BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA ÜRETKENDİR, PAYLAŞILMAYAN BİLGİ BATAKLIKTAKİ HAZİNE GİBİDİR.
Siteme Hoş Geldiniz Adil DURUSU
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ Adil DURUSU
  Sularımız
 

SULARIMIZ

 

GAP’I AB’YE DEVRETME PLÂNI

 

            Gap Eylem Plânı, “AB’nin Fırat ve Dicle suları uluslar arası bir komisyona devredilsin şartının yerine getirilmesidir.” Hükümetin açıkladığı GAP Eylem Plânı 6 yıl bekledikten sonra attığı bu adım, bölge insanının menfaati düşünülerek atılmış bir adım değil, bu AB’nin taleplerinden bir tanesinin daha yerine getirilmesidir.

 

AB, GAP’I İSRAİL İÇİN İSTİYOR

 

            AB Komisyonu 6 Ekim 2004 tarihli Türkiye raporunun 9. Sayfasında Türkiye’den FIRAT ve DİCLE sularının yönetimini uluslar arası bir komisyona devretmesini istedi. Fırat ve Dicle sularını devralması istenen bu çok uluslu yönetim arasında, AB üyesi olmayan İsrail’in de olması da gerçek niyetlerini ortaya koyuyor. Yani, bu çok uluslu yönetim kadrosunda İsrail de var. Bu AB plânı, ABD’nin BOP plânı ile birleştirilerek son dakikada yürürlüğe kondu. Fırat ve Dicle sularından nasıl istifade edileceğinin hesabı işte bu şekilde yapıldı. Değerli arkadaşlar, biz hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Fırat ve Dicle havzaları üzerinde bu şekilde yapılan bütün icraatların Türk Milletinin menfaatleri istikametinde düşünülerek yapılması asla söz konusu değildir. Tüm bu yapılanlar o bölgede hesabı olan Millet ve Devletlerin çıkarları gözetilerek yapılan yatırımlardır. Bu oyunu böyle görmek ve ona göre hareket etmemiz gerekir.

 

TÜRKİYE SURİYE’YE DE SU VERECEK

 

            Türkiye’nin arabuluculuğuyla bir süredir. Suriye ile İsrail arasında barış görüşmeleri başlatıldı. Yabancı basına göre, daha öncede barışa engel olan İsrail ve Suriye’nin Golan tepelerindeki Tabaria gölündeki sudan vazgeçmek istememeleri sorununu Türkiye, Suriye’ye Fırat nehrinden su verme garantisiyle çözüme kavuşturuldu. Gulf News haber sitesinde yayınlanan bir habere göre Türkiye, Suriye ile İsrail arasındaki barışın “ Suya ilişkin bedelini ödeme sözü verdi.” Görüşmelere katılan Suriye heyetinden bir yetkili, “Türkiye’nin girişimiyle yapılan son görüşmelerde, su konusu artık bir mesele değil.” Türkiye’nin barış sonrasında Suriye’nin karşılaşabileceği her türlü su sıkıntısını, FIRAT nehri üzerinden karşılama sözü verdiğini açıkladı.

 

SUYUN BAŞINA YABANCILAR GEÇECEK

 

            Türkiye’nin su kaynaklarını özelleştirmeye hazırlanan Hükümet, Yap- İşlet-Devret modeliyle suyun başını tutacak olan yerli yabancı firmalar yağmur suyu biriktirenden bile para isteyebilecek. Hükümet 3996 Sayılı yasada yapılan bie değişiklikle YAP- İŞLET-DEVRET modelinin uygulanmasında girişimci lehine yeni düzenlemeler yaptı. Değişiklikle su kaynakları ile özellikle trafiğin yoğun olduğu karayolları, yolcu limanları ve tesisleri Yap-İşlet-Devret modeli ile özel sektöre devredilecek. Tesis, İşletme ve projelerde ise komu, özel sektöre üste katkı payı ödeyecek. Değişiklik, işletmeleri üstlenecek firmalara böylece “Kâr” garantisi de sağlıyor.

 

TEKELLER SULARA GÖZ DİKTİ

 

            Yapılan değişikliklerle su kaynaklarının (Dere, nehir, göl, baraj) ve kentlere su verilmesinin de özelleştirilmesi ve yabancılara satılabilmesinin yolunun açıldığı ortadadır. Bu tür kanunları bu ülkenin evlatlarının çıkarması mümkün değildir, bunları dış güçler becermektedir. “Dünyada su politikalarını belirleyen Dünya Su Konseyi 1996’da kuruldu. Bünyesinde devletler, Birleşmiş Milletler (BM), Dünya Bankası ve özellikle de uluslar arası su şirketleri bulunuyor. Konsey üç yılda bir değişik ülkelerde toplanıyor. İlk toplantı 1997’de Fas’ta gerçekleştirildi. Bu toplantıda Konseye dünyada suyun vizyonunu yani kaderini çizme görevi verildi. 2002-2003 yılında yapılan forumlarda ise suyun alınıp- satılan bir mal yani meta olduğu ve özelleştirilmesi gerektiği öngörüleri ön plâna çıktı. 2006 yılında Meksika’da yapılan toplantıda ise, su kaynaklarının özelleştirilip, çok uluslu şirketler tarafından paylaşılması kararlaştırıldı.

