BATININ KANLI TARİHİ
Önce Sakson, Viking, Romalı olup şeklini bilmedikleri dünyayı kasıp kavurdular…Sonra kendilerine gelen peygamberi Tanrı’nın oğlu yapıp bozdukları bir dinle insanlığa efendiliklerini ilan ettiler…
Sonra insanları deli diye yaktılar…Dünya dönüyor diyenleri yargıladılar..Mahsenlerde işkence sesleri yankılandı…
Kadınları cadı diye yaktılar..Özel işkence koltukları yaptılar, işkence aletleri icat ettiler.. Merhamet denilen kelimeyi beyinlerden tamamen kazıdılar…Soğuk duvarlarda yankılandı işkence sesleri..
Sonra birileri bunlar yanlış dedi ölmek pahasına..
Gemiler yaptılar..Yeni dünyalar bulmak üzere… Zenginlikler getirmek üzere…
Sonra insanların hala mutlu yaşadıkları vahşet gibi kelimelerin hiç yaşanmadığı yerleri buldular..
Ama çabuk öğrettiler Batılılar, bu insanlara bu kelimeleri..Kan ve gözyaşını…Köleler yaptılar gemilerinde bindirip boyunlarına tasma taktılar...
..Yetinmediler, başka başka ırklar başka başka köleler buldular kendilerine...Sözde uygarlık götürdüler oralara..Kan ve vahşet medeniyetini oralara da kurdular...
Sonra bilinmedik ya da kan dökülmedik ne kadar kara parçası varsa tek tek buldular…
Kısa zamanda eğittiler kendilerine iyi hizmet yapsınlar diye…
Doymadılar kana, daha halledilmesi gereken çok iş vardı..Katledilmesi gerekenler..
Daha yok edilmesi gereken ve alınması gereken hazineler, nice varlıklar zenginlikler vardı daha…
Onlar Tanrının seçilmişleriydi (!).. Nede olsa insanlığa ileride demokrasi, insan hakları öğretmeleri gerekecekti.. Daha güçlü ve daha zengin olmaları lazımdı bu yüzden… Yani daha çok kan dökülmeliydi sağlam hegomanyalar için…
Bir araya gelip yeni devletler kuracaklardı…Ama genlerde dolaşan vahşet, ve damarlarda atıp duran katliam ve hırs hep her zaman ve her yerde aynı kalacaktı…
Artık bulutlar hep kızıl olacaktı insanların kanlı gözyaşının dindiği yerde bulutlar ve gökyüzü ağlayacaktı…Artık Oturan Tilki’nin oturacak bir yeri yoktu ve olmayacaktı da…Yeşil bayırlarda kaval çaldığı günler belki birkaç nesil daha hatırlanacaktı o kadar...
Yeni sömürgeler kuracaklar, misyonerler göndereceklerdi..Ve o topraklarda ne kadar zenginlik varsa emeceklerdi..Ve güçleri gün ve gün artacaktı..Ellerine İncil verecek, ancak tüm varlıklarını ellerinden alacaklardı…
Ve her geçen gün açlıktan ölen çocuklar olacaktı asırlarca sömürdükleri topraklarda geride kalan…Bazen de yavrusunu kendi eliyle gömecek babalar..Yada kardeşinin başında bekleyen bir gözyaşı abidesi masum bir çocuk…
Bu gidişe bir sürede olsa ara verenler gelecekti..Onlara adaletin ve insan hakkının ve merhametin ne olduğunu öğretecek bir hoşgörü imparatorluğu saracaktı dünyayı.. Ama çok da sürmeyecekti bu gidiş..
Hatta savaşmanın ve kan dökmenin ne için olacağını ve nasıl olacağını öğretenler gelecekti onlara...Ve unutamayacakları bir ders alacaklardı ama ne faydaki Batılı her zamanki Batılı!..Bir Anzak askerini taşıyan Mehmetçiğin nasıl bir dünya dersi verdiğini anlamayacak kadar vahşileşmiş bir insan güruhu olmuştu Batı, yada; tek dişi kalmış canavar...
Tanrı oğlunu(!)[haşa] insanlığın günahını çekmesi için göndermiş ve artık Hıristiyan olanlar için çekilecek günah kalmamıştı. O yüzden rahatça katliamlar yapılmaya devam edilmeliydi..Hem gerekirse ileride yeniden biriken günahlar için, İsa günah çekmeye gelirdi (!)…
KAN VE GÖZYAŞI DÖKÜLMEYE DEVAM EDİLECEKTİ..
ÇANAKKALE’DE..ERZURUM’DA...
VİETNAM’DA.
KAMBOÇYA’DA….
AZERBAYCAN’DA….
DOĞU TÜRKİSTAN’DA
BOSNA HERSEK’TE….
KARABAĞ’DA….
SOMALİ’DE….
KIBRIS’TA….
BULGARİSTAN’DA….
AFGANİSTAN’DA….
IRAK’TA….
Geride kalan ve hafızalara kazınan hep aynı sahneler, hep aynı resimler olacaktı….
Çekildikleri yerlerde kaos oluşturacak, kolay idare edilecek, kendi söylemlerine tercüman olacak, kendi ağızlarından konuşacak varisler ve Frenkeştayn’lar bırakacaklardı…Ve yine kanlar dökülmeye devam edecekti..Çünkü hala sömürülecek ganimetler ve kaynaklar vardı…
Bize insan haklarını, demokrasiyi, azınlık(!) haklarını öğreteceklerdi.. Çünkü onların engin tecrübeleri vardı dünya tarihi boyunca kazanılmış…
Ve biz hala size katılmak istiyoruz, size benzemek istiyoruz diyecektik..Herşeyi ama herşeyi dünya kurulalıdan beri dünyaya kan ve gözyaşı ekmiş bir Batı’ nın peşinden koşmaya onlara yaranmaya, onları sevmeye devam edecektik..
Onlar hala sözde Ermeni katliamlarını öne sürecek, sözde azınlık haklarını öne sürecek, ağır tahkimler sunacak, cezalar yağdıracak, Vatikan’a gidip yeni bir haçlı savaşı talebinde bulunacak ama biz hala uyumaya devam edecektik…Ve kendimizi aynada kedi olarak görmeye devam edecektik…Bize hala neden bir türlü yaklaşmaya cesaret edemediklerini de anlamaktan bi haber olacaktık…