Cep telefonu kullananlar için hayati dersler
Cep telefonları hayatımıza girdikten kısa bir süre sonra, baz istasyonlarının zararları ve bu konuya yönelik halkın haklı tepkisi ve yürütülen mücadele de bilinir hale geldi. Oysa cep telefonumuz, başka bir deyişle cebimizdeki baz istasyonunun zararları aynı düzeyde bilinir değil…
Halkı bilgilendirmesi gereken başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) gibi ilgili kuruluşlar cep telefonlarının zararları ve bu zararları en aza indirmek için bilinçli kullanım konusunda herhangi bir bilgilendirme yapmıyorlar.
Bu yazı, baz istasyonlarının zararlarını ve bu konuda verilen mücadeleyi önemli bularak ve bu mücadeleyi biraz daha ileri götürmek üzere “cebimizdeki” tehlikeye dikkat çekmek için yazıldı. Teknik terimlerden olabildiğince uzak duruldu. Bu tür basitleştirmelerin yaratabileceği eksik ve yanlış anlaşılmalara yönelik meraklısı için dipnotlar verildi.
Cep telefonu sisteminin çevremizde her yerde bulunan baz istasyonları ile elimizdeki telefonun “havadan” radyo frekansı ile gönderilen sinyallerle çalıştığını hepimiz biliyoruz. Yani cep telefonlarında, artık günümüzde çok yaygın olan birkaç dakikada yemekleri pişiren mikrodalga fırınlardaki teknoloji ile aynı teknoloji kullanılmaktadır diyebiliriz.(1)
Baz istasyonu ve cep telefonunun insan vücuduna zararlarına ilişkin, SAR, EMR vb. bazı teknik terimler ve değerler konuşulur. Ve yeterince bilimsel kanıt olmadığı, mevcut teknolojinin verili değerlerin altında olduğu, insan vücuduna zararları olmadığı “bazı uzmanlarca” dile getirilir.
Aslında durum hiç de sunulduğu gibi değildir.
Avrupa Çevre Ajansı (European Environment Agency) direktörü Prof. Jacqeline McGlade’in, 15 Eylül 2009’da ABD’de bir konferansta yaptığı konuşma dikkat çekicidir.(2) Ajans direktörü, cep telefonlarının insan sağlığına etkisi konulu konferansta bilim adamlarının belli konularda araştırma yapmaması için uyarıdan başlayan, dışlanma, araştırmalarına fon verilmemesi ve doğrudan kişisel saldırılara kadar uzanan yöntemlerle terbiye edildiğinden bahsediyor.
“Surgical Neurology” isimli bir tıp dergisinin 2009 yılı 72. sayısında “Cell Phones and Brian Tumors: A review including the long term epidemiologic Data” isimli bir makale yayınlandı. Cep telefonları ve Beyin Tümörleri üzerine olan bu makalede, Avustralyalı bir grup uzman 10 yıldan fazla cep telefonu kullananlar üzerinde yürütülmüş 11 ayrı çalışmanın verilerini çözümleyerek(3), uzun süreli cep telefonu kullanımının beyin tömörü riskini arttırdığını bulgulamışlar. Bu ve benzeri bilimsel bulgular gün geçtikçe artıyor. Bu bilimsel bulguların gündelik bilgi haline gelmesi ise, cep telefonun zararlarını çevremizde cep telefonu etkisi ile kanser sayısı artınca acı bir şekilde gerçekleşecek. Tıpkı Çernobil’in sonuçlarını Karadeniz bölgesinde yaşayanların bizzat en yakınları kanser olunca öğrendiği gibi.
Cep telefonu kullanarak mikrodalga fırın etkisi ile başta başımız olmak üzere vücudumuzu pişiriyoruz. Buradan çıkacak sonuç elbette ki cep telefonlarını mümkünse kullanmamak olabilir. Ama artık hayatımızın bir parçası cep telefonlarını kullanmamak pek mümkün değil. O zaman bu teknolojiyi daha bilinçli kullanmaya çalışmak zorundayız. İşte yazının başlığındaki hayati dersler tam da bu açıdan önemli..
Ders 1. Az kullanın: Bulunduğunuz yerde sabit telefon varsa sabit telefon kullanın.
