Temel ve Hakim
Temel dava açmış ve ilk duruşmada hakim sormuş:
- Nedir şikayetin?
- Hakim bey bu Temel fıkraları var ya, benle Fadimeyi ağızlarına dolamışlar,
bizi rezil ediyorlar. Hepsinden davacıyım. Kim fıkra diye bizi anlatıyorsa onlardan da tazminat talebim olacak.
- Senin adın Temel mi?
- Evet, Temel.
- İyi de, binlerce Temel var. O fıkralar neden senin için anlatılmış olsun.
- Hakim bey, ben çok iyi biliyorum beni kastediyorlar.
Hakim, Temel'i iyice süzdükten sonra "Bak ama" der:
- O Temel fıkralarının çoğu belden aşağı. Oysa sana bakıyorum çelimsiz ve
yaşını almış bir Temelsin. O fıkralar senden çok daha genç, güçlü kuvvetli
ve çapkın bir Temel için anlatılıyor. Seninle hiç ilgisi yok; bu dava düşer.
- Hakim bey, madem siz böyle takdir ediyorsunuz mesele yok. Demek
tevatürmüş, ben değilmişim.
- Evet sen olamazsın, başka Temel'dir onlar. Sana sıra gelene kadaaar.
- İyi hoş da Hakim bey, bu dava için köyden kalktım buralara kadar geldim,
boş dönmeyeyim. Hiç değilse o güçlü kuvvetli Temel'den sana bir fıkra anlatayım hakim bey.
- Anlat bakalım.
- Bizim bu iri kıyım pazulu Temel, hakimlerin karılarına çok düşkünmüş.
- Hop, hop, hop... Dur, dur be, ne diyorsun sen..
- N'oldu hakim bey?
- Daha ne olacak? Benim Hakim olduğumu bile bile "Temel hakim karılarına
meraklıymış" diyorsun. Ağzından çıkanı kulağın işitmiyor galiba!
Temel "Rica ederim Hakim bey" der:
- Temel fıkrası için karısı güzel binlerce hakim var. Asliyecisi var, sulhcusu, ağır cezasıcısı var. Seninkine sıra gelene kadar; daha çoook var.
|