Pezevenk
Meydan Larousse, “pezevenk” sözcüğünü şöyle tanımlıyor:
“Genellikle kötü bir kadınla, bir erkeğin ilişki kurmalarına aracılık eden ve onların birleşmesinden kendine maddi çıkar sağlayan kimse, muhabbet tellalı…”
“Pezevenk” sözcüğü Farsçadaki "pejavend" (kapı tokmağı, sürgü) kelimesinden geliyormuş. Anlam genişlemesiyle "kapı arkasında bekleyen, kadın ticareti yapan kişi"ler için kullanılır olmuş. Bu konudaki bir başka açıklama da pezevenk kelimesinin Ermenice “pozavak” sözcüğünden geldiği… “Poz” fahişe, “avak” ise bey, sahip anlamındaymış…
Sonuçta ister Farsçadan ister Ermeniceden gelsin, pezevenk olanın işlevi değişmiyor: kadın satmak! Türkçede hazrete, “godoş”, “kavat”, “dümbük” de deniliyor.
Peki, günümüzde pezevenklik sadece kadın ticaretiyle ilgili bir etkinlik mi acaba? Kadın satmayan, ama vatanı satana ne demeli peki? Bu da bir çeşit pezevenklik değil mi? Ya da kutsal din duygularını siyasi çıkarları için pazarlayanın en aşağılık pezevenkten ne farkı var?
İşte böyle pezevenkleri de Âşık Erbâbi bir taşlamasında şöyle anlatıyor:
Dünya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile açar pezevenk
Komşusu aç iken kendisi toktur
Sanki melek olmuş uçar pezevenk
Karanlık işlerde zıplama ister
Evine granit kaplama ister
Dünya mektebinden diploma ister
İnsanlık dersinden kaçar pezevenk
Herkesin kabına çeşmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komşusunun yüzüne bakmaz
Selâmsız sabahsız geçer pezevenk
Sanırsın Allah'la akte oturmuş
Cennete giderken macun götürmüş
Hûriler'i dizip işi bitirmiş
Şimdi gılmanları seçer pezevenk
Aydınlığa düşman yobazın dölü
Hû çekerken şişmiş ağzında dili
Erbâbi, ülkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini saçar pezevenk
*Alıntıdır