“Fazla Kontörüm, fazla dakikam, bedava günüm var” gibi pazarlama aldatmacılarına kanmayın. Cep telefonlarında olabildiğince kısa konuşun. Kendinize zarar veriyorsunuz.
Ders 2. Üzerinizde taşımayın: Belinizde, kalbinize yakın yerlerde, cebinizde taşımayın. Cep telefonları konuşmuyorken bile en az gücü harcayarak sürekli baz istasyonu ile iletişim kurar. Bu en az güç harcama süreci de aynı mikrodalga etkisine sahiptir. Çalma, konuşma esnasında bu güç tepe değerine çıkar. Yani telefonun çalma esnasında zararlı etkisi daha da artar. Cep telefonunuzu üzerinizde değil, çantanızda taşıyın.
Ders 3. Araçta kullanmayın: Yok yok. Sürücünün dikkati ile ilgili bir uyarı değil bu. Doğrudan vücudunuza verdiği zararla ilgili bir uyarıdır. Özellikle şehir merkezlerinde çok sık aralıklarla kurulmuş baz istasyonları vardır. Cep telefonu bir baz istasyonundan diğerine geçerken maksimum güç harcar ve bu durumda mikrodalga etkisi çok fazla artar.
Şehir içinde araç içinde hareket halinde iken telefon kulağınızda iken örneği 15 dakika konuştuğunuzda, beyniniz mikro dalga fırında düşük ayarda olsa da pişirmişsiniz demektir (Uzun telefon görüşmelerinde hissetiğiniz baş ağrısına dikkatinizi çekerim. Araç sizinse mümkünse araç kiti kullanın. Araç kiti yoksa zorunlu olmadıkça konuşmayın).
Ders 4: Yürürken kullanmayın: Hareket halinde iken cep telefonun kullanmayın, araçtaki zararlı etki aynı şekilde geçerlidir. Cep telefonunuz hareket halinde iken bir baz istasyonu kapsama alanından diğerine geçerken çok güç harcayacaktır. Konuşmanız gerekiyorsa durun ve konuşun.
Ders 5: Çalarken kendinizden uzaklaştırın: Cep telefonuyla siz birisini aradığınızda veya birisi sizi aradığında telefon açılıncaya kadar, telefonu kendinizden özellikle kulağınızdan uzak tutun. Çalma bitince yaklaştırın. Çünkü cep telefonu çalma sırasında maksimum güç harcar ve maksimum zarar demektir.
Ders 6: Çocuklardan uzak tutun: Gelişim çağındaki çocuklar daha fazla olumsuz etkileniyorlar. Cep telefonu ile görüşme yapmalarına izin vermeyin.
Ders 7: Uyurken yakınınızda tutmayın: Başucunuzda bir cep telefonu (veya başka bir elektronik cihaz, saat) olmasın. Stand by dediğimiz durumda da baz istasyonu ile sürekli görüştüğü için sürekli zararlı etki sürmektedir.
Ders 8: En az SAR değeri olanı tercih edin: Cep telefonu seçerken en az SAR değerli telefonu seçin. SAR, Spesific Absorbation Rate kelime grubunun ilk harflerinden oluşur ki; cep telefonu kullanılırken vücudun emdiği radyo dalgası enerjisi miktarının bir ölçüsüdür. SAR (Specific Absorbtion Rate--Özgül Soğurma Oranı) vücudun 1 kg’ının sıcaklığını 1° C yükselten elektromanyetik enerji miktarı.
SAR kilogram doku başına yutulan elektromanyetik gücü gösterir. Yani kısaca cep telefonları bazında SAR bir cihazın yaydığı elektromanyetik güçtür.(4)
Bu yazının kapsamı sadece cep telefonun günlük kullanımda az bilinen zararlarına dikkat çekmekle sınırlıdır. Ancak dolaşımda bulunan 50 milyondan fazla cep telefonu, bunların 2 yılda bir değiştiği ve ödediğimiz faturalar düşünüldüğünde nasıl bir pazar büyüklüğü ile karşı karşıya olduğumuzu kolaylıkla canlandırabiliriz. Türkiye genelinde sayısı 35.000'i geçen ve komşumuzda, yatak odamızın bitişiğinde, çocuğumuzun okulunun karşısında yerlerini almış baz istasyonlarının zararlarının bile yeni yeni kabullenildiğini düşündüğümüzde, cep telefonlarının zararlarının gündeme gelmesi için daha uzun bir zamana, hatta zamandan daha önemli birtakım değişimlere ihtiyaç olduğunu da görebiliriz.
