Halepli Abdürrahim Efendi uzun entarisi ile dolaşır,altına don giymezmiş..
Bir gün Halep çarşısında dolanırken şiddetli bir rüzgâr çıkmış.. Entari havalanmış..
Halepli Abdürrahim Efendi'nin açıkta kalan maslahatını (penisini) herkes görmüş..
Esnaf kendi arasında homurdanmış, bu uygunsuz durumu Kadı'ya kadar duyurmuşlar..
Kadı da A bdürrahim Efendi'yi adaba mugayir davranışlarından dolayı yargılamak üzere mahkemeye çağırmış..
Dava görülmeye başlamış..
Kadı kimlik tespiti yaparken sormuş:
'Evli misin?'
'Evliyim.. Dört karım, dört de cariyem var..'
'Kaç çocuğun var?'
'Dur hele Kadı efendi düşüneyim?'
Halepli Abdürrahim Efendi başlamış düşünmeye,düşünürken de parmak hesabı yapmaya..
'Birinci karıdan altı çocuk.. İkinciden dört çocuk.. Üçüncüden iki kızım
var ellerinden öper..'
'On iki etti.. Başka?'
'Küçük karıdan da üç çocuk.. Cariye kullarından ikişer çocuk daha..'
Bizimki sadece sayı söylüyor.. Hesabı Kadı yapıyor..
'On dokuz etti.. Başka?'
'Başka yok Kadı efendi.. Hanımlardan üçü hamile.. Cariye kullarından da
ikisi yüklü..'
'Yani beş çocuk daha yolda..'
'Sayende Kadı efendi..
Halep Kadısı bu ifade üzerine biraz düşünmüş..
Uzun, kır sakallarını karıştırmış..
Karşısında boynu bükük duran Abdürrahim Efendi'ye
uzun uzun baktıktan son ra 'Yaz kâtip' deyip hükmünü açıklamış..
'Halep'de mukim, Abdülmecit'ten olma Razıya'dan doğma Abdürrahim Efendi'nin don giymeye fırsat bulamadığından beraatine ..'