Öncelikle Artık Apo değil Artin Agopyan demeyi bilelim
O Amerika 30.000 kişinin ölümünden sorumlu bir isyancı Ermeni’nin "beraat" edip etmeyeceğini soruyor! ...Ama tarih unutmuyor. Bir baksa listeden. Efendim, bildiğiniz gibi, biz "dönme" kelimesini sadece Sebatay Sevi'nin takipçisi Müslüman görüntülü Yahudiler için kullanmıyoruz. .. Rum, Ermeni, Levanten olup ta, Hıristiyanlığını ve aslını gizleyip, Müslüman görünüp öz-be-öz Türk adları taşıyarak, bizleri kandıranları da kastediyoruz.
Bunlardan bir tanesi de Apo adıyla bilinen PKK terör örgütünün lideri Artin Agopyan'dır.
Apo'nun aslında ERMENİ olduğu eskiden beri biliniyor, dile getiriliyordu ama nedense boyalı basın ve şıkıdım medya bu herifi Abdullah Öcalan diye tanıtmayı sürdürdü. ÖCALAN soyadı üzerinde bile durulmadı... Kimlerden ve neden öç alıyordu? Aldırılıyordu
İsterseniz oradan başlayalım...
1880'lerden itibaren Türkiye'deki Ermenileri Batılı ülkeler başta A.B.D ve Rusya yoğun bir şekilde kışkırtmışlardır.. . Batılı ülkeler (bilhassa İNGİLTERE) bu arada Kürtlere de el atmış, onları ilerde kullanabileceği yedek ve Tampon bir güç haline getirme çabasına girmişti.
Birinci Cihan Savaşı İngiltere’nin ne kadar tedbirli olduğunu ortaya koydu. Ermeniler Rusların kozu haline geldi. Doğu Anadolu'yu işgal eden Ruslar Kars ve Erzurum'a kadar Ermeni birlikleri ile girdiler. İngiltere de Kürtler üzerindeki faaliyetini yoğunlaştırdı. Ruslar 1917'de savaştan çekilince, Ermeni kozu tekrar Batılıların eline geçti...
Amerikalılar meşhur Wilson prensipleri ile Doğu'da bir Ermeni devleti, Güneydoğu’da da bir Kürt devleti yaratıp kendi sömürgeleri haline getirmeye çalışırken, Fransızlar da Güney Anadolu'ya Fransız üniforması giydirdikleri Ermeniler ile girdiler. Bu Wilson denen ileri mason herif, gerçekten namussuzun tekidir! ... "Milletlerin kendi kaderlerini tayin Hakkı”ndan söz ile nüfus yoğunluğunu bahane ederek Osmanlı topraklarında Ermeni, Kürt, Rum devletler kurmayı teklif ederken, Türklerin nüfus yoğunluğuna sahip olduğu Rus ve Avrupa topraklarında onların bağımsız olmasını ağzına bile almamıştır! ... Bu şerefsizin Türkiye'de sözünü ettiği bölgelerde ne Rumlar, ne Ermeniler, ne de Kürtler çoğunluğu bile teşkil etmiyordu ! … Oysa Batı Trakya, Bulgaristan, Kıbrıs, Musul-Kerkük, Azerbaycan, hatta o dönemde Ermenistan hep Türk diyarı idi ve Türkler çoğunlukta idi! ...
İşte Batılılar böyle çifte standartlı, böyle içten pazarlıklı, böyle nalıncı keseri gibi kendine yontan soysuz bir topluluktur! ... Onların "Allah bir!" dediğine bile inanmamak gerekir! ...
Aslında biz Artin Agopyan'ın soyadının neden Öcalan olduğunu açıklayacaktık. Oraya gelelim...
İşte bu şekilde Batılı devletler tarafından kışkırtılmış olan Ermeniler, 1. Cihan Savaşı sırasında tebaası oldukları Osmanlı Devleti'ne ihanet edip Ruslara yardım etmeye başlayınca, dönemin sadrazamı Talat Paşa tarafından tehcire, yani göçe tâbi tutuldular.. . Savaşın cereyan ettiği bölgelerden alınıp savaşın olmadığı Osmanlı topraklarına gönderildiler ki, düşmanla işbirliği etmesinler! ...
Bu tehcir hiç bir zaman Ermenilerin tümünü kapsamamıştır. İstanbul Ermenileri, Orta Anadolu'da yaşayanlar tehcire tâbi tutulmamıştır. Sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dakiler göç ettirilmiştir. Ermeniler göç ettirilirken de, götürebilecekleri bütün eşyaları almalarına izin verildiği, aile fertlerinin bir arada tutulmasına itina edildiği gibi, gittikleri yerde yerleşmelerine de nezaret edilmiş, yolda her türlü güvenliklerinin sağlanması için yanlarına ordu birlikleri katılmıştır. Ancak bu göç sırasında hiç hesaba katılmayan bir durum hâsıl olmuştur...
Batılıların kışkırttığı ve birbiriyle çakışan topraklar vaat ettiği Kürtler, bilhassa savaş dolayısıyla sayısı artan Kürt eşkıya, yanlarında değerli eşya taşıyan Ermeni kafilelerine yol boyunca saldırdılar, onları soyup direnenleri öldürdüler. Kafileleri korumakla görevli birlikler sayıca az olduğu için, her zaman bu soygun ve katliamı önleyemedi.
Yine pek az bilinen ikinci bir husus ta, bu saldırılar sonunda Yetim kalan çocuklar ile dul kalan bazı kadınları yol boyunca geçtiği yerlerde onlara acıyan ailelerin yanlarına alması, hatta evlenmesidir...
Bazı Ermeni aileler de, şefkat gördükleri bölgelere kaçak olarak sığınmış, ad değiştirerek Türk görünümüyle oraya yerleşmiş, yerli halk arasına karışıp gitmişlerdir. İşte Apo diye bilinen Artin Agopyan, böyle bir aileden gelmedir. Ne var ki, bu saldırılar Kürtler ve Ermeniler arasında büyük bir düşmanlık yaratmış, mütarekeden sonra Batılı devletlerin orduları ile birlikte dönen Ermeniler kendilerinden gasp edildiğini öne sürerek hem yerli halkın malına mülküne el koymuş, hem de fırsat bulduğu yerlerde öç almak amacıyla Kürtlere ve Türklere inanılmaz işkenceler, katliamlar uygulamıştır. Artin Agopyan’ın ailesi, işte bu yüzden tamamlayamadıkları katliama devam etmek için Öcalan soyadını taşır! ... Basit bir kişi, başarısız bir üniversite öğrencisi iken, 1978 yıllarında Apo'nun üç kişiyle bir örgüt kurup, dışarıdan bu kadar destek görmesini aklınız alıyor mu? ... Bu dil bilmez, yol-yordam bilmez taşralının, ALMAN parlamento heyetleriyle görüşmesini, YUNAN diplomatları ve istihbarat elemanları tarafından Kenya'ya kaçırılmasını nasıl izah edebilirsiniz ki? ...
Bizim Sabetist mason / dönme başının Artin Agopyan'ı "Apo" diye yıllardır şişirdiği malûm... Ama Yalçın Küçük, Doğu Perinçek gibi yazarların, hatta milletvekillerinin gidip ziyaret ettiği PKK kamplarını, terör stratejisini, iki dediği birbirini tutmayan bu durgun zekâlı herifin plânladığını mı sanıyorsunuz? Bütün olay, ASALA eliyle 1973'den beri yürütülen Hıristiyan Ermeni terörünün, artık dünya kamuoyunda tepki çekmeye başlaması, Batılı emperyalist devletlerin yeni bir kuklaya ihtiyaç duymasından kaynaklanmıştır... Bu öyle bir kukla olmalıydı ki, ne Hıristiyanlar, ne Batılılar göze batsın! ... Tam tersine, hem Türkiye meşgul edilsin, hem de Müslüman Türklerle Kürtler birbirini kırsın! ... Üstelik Türkiye'nin Suriye, Irak, Iran, Filistin, Libya gibi Müslüman devlet ve topluluklar ile de arası bozulsun! ...
Müslümanları öldüren, kendi insanına zulmeden bir duruma düşsün! ... İşte PKK lideri Apo diye bilinen, o camlı bölmenin arkasında zavallı bir tavırla oturan Artin Agopyan’ın hikâyesi! ...
Bunu kim ortaya çıkardı biliyor musunuz? ... 31 Mayıs 1999 günkü duruşmada söz alan bir şehit babası! ... Başbağlar katliamında oğlunu kaybeden Ahmet Beşkardeş, Artin Agopyan'a hitaben, kirmanç (Kürt) ağzı ile "ez kirmanç im" diye başlayıp "sen Kürt değilsin, Ermenisin! ... Eğer Kürt isen, ben simdi seninle Kürtçe konuşuyorum, bana Kürtçe cevap ver! ..." dedi! ... Ve tabii hiç bir cevap alamadı! ... Kürtleri bağımsızlığa kavuşturacağını iddia edip, Türk’ten çok Kürt öldüren, sözde Kürt "gerilla" kamplarında Türkçe eğitim yaptıran Abdullah Öcalan takma adlı Artin Agopyan, gerçekten. Ermeni idi ve KÜRTÇE bilmiyordu! ... Böylece "Apo" diye bilinen katilin aslında Ermeni olduğu kendi yüzüne haykırıldı ve kayıtlara geçti! Hemen eklemek isteriz ki, bizim Kürt diye bildiğimiz vatandaşlarımız, bu terör furyasının ortaya çıkısına kadar kendilerine "Kürt" demezlerdi! ... Hâlâ da çoğu o kelimeyi kullanmaz... Kendini Kirmanç, Zaza, Dersimdi, Tatar uşağı olarak adlandırır. Boy ve aşiret adlarını kullanır. Bu da Avşar, Karakeçili, Türkmen demekten farksızdır. Yaa işte böyle! ...
Duruşmanın en önemli iki olayından biri bu tespit iken, bizim mason / dönme medyada gene alt sıralarda yer aldı... Bazı televizyonlar bu konuyu yansıtmak yerine, "size şimdi çok önemli bir olay göstereceğiz," diyerek Apo'nun "gözlük kullandığı" sahneleri yayınladılar! ... Baş terörist ülke A.B.D’nin ünlü televizyonu C.N.N. ne yaptı, Biliyor musunuz? ... Ne bu Kirmanç Türk köylüsünün tespitini yayınladı, ne de Artin Agopyan’ın Batılı ülkeleri suçlayan ifadelerini! ... Kısaca "Apo yaşamasına izin verildiği takdirde ÜLKEDE BARIŞI SAĞLAYACAĞINI söyledi," dedikten sonra, - "şimdi Türkiye'ye sokulmayan Abdullah Öcalan’ın avukatına bağlanıyoruz," anonsunu yaptı! ... Allah, Allah! ... Apo namlı Ermeni katilin zaten Ermeni mi, Kürt mü olduğu belli olmayan hain nitelikli 100 TANE AVUKATI var! ... Bunlar sırayla arz-ı endam edip, kendilerine göre bir "şov" sergiledikten ve Türk devletini suçladıktan sonra, davadan çekiliyorlar! ... Üstelik bizim mason / dönme medyada uzun uzun beyanat veriyorlar, istedikleri MEDYA reklâmını yapıyorlar! ... "Kimmiş ki, bu yurda sokulmayan avukat?" demeye kalmadı, bir HOLLANDA'LI bayan ekranda göründü... Efendim, bu Hollandalı kadın Apo'nun avukatıymış! ... Çok istemiş, gelip davayı üstlenmeyi ama ZALİM TÜRK DEVLETİ kendisini yurda bile sokmamış! ... Savunması böylece kısıtlanan(!) katil Ermeni, eğer mahkûm edilirse, yanlış karar alınmış olacakmış! ...
Gördünüz mü, büyük müttefikimiz, sadık dostumuz AMERİKA'NIN nın kurduğu tezgâhı? ... Bunca muhabirine rağmen, Türk kanunlarına göre, sanıkları ancak Türk barolarına kayıtlı avukatların savunabileceğ ini bilmiyormuş gibi yapıp, Türk Devleti'ni suçluyor!