Bütün bir toplumun sağlığının, çocuklarımızın eğitiminin, en temel haklarımızın piyasa mekanizmasına bağımlı kılındığı koşullarda, bunca zararlı bir teknolojinin devlet tarafından halka zararını engellemek üzere düzenlenmesini, devletin halkının sağlığı için cep telefonu ve ilgili donanım üreticilerinin ya da hizmet sağlayıcı şirketlerin kar hırslarına dur demesini bekleyebilir miyiz?
Baz istasyonlarına karşı ve cep telefonlarının zararlarına karşı mücadeleyi “yel değirmenlerine karşı savaşan Donkişot” gibi yapmak yerine sistematik, bilinçli bir şekilde yapmanın zamanı gelmedi mi?
Bu noktada soruna dikkat çekme ve bilgilendirme görevi, başta Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) olmak üzere öncelikle meslek odalarına düşüyor.
Önder Özdemir
16 Kasım 2009 - Önder Özdemir
Dipnot ve Kaynaklar:
1. Mikrodalga frırınlar 950 Mhz ie 2450 Mhz arasında çalışırlar. Cep telefonları ise 900 Mhz ve 1800 Mhz de çalışırlar.
2. Statement on Mobile Phones for Conference on Cell Phones and Healt:h Sicence and Public Policy Queetions,Washington aşağıdaki adresten metnin tamamına erişilebilir:http://www.emrpolicy.org/files/15sep09_mcglade_statement.pdf
3. “Cell Phones and Brian Tumors: A review including the long term epidemiologic data” isimli makalenin tamamına aşağıdaki adresten erişlebilir. http://www.brain-surgery.us/khuranaSurgNeurol.pdf?_ob=ArticleURL&_udi=B6TCB-4VXT0R8-4.Dünya Sağlık Örgütü gibi örgütler aşağıdaki gibi bazı SAR değerleri açıklamaktadır. Bu rakamlar eldeki veriler kapsamında ve cep telefonun sektörü ve lobisinin gücü ile maniple edilmiş olması oalsığı ile düşünülmelidir.
RF için SAR’ın zarar oluşturan biyolojik etki dozu 1 – 4 W / kg’dır. IEEE, ANSI, NCRP ve IRPA tüm vücut için SAR’ı 4 W/kg kabul etmiştir.
SAR = 0.4 W / kg (meslekleri gereği maruz kalanlar için)
SAR = 0.08 W / kg (genel halk için)
* Alıntıdır
.....Ve Başka bir Yazı
Cep Telefonlarındaki Gizlenen Gerçekler
Nobel ödüllü Amerikan onkolog Devra Davis cep telefonlarıyla ilgili sarcısı bir kitap yazdı; 6 yıl öncesine kadar güvenli zannederdim. Ama öyle deney sonuçları gördüm ve baskıya şahit oldum ki, artık sağlığa alarm derecesinde zararlı olduğunu düşünüyorum.
Dünyanın en önemli kanser uzmanlarından biri olarak bilinen Nobel ödüllü Amerikalı Devra Davis, yeni kitabı “Disconnect” (Bağlantıyı kes) ile gündeme oturdu. Davis, cep telefonlarının sağlığa etkileri konusunda “küresel bir alarm durumu” ilan edilmesi gerekirken, cep telefonu endüstrisinin büyük çabaları sonucunda bu cihazın zararlarını göstermeye çalışan saygın bilim adamlarının karalandığını, hatta dünyanın bir numaralı sağlık otoritesi Dünya Sağlık Örgütü’nde (WHO) bile cep telefonu zararları konusunda entrikalar döndüğünü yazdı. İşte Pittsburg Üniversitesi Onkoloji Departmanı direktörü olan ve sayısız ödüle layık görülen Davis’in kitabından çok çarpıcı satırbaşları: Bir bilim adamı olarak bundan 6 yıl öncesine kadar cep telefonlarının güvenli olduğuna inanıyordum. Hükümetlerin, sağlık kurumlarının insan sağlığını böylesine tehdit edeceğinden şüphelenilen bir cihazın tüm dünyada hızla yaygınlaşmasına bile bile izin vermeyeceklerini düşünüyordum. Ancak son 6 yılda öğrendiklerim beni bu düşünceden vazgeçirdi.
