BOĞA VE MATADOR
Adam Madrid'in en lüx lokantalarının birine oturmuş menüyü inceliyor. Tam
bu esnada,... yandaki masalardan birine muhteşem bir yemek gelmiş. Böyle
çeşit çeşit garnitürün içine oturtulmuş,
nefis bir sosla bezenmiş iki koskoca lop et parçası, mis gibi dekokuyor...
Garsonu çağırmış adam, "Gözüm kaldı şu beyin yediğinde, bir porsiyon
da bana getirin lütfen!.." demiş.
- Ahhh, diye cevap vermiş İspanyol garson, görüyorumki Senor
Madridli değil. Bu lokantamızın dünya çapında bir spesyalitesidir.
Ancak haftalarca önceden sipariş vermek gerekir...
- Yapmayın ya! Peki nedir bu ayıptır sorması?
- Bu, Senyor, boğa yumurtasıdır. Hemen karşımız arena biliyorsunuz,
boğa güreşinde öldürülen boğanın yumurtalarıdır bu! Ama haklısınız,
nefis bir yemektir...
- Tamam tamam, demiş müşteri, önümüzdeki ay iş icabı tekrar Madrid'e
geleceğim. Şimdiden yerimi ayırtın ve "boğa yumurtası" spesyaliteniz
için bana bir rezervasyon yapın!
Burnunda o nefis koku, bir ayı zor geçirmiş adam. Koşa koşa
Madrid'in merkezindeki o meşhur lokantaya atmış kendini akşam,
garsona kim olduğunu hatırlatmış, peçeteyi yakasına sıkıştırmış,
başlamış beklemeye... Beş dakika, on dakika... Önce yine o mis gibi
koku, derken garson elinde kocaman tabakla gelmiş, yine nefis garnitür,
mis gibi bir sos ve ortada... iki küçücük lop et parçası.
- Bu ne, diye isyan etmiş adam. O müşteriye getirdiğiniz tabakta
koskoca iki et parçası vardı.
- Ahh Senyör, demiş garson, Madridli olmadığınız nasıl da belli... Bu
bir kısmet meselesi, bu sefer maalesef boğa kazandı!
|