Arkasından C.N.N. spikeri, bir Türk gazeteciye (hadi o salağın adını vermeyelim de rezil olmasın), "Apo'nun beraat etme ihtimali var mı?" diye sormaz mı? ... Aklınca beraati de bir ihtimal olarak zihinlere yerleştirmeye çalışıyor! ... Tabii A.B.D’nin resmi devlet politikası icabı! ... Hiç unutulmasın ki, ne Amerika'da, ne İngiltere’de, ne de Almanya'da hiç bir özel basın-yayın organı devlet politikası dışında yayın yapamaz! ... O Amerika ki, Teksas Eyaleti'nin (ki bu eyaletler federal devlete kendi rızaları ile katılmışlardır) bağımsızlığı için örgüt kuran 5 kişiden üçünü vurup öldürdü, ikisini de ömür boyu hapse mahkûm etti... Daha geçenlerde bilgisayarlara "melissa" virüsü bulaştırdı diye, eline silah almamış bir gence tam 40 yıl hüküm giydirdi! ... Kalkmış, 30.000 kişinin ölümünden sorumlu bir isyancı Ermeni’nin "beraat" edip etmeyeceğini soruyor! ... Mason dedik, fason dedik, "kusuruna bakılmaz," dedik, aldırmadık... Deliyle, aptalla bir tuttuk... Ama bu kadarı da artık fazla! ... Ermeni deyince aklımıza geldi, "buraya ekleyelim," dedik. Şeytanın partisi, Nurcu ilimciler grubu Hizbullah’ın vahşetini sansasyonel, hatta ajitasyon hâline getirerek halka yansıtan mason dönme medya iki husus, üzerinde hiç mi hiç durmuyor! ... Bu iki husus üzerinde durmuyor da, olup biteni "İSLAMİ TERÖR" diye o yüce dinin üzerine yıkmaya kalkıyor! ...
Yahu, İngiltere’de I.R.A. onca terör eylemi yaptı. Hiç kimse kalkıp ta, bu "KATOLİK TERÖR" dedi mi? ... Bırakın onu, "Milliyetçi Terör" dedi mi? ... Sırplar, onca Bosnalı, Kosovalı Müslüman’ı öldürdü... Hiç kimse kalkıp ta "ORTODOKS TERÖR, Ortodoks vahşeti" dedi mi? ... İslâm’ın lânetlediği tavırları uygulayanlara "Müslüman" demek bile caiz değilken, nereden çıktı bu "İslâmî terör"? ...
Neyse... Biz gelelim mason / dönme medyanın dile getirmediğine! ... Birincisi hem ölenlerin hem de onları inanılmaz işkencelerle öldürenlerin Kürt olması! ... Üstelik hemen hepsinin "milliyet" anlayışını kınayıp, "ümmet" zihniyetiyle hareket ettiğini iddia eden "Nurculardan olması! ... Öldürülenler Nurcuların "menzil" cemaatinden, öldürenler de "ilim" cemaatinden! ... Ne biçim ilimse! ... Bu Hizbullah öyle bir tavır içinde ki kendinden başkasını Müslüman saymıyor! ... Kendinden, yani kendi Müslüman tipinden olmayınca da kâfir sayıyor, "katli vacip" diye zalimce/ canice ,canına kıyıyor! ... Üstelik bu davranışla sevaba girdiğine, cennete gideceğine inanıyor! ... Ancak böyle sadece "kendine Müslüman" Hizbullah’ın malî kaynağını elinde tutan, idare eden kimmiş, Biliyor musunuz? ... Sulhettin Ülük adında bir dönme! ... Bir Ermeni! …Yaaa! ... İşte malüm medyanın vurgulamadığı ikinci husus bu! ... Sen Nurcu ol, Hizbullahçı ol, Müslüman geçin, sonra bir gâvur Ermeni ile birlik olup diğer Müslümanları öldür! ... Kürtçülük tasla, başka Kürtleri öldür! ... Tıpkı P.K.K. lideri Artin Apo gibi! ...
Ne düşünüyorum, biliyor musunuz? ... Şu Hizbullah elebaşlarının gelmişini geçmişini bir iyi kurcalamak gerek! ... Bakalım aralarından kaç tane Ermeni dönme çıkacak! ...
Şimdi soruyorum Kürtlere! Bu ermeni köpeğinin ardından daha ne kadar gideceksiniz
FARKINDA OLMADAN BİR KÜRMENİSTAN KURULUŞUNA ALET VE DESTEK OLUYORSUNUZ. UYANIN ARTIK..
*İnternetten Alıntıdır
DOSTUMUZU VE DÜŞMANIMIZI İYİ TANIYALIM.
Posta Gazetesi yazarı Candaş Tolga Işık, Abdullah Öcalan'ı İmralı'da
karşılayan ve sorgusunu yapan Jandarma İstihbarat Albay Hasan Atilla
Uğur 'Abdullah Öcalan'ı Nasıl Sorguladım?' isimli bir kitabının önemli yerlerini bugünkü köşesine taşıdı.