 

ÖZELLEŞTİRME REZALETİNİN EN İYİ ÖRNEĞİ BOLİVYA

 

            Sular özelleştirilip şirketleşince bir- iki hafta içinde yüzde 200 ile 400’ler arasında zam yapıldı. Örneğin; Bolivya’nın Cochabamba kentinde yapılan özelleştirme sonucunda yüksek fiyatlar nedeniyle SU FATURALARI ÖDENEMEDİ. Suyu kesilen birçok kişi, hayatta kalabilmek için damlarına bidonlar koyarak yağmur suyundan medet ummaya başladı. Hollandalı firma, Bolivya hükümetine kanun çıkarttırıp bu insanların yağmur sularını toplamasını yasaklattı. Çıkan ayaklanmalarda birçok kişi hayatını kaybetti, çok sayıda Bolivya’lı yaralandı. Sonuçta Bolivya hükümeti şirketten su imtiyazını geri aldı. Firmada uluslar arası tahkime başvurup, Bolivya hükümetini 250 bin dolar tazminat ödemeye mahkûm etti.

 

DİCLE FIRAT

 

            GAP’nin hem siyasiler hem de küresel güçler açısından önemi; Güneydoğu ve doğu Anadolu’nun iki can damarı olan Fırat ve Dicle’den geliyor. Çünkü, GAP projelerinden 7’si Fırat, 6’sı ise Dicle Nehri üzerinde plânlandı. Yer üstünün en önemli iki su kaynağı olan Fırat ve Dicle’nin, sınır aşan sular olması, nehirlerin kullanımını uluslar arası platformlarda tartışma konusu haline getirdi. Bu sular sadece ABD’yi değil, onun Ortadoğu’daki tek müttefiki İsrail ile Türkiye’nin daimi müzakere partneri AB’yi de ilgilendiriyordu. Tam bu aşamada, GAP ve AB arasındaki ilişkileri mercek altına almak ve Türkiye’nin AB macerasına başlamasıyla GAP kapsamında meydana gelen strateji değişikliklerine değinmek gerekiyor. Kuşkusuz bunun için öncelikle Dicle ve Fırat’ın Türkiye ve dünya için önemini anlatmak, daha sonra ise AB müzakerelerinde “sınır aşan sularımız” nedeniyle bizden istenen tavizleri analiz etmek yararlı olacaktır. Bu aşamada AB’nin Türkiye’ye dayattığı bölgesel kalkınma ajansları ve GAP İdaresi ile DSİ’nin etkisiz hale getirilmesi de öncelikli hususlar. AB ile Türkiye arasında süregelen “ucu açık” hatta “uçsuz bucaksız” üyelik müzakereleri kapsamında, Türkiye’nin sınırı aşan Dicle ve Fırat’ı en sık gündeme getirilen konuların başında geliyor.

 

SULARIMIZ ESİR ALINACAK

 

            İlk olarak 2003 tarihli Katılım Ortaklığı Belgesi’nde değinilen bu konu, AB’nin isteği doğrultusunda ertelendi. AB Komisyonu 2004 tarihli Etki Değerlendirme Raporu’nda ise Ortadoğu’daki suyun giderek daha stratejik bir konu haline geldiğine dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’nin AB’ye katılımı ile beraber su kaynakları ve altyapılarına (Fırat ve Dicle nehir havzaları üzerindeki barajlar ve sulama sistemleri, İsrail ve ona komşu ülkeler arasında su alanında sınır ötesi işbirliği) ilişkin uluslar arası yönetiminin AB için önemli, bir mesele haline gelmesi beklenebilir.” Yani AB, Fırat ve Dicle için Ren ve Tuna nehirlerinde uygulanan sistemin bir benzerini öngörüyordu. Sonuç olarak Türkiye’den talep edilen şey, topraklarından geçen bu iki yaşam kaynağının denetimini AB güdümündeki bir komisyon ya da uluslar arası organizasyona devretmesiydi… İşte böyle; her şeyimiz gittiği gibi sularımızda açık pazarda.   

                                                 

  Namık Kemal Dimlioğlu

  Atatürkçü Düşünce Derneği

 
  Bugün 1477930 ziyaretçi buradaydı! Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu

ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

 
 
Siteme Hoş Geldiniz Adil Durusu SAĞLIK VE HUZUR DOLU NİCE GÜNLERE......
Kapadokya Eğlence Merkezi Başvuru Kaynakları Başvuru Kaynakları Submit Your Site To The Web's Top 50 Search Engines for Free! ÜRGÜP Esbelli Mahallesi Butik otelleri  Create FREE graphics at FlamingText.com

Image by FlamingText.com Check  Out My Rank On PRTracking.com! Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol