Emekli militer?

 

Her şeyin aşırı düzenli olmasına aklını iyice çivilemiş olan emekli bir militer, sivil giyinmeye başladıktan bir süre sonra, sivil doktorlardan birine gitmiş.

Doktorun muayene odasına alınınca da; önce ceketini çıkarıp, eliyle bir güzel süpürdükten sonra, ikiye katlayarak yandaki masanın üstüne koymuş.

Arkasından kravatını çıkarıp silkelemiş ve üçe katlayarak ceketinin yanına koymuş.

Gömleğini çıkarınca da; önünü yeniden ilikleyip, kollarını düğmelerin üstünde kavuşturduktan sonra, dörde katlayarak kravatının yanına koymuş.

Nihayet pantolonunu da çıkarmış; paçalarını birleştirip uzatmış masanın üstüne ve kitaplıktan kalın mı kalın 5-6 cilt alarak pantolonun üstüne dizmiş, ütüsü bozulmaması için.

Külotunu çıkarınca da, kare biçiminde katlayarak ötekilerin yanına bırakmış.

Derken emekli militerin aklına birden, pantolonunun cebinde unuttuğu kâğıt mendil paketi gelmiş.

Hemen pantolonun üstündeki ciltleri kaldırmış, pantolonunu eline alıp, cebindeki kâğıt mendil paketini çıkarmış; arkasından yeniden pantolonun paçalarını üst üste getirerek masanın üstüne uzatmış ve kalın kitap ciltlerini de, tekrar dizmiş pantolonun üstüne.

Doktor bir hayli çatılmış kaşlarla, emekli militerin soyunmasını ve yaptıklarını izliyormuş.

Nihayet karşısında çırılçıplak duran yaşlı adama:

- Neyiniz var, demiş; neden geldiniz bana?

Emekli militer, önüne doğru eğilerek iki eliyle bacaklarının arasını göstermiş:

- Bunun için geldim...

Doktor, homurtulu bir sesle:

- Söyleyin neyiniz var, şikâyetiniz ne, demiş.

Emekli militer de:

- Görmüyor musunuz, demiş; yarısı ötekinden biraz daha sarkık aşağıya doğru...

- Ee, ne olmuş yani?

- Ne olmuşu var mı, hafiften de olsa bir düzensizlik yaratıyor; hemen düzeltmek gerekiyor mu? Vatanını milletini seven bir insan, en küçük bir düzensizliğe bile asla aldırmazlık edemez.