Öcalan'ın ifadesindeki 'PKK'ya hangi devletler ne yardımı yapıyordu' bölümlerine işaret eden Işık, PKK'ya yardım etmeyen tek devletin bozuk para gibi batılılar uğruna harcadığımız Libya olmasına dikkat çekiyor..
İşte Apo'nun kendi cümleleriyle PKK ve 'dış bağlantıları'...
Yunanistan: "En başından beri hep çok iyi destek aldık. Kamplar askeri ve maddi destek, teknik sabotaj, orman yangını eğitimlerini bizzat Yunan istihbaratı verdi."
ESAD'LA BİZZAT GÖRÜŞÜYORDUM
Suriye: "Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad'la bizzat görüşüyordum. Suriye'de kamplar açtık. Suriye devleti örgütlenmemize izin vermişti. Maddi gelir elde etmemize engel olmuyorlardı. Sınır geçişlerinde kolaylık sağlıyorlardı. Suriye'de yıllık 1 milyon dolardan fazla gelir elde ediyorduk. Zaman zaman
Muhaberat'ın (gizli servis) arabalarını kullanıyorduk."
İran: "Gizli servis İttiaat'tan Sait isimli bir şahısla irtibat> halindeydim. Bize önceleri silah, SAM7 füzeleri ve lojistik destek sağladılar. Bir hastane, 3 de kamp kurmamıza izin verdiler. Silah ve hayvan ticaretinden pay alıyorduk. Gelirimiz Avrupa'dakine yakındı."
Bulgaristan: "Bir eğitim bürosu açtık... Gizli servislerinin haberi vardı... Ses çıkarmıyorlardı."
PATLAYICILARI SIRBİSTAN'DAN ALIYORDUK
Sırbistan: "Ellerinde Strella Füzesi vardı. 20 adet satın aldık. Sırplar sonra çok daha fazlasını bize destek amacıyla parasız verdi. Füze eğitimlerini de onlardan aldık. TNT, C-4, A-4, C-5 gibi patlayıcıları Sırbistan'dan sağlıyorduk."
Romanya: "Bükreş'te evlerimiz ve derneklerimiz bulunuyordu. Devlet bize serbesti sağlamıştı. Türkiye'den katılanların ilk eğitim yeri Romanya'ydı. Romanya istihbarat servisi bize telsiz, dürbün, gece görüş cihazı gibi teknik malzeme veriyordu."
Almanya: "Gizli servisle görüşüyordum. Parlamento'dan da beni ziyarete
gelenler olurdu. Örgüt yöneticisi Kani Yılmaz'ın sığınma talebini kabul edip, pasaport verdiler. Her anlamda güçlü olduğumuz bir yerdi."
İngiltere: "Bizim konumuzda en akıllı davranan ülkeydi. Hiç direkt siyasi ilişki kurmadılar. Ama gizli olarak en büyük desteği İngiltere'den alıyorduk."
Holanda: "Bizim üslenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir."
Fransa ve İtalya : "Bize her zaman çok yakın oldular!Bayan Mitterant ayağımıza kadar gelip ihtiyaçlarımızı listeler ve temini için gerekli organizasyonları yapardı.BM kararları gereğince Anti personel mayınlarının yasaklanmış olmasına rağmen hala imal eden ülkelerden biri olan İtalya'dan Berlusconi sayesinde bu mayınları hep aldık."
Amerika: "Bir temsilci atadık. Dernek kurdular. Ayrıca bir enformasyon
büromuz vardı. Zaman zaman oradaki düşünce kuruluşlarından da destek
aldık. Körfez harekatında ise Kuzey Irak'taki ABD ordusunun, Peşmergelere yaptığı yardımların çoğu bize kaydırıldı.
PKK'YA SICAK BAKMAYAN TEK ÜLKE
Libya: "Oraya çalışmaya giden işçiler arasında iyi örgütlenmemiz vardı. Yılda 500 bin dolara yakın bağış topluyorduk. Ama Libya devleti ile aramız iyi değildi. Her türlü imkanları olmasına rağmen bize araç, gereç, silah ve malzeme
vermediler. Defalarca talebim oldu ama Kaddafi bize hiç sıcak bakmadı."
Okurken tüyleriniz diken diken oluyor...
Türkiye'de kan dökmek için ilan edilen 'çok uluslu' seferberliğe mi
yanarsınız yoksa tek 'dost'umuzun Kaddafi oluşuna mı?
Hâlâ "PKK 27 yıldır neden bitirilemedi?" diye sormaya gerek var mı?