı ele geçirmek için yaptığı bu planda; Osmanlı Devleti’nin ele geçirilmesi de var. Bunun için de Rumların kullanılması planlanıyor. Çar Petro; Rumlar için bir dinsel lider yaratılmasını; böylece Ortodoks mezhebinden olan bu kesimi Ruslar adına kazanmayı teklif ediyor.
Bu planın öylece kaldığını sanmayın. Zamanla Rumlar; Rusların desteği ile Fener’deki Rum patrikliğini; Yunan devletinin kurulması için bir üs haline getirdiler ve Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayacak en önemli adımı attılar.
Ruslar; Osmanlı Devleti ile yaptıkları savaştan sonra 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştı. Bu antlaşmaya Ruslar; Çar Petro’nun bu planı uyarınca şu maddeyi koydurdular:
7. Madde: Devlet-i Aliye (Osmanlı Devleti) Hristiyan dininin hakkına riayet ve kiliselerini siyanet eder (korur). Rus elçisi, her ihtiyaçta kiliselerin korunması hususunda müracatta bulunabilir. Bu müracaat komşu ve dost bir devlet mümessilinin samimi arzusu olarak Devlet-i Aliye tarafından kabul olunacaktır.
Şimdi yeniden düşünün:
300 sene önce Çar Petro’nun Rumlar için istediklerini bugün ABD ve Avrupa ülkeleri istemiyorlar mı?
Siz Fener Rum Patriği Barthalomeos’un "küresel patrik" unvanı (ekümenik) için mücadele etmesini sadece bir insan hakkı talebi mi sanıyorsunuz? Ya artık Heybeliada’da bir Ruhban Okulu (Ortodoks din adamı okulu) açma isteği ne oluyor?
İnşallah, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yönetenler; Batı Hıristiyanlığının bu 500 yıllık planı, "Türkleri sürme/Müslümanlığı ezme" politikasının farkındadırlar.
(Not: Buradaki bilgiler, Ahmed Cevded Paşa’nın Tarih-i Cevded’inden alınmıştır.)