Kanserli bir hücrenin şu anki modern cihazlar tarafından tespit edilebilmesi için binlerce kez bölünüp çoğalması gerekiyor. Ambulans aramak için kullandığınız cep telefonu aslında ambulansı aramanızın ana sebebi olabilir.
Sigorta şirketleri cep telefonu firmalarına sigorta hizmeti vermiyor çünkü bu firmaların ileride cep telefonlarının ileride sağlık sorunlarından zarar gören insanların açacağı davaların hedefi olacağını düşünüyorlar. 25 yaşına kadar insanların beyinleri gelişmeye devam eder. Çocuklar bundan 5 sene öncesine kadar bu kadar yoğun bir elektromanyetik dalgaların yoğun olduğu bir ortamda yaşamıyordu. Son araştırmalar açıkça ortaya koyuyor ki radyo dalgaları da yarattıkları radyasyonla yaşayan hücrelerin bozulmasına sebep olabiliyor. Bu zarar çocuk beyinleri için çok da riskli. Rus bilim adamlarının cep telefonu kullanan 5-12 yaş arası çocuklar üzerinde yaptıkları 5 yıllık araştırma sonucunda bu çocukların cep kullanmayan yaşıtlarına oranla beyin kapasitesinde düşme, dikkat dağınıklığı ve öğrenme bozuklukları görüldü.
İşte kanıtlar
İşte kanıtlarİnsanlarda kansere yol açtığı bilinen maddelere maruz kalan fareler de mutlaka ama mutlaka bu hastalığa yakalanıyor. Bu nedenle farelere başka maddelerden gelecek zararların da insanları aynı şekilde etkileyebileceği düşünülerek cep konusunda fareler üzerinde birçok araştırma yapılıyor.
5 SAATTE BÜYÜK DEĞİŞİM
Atina Üniversitesi’nde fareler uzerinde yapılan deneyde de 1 saat cep telefonu ve wifi bulunan ortamda kalan farelerin öğrenme bozukluğu çektiği, uzun süre bu dalgalara maruz kalan farelerin de 5 saat önce öğrendiklerini bile unuttukları görüldü. Hamile farelerin de bu dönemde cep telefonu dalgasına maruz kalmalarının ardından hücrelerinin bozulduğu, bu bozukluğun yavrularında da beyin zararına yol açtığı belirlendi.
BEYİN DUVARINI İNCELTTİ
İsveç’teki Rausing Laboratuvarı tarafından yapılan araştırma sonucunda günde 2 saat cep telefonunun tehlikeli dalgalarına maruz kalan hayvanlarda beyni zararları maddelerden koruyan beyin-kan duvarının inceldiğini ve güçsüzleştiğini gözlemledi. Ve vücuttaki hücre bozulmalarını tedavi eden genlerin de bu işlevlerini yerine getiremedikleri belirlendi.
EN ÇOK ZARARI ÇOCUKLARA
2010 yılında Avusturyalı bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre çocukların kemik ilikleri yetişkinlere oranla 10 kat daha fazla radyasyon emiyor.
KANSERDE 3 KAT ARTIŞ
Dünyanın en çok cep telefonu kullanan ülkesi olan İsrail’de 20 yaş altındaki kişilerde başın cep telefonunun tutulduğu bölgesindeki organlardaki kanserlerle ilgili vakalarda 3 kat artış kaydedildi. Kullanım kılavuzlarında iPhone için 1.5, Blackberry içinse 2.5 santimetre ‘kulağınızdan uzak tutun’ deniyor.
