Lakerda'nın hikayesi
Malaga kıyılarında fakir bir Musevi balıkçı yaşamaktaydı.
Adı Behmuaras, soyadını ise bilmiyoruz.
Şimdiye dek kaydına da hiç rastlanmadı.
İşte bu balıkçı her gün balığa çıkar, tuttuklarının yarısını satar,
diğer yarısını da eve, ailesine götürürdü. Üç çocuğu vardı ve en
küçükleri en çok torik balığını severdi.
Balıkçı da onun torik balığı yemesine özellikle dikkat ederdi.
Oysa bu balık her zaman yakalanamazdı , çünkü bunun için çok açılmak gerekirdi.
1326 yılının bir Sabat (cumartesi ve Museviler için kutsaldır) günü
karısının tüm itirazlarına karşın, çocuğu için torik balığı avlaması
gerektiğini söyleyerek yine balığa çıktı.
Balıkçı o günden itibaren iki ay boyunca hiç torik balığı yakalayamadı.
Bunun üzerine oturdu ve Allah'ına dua etti:
'Allah'ım ne olur çocuğuma torik balığı ver. Beni de affet, Cumartesi
çalıştığım için.'
Ertesi kutsal Perşembe günü, sefer tora açıldığı gün , yine balığa çıktı.
Bu kez büyük bir torik balığı sürüsüne rast geldi ve tam 30 balık
yakaladı. Ve Allah'ına yine dua etti.
Sonra 'Ben' dedi , 'bunları satmaktansa tuzlarım ve saklarım'.
Önce balıkları temizledi, herbirini kafaları hariç altı eşit parçaya
ayırdı. İliklerini çıkardı, soğuk suda bekletti. Kanını süzdürdü ve
tam 25 gün tuzda sıkıca sakladı. 25 gün sonra tuzdan çıkarılan ve çok
sonraları da Yunan Musevileri tarafından yapılan bu yiyeceğe 'lakerda'
adını verdi.
Lakerda ismi İspanyolca kökenlidir ve aslı ' la kerrida' dır;
'istenen/istedikten sonra ' anlamındadır.
Bu öykü Toledo şehri Balık Halinin duvarlarında asılıdır.
|