Yöneticilik
İster ailenizi yönetiniz, ister dairenizi yönetiniz, ister üniversitenizi yönetiniz, ister ordunuzu yönetiniz, ister devletinizi yönetiniz fark etmez.
Yöneticilikte kurallar hep aynıdır.
Etrafınıza hep adalet rüzgârları estiriniz. Adalet rüzgârınızın içine af kokusu katınız.
En küçük hataları görünüz ama görmemiş muamelesi yapınız.
Affınız o kadar büyük olsun ki ona denk suç işleyecek adam bulunmasın.
Bin tane adam cezalandırsanız, bir adamı affetmenin verdiği mutluluğu bulamazsınız.
Makamınız yüceyse bazı suçları büyüterek makamınızın üstüne çıkarıp kendinizi alçaltmayınız.
İçteki veya dıştaki ajanların, ispiyoncuların getirdiği haberler doğru olabilir, yanlış olabilir, doğruyla yanlış karışık olabilir, doğru olan iş yanlış anlaşılmış olabilir.
Onun için ispiyonlanan adam çağırılmalı, suçsuzmuş muamelesi yapılarak konuşulmalı ve olayı bir de onun ağzından dinlemeli.
Tarih boyunca affedici yöneticiler başarılı ve devamlı olmuşlar, kelle kesenlerin kellesi gitmiş, ailesine zulmedenlerin ocağı sönmüş. Sevgili peygamberimiz, Mekke’nin fethi gün, mağlup devlet başkanları, katiller sürüsü, hırsızlar çetesi, fuhuş tacirleri, merakla nasıl cezalandırılacaklarını beklerken, sevgili peygamberimiz, kendisini yerinden yurdundan çıkaranlara, öldürmeye teşebbüs edenlere, hepsine birden “Hepiniz hürsünüz, haydi evlerinize gidiniz” demiş ve kardeşleri tarafından kuyuya atılan, sonra Mısır’a sultan olan Hz. Yusuf’un kardeşlerine söylediği “Bugünden başlayarak geçmişinizi hiç konuşmayacağız, ayıplamayacağız, hesaba çekmeyeceğiz anlamında Yusuf suresinde anlatıldığı gibi sözler söylemiştir.
Her durumda yönetici tek olur, yönetilen çok olur. Yetmiş milyon insan bir tek yöneticiyi görür, beş yüz bin asker bir tek Genelkurmay başkanını tanır ama o bir tek kişi beş yüz bini veya yetmiş milyonu bilemez, tanıyamaz. İnsanlarımız ülkemiz gibidir. Gülün yanında diken olduğu gibi, yumuşak huylu insanların yanında katı kalpliler de vardır.
Kuzunun yanında kurt olduğu gibi, adilin aynında zalim de vardır.
Bütün mesele gülle dikeni, kuzuyla kurdu, iyiyle kötüyü birbirine zarar verdirmeden yaşatmaktır.
Bunlardan birini yok etmek tabiatın dengesini bozmak olur ve kurtların yok edildiği köyleri domuzlar basar, kekliklerin, tavukların tüketildiği ülkeyi bu sefer keneler basar.
Bütün mesele Peygamberimizi bile öldürmeye gelen zalim Ömerlerin kellesini kesip, hapse atıp yok etmek değil, onları adil Ömerler yapmaktır.
*Alıntıdır