Haziran Aynın 2nci Pazar Günü Babalar Günüdür.
Babanız hala hayattaysa çok şanslısınız ve babanız yaşıyorsa siz hala çocuksunuz. Bu harika bir şey aslında siz fark etmeseniz de.
İnsan sadece babası ölünce büyüyor. Yalnız başına kalıyor insan o zaman artık.
Çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor.
Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor. Uzakta olsa da, bizi koklayıp dokunamasa da...
Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz halde, her şeyi bilen babamızın soruları biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor.
Müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık. Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi.
Zaman artık onun zamanı değil ya...
Teknoloji gelişti ya...
Her şey değişti ya...
Dövme yaptırmak, kulağa 3 delik açtırmak artık moda… Ne anlar babamız tüm bunlardan…
Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz. Çünkü çınarın gölgesi ve yaprakları yok artık üzerinizde. Sizi fark etmediğiniz halde güneşten koruyormuş meğer o gölge ve yağmurdan o çınarın yaprakları.
Siz de aile kuruyorsunuz, baba ve anne oluyorsunuz, sizinde gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o önceki muhteşem gölgeyi çok arıyorsunuz.
Babanızın vefatında büyüyorsunuz.
Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız, takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz, korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz.
Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık...
Hep sessiz sessiz ağlayan, suskunluğu seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...
Büyüyorsunuz o zaman işte..
Savaşın ortasında komutansız olmaktır babasız olmak.. Okyanusun ortasında bir gemide Kaptansız kalmaktır…
Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuz...
Yaklaşan Babalar gününüz siz ve babalarınız için kutlu olsun…
Herkesin bir babası vardır
Tuncay Özkan
Matbaa işçisiydi. Dizgi ustası, sermürettip, Ziya Özkan. Benim canım babam.
Geceleri öpmeye geldiğinde yatağıma, geç saatlerde, girerdi koynuma. Koklardı derin derin saçlarımı. Ne yapsın, zamanı yoktu; sevdası çoktu bize karşı. Dinmedi bilirim, hissetmekteyim hasreti...
Kimi zaman da ben, özlemekten yorulan yüreğimi avutmak için, gidip yatardım yanına. Sıkı sıkıya sarılırdım boynuna.
Kurşun, mürekkep ve kendisi kokardı mis... Mertliğini güleç yüzünde saklardı, yiğitti, hiçbir kavgadan kaçmazdı. Sevdası, zilzurna sarhoşken bile kırmadan, bize yetiştirdiği süt şişelerinden taşardı.
Cömertti tanığım, aydınlığına hayrandım. 42 yaşında bırakıp gittiğinde bizi, üç binden çok kitap bıraktı miras; pek çoğu okunmuş, altı çizilmiş, kenarına notlar alınmış el yazısıyla. Gururlandım, gururlanırım; onca yoksulluğun içinde nasıl başarırdı bunları, şaşarım hala.
Özlemek dostluktandır. Babalarını özler evlatları. Hasret, giderilmez bir acıdır, ölüm girince araya. Kavuşmak hep sonraya. Lakin yaşamak, acılardan bal eylemek değil mi biraz da. Yoksa nasıl dayanılır bu hayata.
Sırdaş
Ben çok özledim dostum, arkadaşım ve canım babam olan Ziya Usta'yı. Burnumda tütüyor. Anlatacak o kadar çok şeyim var ki... Ve sadece ona anlatmak ve başka hiç kimseyle olmayacak, yapılamayacak konuşmalar yapmak için.
Babalar Günü'nde ben de babayım aslında. Ben de hasret dindirmek için burnumu gömüyorum Nazlıcan'ımın saçlarına, kokluyorum. Hasret o da bana. Zaman yok sevdaları doyasıya yaşamaya. Peçeteler üzerinde yolluyor talebini:
'Baba, bu gece birlikte yatalım emi.' Yatalım aşkım, yatalım bi tanem. Babalar ile çocuklarının hasret aşklarının acısını dindirelim. Birbirimize Babalar Günü hediyesi, uykularımızı verelim.
Hayat, aşklar ile ölüm arasındaki bir yolculuk, sonunda. Sevmek doyasıya, koşulsuz, karşılıksız. Hani burnunda tütmesi, yanında olması, uzak olsa da sağlıklı, mutlu olduğunu, varlığını bilmek, sızlatması yaptıklarının gönlünüzü.
Aşkla, muhabetle sarılmak karşılaşınca. Bir baba daha ne ister ki evladından başka: Sağlık, başarı, mutluluk onlarla olsun hayatta.
Ölüm acısı
Evlatlar, gün gelir yitirir babalarını. Doğanın kanunu. Ben yaşadım o acıyı. Ama asla yitip gittiğine tanık olmasın babalar evlatlarının. Nasıl dayanır yoksa yürek acıya. Bütün temennim bu hayatta. Ben babamın mirasını taşıdım kızıma, başka çocuklara. O da taşıyacak çocuklarına, başka çocuklara. Gelişip, büyüyecek, güzel olacak hayat, çocukların omuzlarında yükselecek barış, refah, kardeşlik ve özgürlük. Canımın ta içinden sevgiler onlara. Onlar ki ölümsüzlüğümüzün ve insan olmanın mutluluğunun aynaları. Benden selam olsun yitmiş babalara, babalarını yitirmiş çocuklara; gözyaşlarını elleriyle silsinler. Tuzun acısını hissetsinler yeniden.
Ne mutlu hasret bile olsa babası olanlara. Ne mutlu kucaklaşmasını bilip, Babalar Günü'nde 'ooohhhh' deyip, birbirini içine çeken babalar ile çocuklarına.
Tuncay Özkan'ın 15 Haziran 2003 tarihli yazısından...