WHO’da cep telefonu krizi
2003 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nde kimsenin çok da haberi olmayan bir cep telefonu krizi yaşandı. WHO’nun Harvard mezunu Norveçli başkanı Gro Harlem Brundtland WHO’daki ofisi içerisinde cep telefonu kullanılmasını yasakladı. Ofisin çevresine odaya girenlerin mutlaka cep telefonlarını kapatması yönünde uyarılar da asıldı. Bir gün, ziyarete gelen gazetecilerle konuşurken röportaj sırasında başı ağrıyınca “Kimsenin telefonu açık mı?” diye sordu. Fotoğrafçının telefonunu titreşime aldığı ortaya çıktı.
Uzun süredir cep dalgalarına maruz kalmadığı için odada bir cep telefonunun açık olması bile onu etkilemişti. Dünya Sağlık Örgütü’nün cep tehlikesi konusunda daha aktif olması gerektiğini savundu. Ancak bu kaygıları dile getirmesinden 5 ay sonra görevinden oldu. Arkasında cep telefonu endüstrisinin adamı olarak bilinen ve “cep telefonları zararsız” kampanyasının dünyadaki en önemli temsilcisi olarak görülen yardımcılarından Avustralyalı Michael Repacholi’nin olduğu savunuldu. Repacholi, 3 yıl sonra elektromanyetik dalgaların zararlarıyla ilgili yapılan ve “zararsız” sonucuna varılan çalışmada cep telefon endüstrisinden para aldığı ortaya çıkınca WHO’daki görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Başkan’ın “deli” olduğuna WHO yönetim kurulunu ikna ederek görevden alınmasını sağlayan Rapacholi hakkında 2008’de, Amerika’da “insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle” dava edildi. Dava dilekçesinde Nazi doktoru Joseph Mengele’ye benzetilen Repacholi’nin tıp eğitimi almış bir kişi olmamasına rağmen WHO’da cep telefonlarıyla ilgili ilk çalışmanın başına getirildiğini, onun da cep telefonu şirketlerinin çıkarları doğrultusunda hareket ettiği ileri sürüldü.
Önce sigara şimdi ‘cep’e karşı
Sigaranın zararlarının tartışıldığı 1970’lerde sigara konusunda çok önemli araştırmalara imza atan Alman profesör Franz Adlkofer, şimdiye dek cep telefonları için yapılan ve AB’nin 3 milyon euro’luk fonla desteklediği REFLEX çalışmasında da başroldeydi. Cep telefonu konusunda kararı “belirsiz” olarak açıklanan bu çalışmanın açıklanmayan sonuçlarından biri radyo dalgalarının hücrelerin normal olarak çalışmasına engel olduğunun tespit edilmesi, bu durumun yeni çıkan 3G telefonlarda önceki telefonlara oranla çok daha ciddi şekilde görülmesiydi. Cep telefonlarını üzerinde taşıyan, günde 2 ile 4 saat arasında kullanan erkeklerin sağlıklı sperm sayıları diğer erkeklere göre çok daha düşük. 2006 yılında GATA’daki bilim adamları tarafından yapılan araştırma sık cep telefonu kullanan erkeklerde spermlerin daha az hareketli ve daha az sağlıklı olduğunu gösterdi. Bu çalışma 7 farklı ülkedeki uzmanların araştırmalarıyla da desteklendi.
Cep’in mucidi şimdi en azılı düşmanı
Şu anda dünyada cep telefonlarıyla ilgili en önemli araştırmaları daha önce cep telefonu endüstrisinde bilim adamı olarak çalışan ve modern cep telefonlarının tasarlanmasında büyük rol oynayan Utah Üniversitesi profesörü Om Gandhi yapıyor. Amerikan senatosunda 5 yaşındaki çocukların beyinlerinin cep telefonu dalgalarından nasıl etkilendiğine dair bir sunum da yapan Gandhi, bu kaygılarını dile getirmeye başlamasının ardından cep telefonu üreticilerinin bir numaralı hedefi oldu. 2000’li yıllardan itibaren yaptığı araştırmalara hiçbir fon sağlanmadı, onu karalamak için cep telefonu firmaları tarafından uzmanlar çalışmalarında hatalar bulsunlar diye özel olarak tutuldu.
Gandhi cep telefonu firmalarının cihazların sağlığa etkilerini test ederken cihazın kafatasından 1.5 santim uzakta tutulduğunu varsaydığını , oysa ki telefon beyinden her 1 milimetre uzaklaştırıldığında beyne elektromanyetik dalgaların erişiminde yüzde 10 azalma görüldüğünü, bu nedenle testlerde cihazların zararsız çıkmasının da çok normal olduğunu söyledi. Yeni nesil telefonlar konusunda ise şu uyarıda bulunuyor: İlk cep telefonlarında sadece tek bir anten vardı. Ancak şimdiki akıllı telefonlarda hem GPS anteni, hem telefon anteni, hem internet için özel anten bulunuyor. Bu da radyasyonun 3’e katlanması demek.
Korunma yolları
Kitapta cep telefonu dalgalarının zararlı etkilerinden korunmak için bir reçete de sunuluyor.
• Kesinlikle ama kesinlikle cep telefonunu kulaklıkla kullanın. Mümkünse kablolu bir kulaklık ile konuşun. Wireless ve Bluetooth kulaklıkları kullanmadığınız sürece açık tutmayın.
• SAR değeri düşük bir telefon alın. (Değişik telefonlar için SAR değerlerini www.sarvalues.com adresinden öğrenebilirsiniz)
• Asansör gibi kapalı alanlarda ve otomobil, metro, tren gibi toplu taşıma araçlarında telefon kullanmamaya özen gösterin. Düşük sinyal seviyesi olan yerlerde görüşmelerinizi mümkün olduğunca kısa tutun.
• Telefonun elektromanyetik dalga yayan antenleri arka bölümündedir. Telefonu mutlaka cebinizde taşıyacaksanız vücudunuza temas eden yön ekranın olduğu taraf olsun.
• Hamile kadınlar cep telefonunu karın bölgelerinden uzak tutsunlar.
• Kulaklık kullanamadığınızda telefonu hoparlörden kullanmaya özen gösterin.
• Haberleşmenizi mümkün olduğunca SMS aracılığıyla yapın.
• Telefonu uyurken kapatmayacaksanız kesinlikle yastığınızın altına koymayın, yatağınıza da mümkün olduğunca uzakta tutun.
CEP TELEFONU İLE YAPILABİLECEKLER
1.Dünyanın neresinde olursan ol, anahtar numaran: 112. Cebin bloke edilmiş olsa bile, bu numarayı her zaman girebilirsin…
2. Arabanı kitledin, anahtarları içeride bıraktın…Ya da arabanın anahtarlarını kaybettin, evinden de uzaktasın..
Cebinle evi arıyorsun, cevap veren her kim ise, ondan yedek anahtarlarını alıp, telefona yaklaştırmasını istiyorsun. Sen de aynı anda cebini arabanın kapısına yaklaştırıyorsun. Hayret! Kapı açılıyor! Aynısı port bagaj için de geçerli!!!
3. Cebinin şarjı mı bitmiş?? Tüm cep telefonlarının ekstra bir şarj rezervi vardır.
*3370#, tuşlamakla otomatik olarak ek %50 şarj kazandırabilirsin.
Telefonunu yeniden şarj ettiğinde, otomatik olarak rezervi de şarj olacaktır.
4. Cebin mi çalındı?? Ne yapacaksın? Aslında tüm cep telefonu ticareti yapanlar bunu bilirler ama, gizli tutarlar ki, hırsız şirketin hizmetlerini kullanmaya devam edebilsin. Telefonu çalınan da cep satın alacak, o da tüketime katılacaktır…O zaman, telefonun çalındı diyelim, ne yapacaksın???
Telefonunun seri numarasını bilmen şart!!
*#06# çevir, ekranda bir kod belirecek. Bu numara, dünyada tektir ve senin telefonun seri numarasıdır. Bunu not et ve güvenli bir yerde sakla! Ola ki telefonun çalındı, hemen servis sağlayıcını ara ve seri numaranı bildir. Telefonunu öyle bir bloke edecekler ki, hırsız SIM kartını değiştirse bile işe yaramayacak. Telefonun geri gelmeyecek ama, hiç değilse hırsızın telefonunu hiçbir zaman kullanamayacak.
EN ÖNEMLİSİ DE..bunu hepimiz uygular olsak, cep telefonu hırsızlıkları tarihe karışacaktır.